GENEL - 27 Şubat 2019 Çarşamba 15:07

Türkiye ile Pakistan arasında solucan gübresi çalışmaları

A
A
A
Türkiye ile Pakistan arasında solucan gübresi çalışmaları

YÖK tarafından, Proje Tabanlı Mevlana Değişim Programı olan "Türkiye-Pakistan Projeleri" çerçevesinde Türkiye’nin katkılarıyla Pakistan’da solucan gübre üretim tesisi kurulacak.

YÖK tarafından, Proje Tabanlı Mevlana Değişim Programı olan "Türkiye-Pakistan Projeleri" çerçevesinde Türkiye’nin katkılarıyla Pakistan’da solucan gübre üretim tesisi kurulacak. Program kapsamında 2019 ve 2020 yılında 4’er kişilik araştırma ekibi Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesine gelerek araştırmalar yapılacak.


2017-2018 eğitim öğretim yılında Türkiye-Pakistan Projesi bulunan 9 üniversite arasında Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi de yer alıyor.



Pakistan’da solucan gübre üretim tesisi kurulacak


2017-2018 eğitim öğretim yılında Ülke Odaklı Proje Çağrısı ile "Türkiye-Pakistan Projeleri" arasında giren Namık Kemal Üniversitesinin Projesi Vermicomposting: An Agricultural Waste Management Technology (Vermikompostlama: Bir Tarımsal Atık Yönetimi Teknolojisi) kapsamında, her iki tarafın yürütücü ve araştırıcıları, 2 yıl süreyle karşılıklı Türkiye ve Pakistan’da en az 2’şer ay, bursiyerler 1’er yıl süreli ziyaretler yapacak. Çalışma, Pakistan’ın "Failasabad Tarım Üniversitesi" kampüsünde yürütülecek. Projenin yürütücüsü Doç. Dr. Korkmaz Bellitürk "solucan gübresi" konusundaki deneyim ve tecrübeleri doğrultusunda, Pakistan’da bir solucan gübre üretim tesisi (küçük ölçekli) kurulacak.



Türkiye’de solucan gübresi eğitimi alacaklar


Bu konuda çeşitli ölçeklerde eğitimler vererek Pakistan’da üreticiler oluşturulacak ve laboratuvar analizleri yapılarak, "En iyi organik solucan gübresi üretimi" ile ilgili araştırmalar hem laboratuvar hem de arazi ölçekli 2 yıl süreyle Pakistan ağırlıklı olarak yürütülecek. Pakistan’dan 2019 ve 2020 yılında 4’er kişilik araştırma ekibi Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesine gelerek, burada bazı araştırmalar yapacak. Ardından 1 bursiyer gelerek 1 yıl süreyle proje yürütücüsü Doç. Dr. Korkmaz Bellitürk’ten eğitim alacak.


Proje çıktıları uluslararası önemli dergilerde yayın haline getirilerek hem Namık Kemal Üniversitesi hem de Türkiye’nin Pakistan ve diğer komşu ülkelerdeki tanıtımı anlamında önemli katkı sağlayacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çiftçilere müjde üstüne müjde: "Yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Küçük ekipman kredisi limitini 150 bin liradan 250 bin liraya çıkarıyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimize işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 bin liradan 600 bin liraya getiriyoruz. Büyükbaş süt hayvancılığı ile iştigal eden üreticilerimiz için bu rakamı 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya yükseltiyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde "Sürdürülebilir Tarım ve Tarımda Markalaşma" temasıyla düzenlenen Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1863 yılından beri Ziraat Bankası’nın Türk tarımının lokomotifi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savaş dönemleri dahil ülkemizin yokluk günlerinde bankamız çiftçinin, esnafın, tüccarın, girişimcinin yanında yer aldı. Üreticilerimizin insanımızın iliğini sömüren tefecilerin ve faiz lobilerinin pençesine düşmemesi noktasında hayati rol üstlendi. Ziraat Bankası dün olduğu gibi bugün de ülkeyi ve milleti önceleyen duruşunu muhafaza ediyor. Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, Ziraat Bankası sadece kar peşinde koşan bir banka değildir. Bunun yanı sıra Ziraat, ihtiyaç duydukları anda çiftçinin, esnafın, sanayici, tüccar ve ihracatçının elinden tutan bir kara gün dostudur. Her iktisadi teşekkül çalışmalarını sürdürmeyi, yeni yatırımlarla faaliyet sahasını büyütmeyi ve genişletmeyi hedefler. Ziraat Bankamızın da hem ülke içinde hem de yurt dışında mevcudiyetini artırdığını görmekten artık memnuniyet duyuyorum. 2015 yılında Ziraat Katılım’ın faaliyete geçmesiyle birlikte bankamız hızla gelişen alternatif finans piyasasında da yerini almıştır. Biraz evvel genç ve kadın çiftçilerimiz ile kooperatif ürünlerinin yer aldığı stant alanını ziyaret ettik. Ülkemiz tarımının çeşitliliğine ve zenginliğine burada tekrar şahit olduk. Bu hazineyi ne kadar ileriye taşırsak Türkiye için o kadar iyi olacaktır. Tabii bunun için tarım sektörünün tüm paydaşlarının el ele vermesi, iş birliği ve dayanışması içinde hareket etmesi mühimdir. Tarım sektörünün bütün aktörlerini aynı zamanda buluşturan bu tarz programlar anlayış birliğinin tesisini de kolaylaştırmaktadır" dedi. "Eski muhalefet tarzının da raf ömrünü tamamladığı görülüyor" 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde Ankara’da Ziraat Odası Başkanları ve üretici birlikleriyle bir araya geldiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tarımda son 21 yılda nereden nereye geldiğini karşılaştırmalı olarak çok detaylı bir şekilde ortaya koyduklarını ifade etti. Muhalefetin saman ithalatı söylemine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’de muhalefetin ezberi olan tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş, temelsiz ve gerçek dışı olduğunu rakamlarla ispat ettik. Biraz önce Tarım ve Maliye Bakanlarımız da yaptıkları konuşmalarla bunu tekrar teyit ettiler. Özellikle hemen her sene tedavüle konan saman ithalatı söylemi tarım sektörünün tüm paydaşlarına yapılmış bir hakarettir. Türkiye gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti artık geride bırakmalıdır. Açıkçası eski muhalefet tarzının da raf ömrünü tamamladığı görülüyor. Bunun yerine eleştirel ama daha yapıcı bir anlayışın ikame edilmesi ülkemiz için şüphesiz daha faydalı olacaktır. Biz de böyle olmasını arzu ve ümit ediyoruz. Elini vicdanına koyan herkesin kabul ettiği hakikat şudur. Ülkemizin son 21 yılda başarı hikayesi yazdığı alanların en başında tarım, hayvancılık ve su ürünleri vardır. Bunu söylerken elbette her şey güllük gülistanlık diyemeyiz" diye konuştu. "Kırmızı ve beyaz et fiyatlarında son dönemde yaşanan dalgalı hareketleri yok sayamayız" Dünyadaki tüm ülkeler gibi Türkiye’nin de sıkıntıları olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tarımsal girdi fiyatlarındaki artış çözmemiz gereken buna benzer sorunlarımız var. Kırmızı ve beyaz et fiyatlarında son dönemde yaşanan dalgalı hareketleri yok sayamayız. Gübre fiyatlarındaki artışlarından gündelik ve sürekli işçi eksikliğine kadar farklı alanlarda yükselen şikayetlere kulaklarımızı tıkayamayız. Başarılarımızla birlikte halen problem üreten alanların farkındayız. Muhasebemizi yaparken dengeli ve objektif bir şekilde kendimize ayna tutuyoruz. Amacımız güçlü ve zayıf yanlarımızı en doğru biçimde tespit etmektir. Tarımda da durum farklı değildir. Burada da çözüm odaklı bakış açısıyla hareket ediyoruz. Başarılarımızın sayısını artırmanın, eksiklerimizi gidermenin derdindeyiz. Problemlerimize ortak akılla çözüm yolları geliştirmeye çalışıyoruz. Tarım sektörümüzün 21 yılda elde ettiği başarıların değersizleştirilmesine mahal vermeden milletimizin en çok şikayet ettiği hususlara odaklanarak Türkiye’yi hep beraber hedeflerine ulaştıralım istiyoruz. Bakınız burada şu hususu tüm samimiyetimle söylemek isterim, milli meselemiz olan tarımda biz hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Türkiye’nin tarım eko sistemini geliştirmek için herkesin fikrine, katkısına, eleştirisine, önerilerine sonuna kadar açığız. Yeter ki, tarım konusu ezberlere ve ön yargılara kurban edilmesin. Yeter ki, cımbızla çekilen bir ürün üzerinden sektöre haksızlık yapılmasın. Allah’ın izniyle gerisi biraz gayret ve emekle zaten kolayca gelecektir" ifadelerini kullandı. "Asya, Amerika, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki bir çok gerilimin altında su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlık yatıyor" Geçtiğimiz asırda yer altı kaynaklarının ön planda olduğunu; petrol, elmas ve diğer yer altı zenginlikleri için oluk oluk kan aktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir damla petrolü bir damla kandan daha kıymet gören sömürgeciler bunları tahakküm altına almak için her yola başvurdu. Binlerce kilometre öteki ülkeleri işgal ettiler. Avrupa’dan Afrika’ya saldırdılar. Tüm imkanlarıyla Afrika’nın zenci evlatlarını ne yazık ki imkanlarını helikopterlerle elmaslarını altınlarını Avrupa’ya taşıdılar. İnsanları topraklardan sürdüler. Eli kanlı diktatörleri desteklediler. Yerli halkı uyuşturucuya alıştırarak ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan kendilerine tamamen bağımlı hale getirdiler. Bize insan hakkı dersi veren Batılı ülkelerin Kongo’da, Cezayir’de, Kenya’da, Somali’de, Güney Afrika’da ve daha pek çok Afrika ülkesinde neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Bu ülkeleri ziyaretimizde sömürgecilerin acımasız yüzünü bizzat görme fırsatı bulduk. Yeni ve çok daha sinsi yöntemlerle sömürü düzeni hala devam ediyor. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda aynı kavganın tarım alanları, su ve gıda için verileceği anlaşılıyor. Dünyanın gelişmiş ülkeleri Afrika’da tarım arazisi kiralamak için büyük bir yarış içindeler. İklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle birlikte su kaynakları ve havzaları birer çatışma hattına dönüşüyor. Asya, Amerika, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki bir çok gerilimin altında su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlık yatıyor. Covid 19 salgını ve Rusya Ukrayna savaşında tüm ülkelerin gıda arz ve güvenliğini temi için nasıl kıyasıya mücadeleler verdiğini unutmayalım. Türkiye’nin gayretleriyle hayata geçirilen Karadeniz Girişimi olmasaydı başta Afrika ülkeleri olmak üzere bir çok yerde kıtlık yaşanacaktı. Açlık tehdiyle karşı karşıya kalan insanlar hayatını kaybedecekti. Biz buna kayıtsız kalmadık. Toplam 33 milyon ton tahılın Boğazlarımızdan güvenli geçişini sağlayarak durumun iyice kontrolden çıkmasına engel olduk. Şunu bir defa görmemiz lazım. Tarımın önemi azalmayacak bilakis daha da artacaktır. Her yeni küresel kriz gıda üretimi ve tedarikinin ne kadar stratejik bir alan olduğunu teyit etti" ifadelerini kullandı. "Ziraat Bankalarımızın kullandırdığı tarım kredilerinin tutarı 480 milyar lirayı aşmış durumdadır" Tarımı sadece ekonomi için değil milletin bekası için de hayati önemde bir sektör olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı’nın temel unsurları arasında tarım, hayvancılık, kırsal kalkınma ve tüm bu alanlarda verimlilik artışının ayrı bir yeri var. Son 21 yılda bunun alt yapısını güçlendirme yolunda önemli adımlar attık. Tarım desteklerini hem çeşitlendirdik hem de ciddi oranda yükselttik. Tarım Kredi Kooperatiflerimiz sektörün ve çiftçini daima yanında oldu. Çiftçilerimizin finansman ihtiyacını karşılamak üzere Ziraat Bankalarımızın kullandırdığı tarım kredilerinin tutarı 480 milyar lirayı aşmış durumdadır. Bu kredilerden yararlanan çiftçilerimiz sayısı 1,2 milyonu aştı. Bizim gayemiz insanları doğdukları yerde doyar hale getirmektir. Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Kırsal kalkınma hibe programlarımızı üretim planlamasını dikkate alarak yeniden düzenledik. 2024 yılı kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi programı hibe desteğine esas proje limitini 7 milyon liradan 14 milyon liraya yükselttik. 5 milyar lira hibe desteği sağlayacağımız 7 bin projeyi ve hak sahiplerini bugünden itibaren Tarım ve Orman Bakanlığımız açıklamaya başlayacak. Bu projelerle toplam 13 milyar lira yatırım yapılacak olup yaklaşık 20 bin vatandaşımıza istihdam sağlayacağız. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçilerimiz için ilk kez hayata geçen yeni tarımsal kredi uygulamalarını aybaşında kamuoyu ile paylaştı. Üretim planlaması kapsamında üretim ve sözleşmeli üretim yapan çiftçilerimiz ilk defa ilave faiz kar payı indiriminden faydalanabilecek. Organize tarım bölgesi yatırımı yapacak üreticilerimize ve birinci derecede tarımsal amaçlı örgütlerimize de ilk defa ilave faiz indirimi uygulanacak" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çiftçiye müjde üstüne müjde Ziraat Bankasının da yeni müjdelerle sektöre verdiği desteği arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küçük ekipman kredisi limitini 150 bin liradan 250 bin liraya çıkarıyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimize işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 bin liradan 600 bin liraya getiriyoruz. Büyükbaş süt hayvancılığı ile iştigal eden üreticilerimiz için bu rakamı 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya yükseltiyoruz. Her zaman söylüyorum gençlerimiz bizim geleceğimiz. Gençlerin tarım alanında iş ve işletme sahibi olmalarını teşvik ediyoruz. Ülkemizdeki genç nüfusa tarım dahil ne kadar fazla alternatif iş kolu oluşturabilirsek ekonomimiz için o kadar güzel olacaktır. Genç çiftçi kredisinin limitini 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya artırıyoruz. Kadın çiftçi kredisi limitini de aynı şekilde 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya yükseltiyoruz. Ziraat Bankamızın bu müjdeli haberlerinin de çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu kredilerin katkısıyla tarım sektörümüz geliştikçe inşallah Türkiye daha müreffeh, milletimiz daha huzurlu, geleceğimiz daha aydınlık daha güvenli olacaktır" dedi.
İstanbul Avcılar’da "Sezai Karakoç" temalı Hitabet Yarışması’nın finali gerçekleştirildi Avcılar’da "Sezai Karakoç" temalı liseler arası ödüllü Hitabet Yarışması’nın Finali, düzenlenen programla gerçekleştirildi. Avcılar İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve İlim Yayma Cemiyeti Avcılar Şubesi iş birliğiyle düzenlenen "Sezai Karakoç" temalı liseler arası ödüllü Hitabet Yarışması Finali, Doğa Koleji Avcılar Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Programa, Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Mehmet Baki Öztürk, İl Millî Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı ve Bakan Danışmanı Mahmut Bıyıklı, protokol üyeleri, öğretmen ve öğrenciler katıldı. Etkinlikte birincilik ödülünü kazanan Avcılar Mehmet Baydar Anadolu Lisesi öğrencisi Amina Hüseyin oldu. Hitabet sanatını teşvik eden etkinlik büyük ilgi topladı. Program ödül takdimi ve fotoğraf çekimlerinin ardından sona erdi. “Sezai Karakoç, hayatı ve eserleriyle diriliş neslinin yetişmesi için çabalayan bir fikir ve gönül adamıydı” Emeği geçen herkese teşekkürlerini ileten Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Mehmet Baki Öztürk, "Zihin ve gönül dünyalarını süsleyen, düşüncelerini bir hatip gibi bizlere sunan öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Talim ve Terbiye Kurulu olarak, öğrencilerimizin zihin ve fikir dünyalarını zenginleştiren bu tür etkinlikleri çok önemsiyoruz. Sezai Karakoç, hayatı ve eserleriyle diriliş neslinin yetişmesi için çabalayan, mücadeleden kaçınmayan bir düşünce ve gönül adamıydı. O, bizlere dirilişin müjdesini verirken, bunun için gereken çabayı da yaşantısı ve bıraktığı eserlerle gösterdi" şeklinde konuştu. “Sezai Karakoç, ruhlardaki anlam arayışını dirilterek tarih huzurunda yüzü ak durmayı başaran bir gönül işçisidir” İl Millî Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür ise, "Şehrimizin farklı ilçelerinde, gönül ve fikir dünyamızı besleyen isimlerin adıyla düzenlenen hitabet yarışmalarını çok değerli buluyoruz. Hitabet, kendini ifade etmenin yanı sıra araştırma, öğrenme ve analiz edip yorumlama yeteneği gerektiren bir beceridir. Öğrencilerimizin, ülkemizin fikir adamlarının eserlerini okuyarak, gelecek tasavvurlarını içselleştirmesi ve aktarması, bu etkinlikleri daha da anlamlandırmaktadır. Sezai Karakoç; ruhlardaki anlam arayışını dirilterek, tarih huzurunda yüzü ak durmayı başaran bir gönül işçisiydi. Fikri, edebi ve insani eksende sunduğu eserleri ve düşünceleri ile anlam dünyamızı zenginleştiren bir edip, sanatkar ve aksiyon adamıdır. Onun şahsiyetini, yaşantısını ve eserlerini anlamlandırabilmek, bizler ve siz değerli öğrencilerimiz için çok önemli bir ışık kaynağı olacaktır" dedi. “Diriliş külliyatı milletimizin olduğu kadar insanlığın da kurtuluş külliyatıdır” Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı da, "Sezai Karakoç, şehirlerin kapalı ve kirlenmiş havasına taze dağ havası getiren bir diriliş öncüsüydü. Ömrünü medeniyetimizin yeniden dirilişi davasına vakfeden bu müstesna şahsiyet, Rabbimizin milletimize adeta bir armağanıydı. Yazdıklarıyla ve yaşadıklarıyla örnek ve öncü oldu. Diriliş külliyatı, milletimizin ve insanlığın kurtuluş rehberidir. Necip Fazıl’ın ’Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır’ sözünü hatırlatarak, Sezai Karakoç’u anlamak da her şeyi anlamak demektir. Çünkü o, çağın sorunlarına her alanda çözüm üretmiş, gençlerimizin okuması gereken bir yazardır" ifadelerini kullandı.
Muş 1984 Muşspor’da tek hedef final TFF 3. Lig’in 4. Grup Play-off yarı final ilk maçında Sebat Gençlikspor’a 1-0 mağlup olan Muşspor, deplasmanda oynayacağı ikinci maçın hazırlıklarına başladı. TFF 3. Lig play-off yarı final ilk maçında Sebat Gençlikspor’a kendi sahasında 1-0 mağlup olan 1984 Muşspor, deplasmanda oynayacağı maçın hazırlıklarını yaptığı antrenmanla sürdürdü. Antrenmanlarda taktiksel çalışmaların yanı sıra oyuncuların fiziksel ve mental durumlarına da özel önem veriliyor. Taraftarların da desteğiyle moral bulan futbolcular, Sebat Gençlik Spor karşısında turu geçip final oynamak istiyor. 1984 Muşspor, deplasmanda oynayacağı bu önemli maçta Sebat Gençlikspor karşısında avantajlı bir skor elde edip finale yükselmeyi hedefliyor. Taraftarlar da deplasman öncesi takımlarına destek olmak için antrenmanı takip etti. Antrenmanda gazetecilere açıklamalarda bulunan Muşspor Teknik Direktörü Ercümend Coşkundere, “Enerjimiz yüksek, çocukların moralleri iyi, çünkü oynanan oyun onlara ayrı bir güven verdi. Yani evet, mağlup olduk ama kötü bir oyun değil. Pozisyona girdik, kaçırdığımız goller var, talihsiz bir gol yedik. Ama bunu bilmemiz, orada onların yeneceğimiz ve final oynayacağımız düşüncesini daha da arttırıyor bizim için. İnşallah orada kazanıp, finalde de şampiyon olup, Muş’un tarihine isimlerimizi güzel bir şekilde yazdırmak istiyoruz” dedi. "İlk maçta biraz şanssızlıklar oldu" Muşspor Futbol Şube Sorumlusu Kürşat Duymuş ise, “İlk maçta biraz şanssızlıklar oldu. Oynadığımız maçta rakibe çokta pozisyon vermedik. Şanssız bir golle mağlup olduk. Bunlar futbolun içerisinde var. Maçın ikinci ayağı var. Ben futbolumuza güveniyorum. Biz iyi futbol oynayan bir takımız. Onların burada gelip bizi o futbolla yenme gücü varsa biz de onları orada yenebiliriz. Bu da bizim dikkat etmemiz gereken şeylerden bir tanesi. Orada mutlaka pozisyonlar bulacağız. Bizim takım deplasmanda iyi oynayan bir takım. Yakaladığımız pozisyonları gole çevirebilirsek turu geçen taraf oluruz. Arkadaşlarımız çok iyi çalışıyorlar. Hocamız da maçın analizini yapıyor. Hocamız arkadaşlarımızın eksiklerini ve iyi yaptığı şeyleri anlatıyorlar. Ben orada finale kalan taraf bizim olacağını düşünüyorum. İnşallah biz o inançlarla beraber gidiyoruz” şeklinde konuştu.
Erzurum Doğu Anadolu 6. Erzurum kitap fuarı kapılarını kitapseverlere açtı Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl altıncısını düzenlediği Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı, yoğun bir ilgiyle kapılarını kitap dostlarına açtı. İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan’ın da katıldığı açılışta konuşan Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı, Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi’nin teknik özellikleri hakkında bilgi verdi. Aynalı, kitap fuarının sadece Erzurum’a değil Doğu Anadolu Bölgesi’ne hitap ettiğini bildirdi. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de, “Bilindiği gibi 2014 yılından başlayarak; Havuzbaşı Kent Meydanı’nda Erzurum’un ilgisine sunduğumuz Kitap Fuarı’nı, geleneksel bir hale getirerek 10 yılda modern bir fuarcılık konseptiyle gerçekleştiriyoruz... Büyükşehir Belediyemizin prestij yatırımlarından birisi olan ve Dünya Liderimizin adını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi’miz sayesinde Erzurum artık fuar turizminde de iddialı bir kent haline geldi” dedi. “Erzurum’a kazandırdığımız bu çatı altında bugüne kadar organize edilen tüm fuarlar, bu şehrin ne denli büyük bir potansiyelin sahibi olduğunu hem de defalarca ortaya koydu. Sadece bir durum tespiti yapacak olursak; açılan fuarları 10 yılda tam 1 milyonu aşkın kişi ziyaret etti” diyen Başkan Sekmen, şunları kaydetti: “Bu rakamın doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye sağladığı katkının yanı sıra Erzurum imajına kattığı değeri de göz önünde tutarsak; bu yatırıma ve fuar turizmine neden özel bir yer ayırdığımız da anlaşılmış olacaktır. Doğu Anadolu Erzurum 6. Kitap Fuarı’mıza bu sene 130 yayınevi ve 50’nin üzerinde yazar katılacak. 9 gün boyunca Erzurum başta olmak üzere bölgemizin diğer illerinden buraya akın edecek olan kitap dostları, şehrimize farklı bir ahenk ve renk de katmış olacak. Fuar süresince toplu ulaşım araçlarımızla ücretsiz seferler düzenlenecek ve yediden yetmişe herkesin bu kültür buluşmasından mutlaka istifade etmesi sağlanacak. Çünkü hepimiz biliyoruz ki; gelişmiş bir toplum olmanın yolu okumaktan geçiyor. Fuarımız ağırlıklı olarak kültür yayınlarından oluşacak. Kitap fuarımız süresince her gün söyleşi, panel, kültürel etkinlikler, imza günü, sinema kuşağı, aşıklık geleneği, türkülü hikayeler gibi etkinlikler olacak. Fuarımıza katılacak yayın evlerimizle okurlarımızı yaklaşık 165 bin kitap çeşidi ile buluşturacağız.” Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi de, öğrenci ve gençlerin kitap ve yazarlarla buluşmasının son derece kıymetli olduğunu ifade etti. Vali Çiftçi, “Teknoloji, internet ve bilgi dolaşım hızı hayatımızın her aşamasında etkilidir. Toplumların yaşam kalitelerini artırma hedefiyle teknolojiye, bilime eskisinden daha çok yatırım yapıldı. Okumak, insanın kişisel gelişimini sağlar. Düşünce yapısını ve hayal gücünü geliştirir, sözcük dağarcığını artırır, insana bilgi ve birikim sağlar. İnsan, öğrenmek üzere yaratılmış bir varlıktır” kaydını düştü. “Erzurum’da olmaktan ayrı bir bahtiyarlık duyuyoruz” İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan da, “Anadolu’daki varlığımız sadece kılıçla olmadı, Anadolu’daki varlığımız kılıcıyla, âlimiyle, zanaatkârlarımızla, mimarimizle bu topraklarda kalıcı olduk. Bu milletin dönüp arkaya baktığımızda ilim ve sanatı, savaştaki zaferleri ve destanlarından daha çoktur. Nene hatunlarla, Kara Fatmalarla, Kazım Karabekirlerle savaşta destan yazan İbrahim Hakkı Hazretleri, Hasan Basri Hazretleriyle ve içinde barındırdığı bir çok alim ve ilim erbabı ile buraya geldi. O yüzden Erzurum’da olmaktan ayrı bir bahtiyarlık duyuyoruz. Her kitap, kıymetli medeniyetimize atılan bir imzadır” diye konuştu. “Güneyimizde Suriye ve Irak adeta devlet otoritesinin çok zorlandığı bir süreci yaşıyor. Kuzeyde Rusya ve Ukrayna savaşı bölgemizi etkiliyor. Filistin meselesi hepimizin canını acıtıyor. O yüzden bölgemizdeki bu kadar sorun ve istikrarsızlığa rağmen adeta güçlü bir liman olmaya, bölgenin en istikrarlı ülkesi olma iddiamızı sürdürüyoruz” diyen Bakan Yardımcısı Turan, şöyle devam etti: “600 bin kişi içişleri ailesiyle başta terörle mücadele olmak üzere tüm alanlarda Türkiye’nin huzuru için çok büyük bir mesai harcıyoruz. Türkiye’de saha hâkimiyetinin devletin dışında hiçbir güce ait olmadığı dönemi yaşıyoruz. Terörün bittiği bir dönemi yaşıyoruz. Bunlar çok kıymetli adımlar. Terörle mücadele bütün toplumun, bütün partilerin, sivil toplumların aynı derece mücadele etmesi gereken en son alanımız. Dün bir karar çıktı, sokağımızı yakan, 50’den fazla insanımızı öldüren kişilere mahkeme nezdinde hak ettikleri ceza verildi. Ben size çıkın sokağa desem bunun bedeli olmaz mı? Hiç kimsenin başkasının malına zarar verme hakkı yoktur. Yargı bu konuda gerekli adımları atmıştır, atmaya devam edecektir. Sosyal medyanın en güçlü olduğu ve gençlerimizin adeta kopmadığı bir imkândan, zamandan alıp kitapla, esasla buluşturuyoruz. İlk emri ‘Oku’ olan bu medeniyetin tam karşılığını icra etmeye çalışıyoruz. O yüzden yayınevleriyle, öğrencilerle buluşmaktan onur duyuyoruz. Başta Mehmet Sekmen Başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” Konuşmaların ardından protokol üyelerince fuarın açılışı yapıldı, ardından stantlar gezildi.