ÇEVRE - 10 Temmuz 2025 Perşembe 08:48

Sera Gölü’nde büyük tehdit: Bataklığa dönüşebilir

A
A
A
Sera Gölü’nde büyük tehdit: Bataklığa dönüşebilir

Trabzon'un doğal zenginliklerinden biri olan Sera Gölü, tüm temizlik çalışmalarına ve yeni yapılan çökeltim havuzuna rağmen geçtiğimiz günlerde etkili olan sağanak yağış sonrası yeniden çamur ve molozla doldu.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Özdemir, gölün iki temel sorunla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Bataklık hale gelmesinden korkuyoruz. O yolda halen daha devam ediyoruz. Islah çalışmaları yapılır, fosfor ve azot girişi engellenirse en geç 5 yıl içerisinde o göl kendi kendini tamir eder ve çok güzel bir göl haline gelir" dedi.

Trabzon'un Akçaabat ilçesinde yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası Sera Gölü, günümüzde ciddi çevre kirliliği tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Doğal oluşumuyla bölgenin simgelerinden biri haline gelen göl, kirlilik nedeniyle alarm vermeye başladı. Çevresel sorunların artarak devam ettiği göl, uzmanlara göre özellikle tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan fosfor ve azot içerikli kimyasalların etkisiyle kirleniyor. Bu maddelerin göle ulaşması, yaz aylarında su yüzeyinde yoğun alg oluşumuna neden oluyor. Alg patlamaları gölün rengini değiştirerek estetik görünümünü bozuyor. Bölgedeki yoğun yağışlar da gölün dolma riskini artırıyor. Yağmurla birlikte vadilerden gelen erozyon kaynaklı toprak ve moloz göle taşınarak, su seviyesini yükseltiyor. Özellikle yerleşim alanlarından dere yataklarına atılan atıklar bu süreci hızlandırıyor.

Sera Gölü’nde büyük tehdit: Bataklığa dönüşebilir

Çökeltim havuzu da selin önüne geçemedi

1950 yılında Derecik Vadisi yamaçlarından kopan kayaçların vadiyi tıkamasıyla oluşan Sera Gölü, yıllardır çamur, balçık ve çevresel atıklarla mücadele ediyor. Devlet Su İşleri, 2024 Ekim ayında başlattığı ve 8 ay süren dev temizlik çalışmasıyla göl tabanından yaklaşık 200 bin metreküp rüsûbat çıkardı. Çalışma kapsamında ayrıca göle yaklaşık 500 metre mesafede bir çökeltim havuzu inşa edilerek, derelerden gelen alüvyon ve kirliliğin göle ulaşmadan tutulması amaçlandı. Göl çevresinde ve içinde yürütülen temizlik çalışmaları, uzun vadeli çözüm olarak değerlendirildi. Ancak 5 Haziran 2025 tarihinde Trabzon genelinde etkili olan şiddetli yağışların ardından Sera Gölü tekrar balçık, odun parçaları ve çamurla doldu. Gölün yüzeyi yeniden kahverengiye dönerken, bölgeyi ziyaret eden turistler gördükleri manzara karşısında hayal kırıklığı yaşadı.

Sera Gölü’nde büyük tehdit: Bataklığa dönüşebilir
KTÜ'lü Prof. Dr. Özdemir: "İki önemli problem var"

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Turan Özdemir, Sera Gölü'nde iki tane önemli problemin olduğunu dile getirerek, çözüm yollarına dikkat çekti. Özdemir, "Birincisi gölün kirlenmesi, diğeri gölün dolması. Kirlenmesi çözülebilir bir olay. Göle giren özellikle göller için besleyeci dediğimiz fosfor ve azot birleşiklerinin göle girmesini engellemek. Bunlar tarım faaliyetlerinde kullanılan gübreler, mutfaklardaki atıklardan tutun birçok kimyasal madde ile oluyor. Biz bunları gölün girişinde engellersek gölün özellikle yaz aylarında simsiyah görülmesini engelleyebiliriz. O simsiyah olan küçük bitkicikler, su yosunları dediğimiz algler. Bu algler özellikle su çıkışı çok olmayan durgun göllerde aniden o besinle birlikte fotosentez sonucunda çoğalarak gölü tamamen kaplıyor. Hangi renk ise o rengi alıyor. Bu kirleticilerin göle girmesini engelleyerek yapabiliriz" şeklinde konuştu.

Sera Gölü’nde büyük tehdit: Bataklığa dönüşebilir

"2 yılda bir yapılan molozun temizlenmesi olayında harcanan para belki bir defalığına ırmakların ıslahı için harcanabilir"

Vadide ıslah çalışmaları yapılması gerektiğini vurgulayan Özdemir, "Haziran aylarında bölgemizde çok yağış görülüyor. Bunun engellemek için dinlenme havuzu yapıldı bu bir çözümdür. Ama o dinlenme havuzuna gelecek maddenin azaltılması gerekiyor. Yapılması gereken en önemli iş o vadideki ırmakların ishal edilmesi. Bu çok önemli. Bölgede yerleşim alanları var. Atıklar ırmaklara atılıyor, ağaçların kesilmesi sonucu erozyonlar meydana geliyor. Küçük bir yağmurda toprak kayıp dereye giriyor. Bu sıkıntı dinlenme havuzları ile giderilemez. Bu mümkün değil. Dere ıslahları yapılmadan, halk bilinçlendirilmeden bunun önüne geçmemiz mümkün değil. Bu çok zor değil. 2 yılda bir yapılan molozun temizlenmesi olayında harcanan para belki bir defalığına ırmakların ıslahı için harcanabilir. Bu her şeyi ile kurtulduk anlamına gelmez. Olağanüstü yağmurlardan sonra oluşan taşkınları önlemek çok kolay değil. Daha önce yapılan boşaltma işleminin yağmurdan sonra boşa gittiğini görmüş olduk. Ülkemiz adına ekonomik anlamda çok üzücü. Gölümüz akan bir dere görünümde değil. Giren ve çıkan su belli. Bu durgun suda yosunların olması çok normal. Atalarımızın bir sözü vardır; 'Akan su yosun tutmaz' diye. Atmıyorsa tutuyor işte. Bunu önlemek mümkün olabilir" diye konuştu.

"Bataklık hale gelmesinden korkuyoruz"

Sera Gölü'ne fosfor ve azot girişinin engellemesi gerektiğini kaydeden Özdemir, "Göl için bir tehlike kesinlikle var. Son yıllarda Arap turizminin gelişmesiyle birlikte canlanma meydana geldi. Kahverengi ve kirli bir gölde bulunmak istemezler. Biz bu gölümüzü koruyamadığımız zaman turizm açısından ciddi sıkıntılar yaşayabileceğimizi düşünüyorum. Problemlerin çözümü aslında kolay. Alg patlaması dediğimiz kirlilik çözülebilir bir mesele. Azot ve fosfor girişini engelleyeceğiz. Gölü kendisine bıraktığımız zaman çözünebilir maddeleri kendisi içerisinde çözüp bertaraf edebiliyor. Ağır metaller var, bunlar çözülemez. Bunlar gölde biriktiği zaman kirliliğe sebep oluyor. Bunların hepsi ıslah çalışmaları ile mümkün olabilir. Göl baş tarafındaki molozların toplanması, belki gölün geçici de olsa dolmasını engelliyor. Peş peşe yoğun yağmurların ardından gölün dolmasını engellemek mümkün hale gelmeyecektir. Çok daha büyük sıkıntıların ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz. Bataklık hale gelmesinden korkuyoruz. O yolda halen daha devam ediyoruz. Islah çalışmaları yapılır, fosfor ve azot girişi engellenirse en geç 5 yıl içerisinde o göl kendi kendini tamir eder ve çok güzel bir göl haline gelir" ifadelerini kullandı.


Ozan Köse - Tolga Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsunspor’un galibiyet hasreti 8 maça çıktı Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında deplasmanda Göztepe’ye 2-0 mağlup olan Samsunspor’un kazanamama serisi devam etti. Kırmızı-beyazlılar, ligde ve Konferans Ligi’nde oynadığı son 8 maçta galibiyetle tanışamadı. Samsunspor, geçtiğimiz sezon Trendyol Süper Lig’in ilk devresinde 33 puan toplamış ve sezonu da 3. sırada tamamlayarak Avrupa kupalarında yer almıştı. Bu sezon ise ilk yarıda 17 karşılaşmada 6 galibiyet, 7 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan Samsun ekibi, 25 puan elde ederek geçen sezonun 8 puan gerisinde kaldı. 43 gün içinde Süper Lig ve Konferans Ligi’nde çıktığı son 8 müsabakada galibiyet yüzü göremeyen Karadeniz temsilcisi, bu süreçte ligde Beşiktaş, Alanyaspor, Galatasaray, Başakşehir FK ve Göztepe, Avrupa’da ise Breidablik, AEK Atina ve Mainz 05 ile karşı karşıya geldi. Öte yandan üst üste oynadığı son 5 maçı da kaybeden kırmızı-beyazlılarda gözler çarşamba günü oynanacak Eyüpspor karşılaşmasına çevrildi. Samsunspor, Türkiye Kupası B Grubu’nda 24 Aralık Çarşamba günü saat 20.30’da sahasında Eyüpspor ile oynayacak. Kırmızı-beyazlı takım bu karşılaşmanın ardından kısa bir süre dinlenip önce 6 Ocak 2026’da Süper Kupa yarı finalinde Adana’da Fenerbahçe’nin rakibi olacak. Samsunspor, Fenerbahçe’yi elemesi halinde ise 10 Ocak 2026 tarihinde Trabzonspor - Galatasaray maçının galibi ile Süper Kupa’yı kazanmak için mücadele edecek.
İstanbul Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi yıllık yüzde 31,19 arttı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık yüzde 31,19 arttı, aylık yüzde 1,02 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Kasım ayı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, YD-ÜFE 2025 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 1,02 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 30,01 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,19 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,67 artış gösterdi. YD-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık yüzde 31,02 arttı Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 40,75 artış, imalatta yüzde 31,02 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 28,24 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 36,70 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 38,38 artış, enerjide yüzde 22,00 artış, sermaye mallarında yüzde 29,75 artış olarak gerçekleşti. YD-ÜFE imalat ürünlerinde aylık yüzde 0,99 arttı Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,82 artış, imalatta yüzde 0,99 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 1,03 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 0,37 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,46 artış, enerjide yüzde 4,65 artış, sermaye mallarında yüzde 0,14 artış olarak gerçekleşti.
Osmaniye Osmaniye’de sığır balıkçıllarının kış konaklaması ilgi çekiyor Osmaniye’nin Düziçi ilçesine her yıl aralık ve ocak aylarında yüzlerce kuşun aynı noktada konaklaması, mahalle sakinlerinin ve çevreden gelen vatandaşların ilgisini çekiyor. Düziçi ilçesi Uzun Banı Mahallesi’nde özellikle akşam saatlerinde ortaya çıkan görüntülerde, çok sayıda kuşun yüksek ağaçlarda bir araya gelerek tüneklediği görülüyor. Vatandaşların ilgi odağı haline gelen bu kuşların, sığır balıkçılı olduğu öğrenildi. Uzmanlar, sığır balıkçıllarının sosyal kuşlar olduğunu belirterek, bu türün genellikle akşam saatlerinde kendilerini güvende hissettikleri çam, servi ve okaliptüs gibi yüksek ağaçlarda yüzlercesinin bir araya gelerek konakladığını ifade ediyor. Bu toplu konaklamanın, kuşları yırtıcılardan koruduğu ve soğuk kış gecelerinde vücut ısılarını muhafaza etmelerine yardımcı olduğu belirtildi. Her yıl aynı dönemde tekrar eden bu doğal olay, mahallede görsel bir şölen oluştururken, doğaseverlerin de ilgisini çekmeye devam ediyor. Kuşlar aralık ve ocak aylarında mahallemizin sembollerinden oldu diyen Deniz Ceviz, "Arkamızda gördüğünüz bu güzel manzara artık mahallemizin sevimli bir sembolü haline gelmiştir. Her yıl aralık ve ocak aylarında gördüğümüz bu güzel manzara artık içimizi ısıtan, soğuk kış sabahlarını tatlı hale getiren, sıcak hale getiren güzel bir manzara oluyor. Her gün bunları burada bu şekilde karşılamak, bizi de o şekilde karşılamaları çok hoşumuza giden bir durum oldu. Kendisi artık mahallemizin bir sembolü oldu. Çok memnunuz, çok seviniyoruz. İyi ki buradalar" diye konuştu.
Denizli Japon gelin ve Türk damat konuklarını kimanoyla karşıladı Denizli’de ressam Gürcan Ekici’nin oğlu Erkin Ekici, Japon matematik öğretmeni eşi Tomomi Miyai ile düzenlenen renkli bir düğün töreniyle hayatlarını birleştirdi. Türk ve Japon kültürlerinin harmanlandığı gecede, gelin ve damat konuklarını kimanoyla karşıladı. Denizli, sanat ve kültürün iç içe geçtiği özel bir düğün eğlencesine ev sahipliği yaptı. Ressam Gürcan Ekici’nin kendisi gibi ressam olan oğlu Erkin Ekici, Tayland’da tanıştığı Japon matematik öğretmeni ve organizatör Tomomi Miyai ile dünya evine girdi. Çift için Denizli’de düzenlenen düğün eğlencesi, renkli görüntülere sahne oldu. Gecede Türk ve Japon kültürleri bir araya geldi. Japon gelin Tomomi Miyai ile damat Erkin Ekici, Japon kültürüne ait kimonolarını giyerek davetlilerle birlikte yöresel oyunlar oynadı, ardından dev düğün pastasını birlikte kesti. Ünlü ressam Gürcan Ekici eşi Nihal Ekici ile birlikte sergilediği zeybek oyunu ise davetlilerden uzun süre alkış aldı. Düğüne katılan herkese teşekkür eden Gürcan Ekici, "Çok mutluyum. Japonya’dan Çal’ımıza, Denizli’mize bir gelin getiriyoruz. Oğlum ve gelinim Tomomi yaklaşık bir yıl önce Tayland’da tanıştı. Bu tanışma sevgiye ve aşka dönüştü. Daha sonra Tomomi oğlumu Japonya’ya davet etti. Japonya’nın refah düzeyi yüksek, oğlum da orada yaşamayı tercih etti. Evlenme kararı aldılar ve kısa süre önce Japonya’da nikâh kıydılar. Biz de Denizli’de eş dostla küçük ama anlamlı bir düğün eğlencesi yapmak istedik. Oğlum ve gelinim Türkiye’de 15 gün daha kaldıktan sonra Japonya’ya dönecek ve orada yaşayacaklar." dedi Japonya’da ikinci düğün Ağustos ayında yapılacak Damat Erkin Ekici ise Japonya’da da benzer bir düğün eğlencesi yapılacağını belirterek, "Japonya’da evlendik ancak mutluluğumuzu Denizli’deki akrabalarımız ve dostlarımızla da paylaşmak istedik. Eşim Tomomi hayatında ilk kez böyle bir Türk düğünü yaşadı. Japonya’da düğünler genelde küçük bir yemek organizasyonu ve hafif müzik eşliğinde oluyor. Kültürümüzü ona adım adım anlattım, çok sevdi ve çok mutlu oldu. Kimonalarımızı da Japonya’dan getirdik. İki hafta sonra Japonya’ya döneceğiz ve Shizuoka eyaletinin Hamamatsu bölgesinde yaşayacağız. Ağustos ayında Japonya’da yapacağımız düğüne de herkesi bekliyoruz" dedi. Mutlu günlerinde kendilerini yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür eden Gürcan Ekici, kültürlerin kaynaştığı bu özel düğün, davetlilerin hafızasında unutulmaz bir gece olarak yer alacağını belirtti.