GENEL - 30 Kasım 2018 Cuma 09:27

Kesilen cezalar ile iş yeri sahibi oldu

A
A
A
Kesilen cezalar ile iş yeri sahibi oldu

Engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan iş yerlerine kesilen cezalar, engelli bir kişiyi hem iş hem de iş yeri sahibi yaptı.

Engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan iş yerlerine kesilen cezalar, engelli bir kişiyi hem iş hem de iş yeri sahibi yaptı.


Tekirdağ’un Çorlu ilçesinde ikamet eden ve yüzde 43 oranında engelli olan Mustafa Polat, Çorlu Kaymakamlığı bünyesindeki Çorlu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Çorlu Şube Müdürlüğü tarafından iş ve iş yeri sahibi yapıldı. Kesilen cezalarla açılan iş yerinin kurdelesini ise Çorlu Kaymakamı Cafer Sarılı kesti.


Çorlu’da Reşadiye Mahallesi’nde Mustafa Polat’a ait tekstil atölyesinin açılışı Çorlu Kaymakamı Cafer Sarılı’nın da katıldığı törenle açıldı. Atölyenin diğer atölyelerden farkı ise engelli ve eski hükümlü çalıştırmak zorunda olduğu halde çalıştırmayan işletmelere kesilen cezalardan elde edilen paralarla açılmış olması oldu.


Açılış töreninde konuşan Çorlu Kaymakamı Cafer Sarılı, "Engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan iş yerlerinden tahsil edilen idari para cezaları ile ilgili bir yönetmelik var. Bu yönetmelik kapsamında engelli olan vatandaşlarımıza ve eski hükümlü vatandaşlarımıza bir alan oluşturuyoruz. Bu kapsamda Mustafa Polat kardeşimiz yüzde 43 engeli olan bir kardeşimiz. Biz Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı olarak kendisine kefil oluyoruz" dedi.



"Biz kendisine Çorlu SYDV olarak kefil olduk"


Kaymakam Sarılı, "Bir proje yapıyor kendisi, İŞKUR bu projeyi kabul ediyor. Daha sonra bu atölyeyi açıyoruz. Bu kapsamda Mustafa Polat’a İŞKUR 44 bin lira civarında bir destek sağladı. Biz kendisine Çorlu SYDV olarak kefil olduk. Daha sonra vakfımızdan üretim yapabilmesi için bin liralık destek malzeme sağladık. Kendisi eşofman dikmiş, yelek dikmiş, kendisine Sosyal Yardımlaşma ve İŞKUR işbirliği içinde destek sağladık. Mustafa Polat’a biz destek veriyoruz ama ben inanıyorum ki kendisine en büyük desteği eşi ve oğlu veriyor" diye konuştu.


Bugüne kadar ki hayallerinin gerçek olduğunu kaydeden Mustafa Polat ise, "Daha önce de bir proje yapmıştım ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle gerçekleştirmemiştim. Şimdiki proje ise kaymakamlık, sosyal yardımlaşma ve İŞKUR sayesinde bana bir umut oldu. Projeyi yürüteceğime eminim. Bundan sonra işime adapte oldum. Herkese teşekkür ederim. Bugüne kadar ki hayallerim gerçekleşti. Şimdiye kadar böyle bir fırsat verilmemişti bana. Bütün hayallerim gerçekleşti. Daha önce hastalıklarımdan dolayı işe de alınmıyordum. İşlerim halloldu bundan sonra işlerime yoğunlaşacağım" dedi.


Engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan iş yerlerine kesilen cezalarla iş yeri sahibi olan Mustafa Polat’ın en büyük yardımcısı ise eşi Nilgün ve oğlu Enes oluyor.



"Yıl boyunca işletme giderleri için destek sağlanacaktır"


Hayata geçirilen projeyle ilgili Çorlu SYDV’den yapılan yazılı açıklamada ise, "Engelli ve Eski Hükümlü Çalıştırmayan İşverenlerden Tahsil Edilen İdari Para Cezalarını Kullanma ile ilgili yönetmelik kapsamında 44 bin TL’lik proje teklifi kabul edilen engelli Mustafa Polat’ın atölye açmasında Çorlu Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı atölyenin kuruluşu ile ilgili kanuni işlemler, dükkanın tutulması, alt yapının hazırlaması ve makinelerin alımı hususlarında üçüncü kişilerle bağlantı kurarak teminat olmuş ve atölyenin kurulumu sağlanmıştır. Devamında İŞKUR tarafından onaylanan proje kapsamında 36 bin TL ödenek Mustafa Polat adına ödenmiştir. Yıl boyunca ayrıca işletme giderleri için destek sağlanacaktır. Ayrıca Çorlu SYDV tarafından bin TL maddi destek sağlanarak hammadde alımı sağlanmış ve iş başlangıcı yapılmıştır" denildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü: “Önemli olan sürdürülebilir, kesintisiz enerjiyi sağlamak” Temiz enerjinin başkenti İzmir, WENERGY-Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı’na, ikinci kez ev sahipliği yapıyor. WENERGY Expo’da, eş zamanlı olarak gerçekleşen kongrenin açılış konuşmasını Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü gerçekleştirdi. Öğütçü, İzmir’in elektrik üretiminde Türkiye’deki kurulu güçte İstanbul, Ankara, Kocaeli’yi geçtiğini ve enerjide en büyük üretici olduğunu belirterek, “Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir kesintisiz enerjiyi sağlamak” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ, BİFAŞ ve EFOR Fuarcılık iş birliği ile düzenlenen WENERGY - 2. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı, fuarizmir’de kapılarını açtı. 300’ü aşkın sektör paydaşını, uluslararası alıcı ve yatırımcılar ile buluşturan fuarda, sektörün kamu, yatırımcı, sanayici ve tedarikçileri bir araya geliyor. Fuarla birlikte düzenlenen 22 oturumun gerçekleştirileceği kongrede de sektörün önde gelen isimlerinden akademisyenler, iş insanı ve enerji dünyası temsilcilerinin konuşmacı olarak yer alıyor. Kongrenin açılış konuşması, Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü tarafından gerçekleştirildi. Hükümet, diplomasi, uluslararası kuruluşlar, bankacılık, enerji ve finansman sektöründe 35 yıllık deneyim sahibi olan Mehmet Öğütçü, “Dünya Enerjisindeki Yeni Dinamikler ve Türk İş Dünyasına Yansımaları” konulu konuşmasında ülkesel, bölgesel ve dünya genelindeki enerji politikalarıyla ilgili görüşlerini paylaştı. “ Enerjide şu an en büyük üretici İzmir” “İzmir gerçekten temiz enerjinin başkentidir” diyen Öğütçü, “İzmir, Türkiye’deki kurulu güce baktığımızda elektrik üretiminde İstanbul, Ankara ve Kocaeli’yi geçmiş bir kent. Enerjide şu an en büyük üretici İzmir ve üretiminin tüketimini karşılama oranı da yüzde 66. Dolayısıyla İzmir’in bu avantajı kullanabilmek açısından bu tür platformların çok büyük önemi var. Çünkü bu ülkenin ve bölgenin yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu şey hem yenilenebilir enerji hem enerji verimliliği hem de fosil yakıtlarda yatırım, finansman, teknoloji ve ortaklar. Hem ülke içinde hem de uluslararası ortamda, bu tür toplantılar, fırsatların, risklerin ortaya konması, tartışılması, insanların bir araya geldikleri zaman iş anlaşmaları yapılmasına zemin hazırlar. Ben bu fuarın ve kongrenin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın dört bir yanında değişik ortamlarda bu konularda sürekli konuşmalar yapan biriyim, böylesine yerel yönetimin, devletin, iş dünyasının, üniversitelerin bir araya gelip ortak bir çalışma yürüttüğünü görmedim. Bana göre İzmir, sadece temiz enerjinin başkenti değil, Ege’nin, Akdeniz’in, Ortadoğu’nun, Kafkasların, Orta Asya’nın Avrasya’nın genel anlamıyla bölgesel enerji ve iklim değişikliği merkezi olabilir. Belki bu fuar ve kongreler oraya doğru gidişin de habercisi olur” diye konuştu. “Küresel ekonomide, enerjinin dinamikleri değişiyor” Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadığımızı diye getiren Mehmet Öğütçü, “Bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir ve kesintisiz enerjiyi sağlamak. Şu anda her şey hızla gelişiyor oyunun adı sürat, eskiden onlarca yılda gerçekleşecek olan gelişmeler, bugün birkaç yılda, birkaç ayda gelişebiliyor. Teknoloji o hale geldi ki bir yandan bir nimet ama öte yandan büyük bir felaket habercisi de olabiliyor. Bugün en fazla konuşulan konu enerjideki geçiş süreci, yani fosil yakıttan daha yeşil enerjiye geçiş süreci, sancısız, zorluk oluşturmadan nasıl gerçekleşebilir? Diğer bir husus ise iklim güvenliği, çünkü dünyamız tahmin edilenin ötesinde karbon emisyonları yüzünden hızla ısınıyor. Kuraklık ve çölleşme, dünyamızı tehdit etmeye başladı. Artık dünyada küresel ekonomide enerjinin dinamikleri değişiyor, bir yandan dünyanın güçlü ülkeleri hızlı bir şekilde yeşil enerjiye doğru akıyor. Ancak Türkiye gibi dışarıdan gelen enerjiye bağımlı ülkelerde cari açık oranı çok yüksek oluyor. Bu nedenle uluslararası ortaklar olmadan bizim gibi ülkelerde bu tür yatırımların tek başına yapılması mümkün değil. Dış kaynaklı yatırımların bizim gibi ülkelere gelebilmesi için devletin dış politikası ve enerji politikasının eş zamanlı ilerlemesi, kuralların olması ve en önemlisi ekonomide, hukuk alanında güven olması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi. Davada tutuksuz sanıkların adli kontrol şartları kaldırılırken, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Esenyurt’ta geçtiğimiz temmuz ayında Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır’ın hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin 3’ü tutuklu 10 sanığın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Ercan Topçu ve Hüsamettin Ahmetoğlu ve müşteki Cantürk Erzen hazır bulunurken, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat, Azat ve Servet Özer ise SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya taraf avukatları ile müştekiler de katıldı. “Şikayetim devam ediyor” Duruşmada olay gerçekleşmeden yaklaşık 15 dakika önce oğlu ile görüştüğünü belirten müşteki Cantürk Erzen, “Oğlumla görüşmemin tek sebebi banka kartı borcunu ödemesini söylediğim halde ödememiş olmasıydı. Bu konuyu konuşmak için onu aradığımda parasının olmadığını söyledi. Ben de ona ’Kasadaki parayı biriktir, ben gelip halledeceğim’ dedim. Biz birbirimizi tanıyan insanlardık. İş yerine gittiklerinde kamera görüntülerim görünüyor. Görüntüleri izleyenler olayın nasıl olduğunu görmüşlerdir. Şikayetim devam ediyor” ifadelerini kullandı. “Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun” Tutuklu sanık Servet Özer ise, savunmasında HTS kayıtlarının incelenmesini istediğini belirterek, “Bu olaydan 10-15 gün önce sanık olan amca çocuklarımla hiçbir görüşmem olmadı. Benim Cantürk Erzen ve ailesi ile hiçbir husumetim yoktur. Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun? Cantürk bile geçen celse böyle bir olay olacağını tahmin etmediğini söyledi. Ben nasıl tahmin edeyim. Ben suçsuzum. Bende herhangi bir silah yoktu. 10 aydır tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu. “Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım” Tutuklu sanık Tarık Özer de istemeyerek olaya dahil olduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek, “Yunus Emre bana amca diye hitap ediyordu. Ben kendisini çok seviyordum. Yunus Emre’nin öldüğünü duyunca çok üzüldüm. Amacım Yunus Emre’yi öldürmek değildi. Oğlum ölmüş gibi hissettim. Yunus Emre silah çıkardı. Yanında oğlum ve kardeşim vardı. Kardeşime sıkmaya başladı. Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım. Sadece kendisini engellemek için bacaklarına doğru ateş ettim. Böyle bir olay olduğu için üzgün ve pişmanım” dedi. Duruşmada beyanda bulunan müşteki avukatı Kerim Bahadır Şeker ise, “Olayda herhangi bir meşru müdafaa söz konusu değildir. Meşru müdafaanın koşulları arasında saldırı olmalı, savunma olmalı, orantılılık olmalı ve araçların eşitliği olmalı. Bu olayda bunların hiçbiri yoktur. Haksız tahrik de söz konusu değildir. Sanıkların pasaportu aracın içerisinden çıkmıştır. Bu kaçacaklarını göstermektedir. Meydana gelen olayda sanıklar lehine takdiri indirim nedenlerinin de uygulanmaması suretiyle en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz” diye konuştu. Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti Duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, haklarında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanıkların imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasağı tedbirinin devam etmesine karar verdi. Ayrıca heyet, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz günü gece saat 23.20 sıralarında Esenyurt Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde Baray Tekel-Gold Park Şarküteri isimli iş yerinde meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede, taraflar arasında meydana gelen tartışma ve silahla ateş edilmesi sonucu Yunus Emre Erzen’in 8 adet kurşunla yaralanarak hayatını kaybettiği, Batuhan Bayındır’ın ise 2 el ateş edilmesi sonucu yaralanarak öldüğü anlatıldı. İddianamede müşteki Yusuf Erzen ve şüpheli Murat Özer’in de çeşitli yerlerinden yaralandıkları belirtildi. İddianamede şüpheliler Tarık, Murat, Azat, ve Servet Özer’in ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’, ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve 6136 Sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 16 yıl 6 aydan 31 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 5 şüphelinin ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.