SAĞLIK - 04 Şubat 2019 Pazartesi 14:26

Tunceli’de “Gebe okulu” ile normal doğum yüzde 84,5’e yükseldi

A
A
A
Tunceli’de “Gebe okulu” ile normal doğum yüzde 84,5’e yükseldi

2 yıl önce sezaryenle doğumun yüzde 80’lerde olduğu Tunceli’de "Gebe Okulu" ve yapılan çalışmalarla bu oran yüzde 15.

2 yıl önce sezaryenle doğumun yüzde 80’lerde olduğu Tunceli’de "Gebe Okulu" ve yapılan çalışmalarla bu oran yüzde 15.5’e kadar düştü. Kentte normal doğum oranının yüzde 84.5’e çıkmasında ise "Gebe Okulu" ve yapılan çalışmalar etkili oldu.


Kentte İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Devlet Hastanesinde geçtiğimiz yıl açılan "Gebe Okulu" ve 2 yıldır yapılan bilgilendirme faaliyetleri normal doğum oranını arttırdı. 2016 yılı öncesinde kentte yüzde 80 civarında sezaryenle doğum gerçekleşirken, 2017’de bu rakam yüzde 26’ya, 2018 yılında ise yüzde 14,5’e düştü. Normal doğumun yüzde 84,5 oranında olduğu kentte, Tunceli Devlet Hastanesi ise 2018 yılı içerisinde Bebek Dostu Hastane ünvanı alırken, 2019’da da "Anne Dostu Hastane" ünvanını almak için çalışmalara başladı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Eşi Emine Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda Sağlık Bakanlığı’nın saha politikalarında sezaryenin önemli bir başlık teşkil ettiğini belirten Tunceli İl Sağlık Müdürü Dr. Sercan Özaydın, “Sezaryen, yıllarca insanlara bir seçenek olarak sunulmuş. Oysa sezaryen aslında cerrahi girişimin, bir takım risklerin beraberinde geldiği ileri bir operasyon bir ameliyat sürecidir” dedi.



Sezaryenle doğum yüzde 80’di, yüzde 15,5’e düştü


Kentteki sezaryen oranları hakkında bilgi veren Özaydın, “Biz, Tunceli ilimizde 2016 yılında yüzde 70-80’lerde olan sezaryen oranlarını 2017 senesinde evvela yüzde 26’ya 2018 yıl sonu itibariyle de yüzde 15.5’e çekerek hem Dünya Sağlık Örgütü’nün önümüze koyduğu hedef çıtasını aşmayı hem de ülkemizde yüzde 25.7’lere düşmüş olan oranın daha altında seyretmeyi başarmış bir il olmanın övüncünü yaşıyoruz”ifadelerini kullandı.


Başarının yakalanmasında bağlı tüm birimler ile tüm sağlık çalışanların müşterek özverisinin önemli olduğuna dikkat çeken Özaydın, “Sağlık bakanlığımızın bu konuda göstermiş olduğu hassasiyet ve destek de konumumuzu güçlendirmiştir. Burada toplum sağlığı merkezlerimizden gebelerimizin hamilelik süreci boyunca takibini yapan aile hekimlerimizin yaptıkları bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları önemli yer tutmuştur. 2018 yılı Mart ayında devlet hastanemizde gebe okulumuzu açtık. Bu noktada da halkımızın vermiş olduğu destek, Tunceli’de aydın bir perspektifin hakim olması, sağlık okuryazarlığının yüksek olması, insanlarımızın bu gibi toplumsal faydayı, sıhhi faydayı ön planda tutacak uygulamalara pozitif bakmaları elimizi güçlendirmiştir”diye konuştu.



"Gebe okulu, 2019 yılında daha kaliteli hizmet verecek”


Gebe okulunun açıldığı günden bu yana 116 anne adayına hizmet verdiğini dile getiren Özaydın, “2018 yılı Mart ayından günümüze kadar toplamda 116 gebemiz gebe okulumuzda keyifle, neşeyle, birlikte öğrenerek, birlikte büyüyerek doğuma hazırlamış bulunmaktayız. Bu 116 gebemizin de çok sağlıklı devam eden gebelik süreçleri normal doğumla taçlandırıldı. Gebe okulumuz, 2019 yılında da kadın doğum uzmanlarımızla orada vatandaşlarımıza sunduğumuz sosyal hizmetleri destekleyen eğitmenlerimizin sayısındaki artışla birlikte çok daha nitelikli, kaliteli hizmet verecektir”şeklinde konuştu.


İlk doğumun sezaryenle gerçekleştirilmesinin sonraki gebeliklerin normal doğumla yapılması bakımından riskler taşıdığını anımsatan Özaydın, “Bu nedenle ilk gebelik, ilk doğum süreci bizim ehemmiyetle takip ettiğimiz süreçler oluyor. Zira primer sezaryenler bakanlığımızın da asıl işaret ettiği ilk doğumun, ilk gebeliğin normal yolla yapma yönünde bir teşvik. O yüzden canın dünyaya geliş aşamasında mümkün olduğunca daha az komplikasyon, daha az cerrahi dokunuş, daha az tıbbi müdahale ve en doğal olanın kişinin fıtratında olanın ön plana çıkarılmasıyla normal doğumun öncelenmesini merkeze almaktadır”diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş