GÜNDEM - 10 Aralık 2025 Çarşamba 10:26

Sürekli telefona bakmak yeni sendromun habercisi olabilir

A
A
A
Sürekli telefona bakmak yeni sendromun habercisi olabilir

Uzman Psikolog Dilruba Işın, teknoloji kullanımının artmasıyla birlikte "Hayalet Titreşim Sendromu" adı verilen yeni bir davranışsal durumun yaygınlaşmaya başladığını belirtti.


Günlük yaşamda teknolojiyle kurulan yoğun temasın artması, son dönemlerde yeni davranışsal durumların ortaya çıkmasına neden oluyor. Özellikle akıllı telefonların hayatın merkezine yerleşmesiyle birlikte "Hayalet Titreşim Sendromu" olarak adlandırılan durum sıkça yaşanmaya başladı. Bu sendrom, telefon çalmadığı hâlde titreşim olmuş gibi hissetme veya zil sesi duymuş gibi algılama şeklinde tanımlanıyor. Bankacılık işlemlerinden iletişime, iş takibinden eğlenceye kadar pek çok ihtiyacın telefondan karşılanması, bireylerin gün içinde sık sık bildirim beklemesine yol açıyor. Bu sürekli beklenti hali ise beyni "sürekli uyarıcı arama" durumuna sokarak, hayalet titreşim hissinin daha sık yaşanmasına neden olabiliyor. Telefonun gün içinde daha az ulaşılabilir bir yerde tutulması veya teknolojiden kısa süreli uzaklaşmalar bu hissi azaltmada etkili olabiliyor.


Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uzman Psikolog Dilruba Işın, günlük yaşantıda telefonun çok amaçlı kullanıldığını belirterek, "Teknoloji kullanımının artmasıyla birlikte ’Hayalet Titreşim Sendromu’ adı verilen yeni bir davranışsal durum yaygınlaşmaya başladı. Telefon çalmadığı hâlde titreşim olmuş ya da zil sesi gelmiş gibi hissetme durumu giderek daha fazla kişide görülüyor" dedi.



Sendromu yaşayanların sayısı artıyor


Telefon çalmadığı hâlde titreşim olmuş ya da zil sesi gelmiş gibi hissetme durumunun giderek daha fazla kişide görüldüğünü söyleyen Işın, "Hayatımızı kolaylaştıran teknolojiye her geçen gün adaptasyonumuz artıyor. Her geçen gün gelişen insan hayatına dahil olan teknolojiyle bağlantılı davranışsal bozukluklar tanımlanmaya başlıyor. Bunlardan birisi de ’Hayalet Titreşim Sendromu’ olarak adlandırılıyor. Telefon çalmasa bile telefonumuz çalıyormuş gibi bir hisse kapılıyoruz, yani telefon titremese bile titremiş gibi hissediyoruz. Zil sesi çalmasa bile zil sesi çalmış gibi hissediyoruz. Bazen yaptığımız iş kaynaklı ya da kurduğumuz ilişkiler kaynaklı ya da bunlardan bambaşka bir şeyde olabilir, tabii ki telefondan bir şeyler bekliyor olabiliriz. Yani teknoloji kullanımının artmasıyla birlikte ’Hayalet Titreşim Sendromu’ adı verilen yeni bir davranışsal durum yaygınlaşmaya başladı. Telefon çalmadığı hâlde titreşim olmuş ya da zil sesi gelmiş gibi hissetme durumu giderek daha fazla kişide görülüyor. Bu durum yaptığımız işle veya günlük yaşantımızdaki akış ile alakalıdır. Herhangi bir teknolojik aletle iletişim halinde olduğumuzda oradan bir uyarıcı alıyoruz. Bu durum ise bizde bir alışkanlığa neden olabiliyor. Bu alışkanlıkla beraber sürekli uyarıcıyı aramaya başlıyoruz. Bu sendromu yaşıyorsanız telefonu cebinizde değil, çantanızda taşımayı deneyebilirsiniz. Gün içerisinde kendinize telefondan uzak bir alan oluşturabilirsiniz. Bu sendromun ortaya çıkmasındaki nedenlerden biri ise günlük yaşantımızda telefonu çok amaçlı kullanıyoruz. Banka işlemlerimizi telefondan yapıyoruz, film izliyoruz ve bazı çalışmalarımızı telefondan yapıyoruz. Bu durumlar ise sendromu tetikliyor" dedi.



Sürekli telefona bakmak yeni sendromun habercisi olabilir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğlalı gençler Bulgaristan’ta Avrupa birliği projesine katıldı Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Uluslararası Gençlik Merkezi, gönüllü gençlerin uluslararası deneyim kazanmalarını ve aktif yurttaşlık bilinci geliştirmelerini desteklemeye devam ediyor. Bu kapsamda merkezin gönüllü gençleri, Avrupa Birliği destekli bir gençlik projesi kapsamında Bulgaristan’ın Bansko şehrinde düzenlenen uluslararası eğitim programına katıldı. Gerçekleştirilen proje ile gençlerin gençlik fırsatları, gençlik katılımı, aktif vatandaşlık ve demokratik süreçlere katılım konularında bilgi ve becerilerinin artırılması hedeflendi. Eğitim programı süresince farklı ülkelerden gelen gençlerle bir araya gelen gönüllüler; atölye çalışmaları, grup tartışmaları, interaktif oyunlar ve uygulamalı eğitimler aracılığıyla deneyim paylaşımında bulundu. Program kapsamında düzenlenen oturumlarda, Avrupa Birliği’nin sunduğu gençlik projeleri, Erasmus+ ve ESC fırsatları, yerel ve uluslararası düzeyde gençlik katılımını artırma yöntemleri ele alındı. Ayrıca gençlerin karar alma mekanizmalarına etkin katılımını teşvik eden iyi uygulama örnekleri paylaşıldı ve katılımcıların kendi yerel çalışmalarında kullanabilecekleri proje fikirleri geliştirildi. Kültürlerarası etkileşimin ön planda olduğu programda, farklı ülkelerden gelen gençler arasında dayanışma, iş birliği ve kültürel anlayış güçlendirildi. Sosyal ve kültürel etkinliklerle desteklenen proje sayesinde gönüllü gençler hem farklı kültürleri tanıma hem de uluslararası gençlik çalışmaları konusunda vizyonlarını geliştirme imkanı buldu. Uluslararası Gençlik Merkezi yetkilileri, bu tür projelerin gençlerin öz güvenlerini artırdığını, sosyal sorumluluk bilinci kazanmalarına katkı sağladığını ve yerelden uluslararası düzeye aktif bireyler olarak yetişmelerini desteklediğini belirtti. Projeye katılan gönüllü gençlerin, edindikleri bilgi ve deneyimleri Menteşe’de yürütülen gençlik çalışmalarına aktararak daha fazla gence ulaşması hedefleniyor.