SPOR - 20 Nisan 2019 Cumartesi 10:13

Onların hedefi engelleri aşarak dünya şampiyonu olmak

A
A
A
Onların hedefi engelleri aşarak dünya şampiyonu olmak

Kiminin kolu, kiminin ise bacağı yok ama onlar engel tanımayarak hayata yüzerek tutunuyorlar.

Kiminin kolu, kiminin ise bacağı yok ama onlar engel tanımayarak hayata yüzerek tutunuyorlar. Tek amaçları ise engellerine rağmen yüzmede dünya şampiyonu olmak.


10 yaşındaki Baran Doruk Şimşek ve 20 yaşındaki Beyzanur Sezgin Türkiye’deki engelli sporculardan sadece ikisi. Doğuştan iki kolu olmayan 10 yaşındaki Baran Doruk, yüzmeyi çok sevdiğini belirterek, “6 yaşında yüzmeye başladım. Anaokulundaki öğretmenim sayesinde yüzmeye başladım. Sonra yarışmalara katılmaya başladım. İlk başladığımda çok heyecanlıydım. Yüzmek çok zor değil. Sürekli antrenmanlar yapıyorum. Bütün şampiyonlukları kazanmayı hedefliyorum” dedi.


Bedensel Engelli Milli Takım Antrenörü Mehmet Bayrak, Baran’ın hırslı bir çocuk olduğunu dile getirerek, “Algısal olarak çok zeki. İnşallah burslu bir okula gidecek. Dersleri iyi olduğu için ona birçok okul burs vermek istiyor. Sporcularda önemli olan algı ve akıldır. Baran doğuştan engelli. Ailenin tek çocuğu. 6 yaşında anaokulu öğretmeni sayesinde tanıştık. Yüzmeye teşvik ettik. Çok kısa bir sürede yüzmeyi öğrendi. Baran’ın 2 yıl içerisinde milli takım formasını giyecektir. İlerleyen zamanlarda onu şampiyon olarak göreceğiz. Sadece biraz zaman ve sabır gerekiyor” şeklinde konuştu.



Doğuştan iki bacağı ve bir kolu yok ama o bir şampiyon


Doğuştan bacakları ve bir kolu olmayan Beyzanur Sezgin ise “İlkokul öğretmenim sayesinde yüzmeye başladım. Kahramanmaraş, Aksaray ve Trabzon’da yarıştım. Kurbağalama ve serbest branşlarında Türkiye birinciliğim var. Uluslararası şampiyonaya gitmek istiyorum ama ilk hedefim milli takımlara girmek olacak” diye konuştu.


Beyzanur Sezgin’in annesi Hatice Sezgin ise kızının ilkokulda yüzmeye başladığını vurgulayarak, “Kızım ilkokuldan beri yüzmeyi çok seviyordu. Ablasının sayesinde Ali hoca ile tanıştık. Milli takıma girerek dünya şampiyonu olmak istiyor. Engelli çocuklarımızı lütfen evlerde bırakmayalım. Onlar her şeyi yapabilirler. Benim kızım yüzmeyi öğrendi onunla gurur duyuyorum. Tek kolu ile her şeyi başardı” şeklinde konuştu.


Giresun Şahinspor Yüzme Kulübü antrenörü Ali Şahin de 8 ay önce Beyzanur ile çalışmalara başladıklarını kaydederek, “Giresun’da yüzme havuzu kapalı olduğu için çalışmalarımızı Ordu’da yaptık. Yaklaşık 8 ay önce Beyza ile çalışmalara başladık. Gittiğimiz her yarışmada Beyza derecelerini geliştiriyor. Yüzme artık Beyza’nın hayatına bir anlam kattı. Hedefleri var. O artık bir sporcu. İnşallah önümüzdeki yıllarda milli takımda yüzecek” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.