ASAYİŞ - 09 Nisan 2021 Cuma 18:25

Tokat’ta tarihi eser operasyonu

A
A
A
Tokat’ta tarihi eser operasyonu

Tokat’ın Zile ilçesinde düzenlenen operasyonda tarihi eser niteliği taşıyan 4 adet obje ile 2 adet tabanca geçirildi.

Tokat’ın Zile ilçesinde düzenlenen operasyonda tarihi eser niteliği taşıyan 4 adet obje ile 2 adet tabanca geçirildi.


Tokat Zile ilçesi Hacılar köyünde çiftlik işleten 2 şüpheli şahsın tarihi eser kaçakçılığı yaptığı duyumu alınması üzerine operasyon düzenlendi. İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince yapılan titiz çalışma ve sıkı takip sonucunda şüpheli şahıslar yakalandı. Şahsıların ikametlerinde aramada 4 adet tarihi eser niteliği taşıyan obje, 2 adet tabanca, 3 adet şarjör, 167 adet tabanca mermisi ele geçirildi. Gözaltın alınan şüphelilerin ifade işlemlerinin ardından adli makamlara sevk edilmesi bekleniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2 kişinin ölümüne neden olan Dandin’in mahkeme ifadesi ortaya çıktı Ankara’nın Etimesgut ilçesinde kaldırımda yürüyen 2 gence çarparak ölümlerine neden olmasına ilişkin Mehmet Can Dandin’in Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadesi ortaya çıktı. Ankara’nın Etimesgut ilçesinde otomobille hız sınırını aşıp kaldırımda yürüyen üniversite öğrencisi Umut Can (24) ile matematik öğretmeni Ekin Sert’e (31) çarparak ölümlerine neden olan sürücü Mehmet Can Dandin (25), kazadan 3 ay sonra tahliye edilmişti. Dandin, savcılığın itirazı üzerine tekrar gözaltına alındı. Avukat Baran Tansu’nun itirazı üzerine bir sonraki mahkeme olan Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkemesinde ifade veren Dandin, Şubat ayında 3 ay tutuklu kalmasının ardından tahliye edildiğini, bu tahliye sebebinin hastalığı olduğunu söyledi. “Ölüm riskim vardır, serbest bırakılmayı talep ediyorum” Trafik kazasının ardından yaralandığını bu nedenle ameliyat olması gerektiği ifade eden Dandin, “Bağırsaklarım kazadan dolayı zarar gördü. Aynı rahatsızlık dolayısıyla operasyon geçirmiştim. Tekrardan nüksetti. Ceza evinde lavabolar alaturka, benim alafranga lavabo kullanmam gerekmektedir. Ölüm riskim vardır. Serbest bırakılmayı talep ediyorum” diye konuştu. İfadesinin ardından Dandin tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayın geçmişi Ankara’nın Etimesgut ilçesi 1’inci TBMM Caddesi’nde 26 Şubat tarihinde Mehmet Can Dandin’in kontrolünü yitirdiği otomobil, kaldırımda yürüyen üniversite 2’nci sınıf öğrencisi Umut Can ve matematik öğretmeni Ekin Sert’e çarptı. Can ve Sert, hayatını kaybederken sürücü Dandin ve yanındaki 3 arkadaşı olay yerinden kaçtı. Hız sınırı 50 kilometre olan yolda 112 kilometreyle gittiği, kavşakta ışık ihlali yaptığı anlaşılan Dandin olaydan 2 gün sonra güvenlik ekiplerine teslim oldu. Dandin, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nde tutuklanırken 3 arkadaşı ise serbest bırakılmıştı. Ardından başsavcılık tarafından Dandin hakkında, ’taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talebiyle iddianame hazırlanırken, Ankara Batı 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilip, dava açıldı.
Kocaeli Yangının çıktığı gemide dumandan etkilenen 4 kişiden 2’sinin durumu ağır Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, tersanede bulunan gemide çıkan yangında dumandan etkilenen 4 işçiden 2’sinin durumunun ağır olduğunu söyledi. Öte yandan, gemide itfaiye ekiplerinin mahsur kalanları kurtarma çalışması havadan da görüntülendi. Başiskele ilçesindeki Kocaeli Serbest Bölgesi’nde "TRONDERBAS TR-500-ND" isimli gemide yangın çıktı. Bu sırada gemide çalışma yapan personeller kendi imkanlarıyla yangına müdahale ederek söndürdü ancak işçilerden 2’si mahsur kaldı. İhbar üzerine bölgeye AFAD, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Mahsur kalan 2 işçi, itfaiye ekiplerinin çalışmasıyla gemiden indirilerek, sağlık ekiplerine teslim edildi. Dumandan etkilendikleri belirlenen 4 personel, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Gemide itfaiye ekiplerinin kurtarma çalışması dron ile havadan da görüntülendi. "Bir hafta önce denize indirilmişti" Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, bölgeye gelerek olaya ilişkin bilgiler aldı, incelemelerde bulundu. İncelemelerinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Seddar Yavuz, "Hepimize geçmiş olsun. Bir hafta önce denize indirilen ve son testleri yapılan gemide elektrik aksamından çıktığını düşünüldüğümüz yangın meydana gelmiş; haberi alır almaz itfaiye, AFAD, emniyet birimlerimiz, arama kurtarma ekiplerimizin bölgeye intikali tarafımdan talimatlandırılmıştır. Arkasından da ilgili kaymakamımız, vali yardımcımız olay yerine intikal etmiştir" dedi. "2 kardeşimizin durumu diğerlerine göre biraz daha ağır" 2 kişinin içeride mahsur kaldığını söyleyen Vali Yavuz, "Müdahale etmek isteyen arkadaşlarımızdan da dumandan etkilenenler olmuştur. Sonuç itibariyle 2 kardeşimiz gemiden kurtarılmıştır. İlk yardım ekipleri süratle müdahale etmiş, 4 kişinin hastaneye sevki sağlanmıştır. 2 kardeşimizin durumu diğerlerine göre biraz daha ağırdır. Şuanda İl Sağlık Müdürümüz, tüm hekimlerimiz gerekli müdahaleleri yapıyorlar. Dileğimiz, herhangi bir can kaybının olmamasıdır" diye konuştu.
İstanbul İhlas Holding espor ile gençlere dokunuyor İhlas Holding, Dijital Varlıklar çatısı altında IDA ESports (İhlas Digital Assets ESports) adıyla PUBG Mobile espor sahnesine adım atıyor. Satın alınan takım, sadece bir espor takımı olmanın ötesinde, genç yeteneklerin kendilerini kanıtlama fırsatı bulacağı bir platform olacak. İhlas Holding, oyun dünyasının hızla büyüyen sektöründe önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Şirket, PUBG Mobile espor takımı satın alarak rekabetçi oyun arenasında güçlü bir varlık oluşturmayı amaçlıyor. Bu heyecan verici gelişme hem Holding’in genişleyen vizyonunu hem de espor dünyasının hızla değişen manzarasını yansıtıyor. Volkan Ormanlı, ’’İhlas’ın çok köklü bir marka olduğunu biliyorsunuz. Son iki yıldan beri ciddi anlamda dijitalleşme yatırımları gerçekleştiren Holding, söz konusu yatırımları İhlas Dijital Varlıklar şirketi altında yapıyordu. Tabii markanın gençleşmeye ihtiyacı var. Bu yüzden esporun, ileride satın alma kararını verecek olan gençler için şimdiden yatırım yapılacak en iyi alan olduğunu düşündük. Espor alanındaki PUBG Mobile oyununun en üst mücadelesi olan Süper League’ten önemli bir takımı satın alıp, bu yıl itibarıyla espor da bir takımı olan ve bununla ilgili de dijital yayıncılık yaparak gençlere dokunan bir marka olmak istediğimiz için böyle bir yatırım içerisine girdik’’ dedi. Volkan Ormanlı, sözlerine şöyle devam etti: ’’PUBG Mobile Super Leauge ile ilgili YouTube, twitch, tiktok gibi önemli sosyal medya platformlarında ana yayıncı olacak şekilde bir yatırım içerisine girdik. Benim 9 yaşında bir çocuğum var. Bugün artık geleneksel mecrayla çocuklara ulaşmak imkânsız. Ebeveynlerin telefonundaki oyunla çocuklara ulaşabiliyorsunuz. Böyle olunca bizim de oyun dünyasına adım atmamız önemli bir gelişim.’’ Espor yatırımlarının sağlayacağı faydalardan bahseden Kadri Yeltekin ise ’’Öncelikle ilk amacımız, İhlas Holding olarak gençlere dokunmak. Önceliğimizi buna adadık. Tabii dünyada hiçbir köklü şirket yoktur ki gelişime ayak uydurmamış olsun. Dolayısıyla bizler de, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri olarak gençlere daha fazla dokunmak istediğimiz için markalarımızı ve ileride oluşturacağımız yeni markaların şimdiden gençlerin hafızalarında güçlü bir şekilde yer almasını istiyoruz. Yani bu yatırımın bizim için en önemli faydası şimdiki gençlerin hafızalarında yer etmek olacak’’ şeklinde konuştu. “Yeni kuşağa kulak vermek lazım” Kadri Yeltekin, sözlerine şöyle devam etti: ’’PUBG Mobile dışında birçok oyun var. Örneğin, Tencent Games’in kendi oyunu olan Honor of Kings var, burada olabiliriz. Bunun dışında Leauge of Legends, yine herkesin bildiği Fortnite, Valorant, Counter Strike gibi birçok oyunda espor takımlarımızla boy gösteriyor olacağız. Tabii bu söylediklerim bugün için geçerli. Çünkü günümüz dünyasında sürekli yeni oyunlar çıkıyor ve girişi söylediğim oyunlarla yapacak olsak da yeni çıkacak oyunlarda, yeni espor takımlarıyla devam edeceğiz. Günümüzde teknolojinin ileriye gitmesiyle birlikte çocukların cep telefonu ve tablet kullanımlarında ebeveynlerin izin vermemesi gibi durumları göz önünde bulundurduk ve dedik ki artık bundan 10 yıl önce influencer’lık diye bir meslek yokken bugün çok ciddi sayıda influencer var. Eskiden anneler ve babalar ‘topçu ya da popçu ol’ dedikleri meslek gruplarından artık influencer’lığa yöneltmeye başladılar çocuklarını. Bu noktada baktığımızda, ilk hedef olarak; anne ve babaların çocuklarını hafta sonu basketbol kursuna, voleybol kursuna, piyano kursuna ya da baleye götürdüğü noktada onların telefonlarını ve tabletlerini bilinçli kullanacak şekilde, çocukların da severek gideceği bir akademi kurmaktı. Yani kısaca belirtecek olursam gençlere, ailelerinin de onay vereceği şekilde düzgün bir akademik eğitim vermeyi birinci öncelik olarak hedefliyoruz.’’ Volkan Ormanlı konuya ilişkin şu bilgileri verdi: ’’Ben de bununla ilgili bir örnek vereyim. Bundan yıllar önce futbolcu olmak isteyen kişilere, “Topçu mu olacaksın?” diye aileleri tarafından bastırılırdı. Sonra influencer’lık konusuyla ilgili de “Şaklaban mı olacaksın, oraya çıkıp kendini göstereceksin” denirdi. Şu an ise gelindiği noktada aslında bu meslekler saygı duyulan ve ciddi anlamda para kazanılan meslekler haline geldi. Şu an gençlere baktığınızda herkesin ilk önceliği influencer ya da Youtuber olmak. Espor için de aynı şey geçerli. Bugün evet kabul edilmiyor belki ama yeni kuşağa biraz kulak vermek lazım. Şu an biz de çocukların, gençlerin ne istediklerine kulak vermek istiyoruz. Zaten buna kulak vermezsek Türkiye’de birçok büyük şirket gelecekte onların beklentilerini karşılayamaz duruma gelir. Bu yüzden de espor en önemli alanlardan bir tanesi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tabletler, telefonlar çok gelişti. Hepimiz bu araçlarda çok fazla vakit geçiriyoruz. Bu durum çocuklarımız için de geçerli. Ama ebeveynler istiyor ki bu onların kontrolünde olsun. Dolayısıyla turnuvaları olan, federasyonları kurulmuş, dünya çapında çok ciddi anlamda fanları olan ve şirketlerin geleceklerinde daha parlak noktalara çıkabilecekleri alanları keşfetmek çok önemliydi. Bunlardan bir tanesi de espor alanıydı. Biz o yüzden İhlas Holding’in Dijital Varlıklar şirketi olarak öncelikle Tencent Games’in yöneticileriyle görüşerek, şu an Türkiye’de de dünyada da en çok oynanan oyunlardan bir tanesi olan ve mobilden oynanabilen PUBG Mobile oyunuyla start vermeye karar verdik. Bunun içinde Türkiye’de PUBG Mobile turnuvasının en üst noktası olan Super Leauge’ten bir takım satın alarak hem burada kendi takımı olan hem de geleneksel medya sahipli olduğu gibi dijital dünyada da yayıncılık yapan bir marka haline gelmek istiyoruz. Hedeflerimizden en önemlisi gençlere şimdiden dokunabilmek, markalarımızı onlara anlatabilmek. Çünkü bizim derdimiz bu markaların yıllar boyunca yaşaması. Bu da ancak geleceğin gençlerinin beklentisine yönelik değişimle ve gelişimle olabilir.’’ “Hedefimiz dünyada şampiyonluk kazanmak” PUBG Mobile Super Leauge’te şampiyonluk hedefiyle ilgili konuşan Kadri Yeltekin: ’’Her kulvarda, her online oyunda, tüm espor takımlarımızın öncelikli hedefi sadece Türkiye’de değil, dünyada şampiyonluklar kazanmak. İhlas Holding’in her alanda olduğu gibi bu alanda da büyük işlere ve başarılara imza atacağına inanıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Volkan Ormanlı, ’’Tabii ki şampiyonluk hedefimiz var. Bu mecraya giriyorsak ilk etapta şampiyonluk hedefimiz yok diyemeyiz. Her takım gibi bizim de hedefimiz dünyada şampiyonluklar kazanmak. Bunun için de elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. İhlas Holding bugüne kadar yaptığı işlerde ne kadar ciddiyse, bu alanda da o kadar ciddi olmaya devam edecek’’ dedi.
Ankara Bakan Bolat: “Ürün güvenliği, toplumun sağlık ve güvenlik standartlarını yükselterek toplumsal refahı artırır” Ürün Güvenliği Konferans’ında konuşan Ticaret Bakanı Bolat, “Ürün güvenliği tüketiciler için, sağlığın ve güvenliğin korunması ile zarar görme riskinin azaltılmasını sağlamaktadır. Genel olarak ürün güvenliği, toplumun sağlık ve güvenlik standartlarını yükselterek toplumsal refahı artırır” dedi. Ticaret Bakanlığı tarafından ‘ürün güvenliği’ konusunda bilincin arttırılması, farkındalık oluşturulması ve ürün güvenliği alanındaki güncel gelişmelerin değerlendirilmesi amacıyla 4-7 Haziran tarihleri arasında ‘Ürün Güvenliği Haftası’ düzenlendi. Haftanın açılışı ise Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleşen ’Ürün Güvenliği Konferansı’ ile yapıldı. Konferansta bir açılış konuşması gerçekleştiren Bakan Bolat, ‘Ürün Güvenliği Haftası’ boyunca çeşitli faaliyetlerle, üreticilerin, ticaret dünyasın ve vatandaşların ürün güvenliğine dair farkındalıklarını artırmayı ve sorumluluklarını hatırlatmayı amaçladıklarını belirtti. “Ürün güvenliği, toplumun sağlık ve güvenlik standartlarını yükselterek toplumsal refahı artırır” Ürün güvenliğinin, yalnızca yasal mevzuat hazırlanıp uygulamaya konulmasıyla değil, aynı zamanda bilinç ve farkındalığın artmasıyla güçlenecek bir kavram olduğuna dikkati çeken Bolat, “Ürün güvenliği, tüketiciden üreticiye, pazarlamacıdan kamu kurumları ve kamuoyuna ve dijital ortamlara kadar çok yönlü ve kritik öneme sahiptir. Ürün güvenliği tüketiciler için, sağlığın ve güvenliğin korunması ile zarar görme riskinin azaltılmasını sağlamaktadır. Üreticiler ve tedarikçiler için, marka güvenilirliğini artırır ve hukukî sorunların önüne geçer çözülmesini sağlar. Pazarlamacılar ve perakendeciler için, müşteri memnuniyetini ve sadakatini artırır. Devlet ve düzenleyici kuruluşlar, kamu sağlığını koruma ve piyasada güvenliği sağlama sorumluluğunu yerine getirir. Genel olarak ürün güvenliği, toplumun sağlık ve güvenlik standartlarını yükselterek toplumsal refahı artırır” açıklamasında bulundu. “Hiçbir firmamıza ön yargımız yoktur” Ürünlerin hatasız oluşunun ticarete kalite ve standart getirdiğini ifade eden Bolat, her kalite standardından dünyada ekonomik, askeri, siyasi söz sahibi olmaya giden bir yol olduğunu belirtti. Üreticilerin de bu bilinçle davranması gerektiğinin altını çizen Bolat, aksi davrananların ise piyasa gözetim ve denetimlerinde elenmekle karşı karşıya kalacağını aktardı. Ürün güvenliğinin temel amacının vatandaşın güvenli ürünle buluştuğu bir ortamı oluşturmak olduğunu da sözlerine ekleyen Bolat, “Hiçbir firmamıza ön yargımız yoktur. Güven kontrole mani değildir. Ürün güvenliğinin en temel unsurlarından biri de bilinçli tüketicidir anlayışıdır. Bilinçli tüketici; eğitim ve bilgilendirme, ürün araştırma, etiket okuma ve bağımsız kaynaklardan bilgi edinme ile oluşur” diye konuştu. Vatandaşların kanunlar ve tüketici hakları konusunda bilgi sahibi olup eleştirel düşünme becerileri geliştirerek reklamlar ve pazarlama stratejileri karşısında bilinçli tutum sergilediklerini belirten Bolat, hafta boyunca Ürün Güvenliği Haftası kapsamında farkındalık artırıcı faaliyetlerde bulunacaklarını söyledi. “TAREKS üzerinden yalnız güvenli ürünün yurdumuza girmesine imkan sağlamaktadır” Etkin bir ürün güvenliği sisteminin Türkiye’nin refahına hem iç hem de dış piyasada katkı sağladığını dikkati çeken Bolat, “İç piyasada, bu sistemle güvenli ürün üretilmesini ve ürünlerin piyasada etkin denetimini sağlayarak, ayrıca ithalat aşamasında TAREKS üzerinden yalnız güvenli ürünün yurdumuza girmesine imkan sağlamaktadır. Böylece hem Halkımızın sağlığını korumakta, hem de yerli ve milli üretimin yurtdışı kaynaklı güvenilir olmayan ve haksız ticaretin uygulamasının yapıldığı ithalata karşı korunması da sağlanmaktadır. Elektronik ortamda ve risk esaslı olarak yürütülen Dış Ticaret’te Risk Esaslı Kontrol Sistemi yani TAREKS, sadece riskli ürünlerin denetimine yoğunlaşılmasını mümkün kılmaktadır. Ülkemizin ihracat/ithalat dengesine olumlu katkı sağlayan TREKS sistemi, kamu kaynaklarının tasarrufunu da sağlayan ve yapay zekanın kullanımı anlamında emsallerine örnek olmuş öncü ve modern bir sistemdir” ifadelerine yer verdi. “Ürün güvenliği sistemi, ülkemizin üretim, yatırım, istihdam ve büyüme hedeflerine önemli destek vermekte” Bakan Bolat, ürün güvenliği sisteminin doğru işlemesinin diğer doğal yansımasının da dış piyasalarda olduğunu, sistemin yurt dışında Türk malı algısının güçlenmesine katkı sağladığını dikkati çekerek, “Eğer güvensiz, zararlı bir ürünün Türk malı adıyla ihracını izin verildiği takdir bu Türkiye’nin sadece o üründe değil genel anlamdaki ihracatına da önemli zararlar verebilir. Bunu önlemek de bizim ve diğer bakanlıklardaki arkadaşlarımızın birlikte yapacağı çalışmalarla sağlanmaktadır. Uluslararası düzenlemeler temelinde ve etkin bir kalite altyapısı sisteminde üretilen ürünlerimiz ilave test, belgelendirme ve denetime tabi tutulmadan, bu uyguladığımız sistemler sayesinde başta Avrupa Birliği piyasası olmak üzere diğer ülkelere ihraç edilebilmekte, böylece ürün güvenliği sistemi, ülkemizin üretim, yatırım, istihdam ve büyüme hedeflerine önemli destek vermektedir” şeklinde konuştu. “İnsan satın aldığı ürünün hangi kalitede olmasını istiyorsa kendisi de o şekilde üretim yapmalıdır” Ticaret Bakanlığı olarak ürün güvenliği konusunun sıkı bir takipçisi olduğunun da altını çizen Bakan Bolat, “Tedarik zincirinin tüm halkasındaki insanların ve tüketicinin mağdur olmaması için denetimin bir zorunluluk olduğu bilinciyle hareket ediyoruz ve gereğini yerine getiriyoruz. Her üretici aynı zamanda başka ürünlerin tüketicisidir. Dolayısıyla tüm üreticiler için ürün güvenliği konusu büyük önem taşımaktadır. İnsan satın aldığı ürünün hangi kalitede olmasını istiyorsa kendisi de o şekilde üretim yapmalıdır. Bu vicdanî ölçü ile hareket etmelidir. Türkiye, güvenli ticaretin, itibarlı iş insanlarının, sürekli iyileştirilen sistemlerin ve bereketli kazançların olduğu bir ülkedir ve öyle kalacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Konferans, üç farklı panel altında kamu ve sivil toplum kuruluşları ile özel sektörden konuşmacıların, ikiz dönüşüm ve döngüsel ekonomi çerçevesinde Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde ürün güvenliği alanındaki güncel gelişmeleri, yapay zeka alanındaki çalışmaları ve elektronik ortamda piyasaya arz edilen ürünlerin denetlenmesine yönelik mevzuat ve uygulamalarının değerlendirilmesiyle devam etti. AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ın yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcıları ile özel sektör temsilcilerin katıldığı konferansta, “2024 Ürün Güvenliği Ödülleri” ile “Ortaokul ve Liselerarası Güvenli Ürün Güvenli Gelecek Resim ve Karikatür Yarışması”nda kazananlara ödülleri takdim edildi.
Ankara Psikiyatri Uzmanı Küçük: “Öğrencinin kendine ve çevrenin öğrenciye yüklediği aşırı başarı baskısı, başkaları ile kıyaslama tutumu varsa mutlaka fark edilmelidir" Öğrenciler için sınav stresiyle başa çıkma önerilerinde bulunan Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elif Küçük, “Öğrencinin kendine ve çevrenin öğrenciye yüklediği aşırı başarı baskısı, başkaları ile kıyaslama tutumu varsa mutlaka fark edilmelidir. Sınava yüklenen anlam yeniden değerlendirilmelidir” dedi. Liv Hospital Ankara Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elif Küçük, sınav kaygısı hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Küçük, sınav kaygısının; öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanabileceğini aktardı. Akranları ile ilgili kıyaslamanın da öğrenci üzerinde olumsuz etki bırakabileceğini söyleyen Elif Küçük, sosyal çevrenin beklentilerinin ve baskısının da önemli bir etken olduğunu söyledi. Sınav stresi rahatsızlıklara yol açabilir Sınav kaygısının vücutta bazı fiziksel belirtilerle ortaya çıktığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Elif Küçük, “Sınav kaygısı yoğun olan öğrencilerde ders çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı hakkında konuşmayı reddetme vardır. Soru sorulmasından rahatsız olurlar. Dikkat ve konsantrasyonda bozulma, odaklanamama, öğrenilenleri aktaramama, okuduğunu anlamama, düşünceleri organize etmede zorluk, zihinsel becerilerde zayıflama, enerji azlığı, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme, sınavın içeriğine değil kendisine odaklanma, fiziksel rahatsızlıklar, çok çalışılmasına karşın performans düşüklüğü kaygının varlığını gösterir. Huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vs. gibi bedensel yakınmalarla seyreder” dedi. Sosyal çevre sınav kaygısını artırıyor Sosyal çevrenin beklentilerinin ve baskısının da önemli bir etken olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi, “Aile için sınavın ne anlam ifade ettiği, sınava yönelik tutum ve yaklaşımları da oldukça önemlidir. Sıklıkla aileler kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaktadırlar. Çocuktan yüksek beklentilerinin olması, ayrıntılarla aşırı uğraş sergilemeleri ve sınavı bir araç değil amaç olarak görmeleri, sınav kaygısının görülmesi riskini arttırır” diye konuştu. "Öğrencinin kendine ve çevrenin öğrenciye yüklediği aşırı başarı baskısı, başkaları ile kıyaslama tutumu varsa mutlaka fark edilmelidir” Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin sınav stresini en aza indirebilmeleri için önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Küçük, “Öğrencinin kendine ve çevrenin öğrenciye yüklediği aşırı başarı baskısı, başkaları ile kıyaslama tutumu varsa mutlaka fark edilmelidir. Sınava yüklenen anlam yeniden değerlendirilmelidir. Başarısız olmak dünyanın sonu anlamını taşımadığı gibi sınavda başarısız olmak tamamen başarısız biri olmak anlamına gelmemektedir. Ailenin yüksek beklentileri, öğrencide kaygıyı ve stresi artırabilir. Bu nedenle aileler sınırlarının farkında olmalı, çocuklarına güven ve sorumluluk vermeli, onları önemseyerek olumlu geri bildirimde bulunmalıdır. Sınava ilişkin konuşmalarında özenli davranmalı, gerçekçi olmalı, akranlarıyla karşılaştırmaktan kaçınmalıdır” ifadelerine yer verdi. “Çocuklar şartsız sevilmelidir” Duygu ve düşünce paylaşımının, empatinin önemli olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Küçük, “Sınavı yüceltmeme, ölüm kalım sorunu yapmama, yüreklendirici davranma önerilmektedir. Çocuklar şartsız sevilmelidir. Aile bireyleri uygun rol modeli olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun problem çözme davranışları geliştirilmelidir. Ailenin bakış açısında değişim oluşturmak ve beklenti düzeyini gerçekçi sınırlara indirmek önemlidir” ifadelerini kullandı. “Gerçekçi beklentilere sahip olunmalı” Sınav stresinin geçmesi için kişilerin pozitif düşüncelerini korumaları ve gerçekçi beklentilere sahip olmaları gerektiğini işaret eden Küçük, “Düşünce ve inançları sorgulanmalı, gerçekçi olmayan düşünme alışkanlıklarını farklı bir gözle yeniden değerlendirilmelidir. Nefes ve gevşeme egzersizleri stres yönetimi tekniklerinin öğrenilmesi de etkili çözüm yöntemleri arasında yer almaktadır. Aynı zamanda sağlıklı bir yaşam tarzının alışkanlık haline getirilmesi, nikotin, alkol ve şeker gibi maddelerden uzak durulması, uyku ve beslenme rutininin düzenlenmesi kaygı seviyelerinin düşüş göstermesinde doğrudan etkili olmaktadır. Diğer bir yandan sağlıklı ve çeşitli bir şekilde beslenmek bağışıklık sistemi ve genel sağlık için oldukça önemlidir. Sınav stresini azaltmak isteyen kişilerin mutlaka beslenmelerine özen göstermeleri gerekmektedir” dedi. Beslenmenin önemi Dr. Öğr. Üyesi Elif Küçük, sınav stresi yönetiminde beslenme ve takviye gıdanın önemine değinerek, beslenme önerilerini şöyle sıraladı: “Fosfotidilserin ve sitikolin içeren takviye edici gıdaların bilişsel fonksiyonları artırdığı, dikkat eksikliği hatalarını azalttığı, beyin hücre zarı yapımını artırdığı ve beyin enerjisinde artış sağladığı ve sınav kaygısını azalttığı belirlenmiştir. B vitamini, stresi önler ve rahatlatır. B vitaminini ekmek, kuru baklagiller ve tahıllar gibi gıdalardan almak mümkündür, sınav haftasında ekmek azaltılmamalı ve kaldırılmamalıdır. Süt, peynir, balık, karides, yumurta gibi B12 kaynakları yeterli tüketilmelidir. Gerekirse B12 takviyesi tercih edilebilir. Hatırlama yeteneğini artırmak ve güçlü bir vücut için antioksidanlardan faydalanılabilir bunun için, havuç ve yeşil yapraklı sebzeler tercih edilebilir. Çilek, limon, portakal suyu veya kivi, C vitamini açısından zengin meyveler olarak seçilebilir. Omega 3 mutlaka alınmalıdır. Haftada iki kez balık tüketilmelidir. Ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar içerdikleri değerli yağ asitleri, vitamin ve mineraller ile beslenmede önemli bir yere sahiptir. Zencefilin içerdiği maddeler beynin yeni fikirler üretmesini sağlar. Demir alımı önemlidir. Sağlıklı bir vücuda ve yeterli enerjiye sahip olmak için önemli bir mineraldir. Kaynakları; kırmızı et, tavuk, kuru baklagiller, kurutulmuş meyveler, pekmez, tahin, koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. Antioksidan vitaminler olan A, E ve C vitaminleri beyni serbest radikallere karşı korurlar. Kalsiyum, selenyum, magnezyum, potasyum, bakır, çinko, iyot gibi mineraller beynin güçlü olması için önemlidir.”