GÜNDEM - 06 Temmuz 2025 Pazar 13:08

Güney Koreli gezgin Hyojeong Park: "Türkiye gördüğüm en misafirperver ülke"

A
A
A

Sosyal medyada "Mhyochi" adıyla tanınan Güney Koreli gezgin Hyojeong Park, yürüyerek sürdürdüğü Türkiye turu kapsamında Trabzon’a geldi. Türkiye’nin gördüğü en misafirperver ülke olduğunu söyleyen Park, üçüncü gelişi olduğunu ve annesini de getirmek istediğini belirtti.

Türkiye’de bir süredir farklı şehirleri yürüyerek gezen ve sosyal medyada yayın yapan 26 yaşındaki Güney Koreli Hyojeong Park’ın son durağı Trabzon oldu. Samsun’dan yola çıkan Park, Ordu ve Giresun’u geçtikten sonra Trabzon’a ulaştı. Bu süreçte seyahatini takipçilerine anlık olarak yansıtan Hyojeong Park, Trabzon’un ardından yola devam edeceğini belirtti.

"Türkiye’ye üçüncü gelişim"

Türkiye’ye bir ay önce geldiğini ve üçüncü gelişi olduğunu söyleyen Park, "Türkiye’yi, yemeklerini, insanlarını ve havasını gerçekten çok seviyorum. Bu benim üçüncü gelişim ama Karadeniz Bölgesi’ne ilk gelişim. Daha önce İstanbul, Bursa, İzmir, Denizli, Fethiye, Antalya, Ankara, Eskişehir, Nevşehir, Kayseri, Samsun, Ordu gibi şehirleri gezdim. Seyahatime Samsun’dan başladım. Karadeniz Bölgesi’nin en büyük şehirlerinden biri ve tarihi hakkında bilgi edinmeyi de sevdiğim için Samsun’dan başlamayı tercih ettim. Orası Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı için ayak bastığı yer. Bu yüzden ’Tamam, bu başlamak için oldukça iyi bir yer’ dedim. Sonra doğu kıyı şeridini takip ederek Trabzon’a ulaştım ve yola devam edeceğim" dedi.

Güney Koreli gezgin Hyojeong Park:

"Türkiye gördüğüm en misafirperver ülke"

Bugüne kadar 38 ülke gezdiğini belirten Park, Türkiye’de vatandaşlar tarafından iyi karşılandığını söyledi. Park, "Türkiye’yi çok seviyorum. Türkiye ziyaret etmekten en fazla keyif duyduğum ülkelerden biri. Sadece havası ve yemeği yüzünden değil, misafirperverliği de en iyisi. Şu ana kadar 38 ülke gezdim ama Türkiye, yaşadığım tüm misafirperverlikler arasında en iyi ülke" diye konuştu.

"Türkiye ve Güney Kore kardeş ülke"

Güney Kore ile Türkiye’nin kardeş ülke olduğunu söyleyen gezgin, "Aslında Güney Kore ve Türkiye kardeş ülke. Bu yüzden Türkiye bizim için bilinmeyen bir ülke değil, birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Ve her zaman geri gelmek istememin nedenlerinden biri buydu ve ayrıca gezi listemde Kapadokya’ya gitmek ve balon turuna katılmak vardı. Bu aslında üçüncü Türkiye seyahatime geri dönmemin ilk nedeniydi. Ama bu Karadeniz yolculuğundan sonra sanırım tekrar geri geleceğim. Annemi bile getirmek istiyorum. Bence o da çok sevecek" ifadesini kullandı.

Güney Koreli gezgin Hyojeong Park:

"Takipçilerim bana Karadeniz’e gitmem gerektiğini söyledi"

Karadeniz Bölgesi’ni gezmeye nasıl karar verdiğini de anlatan gezgin, "Aslında Karadeniz Bölgesi hakkında hiçbir fikrim yoktu ve Kapadokya’daydım, canlı yayın yapıyordum. Türk izleyicilerim bana ’Mhyochi, Karadeniz Bölgesi çok güzel. En azından gidip denemelisin’ diyorlardı. Ben de bazı büyük şehirleri seçiyordum ve ’Bunu bir tür eğlenceli meydan okumaya dönüştürmek istiyorum’ diye düşünüyordum. Araba sürmenin büyük hayranı değilim. Yürümeyi sevmemin nedeni, manzaraları daha yavaş görebilmem ve burada insanlarla karşılaşabilmem. Onlar da beni bazen çay veya yemeğe davet ediyorlar. Ben de ’Tamam, bu benim için Karadeniz Bölgesi’nin gerçek yüzünü keşfetmek ve belki de bu yolculuğu izleyicilerimle paylaşmak için aslında iyi bir yol’ diye düşündüm" dedi.

"Tek başıma yolda olmak beni burada zorlamadı"

Tek başına yollarda olmanın bulunduğu süreçte kendisini çok zorlamadığını belirten Park, "Bence birçok insan bu tür şeyler hakkında benim için endişeleniyordu. Çok tehlikeli olduğunu söyleyemem ama her zaman küçük bir olasılık vardır. Sonuçta dünyada iyi insanlar olduğu gibi kötü insanlar da var. Ama hiçbir zaman burada tehlikeli herhangi bir durum hissetmedim. Birçok belediye veya yetkili bana yardım ediyor ve ben onlara gerçekten teşekkür ediyorum. Tehlikeli olan tek şey buranın yemekleri. Çünkü yemekler çok güzel, gittikçe kilo alıyorum" diye konuştu.

"Türkiye’de benim beş ailem var"

Türkiye’ye geldiği süreçte çok iyi insanlarla tanıştığını ifade eden Park, "Yaklaşık beş tane ailem var. Türk ailem, onlara ailem diyorum. Çünkü otel bulamadığmda beni evlerine davet ettiler. Evlerinde kaldım, kahvaltı hazırladılar. Beni karavan kamplarına davet eden ailelerle tanıştım. Yolculuğum boyunca birçok farklı aileyle tanıştım ve bu yaşadığım en ilginç anlardan biriydi. Türkiye’de yaşayan insanlarla tanışmak ve onların sevgisini ve misafirperverliğini deneyimlemek çok güzeldi. Benim için bu tüm gezinin en iyi anıydı" şeklinde konuştu.

Güney Koreli gezgin Hyojeong Park:

"Bir sonraki hedefim Likya Yolu’nu yürümek"

Karadeniz Bölgesi’ni yürüdükten sonra hedefinin Türkiye’nin güneybatısındaki Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan yaklaşık 520 km uzunluğunda bir yürüyüş rotası olan Likya Yolu’nu yürümek olduğunu belirten 26 yaşındaki içerik üreticisi, "Aslında Karadeniz seyahatimden sonra Türkiye’ye geri gelmek ve başka bir meydan okuma yapmak istiyorum. İnsanlar bana Akdeniz’e gitmemi ve orada Likya Yolu’nu yürümem gerektiğini söylediler. Ancak şu an orada havanın çok sıcak olduğunu. monbahar mevsiminde daha iyi yürüyebileceğimi ifade ettiler. Bu yüzden bir sonraki hedef olarak Likya Yolu’nu yürümeyi çok istiyorum" dedi.

Tolga Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Belediyeye güvendiler, evsiz kaldılar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm projelerinde mağduriyetler artıyor. İZBETON güvencesiyle projeye katılan vatandaşlar, 3 yılda inşaatın yalnızca yüzde 22’sinin tamamlandığını ve 2 milyon TL’lik dairenin maliyetinin 10 milyon TL’ye çıktığını belirtiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan kentsel dönüşüm projelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları gündemde. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde hayata geçirilen projeler kapsamında Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe, Gaziemir ve Örnekköy Mahallelerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON tarafından "Büyükşehir güvencesi ve garantörlüğü" ilkeleriyle kentsel dönüşüm çalışmalarına başlanmıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde Sayıştay raporlarında yer alan usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın da aralarında bulunduğu bazı isimler, kooperatif dosyasına ilişkin yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturmanın merkezinde yer alan projelerden biri de Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı. Toplam 964 konut ve 54 iş yerinden oluşan 3. ve 4. etap projelerine katılan vatandaşlara, konutlarının Ocak 2025 tarihinde teslim edileceği sözü verilmişti. Ev sahibi olma hayaliyle projeye katılan vatandaşlar, mağdur edildiklerini ifade ederek inşaatın aradan geçen 3 yıla rağmen halen başlangıç seviyesinde olduğu belirtti. 3 yılda yüzde 22 ilerleme Depreme dayanıklı yeni bir evde yaşamak isteğiyle Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 3. Etap projesine katıldığını söyleyen mühendis Songül Acar, "Kooperatife üye olurken bize projenin belediye güvencesinde yürütüldüğü, hiçbir sorun yaşanmayacağı ve 3 yıl içinde evlerimizin teslim edileceği söylendi. Bu sözlere güvenerek başka bir şehirdeki evimi sattım ve düzenli olarak aylık ödemelerimi yaptım. 2025 Ocak ayında evlerimizin teslim edilmiş ve bizim de yerleşmiş olmamız gerekiyordu. Ancak aradan 3,5 yıl geçmesine rağmen benim dairem olması gereken 7. kat hala ortada yok. Bu süreçte belediye, 2025 Ocak ayında yeni bir ihale yaparak 3. ve 4. etapları başka bir yüklenici firmaya devretti. Belediyenin mahkeme aracılığıyla yaptırdığı bilirkişi raporuna göre inşaatın yalnızca yüzde 22’si tamamlanmış. Oysa biz üç yıl boyunca ödemelerimizi yaptık ve bu sürede yalnızca yüzde 22 ilerleme sağlanabilmiş. Şimdi ise duyumlarımıza göre, belediye bizden evlerin tamamlanması için 5-6 milyon TL daha talep edebilir. Şu an bu bölgede konut fiyatları zaten bu seviyelerde. Bu proje kapsamında yaklaşık 2 bin 500 - 3 bin kooperatif üyesi bulunuyor. Hak sahipleri de eklendiğinde 10 bine yakın mağdurdan söz edebiliriz. Kooperatif başkanımız tutuklu, iki yönetim kurulu üyesi serbest bırakıldı ancak soruşturma hala sürüyor. Biz üyeler olarak şu an kime güveneceğimizi, nereden hak arayacağımızı bilmiyoruz. Yargının bu durumu en kısa sürede çözmesini bekliyoruz. İnsanların ev sahibi olması bu kadar zor ve ulaşılmaz olmamalı" dedi. 70 yıllık birikimini verdi, evini alamadı Kiracı olmaktan kurtulmak ümidiyle Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 3. Etap projesinden ev aldığını belirten emekli devlet memuru Hediye Aksu, "Şu anda yaşadığım evdeki kiramı ödeyemiyorum, gerçekten çok mağdurum. Bu mağduriyetin giderilmesini istiyorum. Bu konuda belediye mi devreye girecek, sosyal sorumluluk projesi mi yürütülecek, kooperatif mi karşılayacak bilmiyorum ama bir çözüm bekliyorum. Evime kavuşmak istiyorum. Bu süreçte üç yıl içinde, 2024 dahil olmak üzere iki kez kurum toplantısı yapıldı. Ancak bize somut hiçbir açıklama yapılmadı. Taleplerimizi anlatmaya çalıştık ama sonuç alamadık. Ben 70 yaşındayım. Evim olsun, kapımı açıp kendi evimde yaşayabileyim diye bu projeye katıldım. Projeye ödediğim parayı evimi satarak ve yılların mesleki birikimini kullanarak verdim. Keyfi ya da rahat yaşamak için değil, barınma ihtiyacımı karşılamak için bu adımı attım. Ancak ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada, hala ortada bir dairem yok. Temel var ama benim katım henüz yok. Elime "6. kat, 70/45 nolu daire" olarak toprak tapusu verdiler ama bina yükselmiyor" İfadelerini kullandı. 2 milyonluk ev 10 milyona mal olacak Ev sahibi olmak hayaliyle Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 4. Etap projesine dahil olduğunu ifade eden esnaf Mehmet Yatır, "Birikimimizi, ne varsa elimizden gelen her şeyi yatırdık. Başlangıçta her şey çok güzel gidiyordu. Ancak diğer arkadaşların da anlattığı gibi, 6-7 ay sonra inşaat durdu. Her defasında kooperatif yöneticileriyle görüştük. Bize sürekli "Hallediyoruz, sıkıntı yok, rahat olun" dediler. Biz de inandık, güvendik. Ancak zamanla olayın söylendiği gibi olmadığını, arkasında başka şeyler olduğunu öğrendik. Bu noktadan sonra işin içinden çıkamayacağımızı fark ettik. Belediye belli bir miktar para istiyor, kooperatif başka bir miktar. Oysa biz zaten başta ciddi bir ödeme yaptık. Bugünkü değeriyle bu ödemeler en az 3 milyon 500 bin TL ediyor. Şimdi bizden 4-5 milyon TL daha isteniyor. Bu paraları ödememiz mümkün değil. Ödeyebilsek bile, 2-3 milyon liralık bir daire için girip sonunda 8-10 milyona çıkmış olacağız. Çok sayıda mağdur insan var. Belediyeye güvenerek bu işe girdik. Şimdi belediye ne gerekiyorsa yapmalı, insanları bu mağduriyetten kurtarmalı" diye ekledi. Evini sattı, evsiz kaldı Eski evini satıp daha sağlam ve yeni bir evde yaşamak için Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 4. Etap projesine katıldığını vurgulayan teknik eleman Erdem Sertkaya, "Bu projeyi araştırdım. İşin başında İzmir’in tanınmış iş insanlarının olduğunu ve bu kişilerin çok güvenilir olduklarını duydum. Satış ofisine gittiğimde de bu kişilerin İzmir’de çok düzgün insanlar oldukları ve girdikleri projeleri mutlaka tamamladıkları söylendi. Bu sözlere güvenerek projeye dahil oldum. Projeye girerken evimi sattım, elde ettiğim parayı bu projeye yatırdım. Arabam vardı, onu da sattım ve onun parasını da buraya verdim. Bugün kirada oturuyorum ama hala elimde bir daire yok. Şu anda bizden kişi başı 3-4 milyon TL gibi ek ödemeler isteniyor. Ayrıca hak sahiplerinin kiralarının da bizden talep edileceği söyleniyor. Bu durumda istenen toplam rakam 5-6 milyon TL’yi buluyor. Oysa biz zaten bu rakamlara yakın bir ödeme yaptık. Bir ev parası, bir araba parası verdik. Şimdi tekrar bir ev parası daha isteniyor. Bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor. Bizlere bir çözüm sunulmalı. Mümkünse hiçbir ek ödeme yapılmadan, en azından mağduriyet en düşük seviyede tutulmalı. Çünkü hepimiz zaten fazlasıyla ödeme yaptık" sözlerini söyledi.
Ankara Ankara’da bunaltıcı sıcaklıklar hem vatandaşı hem esnafı zorluyor Ankara’da mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları hem dışarı çıkan vatandaşı, hem de çalışan esnafı zorluyor. Ankara’da termometreler 35 derecenin üstüne çıktı. Dışarı çıkan vatandaşlar, gölge yerlerde vakit geçirirken serinlemek için dondurma ve soğuk içeceklere yöneldi. Esnaf ise sıcak havada çalışmaktan şikayetçi olsa da bunun bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Bir kokoreç dükkanında çalışan Hızır Uzuner, sıcak havalarda ocak başında çalışmanın zorluklarından bahsederek, "Hava dışarıda 35 dereceyse burada 40-45 dereceye çıkıyor. Buharlaşıyoruz bildiğiniz. Çok sıcak oluyor, zorlanıyoruz, terliyoruz. Soğuk havada da zor oluyor ama sıcak daha zor" dedi. "Gözlüksüz gezemiyoruz" Öğle saatlerinde gezmek için dışarı çıkan Erdem Koç ise, sıcak havaların kendisini kötü etkilediğini anlatarak, "Gezmeye giderken bile çok kötü etkileniyoruz. Zaten sürekli duş almak zorunda kalıyoruz terlediğimiz için. Gözlüksüz de gezemiyoruz" diye konuştu. Simitçi Halis Kara da sıcak havalara rağmen güneşin altında çalışmak zorunda olduğunu dile getirerek, Yapacak bir şey yok ekmek parası mecbur çalışıyoruz. Serinlemek için başımı yıkıyorum sürekli, saçımı ıslatıyorum" ifadelerini kullandı. "Eli dolu eve gittiğinde sıcak hava etkilemiyor" Kızılay’da parklarda dolaşarak çay satan bir vatandaş, "Ben bugün çalışmayıp eve gittiğim zaman, çoluk çocuk yiyecek istediği zaman bana koyuyor. Ama çalışıp eve gittiğim zaman sıcak hava etkilemiyor. Mecbur çalışacaksın" açıklamasında bulundu. Hava sıcaklıklarının Temmuz ayı boyunca mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi bekleniyor.
Ankara Sağlık Bakanlığı, sigarayı bırakmak isteyenler için harekete geçti Sağlık Bakanlığı, tütün ürünleriyle mücadele konusunda ‘Yerinde Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmetini vatandaşlara sundu. Sağlık Bakanlığı, sigara kullanımını azaltmak ve tütün ürünleriyle mücadele etmek amacıyla bir projeye imza attı. Sunulan hizmet kapsamında Halk Sağlığı Genel Müdürü Dr. Muhammed Emin Demirkol, il ve ilçelerde ‘Yerinde Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmetini vatandaşlara vereceklerini açıkladı. 11 Temmuz tarihinde İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı kurum hekimliklerinde başlayan çalışmanın 2 ay içinde dönüşümlü olarak tüm kamu kurumlarında yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bahsedilen kurumlara 2 ay boyunca haftada 1 gün olacak şekilde ‘Tütün Bağımlılığı Tedavisi Eğitimi’ almış bir hekim görevlendirilmesi yapılacak. Görevlendirilen alanında uzman hekim, kurum personeline tütün ve tütün ürünlerinin zararları konusunda bilgilendirme eğitimleri verecek. Sigara bırakma poliklinik hizmeti sunulacak. Halk Sağlığı Genel Müdürü Demirkol, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. "Tütün ürünleriyle mücadele konusunda seferberlik içerisindeyiz" Tütün ve tütün ürünleriyle mücadeleye hız kesmeden devam ettiklerini ve vatandaşları sağlıklı yaşamaya teşvik edecek birçok projeye imza atacaklarını belirten Demirkol, "Tütün ürünleriyle mücadele konusunda büyük bir seferberlik içerisindeyiz. Cumhurbaşkanımızın bu konuya göstermiş olduğu hassasiyet ve vermiş olduğu destekle onların himayelerinde, yine Bağımlılık ve Mücadele Yüksek Kurulumuzun da toplantı kararları çerçevesinde, Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun da bu konuyla ilgili destekleriyle birlikte yoğun bir mücadeleyi tüm kurumlarımızla ve teşkilatlarımızla aktif bir şekilde yapıyoruz. Bu dönem içerisinde çapraz yönetimlerimizi illerimizde ve ilçelerimizde etkin ve yoğun bir şekilde yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bunun yanı sıra yine ‘Bağımlılık ve Mücadele Yüksek Kurulu’ kararları çerçevesinde çok önemli bir hizmeti de tüm illerimizde, başta Ankara olmak üzere bugün itibariyle başlatmış olduk. Bu kapsamda ‘Yerinde Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmetimiz yine sağlık çalışanlarımız ve bu konuda sertifikalı hekimlerimizin büyük gayretiyle de etkin bir şekilde sürdürülmeye başlamış oldu. Sağlık Bakanlığımızın ana binasında Bilkent yerleşkesinde sertifikalı hekimimiz tarafından Ankara İl Sağlık Müdürlüğümüzün organizasyonunda ‘Yerinde Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmeti veriyoruz. Burada çalışan tüm çalışma arkadaşlarımızın hizmetinde olan ve sigara bırakmayı isteyen ekip arkadaşlarımıza hizmet verecek. Bunun yanı sıra Ankara İl Sağlık Müdürlüğümüzün organizasyonunda Diyanet İşleri Başkanlığımız ve İçişleri Bakanlığımızın merkez teşkilatlarında, ana binalarında da 2 ay boyunca haftanın belirli günlerinde ‘Yerinde Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmetini hekimlerimiz vermiş olacaklar" diye konuştu. "81 ilde sigara bırakma poliklinikleri aktif şekilde çalışıyor" Projenin Türkiye’nin 81 ilde aktif çalıştığını ve vatandaşlara sınırsız hizmet verdiğini ifade eden Demirkol, "Şu anda Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerimizde sigara bırakma polikliniklerimiz aktif bir şekilde çalışıyor. Toplamda son 3 ay içerisinde artan ivmeyle birlikte 671 sigara bırakma polikliniğimiz vatandaşlarımıza ücretsiz hizmeti sunmaktadır. Buradaki ilaçlarımız hekimlerimiz tarafından vatandaşlarımıza ücretsiz sunulmakta. Toplam bine yakın sertifikalı hekimimiz sigara bırakma ile ilgili hizmeti bu 671 poliklinikte veriyor. Bu yıl şimdiye kadar toplamda 72 bin sigara bırakma ile ilgili hizmeti vatandaşımıza ulaştırdık. Alo 171 hattını hatırlatmak istiyoruz. Sigara bırakma ile ilgili hem danışmanlık hizmeti alabilecekleri hem merak ettiklerini sorabilecekleri, en yakın sigara bırakma polikliniğinin yerini konumunu öğrenip randevu olabilecekleri önemli bir çağrı merkezimiz hizmet veriyor. Bunun yanı sıra Alo 171 hattımız sigara bırakma polikliniğinde hizmet almış vatandaşlarımızı 1 yıl boyunca en az 6 defa arayarak bu süreçleri yakından takip ediyor. Kapalı alanlarda sigara içme ile ilgili yasaklarımız etkin bir şekilde devam ediyor ve bu süreçleri yakından takip ediyoruz. ‘Yeşil Dedektör İhbar Hattı’ mobil uygulaması ile kapalı alanlarda sigara içilmesinin önüne geçmeye ve bunların denetimlerini etkin bir şekilde yapmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı. "Şu anda en az 3 vatandaşımızdan 1’i sigara kullanıyor" Türkiye’deki sigara kullanımına da değinen Demirkol, her 3 kişiden 1’inin sigara kullandığını ve bu oranı 6 kişiden 1’inin kullanmasına düşürmek istediklerini vurgulayarak, "Şu anda en az 3 vatandaşımızdan 1’i sigara kullanıyor. Bunu yüzde 30’un altına indirmeye çalışıyoruz. İlk hedefimiz bu rakamı yüzde 30’un altına çekmek, sonra da uzun dönemde yüzde 20’lerin altına çekmek ve belki de tamamen sıfırlamak istiyoruz. Şu anda 3 vatandaşımızdan 1’i sigara içiyorsa bu oranı yarılara indirelim. Her 6 vatandaşımızdan 1’i içecek hale inmiş olsun. Sonrasını da sıfırlayalım. Çünkü bu noktada farkındalık en önemli silahımız. Onun dışında evlatlarımıza okullarda ‘Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek Çalışma Programı’ çerçevesinde de farkındalığı vermeye çalışıyoruz. Bazen uzun yıllar bizim katkılarımızla sigara bırakma noktasında başarılı olamayan vatandaşlarımız bazen evdeki evladının söylemiyle sigarayı bırakmış oluyor. Çünkü sonuçlarıyla başta akciğer kanseri olmak üzere vücudumuzda yapmış olduğu birçok hasarla sevdiklerimizden bizi daha erken ayırabiliyor" açıklamasında bulundu.