YEREL HABERLER - 28 Nisan 2012 Cumartesi 17:11

``ŞİDDET KARŞITI BİLİNÇ`` DERSİ ÖNERİSİ

A
A
A
``ŞİDDET KARŞITI BİLİNÇ`` DERSİ ÖNERİSİ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hasan Çiçek, toplumda son günlerde artan şiddetin korkutucu bir hal aldığını belirterek, ``En etkili yol şiddet karşıtı bir bilinç oluşturmaktır. Bu da okullarda bir ders olarak verilerek yapılabilir`` dedi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Çiçek, şiddetin sınır tanımadan artmaya devam ettiğine dikkat çekti. Şiddetten herkesin nasibini aldığın kaydeden Dr. Çiçek, ``Son günlerde şiddet, özveriyle görevini yerine getirmeye çalışan doktor, öğretmen, memur gibi herkese yönelmeye başladı. Toplumumuz için korkutucu bir gelişme. Bu konuya hepimiz kafa yormalıyız. Şiddet hayatın her alanında karşımıza çıkıyor: Evde şiddet, okulda şiddet, sokakta şiddet, hastanede şiddet, kışlada şiddet, trafikte şiddet; dağda-bayırda şiddet, kentte şiddet, köyde şiddet. O halde şiddet tesadüfi ya da istisna değil, tam tersine çok yaygın olduğu gibi çeşitliliği ve dozu giderek artan bir olgu. Bu kadar yaygın olan şiddet karşısında takip edilebilecek en etkili yol, şiddet karşıtı bir bilinç oluşturmaktır. Bu da okullarda bir ders olarak verilerek yapılabilir. Böylece eğitim yoluyla şiddeti aza indirme imkânı da bulunabilir`` dedi.
Yeni kuşakların şiddet konusunda bilinçlendirilmesi durumunda şiddetin yaygın olmaktan çıkıp istisnai bir duruma dönüşeceğini belirten Doç. Dr. Hasan Çiçek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
``Zaman zaman şiddette bir hiyerarşi vardır. Güçlü güçsüz hiyerarşisi. Güçlü olan diğerine uyguluyor. Çocuk şiddet görüyor, o güçlü olduğunda bu sefer o şiddet uyguluyor. Hiyerarşinin ölçütü, güç oluyor. Şiddetin en kötü hak ihlali olduğu konusunda bilinçlenen insanlar, kendini kontrol etme becerisi göstererek, şiddetten uzaklaşacak ve normalleşecektir.``
DERSİN ADI ``ŞİDDET KARŞITI BİLİNÇ`` OLMALI
Doç. Dr. Hasan Çiçek, özgürlükçü ve her an geliştirilmeye müsait gibi görünen 4+4+4 eğitim sisteminin içinde böyle bir dersin konulabileceği söyledi. İkinci 4`te ya da son 4`ün başında böyle bir ders olabileceğini kaydeden Doç. Dr. Çiçek ``Yani lise 1. sınıfta da bu ders olabilir. Adını da ``Şiddet Karşıtı Bilinç`` olarak öneriyorum. Şimdiye kadar ``şiddet bilinci`` kavramı kullanılıyor. Bunun pek doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu kavram olumsuzluk bildiriyor. ``Cinayet bilinci`` kavramı neyi çağrıştırıyorsa o da onu çağrıştırıyor. Bunun yerine ``şiddet karşıtı bilinç`` kavramını öneriyorum. Çünkü ``şiddet bilinci`` kavramı, şiddet karşısında bilinçli olma anlamını vermiyor, eksik kalıyor. Oysa şiddet karşıtı bilinç, şiddet karşısında bir duruşu, düzeyi, mesafeyi anlatıyor. ``Şiddet karşıtı bilinç`` adı kulağa hoş gelmiyorsa dersin ismi, içeriği değişmeyeceği için ``İnsan ve Değerleri`` de olabilir. Her halükarda, insanın onurlu bir varlık olduğunun ve şiddetin bu onuru yok ettiğinin kavratılmasını amaçlayacak bir dersin etkili olacağını düşünüyorum`` şeklinde konuştu.
NEYİN ŞİDDET OLUP OLMADIОINI BİLMİYORUZ
Doç. Dr. Hasan Çiçek insanlar şiddet konusunda bilinçli olmadıklarını söyledi. Neyin şiddet olduğu neyin olmadığı konusunda toplumun bilgilenmeye ve bilinçlenmeye ihtiyacı olduğunu kaydeden Dr. Çiçek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
``Anne-babalar, büyükler, eğiticiler, çocuklara yönelik bazı şiddet davranışlarının şiddet olmadığı gibi yanlış ve yaygın bir kanaate sahipler. Çocukları zaman zaman hafif dövmenin bir hak olduğunun düşünüyorlar. Ya da toplum neyin şiddet olduğunu, neyin şiddet olmadığını bilmiyor. Şiddetin sınırının nerede başladığı, nerede sonlandığı bilgisine ve bilincine sahip değil. Bireyler şiddet uygulamadan sorunlarını çözebileceklerini ya da şiddetin hiçbir sorunu çözemediği konusunda bir farkındalığa ulaştırılmalıdırlar. İşte bunun için lise 1. sınıftan itibaren en az bir saatlik de olsa bir ders, bu handikap konusunda yeni kuşakların bilinçlenmesini sağlayacaktır. Bu ders, toplumsal bir bilinç oluşturma misyonunu tamamladığında, kaldırılabilir de. Bu ders şiddet duygusunun, şiddet davranışına dönüşmesini önleyebilmenin ya da öfkeyi kontrol edebilmenin insani bir gereklilik olduğu anlayışını yerleştirebilir. Böyle bir derste insanın değeri anlatılacak, şiddetin ne olduğu, ne olmadığı üzerinde durulacak, şiddetin her türü, örneğin istismarın, cinsel istismarın ne olduğu konusunda da öğrenciler bilgilendirilecektir. Mevlana, Yunus Emre, Popper, Arendt gibi bazı düşünürlerin ve kanaat önderlerinin şiddetle ilgili düşünceleri de bu derste materyal olarak kullanılabilecektir. Yetişkinler için de medyaya, yerel yönetimlere üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Medya bilinçlendirici programlar yapacak. Yerel yönetimler üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları genel ve yerel düzeyde toplantılar, paneller, seminerler, konferanslarla toplumumdaki yetişkinleri bilinçlendirecek ve toplumda şiddete karşı bir bilinç oluşturacak. Toplumda şiddete karşı bir duyarlılık oluşursa, toplum şiddeti ve şiddet eğilimini dışlarsa, şiddet bu kadar yaygın ve yoğun olmaktan çıkacaktır. Şüphesiz şiddetin gerilemesi için topyekün bir seferberlik gereklidir ama bu seferberliğin en önemli ayağı da eğitimdir. Gerek görülmesi halinde söz konusu dersin içeriğinin ve materyalinin hazırlanması konusunda bölümümüz de üzerine düşeni yapacaktır.``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Faslı yolcunun ölümüne neden olan taksiciye 9 yıla kadar hapis talebi Beyoğlu’nda taksiye binmek için el kaldıran Fas uyruklu Jamal Doumane’yi taksiye almadığı, bunun üzerine aracın bagaj kısmına vuran Doumane’yi inip darp sırasında yere düşürerek ölümüne neden olduğu iddia edilen taksicinin yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcılık, sanığın haksız tahrik indirimi ile 9 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Ölen Doumane’nin ailesi ise sanığın tahliye edildiğini düşünerek mahkeme başkanına saldırmak istedi. Beyoğlu’nda taksiye binmek için el kaldıran Fas uyruklu Jamal Doumane’yi taksiye almadığı ve bunun üzerine aracın bagaj kısmına eliyle vuran Doumane’yi inip darp sırasında yere düşürerek ölümüne neden olduğu iddia edilen taksici Doğan Güç’ün yargılanmasına devam edildi. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Doğan Güç ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya ölen Jamal Doumane’nin eşi ile kızı da ‘müşteki’ sıfatıyla katıldı. “Yerlerde sürünecek haldeyiz” Duruşmada beyanda bulunan ölen Doumane’nin eşi Fatima Krib, mahkemeye güveninin sonsuz olduğunu söyleyerek, “Eşim öldükten sonra evimin geçimini nasıl sağlayacağım bilemiyorum. Yerlerde sürünecek haldeyiz. Çocuklarım intihara kalkıştılar. Sanığın 10 veya 20 yıl değil müebbet almasını istiyoruz” dedi. Mütalaa açıklandı Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, olay günü Jamal Doumane’nin taksi sürücüsü olan sanık Doğan Güç’e araçla yanından geçtiği sırada binmek amacıyla el salladığı, sanığın durmadan devam ettiği sırada Doumane’nin aracın bagaj kısmına vurduğu ve kısa süre sonra sanığın aracı sağa çekerek araçtan indiği anlatıldı. Sert bir şekilde ittirerek yere düşürdüğü ve ölümüne neden olduğu belirtildi Açıklanan mütalaada, sanığın araçtan inerek direkt olarak Doumane’ye saldırdığı, Doumane’nin boğazını sıktığı ve tekme attığı sırada sert bir şekilde ittirmesiyle Doumane’nin yere düştüğü, bu şekilde hayatını kaybetmesine neden olduğu kaydedildi. Mütalaada, sanığın kastının ölüme yönelik olmadığı, yaralama kastıyla hareket ettiği, taraflar arasındaki kavganın başlamasına maktul Doumane’nin seyir halinde olan ve sanığın kullanımında bulunan taksiye vurması üzerine başladığı belirtildi. Haksız tahrik indirimi ile 9 yıla kadar hapsi talep edildi Mütalaada, sanık Doğan Güç’ün haksız tahrik altında ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan 6 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. “Çok pişmanım” Açıklanan mütalaaya karşı savunma yapan sanık Güç pişman olduğunu söyleyerek, “Karşı taraftan özür diliyorum. Böyle olsun istemedim. Çok pişmanım. Tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Sanığın tahliye edildiğini sanan aile, mahkeme başkanına saldırmak istedi Mahkeme Başkanı, sanığın savunmasını tutanağa geçirdiği sırada ölen Doumane’nin müşteki eşi ve kızı, sanığın tahliye edildiğini düşünerek duruma tepki gösterdi. Bulunduğu yerden Başkanın olduğu alana geçmek isteyen Doumane’nin kızı Chaimae Doumane’yi salonda bulunan güvenlik görevlileri engelledi. Daha sonra müşteki aile duruşma düzenini bozdukları gerekçesiyle duruşma salonundan dışarı çıkarıldı. Tutukluluk halinin devamına hükmedildi Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Doğan Güç’ün tutukluluk halinin devamına ve taraf avukatlarına açıklanan mütalaaya karşı savunma hazırlayabilmeleri için süre verilmesine hükmederek duruşmayı erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Doğan Güç’ün ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Hatay Depremde ayakta kalmayı başaran altından yol geçen cami, görünümüyle dikkat çekiyor Hatay’da altından araç ve yaya geçebilen yol bulunan cami, depremde yıkılmayarak ayakta kalmayı başardı. Yıllara meydan okuyan cami, görünümüyle de görenlerin dikkatini çekiyor. Asrın felaketinde Hatay’da binlerce binanın yanında camilerde yıkılmıştı. Sayılı sağlam caminin kaldığı Antakya ilçesinde ayakta kalmayı başaran camilerden biri de Narlıca Mahallesi’nde bulunan Merkez Camii oldu. Depremde minaresi zarar gören caminin dikkat çeken özelliğiyse altından yol geçiyor olması. Yıllara meydan okuyan ve altından yaklaşık 2 metre yüksekliğinde, 1 metre 80 santim genişliğinde yol geçen cami, görünümüyle dikkat çekiyor. Bölge halkı evlerine gitmek için araçlarıyla ve yaya olarak caminin altından geçen yolu kullanabiliyor. "Yıllardan beri altından yol geçiyor" Narlıca Mahallesi’nde yaşayan Cuma Bulut, depremde zarar gören minarenin tadilatının devam ettiğini belirterek, "Ben doğma, büyüme buralıyım. Burası Narlıca Merkez Camii. Yıllardan beri altından yol geçiyor. Deprem dolayısıyla minaresi zarar gördü, kendi yıkılmadı. Minarenin tadilatı var. Altından araçta geçiyor" dedi. "Bu tür yapıları sadece Karadeniz’de görüyorduk" Hataylı gezgin Kemal Korkmaz, yürüyüş yaptığı esnada görünümüyle dikkat çeken camiyi fark ettiğini belirterek, "Dün buraya gezi yaptım, böyle ilginç bir yapı gördüm. Ardından da ilginç yapının fotoğrafını çektim. Çok güzel, ilginç duruyor. Bu tür yapıları sadece Karadeniz’de görüyorduk. Burayı da görmüş olduk ilginç duruyor, beğendim. Depremde zarar görmedi, sadece minaresi hafif zarar gördü" ifadelerini kullandı.
Hatay 60 yaşından sonra fırçayı eline alan vatandaşlar ortaya sanat eserleri çıkardı Hatay’ın İskenderun ilçesinde 60 yaş üstü vatandaşlar tarafından ortaya çıkarılan sanat eserleri vatandaşların beğenisine sunuldu. Hatay Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde Antakya ilçesinde hizmet veren Gündüzlü Bakım ve Aktif Yaşam Merkezi, depremi yaşayan 60 yaş üstü vatandaşları hayata tutundurdu. Depremin ardından zor günler geçiren 60 yaş üstü vatandaşlar, ilerleyen yaşlarına rağmen sanattan geri kalmadı ve hayatlarında ilk kez ellerine aldıkları fırça ile ortaya eşsiz eserler çıkardı. Ortaya çıkarılan eserler, İskenderun ilçesinde bulunan bir alışveriş merkezinde düzenlenen sergide vatandaşların beğenisine sunuldu. Hatay Gündüzlü Bakım evi Aktif Yaşam Merkezi Sorumlusu Ali Dalioğlu, "Aktif Yaşam Merkezimiz, huzurevine bağlı bir merkez, Türkiye’de 6 ilde pilot bölge olarak açılmış bir merkez. Depremden önce Ocak ayında fiili olarak çalışmalarımıza başladık, aktif yaşam merkezinde. Deprem sebebiyle de maalesef 3 ay ara verip tekrardan Haziran ayında tekrardan merkezimizi faaliyete geçirdik. Buradaki amacımız aktif yaşam merkezinde 60 yaş üstü kendine bakabilen herhangi bir ruhsal rahatsızlığı olmayan yaşlıları, tükenmişlikten çıkarıp üreterek hayata bağlayabilmek. Şu an Aktif Yaşam Merkezimize 72 tane aktif yaşlımız geliyor. Merkezimizde; resim, ahşap boyama ve takı tasarım kurslarına katılıyorlar. Bugün İskenderun’dayız şu an yaşlılarımızın yaptığı çok güzel eserleri gördünüz. Amacımız bu eserleri başkalarına da beğendirmek, yaşlılarında bir şeyler yapabildiğini herkese gösterebilmek. Merkezimizdeki yaşlılar hayatları boyunca belki ellerine fırça almamış, fırça darbesi vurmamış, herhangi bir el becerisi olmamış kişilerdi ama çok şükür bize o yeteneklerini belki 70 yaşından sonra ortaya çıkarttık. Sonra da ortaya böyle güzel eserler çıkarttılar ve şu an bunları burada sergiliyorlar” ifadelerini kullandı. 6 Şubat depremlerinde 8 kaybı olan ve Aktif Yaşam Merkezinde yeniden hayata tutunan 80 yaşındaki Kamuran Koyuncuoğlu, "Çok ağır şeyler yaşadım bana hiç onu sorma, benim aileden 8 tane kaybım var. Buraya evden çıkıp gelişimiz bizim için bir ilaç kadar önemli orada arkadaşlarla muhabbetimiz oluyor sohbetlerimiz oluyor, boya yapıyoruz, örgü ve boncuk işi yapıyoruz teselli oluyoruz" şeklinde konuştu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen sergi açılışının ardından vatandaşlara konser verildi.
Balıkesir Cihat Yaycı Balıkesir Üniversitesinde "Mavi Vatan"ı anlattı Mavi Vatan doktrinini geliştiren ilk kişilerden birisi olan Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Balıkesir Üniversitesinde gerçekleştirilen konferansta; “Mavi Vatan” doktrini çerçevesinde Türkiye için denizlerdeki mücadelenin önemini anlattı. Balıkesir Üniversitesinde Gençlik Haftası Bilim, Kültür, Sanat ve Spor Etkinlikleri kapsamında Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın konuşmacı olduğu Mavi Vatan ve Coğrafya başlıklı bir konferans düzenlendi. Konferans BAÜN Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Şehit Polis Fethi Sekin Konferans Salonu’nda düzenlendi. “Denizlerdeki mücadele, gelecek mücadelesidir” Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan konferansta konuşan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Mavi Vatan doktrini çerçevesinde denizlerdeki mücadelenin Türkiye için önemine dikkat çekti. Türklerin köklü tarihi boyunca denizci bir toplum olduğunu belirten Doç. Dr. Cihat Yaycı, denizlerin sahip olduğu kaynaklar ile bitmek tükenmek bilmeyen bir zenginlik olduğunu dile getirdi. Yaycı, Türkiye için denizlerdeki mücadelenin sadece bir su mücadelesi olarak görülmemesi gerektiğini, ortaya konulan mücadelenin gelecek mücadelesi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin denizlerdeki egemenlik alanı ve münhasır ekonomik bölge kavramlarının da altını çizen Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, konferansta Mavi Vatan ve Gök Vatan kavramları ile Coğrafya konularında da paylaşımlarda bulundu. Konferans, soru-cevap bölümünün ardından Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu ve Balıkesir Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Yücel Oğurlu tarafından Doç. Dr. Cihat Yaycı’ya çiçek ve hediye takdimi ile sona erdi. Düzenlenen konferansa; Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Nurettin Alkan, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, İl Emniyet Müdürü Hasan Yiğit, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt ve Prof. Dr. Murat Doğdubay, senato üyeleri, Altıeylül Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Karakaş, sivil toplum kuruluşları yöneticileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.