KÜLTÜR SANAT - 18 Nisan 2024 Perşembe 12:29

Fatih Sultan Mehmet Han’ın Karadeniz’e varış güzergahını tespit ettiler

A
A
A
Fatih Sultan Mehmet Han’ın Karadeniz’e varış güzergahını tespit ettiler

Trabzon’da "MÖ. 401-400 Yılında Onbinler’in ve 1461 Yılında Fatih Sultan Mehmet’in Karadeniz’e Varış Güzergâhlarının Tespit Edilerek Modellendirilip Coğrafi İşaretlerle Belirlenmesi" adlı çalıştay düzenlendi. Çalıştayda geçmişten günümüze elde edilen bulgular tartışıldı.


Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ev sahipliğinde Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen ’MÖ. 401-400 Yılında Onbinler’in ve 1461 Yılında Fatih Sultan Mehmet’in Karadeniz’e Varış Güzergâhlarının Tespit Edilerek Modellendirilip Coğrafi İşaretlerle Belirlenmesi” etkinliğine Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.



"Amacımız turistlerin bölgemizde daha fazla kalması ve turizm gelirlerinden kırsaldaki vatandaşlarımızın pay almasını sağlamaktır"


Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Çalıştay Başkanı ve KTÜ Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail Köse, "Adından da anlaşılacağı üzere projemizin amacı MÖ 400’lü yıllarda Trabzon’a ulaşan on bin paralı askerin geçiş güzergahını, denizi görüp anıt diktikleri olası noktayı ve Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılı ağustos ayında Trabzon’u fetih için kara ordusuyla gelirken kullandığı olası uluyolu bilimsel verilere dayalı bulgularla en doğru şekilde tespit ederek bölgemiz turizminin hizmetine sunup, 11. Kalkınma Planı ’Öncelikli Gelişme Alanları-Turizm’, ’Kültür ve Sanat’ başlıkları altında hedeflenen politika ve tedbirler çerçevesinde, turistik destinasyonları farklılaştırıp, turistlerin bölgemizde daha fazla kalmasını, turizm gelirlerinden kırsaldaki vatandaşlarımızın da pay almasını sağlamaktır. Onbinler’in Trabzon’a varış güzergahları ve denizi gördükleri nokta olan Thekes Tepesi ile ilgili çok sayıda farklı, spekülatif görüş olmasına karşın Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’a varış güzergahıyla ilgili birkaç sınırlı çalışma haricinde saha bulgularına dayalı araştırma yapılmamıştır. Proje çalışmaları kapsamında bütün bu eksikliklerin giderilerek, bilimsel verilere dayalı bulgularla güzergah ve lokasyon tespiti yapılması, bulguların haritalandırılarak modellendirilip bölge kalkınmasının hizmetine sunulması amaçlanmıştır. Pers taht savaşlarına katılan On bin paralı askerin günümüzden 2.425 yıl önce Bağdat yakınlarından başlayıp liman şehri Trabzon’a ulaşan zorlu, zorunlu, uzun yürüyüşlerinin Bayburt-Trabzon arasındaki kısmında olası geçiş rotasını ve aylar süren büyük yürüyüş sonrasında kurtuluşa ulaşmayı sembolize eden Karadeniz’in ilk defa görülebildiği Thekes Tepesi’nin yerini tespit etmek için bizim öncemizde gerek yerli gerekse Batılı araştırmacılar tarafından çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bununla birlikte şimdiye kadar hiçbir araştırmacı bizim kadar kapsamlı bilim dallarından oluşan bir ekiple, bütün olasılıkları ele alıp, değerlendirecek şekilde, erişilebilen birincil ve ikincil literatürü bütüncül bir anlayışla tarayıp, sahayı iki yıl gibi uzun bir süre araştırarak, her olasılığı değerlendirdikten sonra bir sonuca varacak yöntem bilim takip etmemiştir. Projede elde edilen bulgular ve modelleme çalışmaları Proje ekibi tarafından bütün ayrıntılarıyla bugün ele alınıp tartışılacaktır. Elde ettiğimiz bulgular maalesef topografik değişim ve kasıtlı alan müdahaleleri nedeniyle yüzde 100 doğruluk taşımamakta olmakla birlikte proje çalışma arkadaşlarımızın görüş birliğine vardığı, bilimsel verilere dayalı olası en doğru tespitler olarak belirlenmişlerdir" dedi.



Olası geçiş rotaları tespit edildi


Çalıştayda konuşan KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı ise "Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail Köse yürütücülüğünde, Üniversitemiz Teknoloji Ofisi desteğiyle, Arkeolog, Tarihçi, Coğrafyacı, Haritacı, Kent Plancısı, hocalarımızın katkılarıyla hazırlanan ve TÜBİTAK tarafından desteklenmeye layık görülen, bu proje sosyal bilimlerde proje üretip, yeni bulgu ve çıktılar ortaya koymanın da mümkün olabileceğinin en iyi göstergelerindendir. Gerek Trabzon’un gerekse komşu Gümüşhane ve Bayburt’un turizm potansiyeline katkı sağlayacak ve alternatif yeni turistik rotaların alt yapısını oluşturacak olan proje iki yıl sürmüş ve bugün itibarıyla başarıyla tamamlanmıştır. Araştırmacı hocalarımız, zorlu koşullarda Trabzon, Gümüşhane, Bayburt üçgenindeki araziyi 2 yıl boyunca tarayarak, Onbinler’in ve Fatih Sultan Mehmet’in olası geçiş rotalarını tespit etmeye çalışmıştır. Sahada elde edilen bulgular, literatür ve arşiv kayıtlarıyla karşılaştırılarak rota geçişlerinin örtüşmesi sağlanmış, bütün bu veriler dijital interaktif haritalara aktarılarak, araştırılan güzergahta ki tarihî, köprüler, kaleler, hanlar ve şehitlikler fiziki imkanlar doğrultusunda modellenerek işlenmiştir. Proje çalışmaları kapsamında elde edilen bulgular bugünkü çalıştay ile kamuoyunun bilgisine sunulacaktır" diye konuştu.


Trabzon Valisi Aziz Yıldırım da, "Sahip olduğu zengin tarihi mirasla bölgesinde bir turizm ve kültür merkezi olan Trabzon, tarih içinde çok sayıda hadiseye şahitlik etmiştir. Bu hadiselerin belki de en önemlilerinden biri MÖ. 400 yılında Onbinlerin Karadeniz’e ulaşan yolculukları, diğeri Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında Trabzon’u fetih yürüyüşüdür. Her iki tarihi hadisenin detaylarının ortaya çıkarılması kadar, gerek Onbinlerin kurtuluşu yürüyüşü sırasında, gerekse Fatih Sultan Mehmet’in fetih yürüyüşü esnasında kullanılan rotaların belirlenmesi de şehir tarihi açısından çok önemli bir hizmet olmuştur. Söz konusu rotaların bilimsel metotlarla belirlenerek, bölge turizminin hizmetine sunulması, turizm imkan ve fırsatlarının çeşitlendirilmesine katkı sağlayacak, Trabzon ve komşu illerin turizmden aldıkları payı artıracak, ulusal ve uluslararası tanıtımlarına çok önemli bir katkı sağlayacaktır" şeklinde konuştu.


Konuşmaların ardından çalıştay, ’Antik Yollar ve Geçiş Güzergahları Onbinler’in ve Fatih Sultan Mehmet’in Geçiş Yaptığı Olası Rota ve Sahadaki Gerçeklik, Modelleme ve Haritalandırma’ oturumları ile devam etti.



Fatih Sultan Mehmet Han’ın Karadeniz’e varış güzergahını tespit ettiler

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.