EKONOMİ - 05 Haziran 2023 Pazartesi 09:33

Tokat’ta bağ yaprağı hasadı başladı

A
A
A
Tokat’ta bağ yaprağı hasadı başladı

Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Gökçeli beldesinde ince, narin ve kendine has aroması ile damaklarda farklı bir tat bırakan asma bağ yaprağı hasadı başladı.

Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Gökçeli beldesinde ince, narin ve kendine has aroması ile damaklarda farklı bir tat bırakan asma bağ yaprağı hasadı başladı.


Gökçeli beldesinde çiftçiler, asma bağ yaprağı hasadına sıcak hava dolayısı ile erken saatlerde başlıyor. Türk mutfağının lezzetlerinden yaprak sarmasının ana malzemesi olan üzüm yaprağını özenle toplanıyor. Tek tek toplanan bağ yaprakları salamura yapılmak üzere haşlanarak bidonlara basılıyor. Gökçeli beldesinde bağ yaprağı toplayan kadınlı erkekli çiftçiler belde ekonomisine katkı sağlıyor. Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun gibi büyükşehirlerden talep gören bağ yaprağı bölgeye önemli girdi sağlıyor. Geçen yıl kilosu 30 liraya kadar çıkan bağ yaprağının kilosunun bu sene 50 liraya kadar çıkması bekleniyor.


Gökçeli Belediye Başkanı Mustafa Koyuncu, altın sarısı yaprağın Gökçeli’nin simgesi olduğunu belirterek, “Hava şartlarından dolayı bu sene hasadımız Mayıs sonuna kaldı. Gökçeli’de Mayıs ortasında başlayan yaprak hasadımız bu sene tabii yağmurlar çok yağdığı için biraz geç kaldı. Yani yapraklar yeni uzamaya ve erişkin olmaya başladı bu sebeple Haziran ayına kaldı. Bizim Gökçeli beldemizin yaprağının özelliği ince, zarif olmasıdır. Yaprak üzerindeki damarları çok incedir. Çok ince olduğu için de çabuk pişiyor, buranın havasından toprağından dolayı da aroması da çok farklı oluyor. Diğer yörelere göre bizim Gökçeli’nin yaprağı aroma olaraktan, pişme olaraktan daha güzel, daha narin oluyor, zaten narenciye diyoruz üzüme de. O bakımdan hakikaten diğer yerlere göre daha farklı bizim yaprağımız var. Onun için de yaprağın başkenti Gökçeli diyoruz biz. Burada yaprak haricinde üzümü de değerlendiriliyor aynı zamanda. Üzümden sofralık da oluyor pekmezlik de oluyor. Bir kısmını sofralık olaraktan değerlendiriliyor, bir kısmı da pekmez yapılıyor. Bizim pekmezimiz de çok güzeldir içerisinde herhangi bir katkı maddesi, ilaç falan konulmuyor, tamamen doğal. Sadece pekmez toprağı dediğimiz bir maya var. Onun dışında hiçbir şey koymuyoruz. Pekmezimiz de doğal, yaprağımız da öyle zaten. Bu ürünleri çiftçilerimiz hem kendileri ailece tüketiyorlar hem de satışını yapıyor” dedi.



“Kilosu 50 liraya kadar çıkabilir”


Başkan Koyuncu beldede yaklaşık 4 bin ton civarında yaprak hasadı olduğunun altını çizerek, “Gökçeli’de yaklaşık 4 bin ton civarında yaprak çıkar. Bunun yüksek bir kısmı İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlere satılıyor bir kısmını da insanlar kendi evlerinde yemek için, eşine, dostuna hediyelik yaparlar. Toplanan yapraklar, bidonlara basılıyor, salamura şeklinde satıldığı gibi, işte naylon 40 kiloluk çuvallarda onlara basarlar, bunlarla da toptan satanlar oluyor. Geçen sene son zamanlarda kilosu 30 liraya kadar çıkmıştı, bu sene henüz piyasası oluşmadı ama tahminimce 30 liradan başlar ve 50 liraya kadar çıkar zannediyorum. Bizim yaprağımız altın sarısı rengindedir, Gökçeli’nin altını diyebiliriz. Her yıl beldemizde festival yapıyoruz yine geleneksel olarak bu sene de yapacağız ama şu anda tarihini henüz belirlemedik, zannediyorum bu ayın sonlarında falan olabilir. Yaylada böyle gayet güzel yaprak sarması yarışmaları falan da yapıyoruz, en güzel yaprak sarması kim yapıyorsa onları da ödüllendiriyoruz. Sonuçta maksat yaprağımızı dolmamızı, sarmamızı tanıtmak vatandaşı teşvik etmek, amacımız bu. Yaprak almak isteyen, gerçekten ağız tadıyla dolma yemek isteyen yaprağını gelsin Gökçeli’den alsın” diye konuştu.



“Birçok büyükşehire satış yapılıyor”


Belde çiftçilerinden Sakin Aykut yaprak toplamanın zahmetli bir iş olduğunu belirterek, “Sabah erken saatlerde kalkıp bağa geliyoruz ve yaprakları toplamaya başlıyoruz. Yaprakları 120 kiloluk varillere salamura yapıyoruz, salamura yaptıktan sonra tüccarlarımız geliyor ve yaprağımız alıyor. İstanbul, Ankara, Eskişehir nereden talep varsa oraya satılıyor. Bu sene verim randıman çok yüksek, kalite yönüyle de yüksek, lakin biraz geç kaldık. Hava koşulları yüzünden geçen sene bundan 20 gün önce birinci mahsul bittiydi, şu anda birinci mahsule anca başladık anca bitiriyoruz. Yani sıcak güneş olması lazım ama bu sene yağış bol oldu sıcak fazla olmadı onun için mahsul 20 gün geç başladık. Birinci toplama hasadımızı tamamladık şimdi ikinciyi yapacağız inşallah. Erbaa yaprağı ile buranın arasındaki fark kalite farkı var. Bizim Gökçeli’nin yaprağı biraz daha kaliteli. Özelliği güneş oraya direkt bakıyor, bizim buraya arkadan dolanıyor yani. Orası güneye geliyor, burası yumuşak oluyor onun sebebine orada üç toplanır, dört toplanır daha toplanmaz yaprak. Ondan sonra üzüme kalır. Ama burada dört, beş, altı hatta az daha mevkinin yüksek yerinde 7 defa yaprak toplanır. Köy yaprağı narenciye cinsi üzümü narenciye cinsi şaraplık. Bu da salamura yaprağımız. İstanbul, Ankara, Çorum’a yani Türkiye’nin ücra köşelerine satılıyor bu yaprak. Lezzetlidir, mayhoştur tadı, özelliği budur” ifadelerini kullandı.



“Aroması ve lezzeti bir numara”


Belde de bağcılık işi uğraşan Mustafa Çoban ise, “Normalde Mayıs ayında başlıyor hasadımız ama bu sene havalar yağışlı ve soğuk gittiği için hasadımız gecikti. Bizim beldemizin yaprağının bu kadar özel ve lezzetli olmasının sebebi arazi koşullarıdır. Mesela bizim arazilerimiz normalde ikindi vaktinden sonra güneş almaz öğleden sonra güneş biter buralarda o yüzden yaprak sertleşmez yumuşak olur ve çabuk pişer biraz da diğer yapraklara göre mayhoşluğu vardır. Bu sene piyasanın yüksek olacağını düşünüyoruz ama tabii fiyatlar henüz oturmuş değil. Hasatlar da yeni başladığı için tam belirgin bir fiyat söyleyemeyiz. Bağ ne kadar sıcak olursa yaprak o kadar güzel büyür ve çabuk toplanır, bir haftada yeniden toplanabilir ama sıcak olmaz yağışlı giderse hava haliyle toplama süresi de uzayabilir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Bilecik için meteorolojik uyarı Bilecik Valiliği, son meteorolojik değerlendirmelere göre il genelinde hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düşeceğini belirterek vatandaşları uyardı. Bilecik Valiliği tarafından yapılan açıklamada, halen mevsim normalleri civarında ve yer yer üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının bölge genelinde 4 ila 10 derece azalmasının beklendiği bildirildi. Soğuk havanın önümüzdeki hafta boyunca etkisini sürdürmesinin tahmin edildiği belirtildi. Açıklamada, özellikle gece ve sabah saatlerinde sıcaklıkların düşmesiyle birlikte buzlanma ve don olaylarının görülebileceği, buna bağlı olarak kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar yaşanabileceği ifade edildi. Tarımsal faaliyetlerin devam ettiği bölgelerde ise soğuk hava ve don olaylarının zirai don riskini artırarak ürün kayıplarına yol açabileceği öngörüldü. Valilik açıklamasında, 26 Aralık 2025 Cuma gününden itibaren Bilecik’in soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girmesinin beklendiği, yağışların karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağının tahmin edildiği kaydedildi. İl merkezinde 26 Aralık 2025 ile 2 Ocak 2026 tarihleri arasında en düşük hava sıcaklıklarının eksi 3 dereceye kadar düşmesinin beklendiği bildirildi. Meteorolojik uyarının 26 Aralık 2025 saat 10.00’da başlayacağı ve 2 Ocak 2026 saat 10.00’a kadar geçerli olacağı duyurulurken, vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları istendi.
Bartın Öğrenciler savcıyı sorguya çekti Bartın’da kariyer günleri çerçevesinde İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile buluşan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, savcılık mesleğini anlatarak, okul döneminden hatıralarını da paylaştı. İki eliyle de aynı anda yazarak not alabilme yeteneği bulunan Savcı Ulaşan, öğrencilerin ’’mafya ile karşı karşıya kaldınız mı, arkası kuvvetli şüpheliyle karşılaştınız mı, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz?’’ sorularına da samimiyetle cevap verdi. Bartın’ın Ulus ilçesinde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, kariyer günleri etkinlikleri kapsamında Şehit Mustafa Kemal Açıkgöz Anadolu İmam Hatip lisesinde öğrencilerle buluştu. Seminerde öğrencilik dönemlerini anlatan Savcı Fatih Ulaşan, öğrencilere başarılı olmak için istikrarlı ve yoğun bir çalışma temposuna girmeleri gerektiğini kaydetti. Öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Fatih Ulaşan, ’’Ben çok özel ders almadım. Bana göre liseler yeterliydi. En az günde 6-7 saat okuldan sonra ders çalışıyordum. Geleceğe hazırlık için de önemli. Hukuk fakültesine girdikten sonra da çalışmak zorundasınız. Üniversitede çalışma temponuzu devam ettirebilmeniz daha kolay olur. O ritmi yakalamanızda yardımcı olur’’ dedi Savcı ve hakim olmak isteyenlere hukuk fakültesi ve branşlaşma konularında da bilgiler veren Ulaşan, ’’Hukuk Fakültesi sadece ceza ile alakalı değildir. Hayatı tanımanızı da sağlar. Belli bir problemi çözmek için sadece hukuk kitaplarıyla yorum yapamazsınız. Başka branşlardan da destek almalısınız. Kamu yönetimi, siyaset, ekonomi hatta psikoloji dersleri vardır. Onlardan bir bütün olarak destek alıp hukuku daha çok özümseyebilirsiniz. Kendinizi geliştirmek için Hukuk Fakültesi iyidir. Ama ondan sonra avukat mı olursunuz, hakim savcı mı olursunuz, yoksa başka bir iş mi yaparsınız onu bilemiyorum. Tabii Hukuk Fakültesi mezunu olduğunuzda benim bildiğim kadarı birden çok mesleğe girebilir, sınavlarına katılabilirsiniz. Size geniş bir imkan sunar. Hukuk Fakültesi’nde bütün dersleri almalısınız. Bütün derslerde yetkin duruma geldiğinizde branşlaşma olur. Hakim ve savcılığa girdiğinizde branşlaşma olur. Mesela biz savcı olarak hukuku çok bilmek zorundayız. Zaten ilgimiz de o değil. Biz cezaya bakarız. Onun için ceza durumu bizim için daha önemlidir’’ ifadelerini kullandı. ’’Adalet Bakanlığı’nda branlaşma, düşünülen bir konu’’ Savcı Fatih Ulaşan, soru üzerine Adalet Bakanlığı’nda pilot uygulamalarla branşlaşma başladığını da belirterek, ’’Adalet Bakanlığı’nda branşlaşma ileride düşünülen bir konu. İlerde yapılacağını, hatta yapıldığına yönelik örnekleri var ama ileride daha detaylı şekilde uygulanacağını düşünüyorum’’ şeklinde konuştu. ’’Bu mesleğin manevi sorumluluğu gücünden daha fazla’’ Geçici bir hevesle hakim ve savcı olmak isteyen öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Savcı Ulaşan, ’’Bu mesleğe geçici bir hevesle girmeyin. Hayli zamanınızı alır. Hukuk Fakültesi, hakim savcı hazırlık. Bu süreç 7-10 yıl bir zamanınızı alır. Ondan sonra ‘bu mesleği sevmedim, bana göre değil’ derseniz, hayatınızı en güzel dönemleri heba olabilir. Bu mesleği seçerken dikkat edin. Bu mesleğin manevi sorumluluğu, gücünden daha fazladır. Bizim gücümüz olabilir ama zannetmeyin ki, her zaman bu gücümüzü kullanıyoruz. Gücü adaletli bir şekilde kullanmakla hükümlüyüz. Çünkü karar verirken, hem manevi sorumluluklarımız var, hem de bizi denetleyen kurumlar vardır. Hiçbir zaman hakim savcı, tek güç olmaz. Karar vermede hakim ve savcı gerekir ama adaletli karar verdiğimiz takdirde, bu mesleğe devam edebiliriz. Bu mesleği seçerken, gücün dışında manevi sorumluluğu hesaba katarak girerseniz, sizin geleceğiniz için daha hayırlı olacağını düşünüyorum’’ ifadelerine yer verdi. Ulaşan, soru üzerine ise kendisini savcı olmaya iten faktörleri şöyle anlattı: ’’Çocukluk dönemimde de okumayı severdim. O yüzden Hukuk Fakültesi’ni seçtim. Ben daha fazla dışarıdayım. Olay olur, bir durum olur, kolluğu denetleme olur, suç olur. Genel olarak biz savcılar dışarıdayızdır. Hem dosyalara bakarız, hem de dışarıdayızdır. Hakimliğin tarafı daha çok dosya olduğu için bana da daha monoton geldiği için ben savcılığı tercih etmiştim.’’ İki eliyle de aynı anda yazabiliyor Savcı Ulaşan bir öğrencinin ’’İki elinizle de aynı anda not alabiliyormuşsunuz, bunu nasıl başardınız?" sorusuna ise ’’Yetenek diyelim. Öğrencilik döneminde gelişen bir yetenek. Daha hızlı yazabiliyorum. Benim yazım, çok iyi değildir. Not almam ya da aklımda tutmam gerektiğinde yazıya dökme çabam çift elle yazma yeteneğimin gelişmesinde bana yardımcı olmuştur’’ dedi. ’’Ölülerle psikolojik bağ kurmayız’’ Fatih Ulaşani başka bir öğrencinin, ’’Olay yerinde inceleme yapıyorsunuz, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz, olaydan etkileniyor musunuz?’’ sorusuna, ’’Biz daha çok soruşturmayı, bundan sonrasının ne olacağını düşündüğümüz için ölülerle çok psikolojik bağ kurmayız. Mesela bir kaza olduğunu düşünürsek, hep şüpheliye ne yapacağımızı düşünürüz. Hep kafamız ordadır. Yani suçlu mudur, değil midir. Gözaltına alma, tutuklamaya sevk etme gibi yetkilerimiz olduğu için olayın sonrasını düşünürüz. Bu nedenle , ölüm mahallinden yada otopsi durumlarından etkilenmeyiz. Tabii etkilenecek olanlar, hassas olanlar varsa en azından savcılığı seçmesinler. Bunlar için hakimlik daha iyi olabilir. Çok daha az ölülerle muhatap olursunuz. Hakim ve savcılık mesleği, çok büyük, sorumluluk gerektiren meslektir. Manevi sorumluluğu çok daha ağırdır. Girdiğiniz zaman zaten oraya girmek için belli bir zaman harcamışsınızdır’’ ifadelerini kullandı. ’’Devletten büyük bir güç mü var’’ Savcı Ulaşan, ’’Arkası kuvvetli suçlu ya da şüphelilerle karşı karşıya kaldınız mı?’’ şeklindeki soruya ise, ’’Türkiye’de devlet var. Bartın’da devlet var. Devletten başka büyük bir güç mü var? Bizler de bu devletin savcılarıyız’’ ifadelerini kullandı. ’’Mafya ile karşılaşmadım’’ Bir başka öğrencinin, ’’Mafya babaları ile karşılaştınız mı, korktunuz mu?’’ sorusuna Ulaşan, ’’Mafya ile karşılaşmadım ama bize fark etmez. Bu mesleği seçerken her şeyi göze almıştık’’ dedi. ’’Yanlış kararın bir cezası vardır’’ Fatih Ulaşan, yanlış kararlarda sorumluluk kimin üzerinde olduğu yönündeki soruya ise, ’’Genelde sorumluluk hakimin üzerindedir. Ama sorumluluk kısmen, benim yani biz savcıların da üzerindedir. Kararı veren hakimdir. Hepimizin üzerinde belli bir sorumluk vardır. Karar verenler, iddia makamları. Ama birden çok itiraz ve temyiz makamları da vardır. Bunlar kullanılır. Yanlış kararın bir cezası vardır. Her meslekte olduğu gibi, hatanın derecesine bakılır. Nasıl bir hata yaptın, hangi şartlarda yaptın. Bunlara bakılır’’ şeklinde konuştu. Ulaşan, ’’Savcılık dışında ise hangi mesleği seçerdin’’ yönündeki soru üzerine ise, ’’Savcı olmasam ya Hukuk Fakültesi’nde akademisyen olmak isterdim ya da Dışişlerinde görev yapmak isterdim. Dışişleri bana daha yakındı’’ dedi. Seminerin ardından Okul Müdürü Hulusi Dökmeci ve öğrenciler, savcı Fatih Ulaşan’a teşekkür etti.