SPOR - 26 Ocak 2023 Perşembe 11:12

Sadi Tekelioğlu, altyapının kanayan yarası ‘torpil’ ile ilgili konuştu

A
A
A
Sadi Tekelioğlu, altyapının kanayan yarası ‘torpil’ ile ilgili konuştu

Trabzonspor’un eski teknik direktörlerinden Sadi Tekelioğlu, ‘kurtuluş altyapıda’ söyleminin sadece sözde kaldığını, içinin son dönemlerde ülke genelinde hiçbir zaman doldurulamadığını söyledi.

Trabzonspor’un eski teknik direktörlerinden Sadi Tekelioğlu, ‘kurtuluş altyapıda’ söyleminin sadece sözde kaldığını, içinin son dönemlerde ülke genelinde hiçbir zaman doldurulamadığını söyledi. Başarılı spor adamı, “Altyapıda, belirli yerlerden gelen baskı sonucu torpille futbolcu oynatılıyor. Yeteneğin torpili olur mu?” dedi.


Trabzonspor Genç Takımı ile 3 kez Türkiye şampiyonluğu, Trabzonspor Ümit Takımı ile Türkiye şampiyonluğu, Trabzonspor 3. Lig Takımı ile şampiyonluk, Bafraspor ile 3 kez lig şampiyonluğu, Gençlerbirliği ile 1. Lig’de Türkiye Kupası finali, Akçaabat Sebatspor ve Erzurumspor ile şampiyonluk, ayrıca Konyaspor’da yardımcı antrenörken şampiyonluk başarıları bulunan Trabzonspor’un eski teknik direktörlerinden Sadi Tekelioğlu, ülke genelinde A takım teknik adamlarının çoğunluğunun altyapıya sadece göstermelik ilgi gösterdiğini belirtti. Tekelioğlu, “Türk futbolunun, özellikle ekonomik anlamda çöküşün arttığı bu dönemde kurtuluş altyapıdadır tabii ki. Yetiştirilip üst takıma çıkarılan her isim kulübü geleceğe sağlam adımlarla taşır. Ama altyapının sağlam ilerleyebilmesi için rahmetli Özkan Sümer hocamızın çalışma prensiplerini uygulamaktan, yönetimlerin bunu kabullenmesinden başka çare yok. Trabzonspor’da altyapının mimarı Özkan Sümer’dir. Bunu sürdüren, mesela altyapıda bireysel antrenman başlatan isimdir. Trabzonspor efsanesinin Türk futboluna yerleşmesinde katkısı olan kişidir. Asıl önemli olan, A Takıma geçince de korkmadan genç oyunculara şans vermesidir. A takımdayken, altyapıdaki yeteneklerin isimlerini, doğum tarihlerini bile ezberine alırdı, o kadar yakın ilgilenirdi” dedi.


A Takım antrenörlerinin altyapıya bakış açıları son derece zayıf olduğunu kaydeden Tekelioğlu, “Altyapının Özkan Sümer’le başarılı olmasında hocamızın zekası, yeteneği, hırsı, olayı sahiplenmesinin önemi büyüktür tabii ki. Ama bunları destekleyen önemli bir neden de şudur; Özkan Sümer güçlüydü ve altyapıya kimseyi karıştırmadı, kimse müdahale edemedi. Biz oradayken yöneticiler dahil birçok isim önerildi, kabul etmedik. Başarısızı göndereceksek kimse bize hesap soramazdı zira arkamızda Sümer vardı. Şimdi kolaysa kabul etmesin antrenör, anında o gönderilir. Şu an Türk futbolundaki önemli bir sorun da budur; onun adamı, benim oğlum, yöneticinin akrabası, siyasinin yakını diyerek altyapıya baskı yapıyorlar, oradaki antrenörler ses çıkaramıyor, bu nedenle bazı yetenekler harcanıyor, torpilli isimler haksız yere kalıyor. Hiç sporda kayırmacılık, yeteneğin torpili olur mu? Bunu yaşıyoruz yıllardan beri ne yazık ki torpille oyuncu oynatılıyor resmen. Bizim zamanımızda bilgiye, yeniliklere ulaşmak zordu. Antrenörün Sesi adlı aylık bir dergi vardı. Orada değişik ülkelerde uygulanan antrenman drillerini alır, Ziyabey sahasında inceleyip çözerdik. Bakardık ki Özkan Sümer onların çoğunu zaten uyguluyor. Hiç kursa gitmeyen, hiçbir eğitimi olmayan Sümer altyapıda çığır açtı, mesela Türkiye’de ilk bireysel antrenmanı profesyonelce başlatan isimdi o. Birkaç yıl önce altyapı takımlarımız neredeyse her yaş grubunda Türkiye veya bölge şampiyonu oldu, biz onlardan kaç futbolcuyu A takıma çıkarttık? Önemli olan, A Takım yarışırken dahi, yabancı - yerli oyuncuda at başı gitmeli. Ancak ekonomik sorunlar büyükse, altyapı daha önde olmalı. Trabzonspor yetiştirmek ve bulmak zorunda. Ama Trabzon’dan ama Hopa’dan, ama Diyarbakır’dan ama Mardin’den bulmalı. Başka çaremiz yok aksi takdirde geleceğimiz geçekten karanlık” diye konuştu.



“Çoğu cesur değil”


“Altyapıda çalışmamış, o çocukları anlamamış, sadece profesyonel futbolcuları tanımış isimler A takımların başına geliyor” diyen Tekelioğlu, “Belki orada sezonluk başarılar elde ediyor ama genç oyuncu yetiştirmede katkı sağlamıyor, birçok yetenek yok oluyor. Yetmezmiş gibi altyapı eğitimi ile ilgili fetva veriyor. Sanki çok hakimmiş gibi. Halbuki çoğunun gittiği bile yok, göstermelik bir iki fotoğraf veriyor, o kadar. Transfer ettirdiği oyuncular başarısız olunca da hemen suçu altyapıya atıyor, ‘orada futbolcu yok ki’ diyor. Ne biliyorsun, senede bir idmanı izleyerek mi anlıyorsun, çalıştın mı, onların fiziksel durumunu takip mi ettin, duygularını ölçebildin mi? Çok özel yetenekteki bir oyuncuyu oynatan kendini kahraman sayıyor. Ama üzerine gitse, kendisini kanıtlayabilecek nice isimler var, oynatacak cesaretleri bile yok. 15 milyon nüfuslu İstanbul’u düşünün; inanılmaz bir sirkülasyon var. Türkiye’nin her tarafından ve onlarca yabancı ülkeden gençler var orada. Ama kimsenin gözü onlarda değil, tek dertleri kadrodaki 3 Türk kontenjanı kim olacak? Korkunç imkanları var, hangisi altyapıdan bir oyuncu yetiştirdi? Olanı parayla al, bütün maharetleri bu. Şimdiki A takım antrenörlerine ‘Altyapıda şöyle iyi bir isim var’ diyorsunuz, yanıtları aynı; A takımı kaldırabilir mi? Ya neyi kaldıracak, halter mi bu? 17-18 yaşında A takımda hiç mi oyuncu oynamamış, onlar nasıl kaldırdı. Şans ver bakalım ne olacak? Kimse bunu yapmıyor, sürekli transfer. Formayı, formsuz da olsa ona veriyor zaten. Cesur değiller ki! Bu teknik adamda değil ki sadece, yöneticisinde de böyle, toplumdaki karşılığı da aynı. Kabul edelim; A Takım antrenörlerinin altyapıya bakış açıları son derece zayıf. Yöneticiler de kendi yetersizliklerini altyapının yetersizliği olarak göstermeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.



“Bankamatik antrenörleri çok”


Türkiye’deki altyapıdaki antrenörlerin çoğunun bankamatik antrenörü olduğunu söyleyen Sadi Tekelioğlu, “Biz altyapıdayken iyi futbolcu olunca A takım teknik direktörüne sadece bilgi vermekle kalmaz, gerekirse diretirdik. Bu çocuğu heba etmeyelim, bu olacak diye. Bize güvenirler, alır oynatırlardı. A takımın salı veya çarşamba günkü 15.00 antrenmanında, o hafta oynamayan oyuncular ile genç takımın sürekli maçı olurdu. Ben o zaman Ahmet Suat hocaya, Özkan hocaya rahatça gidip, ‘kapışalım mı’ diye takılırdım, onlar uygun gün bulup çift kale yaptırırdık. Orada oyuncular kendini gösterirdi zaten. Bugün altyapı oyuncularını A takımın olduğu yere sokmuyorlar neredeyse, arada bariyer var sanki. Bilmediğin, tanımadığın oyuncuya 3-4 milyon Euro verirsen, ama altyapıdaki yetenekle o alakayı göstermezsen, güvenmezsen bugün 4 büyük takımın 20 katrilyon borcu olur. Bunun altından ne kendileri ne devlet kalkabilir. Çaresi yok, altyapıdan oyuncu yetiştireceksin. Bazı yıllar çıkmaz belki, hiç kimse yetersiz oyuncuyu yeterli yapamaz ama sonraki yıl 3-4 tane çıkar. Sabredecek, güveneceksin. Artık mükemmel tesisler var. Türkiye’nin neresinde iyi varsa yeteneği bulacak, alıp getirecek, geliştireceksin. Ama burada inanılmaz imkanlar var, ortada hiçbir şey yok. Sadece Trabzon değil, Fenerbahçe’de, Beşiktaş’ta, her yerde böyle. Bu arada şöyle bir gerçek var, altyapıda iyi olan bazı isimler fırsat bulsa da geriye gidiyor. Geliyoruz yine Özkan Sümer kurallarına: Ben demiyorum ki burada askeri rejim olsun ama herkes haddini bilsin. Kulübün doktorunu değiştirmeye varan bir süreç içerisinde. Sonra ‘bunlar şımardı’ deniyor. Sen şımarttın. Bunlar niye değişti. Para alabilir, parayla yaşamı değişebilir, ama kendini kulübün üzerinde görmeye kalkarsa gereğini yapabilmelisin. Bir sorun da şu; Türkiye’deki altyapıdaki antrenörlerin çoğu bankamatik antrenörü. Çoğunun yeterli donanımı yok, olanı da özgür çalışamıyor. Onlar da günü kurtarıp ay sonunu bekliyor. Gerçi maaşlar da üzücü boyutlarda, hiç değer verilmiyor, o şartlarda onlar gençlere ne verebilir ki? Çok idealist olanları tabii ki tenzih ediyorum ama birçoğu yasak savma şeklinde çalışıyor” ifadelerini kullandı.



“Trabzonspor’un bir kez daha kendini ispat etmeye ihtiyacı vardır, o ispatın da parası-pulu olmaz”


Devletin sorumsuz davrananlara müdahale etmesi, bütün gelirlerine el koyması gerektiğini vurgulayan Tekelioğlu, “Kulüplerin kendini düzeltmek gibi bir görevi var. Maalesef bizim ülkemizde böyledir; borçlar artar devlet çözsün. Sen ayağını yorganına göre uzat. Devletin sorumsuz davrananlara müdahale etmesi, bütün gelirlerine el koyması lazım. Aynı kayyum atanır gibi uygulama şart. Gelirleri alacak, tamamen borca harcayacak ve kulüpler kendi imkanları ile dönecek. Kayyum dediğim, denetçi olacak. 1 lira dahi nereden gelirse gelsin bütün gelirlerini borca gidecek. Sadece yaşama şansı için loca, bilet, forma gelirini bırakacak. Kanuni olarak gelen bütün gelirleri alacak, o borç bitene kadar ‘sen bu parayla idare edeceksin’ diyecek. Çünkü zorlama olmadan olmaz. Dikkat edin, ne zaman altyapıya dönüyorlar transfer yasağında, oyuncular paralarını alamayıp isyan ettiğinde ve kadro dışı geldiğinde, izinli oyuncular dönmediğinde hep sıkıntılı dönemde gençlere dönüyorlar. İyi giderken bunu yapmıyorlar. Gelen ‘bana ne?’ anlayışında. İşler iyi gittiği zaman ki Trabzonspor’da da öyle oldu, sıcak para yöneticinin kulübü döndürdüğü zamanlar bitti, kimse öbür taraflara bakmadı. Ne zaman ki sıkıntıya düştü, ‘biz özümüze dönmemiz lazım’ diyor. Aslında bu zorlama ile değil kulüpler kendi düşünceleriyle buna dönmeliydiler. Ve bunu yapabilecek kapasiteleri var, hele hele Trabzonspor’da bu geçmişte ispat edilmiş. Trabzonspor’un bir kez daha kendini ispat etmeye ihtiyacı vardır, o ispatın da parası-pulu olmaz. Önemli olan buradan çıkabilmek, buradan dönmek. Onun için de kendine bir kota koyması lazım. Kesinlikle transfere bir ‘dur’ demesi lazım” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da manda yetiştiriciliği için araştırmalar sürüyor Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Üzümlü ilçesinde gerçekleştirdiği işletme ziyaretinde manda yetiştiriciliğinin il tarımı açısından taşıdığı stratejik öneme dikkat çekti. İl Müdürü Koçaker, Üzümlü ilçesine bağlı Denizdamı Köyü’nde üretici Kenan Tiryaki’ye ait işletmede incelemelerde bulundu. Toplam 27 manda ve 28 inekten oluşan büyükbaş hayvan işletmesini ziyaret eden Koçaker, işletmede yürütülen faaliyetler hakkında üreticiden bilgi aldı. Ahır şartları, hayvan sağlığı, besleme uygulamaları ve üretim kapasitesi yerinde incelendi. Ziyaret sırasında açıklamalarda bulunan İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın manda yetiştiriciliği açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirterek, il genelindeki sulak alanların bu üretim modeli için büyük avantaj sunduğunu ifade etti. Manda sütünün besin değeri bakımından son derece zengin olduğunu vurgulayan Koçaker, bu ürünün hem insan sağlığı hem de katma değerli üretim açısından önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Erzincan’da manda yetiştiriciliğinin köklü bir geçmişe dayandığını hatırlatan Koçaker, son yıllarda manda varlığında yaşanan azalmanın nedenlerine yönelik kapsamlı çalışmalar yürütüldüğünü dile getirdi. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından manda yetiştiriciliğini desteklemek amacıyla çeşitli destekleme ve hibe programlarının uygulandığını belirten Koçaker, üreticilerin bu desteklerden en üst düzeyde faydalanmasının hedeflendiğini kaydetti. Koçaker ayrıca, manda yetiştiriciliği konusunda tecrübeli üreticilerle sahada birebir görüşmelerin sürdüğünü, elde edilen veriler doğrultusunda üretimin yeniden canlandırılmasına yönelik planlamalar yapıldığını ifade etti. Erzincan’da manda varlığının artırılması, yerel üretimin güçlendirilmesi ve kırsal kalkınmaya katkı sağlanması amacıyla çalışmaların kararlılıkla devam edeceği vurgulandı.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: "2025 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette ve üreticide limon oldu" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2025 yılında markette takip edilen 41 ürünün 28’inde fiyat artışı, 13 üründe fiyat azalışı oldu. 2025 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette ve üreticide limon, fiyatı en fazla düşen ürün markette beyaz lahana, üreticide sivri biber oldu" dedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, aylık üretici ve market fiyat çalışmasına dair açıklama yaptı. Bayraktar, açıklamasında Aralık ayında üretici market fiyatlarındaki farklılıklarla girdi maliyetlerinde yaşanan değişimleri aylık ve yıllık olarak değerlendirdi. TZOB olarak bazı önemli ürün ve gıdalardaki aylık fiyat değişiklikleri ve spekülatif hareketler konusunda kamuoyunu bilgilendirmek üzere üretici ve market fiyat çalışmasını yaklaşık 20 yıldır her ay gerçekleştirdiklerini belirten Bayraktar, gerçekleştirilen çalışmada Türkiye genelinde beş bölgeden Ziraat Odalarının kanalı ile fiyatlar alınarak yapıldığını sözlerine ekledi. TZOB’un paylaştığı rakamların tüm bölgelerdeki farklı satış kanallarından alınan fiyatların ortalamasına dayandığını da kaydeden Bayraktar, "Rekolte, paketleme-ambalajlama, depolama ve işçilik maliyetleri, nakliye giderleri, ihracat akışı, aracı kârları, fire gibi zincirin tüm aşamaları fiyat oluşumunu etkilemektedir. Dolayısıyla üretici market fiyat makasının varlığı inkâr edilemez bir gerçektir. Önemli olan bu farkın nedenlerini doğru değerlendirmektir. Bu makasın fazla açıldığı durumlarda spekülatif faaliyetleri göstererek ilgili kurumların harekete geçmesini sağlamaktır" açıklamasında bulundu. "2025 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette ve üreticide limon oldu" Bayraktar, yıllık üretici market arasındaki fiyat farklılıklarını açıklayarak, sözlerine şu şekilde devam etti: "Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda; 2025 yılında markette takip edilen 41 ürünün 28’inde fiyat artışı, 13 üründe fiyat azalışı oldu. 2025 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette ve üreticide limon, fiyatı en fazla düşen ürün markette beyaz lahana, üreticide sivri biber oldu. Geçen yıla göre bu yıl markette en fazla fiyat artışı yüzde 133,4 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını, yüzde 110,4 ile elma, yüzde 106,6 ile fındık, yüzde 100,8 ile Antep fıstığı izledi. Geçen yıla göre bu yıl markette fiyatı en fazla düşen ürün ise yüzde 40,6 ile beyaz lahana oldu. Beyaz lahanadaki fiyat düşüşünü yüzde 39,8 ile marul, yüzde 39,5 ile karnabahar ve yüzde 29,1 ile kuru soğan takip etti. 2025 yılında, üreticide takip edilen 33 ürünün 16’sında fiyatlar artarken, 15 üründe fiyat düşüşü yaşandı. 2 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Geçen yıla göre bu 2025’te üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 343,4 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 160,4 ile Antep fıstığı, yüzde 159,3 ile kuru kayısı, yüzde 125,4 ile fındık izledi. Geçen yıla göre bu yıl, üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 58,8 ile sivri biber görüldü. Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 56,3 ile karnabahar, yüzde 54,8 ile marul, yüzde 51,2 ile kuru soğan takip etti." "Aralık ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 324,1 ile havuçta görüldü" Aralık ayı üretici-market fiyat değişimine de değinen Bayraktar, "Aralık ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 324,1 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat farkını, yüzde 245,6 ile mandalina, yüzde 238,5 ile kabak, yüzde 238 ile yeşil soğan takip etti. Havuç 4,2 kat, mandalina 3,5 kat, kabak ve yeşil soğan 3,4 kat fazlaya markette satıldı. Üreticide 8 lira olan havuç 33 lira 93 kuruşa, 10 lira 50 kuruş olan mandalina 36 lira 29 kuruşa, 19 lira 25 kuruş olan kabak 65 lira 17 kuruşa, 12 lira 75 kuruş olan yeşil soğan 43 lira 10 kuruşa satıldı. Aralık ayında fiyatı en fazla artan ürün; markette kabak, üreticide mandalina olurken, fiyatı en fazla düşen ürün; markette Ayçiçek yağı, üreticide beyaz lahana oldu" diye konuştu. "Aralık ayında markette 41 ürünün 30’unda fiyat artışı görüldü" Market fiyatlarındaki değişime ilişkin de konuşan Bayraktar, "Aralık ayında markette 41 ürünün 30’unda fiyat artışı, 11’inde fiyat azalışı görüldü. Aralık ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 97,5 ile kabak oldu. Kabaktaki fiyat artışını yüzde 77,3 ile domates, yüzde 75 ile salatalık ve yüzde 53,3 ile patlıcan takip etti. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 16,1 ile ayçiçek yağı oldu. Ayçiçek yağındaki fiyat düşüşünü yüzde 12,2 ile toz şeker, yüzde 11,2 ile portakal, yüzde 5,1 ile ıspanak izledi" bilgisini paylaştı. "Aralık ayında üreticide 33 ürününün 11’inde fiyat artışı oldu" Bayraktar, aynı şekilde üreticideki ürünlerin fiyat değişimlerini de paylaşarak, "Aralık ayında üreticide 33 ürününün 11’inde fiyat artışı olurken, 15’inde fiyat düşüşü görüldü. 7 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Aralık ayında üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 38,1 ile beyaz lahanada görüldü. Beyaz lahanadaki fiyat düşüşünü yüzde 28,5 ile marul, yüzde 27,3 ile havuç ve yüzde 18,9 ile pırasa izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 69,4 ile mandalinada görüldü. Mandalinadaki fiyat artışını yüzde 56,6 ile salatalık, yüzde 50,6 ile patlıcan, yüzde 44,5 ile kabak takip etti. Seralarda güzlük sezon bitti ve baharlık sezon için dikimler yapıldı. Ürünler henüz hasat olgunluğuna gelmediğinden bu geçiş aşamasında arz azaldı ve salatalık, patlıcan, kabak ve domateste üretici fiyatları arttı. Kuru soğan, patates, portakal, havuçta talep olmayışı fiyatların düşmesine sebep oldu. Lahana ve marulda arz artış sebebiyle fiyatlar düştü" ifadelerine yer verdi. Aralık ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimlere de değinen Bayraktar, sözlerine şu şekilde devam etti: "Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Aralık ayında, Kasım ayına göre amonyum sülfat gübresi yüzde 4,4, amonyum nitrat yüzde 2,9, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 1,8, oranında artarken, ÜRE gübresi yüzde 0,4, DAP gübresi yüzde 0,1 azaldı. Geçen yılın Aralık ayına göre son bir yılda ÜRE gübresi yüzde 50,9, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 46,3, DAP gübresi yüzde 41,1, amonyum nitrat yüzde 33,3, amonyum sülfat gübresi yüzde 32,9 oranında arttı. Aralık ayında Kasım ayına göre süt yemi yüzde 2,6, besi yemi yüzde 2,2, son bir yılda süt yemi yüzde 29, besi yemi ise yüzde 30,6 oranında arttı. Tarım ilacı fiyatları geçen aya göre yüzde 19,4 oranında artarken, yıllık yüzde 27,1 oranında artış gösterdi. Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 12,8 oranında arttı. Mazot fiyatları aylık yüzde 6,6 oranında azalış gösterirken, yıllık bazda yüzde 21,9 oranında arttı."
Ankara Palandöken: "Yeni yıl esnafımıza bol kazanç ve bereket getirsin" Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnafın toplumsal dayanışmanın ana unsuru olduğunu belirterek, "Yeni yıl esnafımıza bol kazanç ve bereket getirsin" dedi. TESK- Genel Başkanı Bendevi Palandöken yeni yıl vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınladı. Palandöken mesajında şu ifadelere yer verdi: "Değerli halkımız, kıymetli vatandaşlarımız, değerli esnaf ve sanatkârlarımız, 2025 yılı boyunca ülke olarak ekonomik zorluklarla mücadele ederken, esnaf ve sanatkârlarımız da bu sürecin en önemli yükünü taşıyan kesimlerden biri olmuştur. Enflasyonla mücadelede sabırla ve fedakârlıkla hareket eden esnafımız, her şeye rağmen vatandaşımıza hizmet etmeyi sürdürmüştür. Hem halkımız hem de esnaf ve sanatkârlarımız, yaşanan sıkıntıların geride kalması adına 2026 yılına umutla bakmaktadır. Geçtiğimiz yıl boyunca esnaf ve sanatkârlar camiası olarak, toplumun huzurunun korunması için üzerimize düşeni yapmaya gayret ettik. Bilindiği üzere esnafımız yalnızca ticaret yapan bir kesim değil, aynı zamanda bulunduğu çevrede güvenin ve düzenin temel unsurudur. Bu bilinçle sesimizi her platformda duyurmaya, esnafımızın sorunlarını dile getirmeye devam ettik. Esnaf ve sanatkârlarımızla birlikte 2026 yılının ülkemiz için birlik ve beraberlik içinde geçmesini temenni ediyorum. TESK olarak, esnaf ve sanatkârlarımızın çatı kuruluşu sıfatıyla girdi maliyetlerinin düşürülmesi, finansman sorunlarının hafifletilmesi ve piyasa dengesinin sağlanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Değerli yurttaşlarım, hem ticaretin hem de ülkemizin huzur ve güven ortamının teminatı olan esnaf ve sanatkârlarımızla birlikte, yeni yılda sorunların aşılacağına inanıyorum. Çözüm odaklı adımların hayata geçirilmesi için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz."
Mardin Mardin’de kayyum iptali için açılan davaya ret İçişleri Bakanlığı tarafından 4 Kasım 2024 tarihinde görevden uzaklaştırılan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün, kayyum atanmasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davada, Mardin 1. İdare Mahkemesi kararını verdi. Mahkeme, davanın reddine hükmederek İçişleri Bakanlığı tarafından tesis edilen işlemi hukuka uygun buldu. Ahmet Türk’ün avukatları tarafından Mardin 1. İdare Mahkemesine sunulan dava dilekçesinde, görevden uzaklaştırma ve kayyum atanmasını gerektirecek hukuksal bir dayanağın bulunmadığı ileri sürüldü. Mahkeme görevden uzaklaştırmayı haklı buldu Mardin 1. İdare Mahkemesi kararında, belediye başkanları hakkında açılan soruşturma veya kovuşturma sonucunda adli yargı mercilerince verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararları uyarınca seçilme yeterliliğinin kaybedilmesi halinde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 44. maddesi gereğince başkanlıktan düşürülmelerinin doğal olduğu belirtildi. Anayasa’nın 127. maddesinde düzenlenen görevden uzaklaştırma müessesesinin ise bir "tedbir" niteliğinde olduğu vurgulandı. Mahkeme, somut olayda görevden uzaklaştırma işleminin gerekçesinin; Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/6 esas sayılı Kobani Davası kapsamında Ahmet Türk hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl hapis cezası verilmiş olması, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/142 esas sayılı dosyasında terör örgütü propagandası yapmak suçundan açılan davanın devam etmesi ve Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2024/7685 sayılı dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma olduğunu kaydetti. Kararda, büyükşehir belediye başkanlarının görevleri gereği Anayasa ve kanunlar önünde sorumluluk taşıdığı, görev ve yetkilerini kullanırken devlete sadakatle bağlı olmaları gerektiği ifade edildi. Mahkeme, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında verilen ve kesinleşmemiş olsa dahi silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl hapis cezasının, görevin sadakatle yerine getirilmesi ilkesiyle bağdaşmadığını, yargılamaların mahiyeti itibarıyla davacının görevini Anayasal düzene, hukuka ve mevzuata bağlı kalarak yürütüp yürütmediği konusunda ciddi şüphe oluşturduğunu değerlendirdi. Mardin 1. İdare Mahkemesi, Ahmet Türk tarafından açılan davanın reddine karar verdi. Kararla birlikte 3 bin 998,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 40 bin TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine hükmedildi. Mahkeme ayrıca, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolunun açık olduğunu belirtti.