EKONOMİ - 11 Eylül 2025 Perşembe 18:02

Fındıktan altına darbe

A
A
A

Bu yıl hem düğün sezonunun beklentilerin altında kalması hem de fındık üretimindeki düşüş Trabzon’daki kuyumcuları olumsuz etkiledi.

Son dönemlerde gram altının fiyatı, tarihinin en yüksek zirvesinde görmesi dünyaca ünlü coğrafi işaretli Trabzon hasır bileziği satışlarını da olumsuz etkilerken, Trabzon hasır bileziği artık eskisi gibi rağbet görmüyor.

Kuyumculardan Erhan Şakar, yaz sezonunun önceki yıllara göre daha sönük geçtiğini ifade ederek "Fındık sezonunda da üretici, hasadın iyi olmamasından dolayı umduğunu bulamadı. Bu nedenle altın alımı azaldı. Sezonun sona ermesi ve okulların açılmasıyla birlikte işler daha da yavaşladı" dedi.

Bu sene düğün sezonunun durgun geçtiğini kaydeden Şakar, "Bu sene düğün sezonu, geçen yıla göre daha durgun geçti. Fındık sezonunda da üretici, hasadın iyi olmamasından dolayı umduğunu bulamadı. Bu nedenle altın alımı da önceki yıllara göre azaldı. Bu durum hem kuyumcuları hem de genel piyasayı olumsuz etkiledi. Sezonun sona ermesi ve okulların açılmasıyla birlikte işler yavaşladı. Altın, iç ve dış piyasalardaki gelişmelerden hemen etkileniyor. Şu anda fiyatlar yükselme eğiliminde. Öngörümüz, yıl sonuna doğru altının 6 ila 6 bin 500 TL seviyelerini görebileceği yönünde" diye konuştu.

Fındıktan altına darbe

Hasar bileziğe altının gram fiyatının artması ile birlikte artık eskisi gibi talep olmadığını ifade eden Şakar "Trabzon hasır bileziğinin en yüksek fiyatının yaklaşık 500 bin TL, en düşük fiyatının ise 200 bin TL civarında. Son iki yılda hasır bilezik fiyatları yaklaşık yüzde 30 oranında arttı. Altına her zaman bir talep olmuştur; hasır bileziğe de talep var. Ancak fiyatların yüksek olması nedeniyle, artık kalın modeller yerine daha çok ince ya da orta kalınlıktaki modeller tercih ediliyor" şeklinde konuştu.

Kuyumculardan Erol Sayın ise sektördeki dönüşüme dikkat çekerek tüketicilerin altını artık yatırım aracı olarak gördüğünü vurguladı. Fındık sezonunun da kuyumcu sektörünü etkilediğini belirten Sayın, "Eski tarz kuyumculuk artık sona erdi. Artık herkes yatırımı ön planda tutuyor. Eskiden düğünlerde burma bilezikler, hasır takımlar alınırdı; şimdi ise bunlar rafa kalktı ve nadiren tercih ediliyor. İnsanlar artık geleceğine yatırım yapmaya başladı. Düğün sonrası bozdurabileceği yatırım araçlarını tercih ediyor. Düğün sonrası araba veya ev almayı planlayanlar, daha çok gram altın ya da bilezik altın alıyor. Eskiden olduğu gibi Trabzon hasırı artık aynı şekilde satılmıyor. Kadınlarımızın el emeğiyle ördüğü hasır bilezikler eski rağbeti görmüyor. Dünyadaki gelişmeler ve altının hızlı yükselişi, insanları tüketime değil, yatırıma yöneltti. Bu nedenle insanlar, işçilik maliyeti olmayan ve yatırım amacı taşıyan altın türlerine yöneliyor" ifadelerini kullandı.

Fındıktan altına darbe

Sayın, Trabzon hasır bileziğine olan ilginin de altın fiyatlarının artması ile azaldığına dikkat çekerek "19 sıra Trabzon hasırı artık neredeyse hiç alınmıyor, çok nadir satılıyor. Genelde 15-17 sıra hasır takımlar tercih ediliyor ve fiyatları 400-500 bin TL arasında değişiyor. Artık fındık parasıyla altın almak pek mümkün değil. Gelir seviyemize göre altın alımı oldukça azaldı. Eskiden düğün evine gidildiğinde mutlaka bir bilezik takılırdı, şimdi ise bu durum bir gram altınla sınırlandı. Son yıllarda altına olan talep genel olarak arttı. İnsanlar harcayacakları parayı altına çevirmeye başladı. Bu durum, kuyumcuların iş hacmini son üç yılda artırdı. Ancak bu artış kârlılık anlamında değil, satış yoğunluğu anlamında oldu. Çünkü artık insanlar daha çok gram altın ve çeyrek altın gibi yatırım amaçlı ürünleri tercih ediyor; dolayısıyla kar marjları azaldı" dedi.

Bekir Koca - Tolga Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Ege Ekspresi’nin çarptığı yaya hayatını kaybetti İzmir-Eskişehir seferini yapan Ege Ekspresi yolcu treni, Kütahya’nın Tavşanlı yakınlarındaki Gökçedağ istasyonu yakınlarında bir yayaya çarptı. Tren çarpması sonucu köprüden aşağı düşen 79 yaşındaki Halil Çelik, olay yerinde hayatını kaybetti. Kaza, İzmir-Eskişehir hattında seyir halinde olan Ege Ekspresi treninin, Gökçedağ istasyonundan ayrıldıktan yaklaşık 4 kilometre sonra meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, İzmir’den hareket ederek Kütahya’nın Tavşanlı ilçesi istikametine ilerleyen tren, raylar üzerinde bulunan bir yayaya çarptı. Köprüden karşıya geçmeye çalıştığı öğrenilen yaya, çarpmanın etkisiyle savrularak köprüden aşağı düştü. Olayı gören vatandaşlar ve tren görevlileri durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede, trenin çarptığı ve yüksekten düştüğü belirlenen şahsın hayatını kaybettiği tespit edildi. Jandarma ekiplerince yapılan kimlik tespitinde, yaşamını yitiren kişinin 79 yaşındaki Halil Çelik olduğu belirlendi. Cumhuriyet Savcısı’nın olay yerinde yaptığı incelemelerin ardından Halil Çelik’in cansız bedeni, otopsi yapılmak üzere hastane morguna kaldırıldı. Kaza nedeniyle tren seferlerinde bir süre aksama yaşanırken, olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
Kayseri Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza’da rastlandı Kayseri’nin Tomarza ilçesindeki Türk dönemi mezar taşlarının, Türk kültürünün Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan bin yıllık mirasını taşıdığını ortaya koydu. Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Eyüp Polat danışmanlığında Abdulbaki Önder tarafından yapılan araştırmalarda; Tomarza’daki 36 mahalle mezarlığında yer alan ve 17-20. yüzyıllara tarihlenen yüzlerce mezar taşı yerinde incelenerek belgelendi. 24 Oğuz boyundan biri olan Avşar boyunun yoğun olarak yerleştiği Tomarza’da; mezar taşları üzerinde yer alan kitabeler, motifler ve semboller; Orta Asya Türk inanç dünyası ile estetik anlayışının Anadolu’daki sürekliliğini gözler önüne serdi. Abdulbaki Önder araştırmasında, mezar taşlarının yalnızca tarihi açıdan değil, aynı zamanda sosyolojik ve sanat tarihi bakımından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Türk-İslam mezar taşlarının, kültürel ve inançsal sürekliliğin en önemli göstergeleri arasında yer aldığını, bu taşlar üzerinde yer alan fincan, ibrik, çarkıfelek ve hayat ağacı gibi motifler yalnızca estetik birer süsleme unsuru değil, aynı zamanda kimlik ve inanç sembolleri olarak öne çıktığını aktaran Önder; söz konusu motiflerin, Türklerin tarih boyunca farklı dinleri benimsemelerine rağmen kadim mezar kültürlerini koruyarak yaşatmayı sürdürdüklerini açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Önder; "Coğrafi şartlar ve inançlar; Türklerin yaşam şekilleri üzerinde belirleyici unsur olmuş. Bu unsurlar gelenek, görenek ve defin merasiminin biçimlenmesinde etkili unsur olmuştur. Türk mezar kültürünün örnekleri; Milattan önce ikince ve üçüncü yüzyıllarda Orta Asya bozkırlarında şekillenen kurgan geleneğine dayanır. Altay Dağları’nda Pazarık Kurganlarından ele geçirilen Pazarık Halısı, bu erken dönemim hem sanatsal hem de inançsal dünyasını somut biçimde yansıtan en önemli buluntulardan biridir. Türk topluluklarının kozmolojisini tekrar eden geometrik yapı; evrenin kozmik düzenini ve sonsuzluğu simgeleyen hayvan figürleri ruhun yolcuğu, koruyucu güçler ve öte alemle ilişkilendirilir. Kaftandaki işlemeler, kılıç, hançer motifleri Türklerin erken dönemdeki sanatsal varlıklarını ortaya koyan unsurlardır. Bu gelenek; Türklerin göç ettikçe kadim kültürlerini de beraberinde götürmesiyle farklı coğrafyalara taşınmıştır. Anadolu coğrafyası da bu coğrafyalardan bir tanesidir. Anadolu’daki mezar taşlarını Orta Asya’daki örnekleriyle karşılaştırdığımızda Türk kültürünün sürekliliğini ortaya koyan bir çalışma ortaya koymaktadır. Örnek vermek gerekirse birbiriyle mücadele halinde kuş figürü, hayat ağacı üzerinde kuş figürleri, geometrik bezemeler Türklerin Orta Asya’dan beri kullandıkları figürlerdir" dedi. "54 mahallenin 36’sında rastladık" Araştırma çerçevesinde ilçede bulunan 54 mahalle mezarlıklarını gezdiklerini ve 36 mahallede bu izlere rastladıklarını kaydeden Abdulbaki Önder; "Tomarza’da 54 mahalle var. Araştırma için 54 mahalleyi gezdik, 36 mahallede Türk kültürünü yansıtan mezar taşlarını tespit ettik. Bu mahallelerde bulduğumuz figürler; geometrik, bitkisel süslemeler var. Bu figürleri Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanmış nitelikli figürler olarak değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır 6 yaşındaki çocuktan ambulans duyarlılığı Diyarbakır’da 6 yaşındaki İbrahim Efe Irmak’ın evde oyuncak arabalarıyla oluşturduğu trafik sahnesi, kentteki yoğunluğu çocuk gözüyle gözler önüne serdi. İbrahim Efe’nin özellikle sıkışık trafikte ambulansa yol verilmesi için yaptığı çağrı ile oyuncaklarından oluşturduğu zincir simülasyonu duyarlılığını gözler önüne serdi. Diyarbakır’da yaşayan 6 yaşındaki İbrahim Efe Irmak, servisle okula gidiş ve dönüşlerde yaptığı gözlemlerde sıkışık trafikte sürücülerin ambulansa yol vermediğini fark etti. Bir süre sonra eve dönen küçük Efe, oyuncaklarıyla Diyarbakır trafiğini oluşturdu. Yoğunluk nedeniyle araçların ambulanslara yol vermediğini gözlemleyen İbrahim Efe, oyuncaklarından oluşturduğu simülasyon ile ambulansa nasıl yol verilmesi gerektiğini anlattı. Ambulansın geçişi sırasında araçların fermuar sistemine geçmesi gerektiğini anlatan kendisi küçük yüreği büyük Efe, büyüklerine örnek oldu. "Ambulansın sesi geliyordu ama kimse yol vermiyordu" Kayapınar ilçesi Hantepe Şehitleri İlkokulu 1’inci sınıf öğrencisi 6 yaşındaki İbrahim Efe Irmak yaptığı sahneye ilişkin şunları söyledi: ’’Okuldan servis ile gelince kavşaklarda trafik ışıkları oluyor, fakat ışıklar yeşil yanmasına rağmen trafik tıkanmıştı. Ben de eve geldim gördüğüm trafik tıkanıklığını evde bulunan arabalarımla ve ambulansla canlandırdım. Orada gördüğüm şekilde ambulansa yol vermeyi insanlar öğrenmesi gerekiyor. Işık da yanıyordu ve ambulansın sesi yükseliyordu ama kimse yol vermiyordu. Herkesi kurallara uymaya davet ediyorum." Küçük efe daha sonra sıkışan trafikte ambulansa ve polis aracına nasıl yol vereceğini fermuar sistemiyle gösterdi.
İstanbul İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da ele geçirilen tonlarca sahte alkol emniyette sergilendi İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da düzenlenen sahte ve kaçak içki operasyonlarında ele geçirilen 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol emniyette sergilendi. Farklı zamanlarda düzenlenen operasyonlarda yakalanan 29 şüpheliden 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere emniyetten serbest bırakılırken, 9 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmış, 5 şüphelinin tutuklandığı soruşturmada, gözaltında bulunan 5 zanlının ise polisteki işlemlerinin devam ettiği aktarılmıştı.Edinilen bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında, sahte alkol üreten, depolayan ve piyasaya sürerek haksız kazanç sağlayan kişilere yönelik çalışma yapılmıştı.Yaklaşık olarak son iki aylık süre içerisinde, İstanbul’da Başakşehir, Çatalca, Silivri, Beylikdüzü ve Küçükçekmece ilçelerinde bulunan 3 depo, 3 iş yeri ile 1 araçta ve Tekirdağ ili Çorlu ilçesi ile Antalya’da bir 1 fabrikada gerçekleştirilen 8 ayrı operasyonda 29 şüpheli yakalanmış, sahte alkollü içki yapımında kullanılan etil/metil olduğu değerlendirilen alkollü sıvılar ile alkollü içki imalatında kullanılan makina ve diğer malzemeler ele geçirilmişti.Zincirleme operasyonlarda 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol, 2 bin 572 sahte alkol yapımında kullanılan şişe ve bidon, 3 bin 400 sahte etiket, dolum, filtreleme ve paketlemeden oluşan alkollü içki imalatında kullanılan 14 makine ve bin 250 kilogram karbon kömürü ele geçirildi.Tonlarca sahte ve kaçak alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkoller emniyette sergilendi.Yakalanan 29 şüphelinin 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere adli makamlarca emniyetten salıverilmiş, 9 zanlı hakkında adli kontrol hükümleri uygulanırken, 5 şüpheli tutuklanmıştı. Geri kalan 5 kişinin polisteki sorgusu devam ediyor.