GENEL - 19 Ağustos 2018 Pazar 10:13

Kurban Bayramı’nda Doğu Karadeniz’deki otellerin doluluk oranı yüzde 90’a ulaştı

A
A
A
Kurban Bayramı’nda Doğu Karadeniz’deki otellerin doluluk oranı yüzde 90’a ulaştı

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Doğu Karadeniz Yöre Temsil Kurulu Başkanı Volkan Kantarcı, Kurban Bayramın da otellerdeki doluluğun yüzde 90’a yakın bir oranda olduğunu belirterek “İç destinasyonların yani yaylaların da doluluk oranları yüzde 90-95’lere kadar çıkmış durumda.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Doğu Karadeniz Yöre Temsil Kurulu Başkanı Volkan Kantarcı, Kurban Bayramın da otellerdeki doluluğun yüzde 90’a yakın bir oranda olduğunu belirterek “İç destinasyonların yani yaylaların da doluluk oranları yüzde 90-95’lere kadar çıkmış durumda. Bu gayet iyi bir oran” dedi.


Bayramda ciddi bir doluluğun olduğunu ve bayram öncesi en yoğun günlerini yaşadıklarına vurgu yapan Volkan Kantarcı, “Kurban Bayramı döneminde bölgemizde bulunan Ortadoğulu vatandaşlarımızın bir kısmı dönmeye başladı. Bir çoğu konaklamaya devam etmekte. Buna özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’den her hafta kitle turizmi şeklinde otobüslü ve uçaklı gruplarla gelen Türk misafirlerde eklendi. Bayram tatilinin 9 gün olması nedeniyle yurt ve şehir dışında ikamet eden bölgemiz merkezli olan Gurbetçiler tatil için buraya geldiler. Şu an otellerdeki doluluk oranı yüzde 90’a yakın bir oranda. Bu ciddi bir rakam. İç destinasyonlara yani yayla noktalarına bakacak olursak diğer tarihlere göre orada ki doluluk oranları da yüzde 90-95’lere kadar çıkmış durumda” diye konuştu.


Son dönemlerde bölgeye Ortadoğu ülkelerinden gelen bir turist yoğunluğu olduğunu ifade eden Kantarcı, “Yaz sezonu öncesine ve sonrasına da sarkıyor bu yoğunluk. Günde 3-4 direk uçuş seferleri var. Bunlarında genel olarak talebi yeşillik, göl ve şelalelerin olduğu destinasyonlar. En çok rağbet gören yerlerin başında Uzungöl geliyor. Burası en çok beğenilen ve ziyaret edilen yer. İkinci olarak da Ayder Yaylası ikinci bir alternatif gibi. Ön planda duran özellikle bu iki yer. Konaklama anlamında özellikle Trabzon merkezindeki otel sayıları fazla olduğu için bir çoğu Trabzon konaklamalı günü birlik bu ziyaretleri yapıyor. Son birkaç yılda da Giresun, Artvin, Ordu ve Gümüşhane tarafına Ortadoğu pazarından kaymalar var. Örneğin Ordu’daki Perşembe Yaylası, Giresun’daki Mavi Göl, Gümüşhane’deki Tomara Şelalesi ve Örümcek Ormanları, Artvin’deki Karagöl doğal güzellik olarak son zamanlarda rağbet görmeye başlayan bölgeler” şeklinde konuştu.



"Bölgemiz turist yoğunluğunu fazlasıyla kaldırabilecek güce ulaştı"


Bölgede her geçen ay yeni bir otelin inşaatı tamamlanarak turizme kazandırıldığı kaydeden Kantarcı, “Trabzon’da 4 ve 5 yıldızlı otel inşaatları devam ediyor. Yeni açılmış olan bir tane var 2-3 aya kadar bir tane daha açılacak. Bunlara paralel olarak butik oteller oldukça fazla. Son dönemlerde yetkili ve ruhsatlı olarak apartlarda turizm sektörüne girdi bunlarda ciddi bir sayıya ulaştılar. Bu yıl itibari ile bölgemiz bu yoğunluğu fazlasıyla kaldırabilecek güce ulaştı. Gözden kaçırmamamız gereken bir durum var. Bu yoğunluk üç veya dört ay devam ediyor. Çünkü Ortadoğulu turistler özellikle yazın geliyor. Geriye kalan 7-8 aylık dönemde otellerimizin doluluk anlamında sıkıntıları olacak. Çünkü var olan, ilk bahar, sonbahar ve kış potansiyeli her geçen yıl pastanın dilimi anlamında ufalmaya başlayacak. Çünkü tesis sayısı artmakta” ifadelerini kullandı.


Bölgedeki turizm hareketliliğinin genellikle planlamış bir şekilde devam ettiğini ve bir çok turistin aylar öncesinden rezervasyon yaptırdığını belirten Kantarcı, “Kur oranlarının artmış olması euro ve dolar gibi yabancı paraları kullanan turistlerin biraz daha harcama yapmasını sağlıyor. Ülke turizmi açısında bakacak olursak. Özellikle Avrupa, Rusya ve Ukrayna pazarından kur farklı ile ilgili büyük oranda bir artış var. Kur oranlarının artışı ülkemiz turizmini daha cazip bir konuma getirmiş durumda” dedi.



“Trabzon’a yapılacak olan Millet Bahçeleri’nin bölge turizm ekonomisine katkı sağlayacak”


“Millet bahçeleri gibi büyük projelerin bölge turizmine de ekonomisine de katkısı olacaktır” diyen Kantarcı sözlerini şu şekilde sürdürdü:


“Önemli olan bölgemize gelen turistlerin konaklama zamanlarını arttırmak. Bunu sağlamak içinde kendilerine alternatif gezi yerleri ve tur programları çıkartmamız gerekiyor. Trabzon’da yapılan Botanik Park’ın da mutlaka artı yönde katkısı olacaktır. Bölgemiz doğal varlık olarak yoğun bir destinasyon. Şehir merkezinde bu tür alternatif bir yerin açılmış olması merkezde gezecek olan turistlerimiz içinde tabi ki görülmeye değer bir nokta.”



“Uzungöl ve Ayder’deki kötü yapılaşmayı yaylalarımızda görmek istemiyoruz”


Karadeniz Bölgesi’nin doğal güzeliklerle dolu bir yer olduğunu ve yaylalarımızın her geçen gün biraz daha ön plana çıktığını ifade eden Kantarcı, “Karadeniz yaylaları denildiği zaman herkes mutlaka gidip görmemiz gerekiyor diyor. Her tarafımız yayla her tarafımız doğal güzellik. Umarım bu imar barışı ile ilgili süreçte devletimiz bazı konularda biraz daha hassas olur. Çünkü Uzungöl ve Ayder’de kötü yapılaşma gibi bir durumu bu yaylalarımızda görmek istemiyoruz. Çünkü bu bizim turizmimizi ilerletirken, olumsuz yönde de zararları olabilir. Alternatif turizm bölgelerimiz olan yaylalarımızda yapılaşma oranını artması buraları turizme kazandırma çalışmaları daha başlamadan bitmesine neden olabilir. Foto safari, doğa turları gibi faaliyetleri yapabilmemiz için bu yaylaların doğal olarak kalması gerekiyor. Doğal güzelliklerin kaybolmaması için tüm kurumlardan hassasiyet bekliyoruz” şeklinde konuştu.



“Bu yıl kültür turizmi olarak biraz geriledik”


Sümela Manastırı’nda yaklaşık üç yıldır çalışmalar devam ettiğini söyleyen Kantarcı, “Geçenlerde bakanımız restorasyon çalışmaları sona doğru gelindiğini belirtti. Sümela’nın açılması bize büyük katkı sağlayacaktır. Son dönemde arttan Ortadoğulu turistler daha çok doğal güzellikleri görmeye geliyorlar. Tarihi yerlerimize çok fazla ilgi göstermiyorlar. Avrupa’dan kültür turizmi için gelen misafirler tarihi yerlere daha fazla ilgi gösteriyorlar. Bu yıl kültür turizmi olarak biraz geriledik. Sümela’nın açılmasıyla ve Kızlar Manastırı’nın da faaliyete geçmesiyle beraber tekrardan bir harekete geçeriz diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Hedef döngüsel ekonomi SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “21’inci Yüzyıl İçin Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” başlıklı panele katıldı. SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “21’inci Yüzyıl İçin Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” başlıklı panele katıldı. “Çevresel, sosyal ve ekonomik olarak büyük bir değişimin arifesindeyiz” diyen Konukoğlu, 1904’ten günümüze 120 yıllık bir sanayi şirketi olarak kritik bir rol oynadıklarını ve öncü çalışmalara imza attıklarını aktardı. “Yaşamın içinde değişim var. hepimiz değişim ve dönüşüme uyum sağlamak zorundayız” Geleneksek şirketlerde sürdürülebilirliği ve değişimi gerçekleştirmenin daha zor olduğunu söyleyen Konukoğlu, “Yeni şirket kurarken her şeyi günün şartlarına göre şekillendiriyorsunuz ama 30- 40 yıldır şirkette çalışanlar var; böyle bir durumda değişim yaparken zaman zaman zorlandığımız olabiliyor. Yaşamın içinde değişim var. Hepimiz değişim ve dönüşüme uyum sağlamak zorundayız” ifadelerini kullandı. Değişen dünya ile birlikte genç kuşak ile iletişim kurmakta zorlandığını fark ettiğini, 18-22 ve 24 yaşındaki gençlerden terse mentorluk alarak yeni nesle nasıl yaklaşılması ve nasıl iletişim kurulması gerektiğini öğrendiğini aktaran Konukoğlu, “Yöneticilerimize de bunu zorunlu kıldım. Haziran ayı itibariyle bünyemizdeki tüm yöneticiler tersine mentorluk eğitimi alacak. Bu sayede, gelecek dünyaya nasıl bakacağımızı öğreneceğiz” dedi. SANKO Holding’in 120 yıldır sürdürülebilir bir şirket olmak için mücadele verdiğini vurgulayan Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rahmetli babam Sani Bey, ‘kendini yenilemeyen işletme, sahibini yeniler. Eğer siz dönemin değişim sürecine uyum sağlayamıyorsanız mutlaka birileri gelir şirketinizi alır ve değişimi onlar gerçekleştirir’ derdi. Değişim sadece kendi şirketinizde olmuyor. Değişimi gerçekleştirirken çevrenizi de düşünmek zorundasınız. Tüm tedarik zincirinde sorumlu olan firmalarla iş birliği içinde çalışıyoruz. Ayrıca, faaliyet gösterdiğimiz tüm şehirlerde çalışanlarımızın dışında kalan arkadaşlarımızla da bir arada olmaya, onların sorunlarına eğilmeye çalışıyoruz. Birlikte hareket etme çabası içerisindeyiz.” SANKO Holding sektörlerde değişim ve dönüşüme öncülük ediyor Faaliyet gösterilen farklı sanayi alanlarında teknolojiyi iyi kullanarak sektörlere öncülük eden SANKO Holding, tekstilden enerjiye, inşaat ve ambalaja kadar bulunduğu pek çok sektörde teknoloji yatırımları gerçekleştiriyor, bünyesinde bulunan tüm şirketlerin süreçlerinde dijital dönüşümleri planlayarak global standartlarda teknolojik dönüşüm hedefliyor. SANKO Holding’in faaliyet gösterdiği sektörlerde öncü çalışmalara imza attığını anlatan Konukoğlu, sektörlerde yapılan sürdürülebilirlik çalışmalarıyla ilgili şu bilgilerin altını çizdi: “Çimento sektöründe geri dönüşümlü ısıyı kazanabilmek için yatırımlarımızı gerçekleştirdik. Karbon ayak izini aşağıya çekmek için çalışmalarımız da sürüyor. AR-GE’ye 15 milyon dolar civarında bütçe ayırdık. Yenilikçi ve sürdürülebilir ürünler üretebilmeyi hedefliyoruz. Dünya tekstil sektöründe yaklaşık 100 milyon ton atık çıkıyor ve bunun yalnızca yüzde 1’lik bir bölümü geri dönüştürülebiliyor. Sektörde geri dönüşüm konusunda öncülük yapmaya çalışıyoruz.” 2021 yılında hayata geçen tekstil geri dönüşüm tesisinde tekstil atıklarını değerlendirerek tekrar kumaş üretiminde kullandıklarını söyleyen Konukoğlu, “Bu konuya 150 milyon dolar civarında bir bütçe ayırdık” dedi. Geri dönüşüm girişimleri RE&UP’ın devrimsel teknolojisiyle döngüsel ekonomiye katkıda bulunduğunu belirten Konukoğlu, “Yeni girişimimiz RE&UP, SANKO Ar-Ge’sinin ürünü olan teknolojisiyle yerel ve global pazarda sürdürülebilir moda ve döngüsel ekonomiye geçişte öncü bir rol oynayacak” şeklinde konuştu. Temiz enerji yatırımları Konukoğlu, yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyüne sahip SANKO Enerji, 1000 MW’lık kurulu güce sahip. “Enerji sektöründe yatırımlarımızın tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarına yapıyoruz. Fosil yakıtlı yatırımımız asla yok, yapmayı da düşünmüyoruz. Ambalaj sektöründe de yenilikçi birçok çalışmamız var. Örneğin karasal ortamda yetiştirilen deniz yosunlarından geliştirilmiş filmler üzerinde çalışıyoruz. Dünyada Worldstar Ödül aldı. Ürünlerimizin sürdürülebilir olarak yenilenmesinin yanı sıra çevremize ve ekosistemimize sahip çıkabilmek adına var gücümüzle çalışıyoruz. SANKO olarak, elde ettiğimiz kârın büyük kısmını ekosistem için yürütülen çalışmalarımıza ayırıyoruz.” sözleriyle holdingin bu konuda duyarlılığını vurguladı. “Kadınların iş hayatındaki varlığını önemsiyoruz” SANKO Holding’in sürdürülebilirlik adımlarından söz eden Adil Sani Konukoğlu, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların iş hayatına katılım oranının oldukça düşük olduğunu vurgulayarak, SANKO Holding’in kadın istihdamı hedeflerine de konuşmasında yer verdi. Konukoğlu, “Kadın çalışan oranımızı 2030 yılına kadar yüzde 40’a, 2035 yılına kadar ise yüzde 50’ye taşıyacağız. Bugün yapılan atamalarda yönetici pozisyon için erkek CV yanı sıra kadın CV alternatifi önüme gelmiyorsa onaylamıyorum” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. Multinet Up CEO’su Ali Emre Sever’in moderatörlüğünde düzenlenen “21’inci Yüzyılda Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” konulu panelde, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu yanı sıra, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Murat Bilgiç, Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Osman Arıoğlu ve Migros Grubu İcra Başkanı Dr. Ömer Özgür Tort konuşmacı olarak yer aldı. Capital ve Ekonomist Dergileri tarafından bu yıl Sapanca’da düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi, "Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek" temasıyla gerçekleştirildi. SANKO Holding’in yeni girişimi RE&UP hakkında Yeni girişim RE&UP, devrim niteliğinde bir teknoloji sunuyor. RE&UP teknolojisi, SANKO Holding’in 120 senelik tekstil tecrübesi ile, şirketin kendi bünyesindeki 10 yılı aşkın AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirilmiştir. RE&UP, tekstil atıklarını yüksek kaliteli, sürdürülebilir ve hemen kullanıma hazır halde geri dönüştürülmüş hammaddeye dönüştüren devrim niteliğinde bir yeni nesil teknoloji girişimidir. RE&UP, tekstil endüstrisinde geri dönüşümün global boyuttaki darboğazlarından birine çözüm sunarak tekstil atıklarının tekstil değer zincirine yeniden katılımını sağlayarak sektörde döngüsel ekonomi modeline geçişini hızlandırmaktadır. Gaziantep ve Bursa’daki geri dönüştürülmüş elyaf tesisleriyle hizmet veren RE&UP Geri Dönüşüm Teknolojilerinin, tekstilden tekstile geri dönüşümde devrimci bir nitelik taşıyor. Moda endüstrisinin döngüsel bir modele hızla geçişini destekliyor.