GENEL - 20 Şubat 2018 Salı 14:17

Van’da okuma yazma seferberliği start aldı

A
A
A
Van’da okuma yazma seferberliği start aldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın himayelerindeki okuma yazma seferberliği, Van’da start aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın himayelerindeki okuma yazma seferberliği, Van’da start aldı.


Tüm yurtta uygulamaya konulan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın himayelerindeki okuma yazma seferberliği, Van’da start aldı. Berivan Kültür ve Sanat Merkezinde düzenlenen okuma yazma seferberliği açılış törenine İpekyolu Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Cemil Öztürk, İpekyolu İlçe Milli Eğitim Müdürü Şükrullah Yavuzer, Halk Eğitim Müdürü Zafer Kayakeser ve kursiyerler katıldı. Törende açılış konuşmasını yapan İpekyolu Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Cemil Öztürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde, okur yazarlık seferberliğinin başlatıldığını anımsattı. Seferberliğin çok anlamlı ve yerinde olduğunu anlatan Öztürk, "Bizler ’Oku’ diyen bir dinin mensuplarıyız. Okumak ve yazmak, bu dünyayla ilgili olduğu gibi bize emredilen dinin öğrenilmesi gereken bir görevdir. Aynı zamanda çocuklarımızın eğitimlerine katkı sunmak adına okuma yazma öğrenmek çok önemli. Belediyemiz ve kaymakamlığımız bünyesinde açtığımız okuma yazma kurslarıyla seferberliğe olan desteği vermeye devam edeceğiz. Bundan sonra ki süreçte de ilçe sınırları içerisinde okuma yazma bilmeyen kimse kalmayacak" dedi.


Tüm kurumların koordineli olarak seferberlik için üstüne düşen vazifeyi yerine getireceğini anlatan Öztürk, "Bu anlamda özellikle halk eğitim merkezimizin önemli çalışmaları var. Şuan da 84 kursumuzda bin 200 kişiden fazla kursiyerimiz, kurslarda okuma yazma öğreniyor. Bundan sonrada bu kursumuzu yılsonuna kadar 200 kursa tamamlayıp, 2 bin 500 kişinin kursumuzdan faydalanmasını sağlayacağız. Kursumuzu başarılı bir şekilde bitiren 51 arkadaşlarımızı teşvik etmek amacıyla nisan ayında gezi programı düzenleyeceğiz. Gezi kapsamında kursiyerlerimizin talebi doğrultusunda İstanbul, Çanakkale ve Güneydoğu Anadolu turu düzenleyeceğiz” ifadelerini kullandı.


Okuma yazma seferberliğinin özellikle bayanların kendilerini ifade etmeleri açısından önemli olduğunu belirten vatandaşlar ise, “Arkadaşlarımız burada kendi ayakları üzerinde durmanın ne olduğunu bildiler. Ben tüm arkadaşlarımız adına başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum” dediler.


İlk defa diploma almanın gururunu yaşadığını belirten 60 yaşındaki Gülindan Çeliker isimli kursiyer de, “Daha önce okuma yazma bilmiyordum, yeni öğrendim. Çok mutluyum. İlk diplomamı aldım ikincisini de alacağım. Ben herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.


Birinci kademe okuma yazma sertifikasını alan 57 yaşındaki Antika Ayaz da, “Daha önce bir harf bile bilmiyordum. Şimdi ise öğrendim. Allah herkesten razı olsun” ifadelerine yer verdi.


Halk Eğitim Merkezi usta öğreticisi Tacizer Çiftçi ise bayanların kurslara olan katılımın takdire şayan olduğunu belirterek, “Eğitim verdiğimiz kurslar mesleki kurslar olduğu için evlerine katkı sunuyorlar. Yani balık yemesini değil, balık tutmasını öğretiyoruz. Böyle bir çalışma yapıyoruz. Bunun yanında Allah’ın ilk emri ‘oku’ olduğuna göre bunu örnek almamız lazım. Şu anda başlatılan okuma yazma seferberliğinden dolayı köylerde, mahallelerde bir kalkınma oldu. Kadınların katılımını gördüğümüz zaman bir bayan olarak gerçekten çok gurur duyuyorum. Kurslara ilk başladığımızda bayanlarımızın kendilerini ifade edemediğini gördük. Hangi yeteneklerinin olduğunu görmeleri, bunu geliştirip sanata dönüştürmeleri ve bunu ticarete dönüştürüp evlerine katkıda bulunmaları gerçekten olağanüstü bir durum oldu. Ben bu projeden dolayı Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere İpekyolu Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Cemil Öztürk ve herkese teşekkür ediyorum” dedi.


Halk Eğitim Merkezi Eğitimcisi Ayten Oktay da, “Öncelikle okuma yazmanın bir bayan için öneminin büyük olduğunu belirtmek istiyorum. Kadınların her alanda olmalarını istiyoruz. Eskiden kadınlarımız bu tür programlara katılmazdı. Ama şu gerek İpekyolu Kaymakamlığı gerek belediye, milli eğitim ve halk eğitim müdürlüğü işbirliği çerçevesinde çok güzel etkinlikler düzenlendi. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.


Tören, daha önce düzenlenen birinci ve ikinci kademe okuma yazma kursunu başarıyla tamamlayanlara sertifikalarının verilmesi ve devam eden kursların gezilmesi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara "Yeni dönem dijital ticaret sistemine bir an önce adapte olmalıyız” Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi düzenlendi. Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi, “KOBİ’lerde Dijitalleşme, Markalaşma ve Uluslararasılaşma” ana temasıyla ASO Zafer Çağlayan Salonunda düzenlendi. ASO-TBD iş birliği ile gerçekleştirilen KOBİ24’de Türkiye ekonomisinin lokomotifi KOBİ’ler bilişimde değişim ve dönüşüm için kamu otoriteleri, üniversiteler, finans kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. “Yeni dönem dijital ticaret sistemine bir an önce adapte olmalıyız” Burada konuşan ASO Yazılım Komitesi Başkanı Nuray Başar, günümüz dünyasında dijitalleşme, markalaşma ve dünyaya açılma isteğinin artık her sektör için vazgeçilmez hale geldiğini dile getirerek, “İşletmelerin bu konulara hakim olmaları ve stratejilerini bu doğrultuda belirlemeleri oldukça önemlidir. Bu dönüşüm, özellikle yapay zeka, otonom robotlar, büyük veri, yenilenebilen enerji teknolojileri, bulut bilişim, giyilebilir teknolojiler, akıllı sensör teknolojileri ve siber güvenlik gibi teknolojiler ve ürünler vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Dijitalleşme ile küresel gelişmeleri ve kendi dinamiklerimizi çözümleyerek, etkili politikalar geliştiren, teknoloji üreten ve rekabetçi olan bir şirket haline gelebilirsiniz. Geçmiş zamanda bulunduğu coğrafyadan çıkmaya korkan şirketler, bugün tüm dünyaya birkaç saniye içinde ürün ve hizmetlerimizi tanıtma şansına sahip. Bu nedenle; yeni dönem dijital ticaret sistemine de bir an önce adapte olmalıyız” ifadelerini kullandı. Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0’la birlikte her şeyin çok hızlı bir şekilde geliştiğine ve dönüştüğüne dikkati çeken Başar, Endüstri 4.0’ın bütün parametrelerini kullanan sanayi kuruluşlarının yanı sıra merdiven altı olarak adlandırılan işletmelerin de dijitalleşmeyi kullandığını kaydetti. “Dijital dönüşümü benimsemek, kavramak ve bir şansa dönüştürmeyi başarmak zorundayız” Tüketim toplumu olmaktan çıkıp bir an önce üretim toplumuna dönüşmek gerektiğine vurgu yapan Başar, “Üreten toplumun bireyleri daha bağımsız, daha yetenekli, daha bir dayanışma kültürünü ve adil yaşamayı benimseyen insanlardır. Dijital dönüşümü benimsemek, kavramak ve bir şansa dönüştürmeyi başarmak zorundayız” dedi. “Üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesi dünyada 60’ıncı sıradayken KOBİ’lerin sıralamasının 20’lere inmesi mümkün gözükmüyor” Mehmet Cansız ise Türkiye’nin Rekabet Gücü Endeksi’nde 47’nci, Dijital Rekabet Gücü Endeksi’nde 52’nci ve İnovasyon Endeksi’nde 37’nci sırada olduğunu kaydederek, “Genel Endeks’te 40 ila 52’nci sıra arasında dolaştığımızı görüyoruz. Devletin verimliliğini ise 38 ila 57 arasında dolaştığı gözükmekte. Diğer taraftan, yine İnovasyon Endeksi’nde 2007’de 45’inci sıradayken 2022’de dünyada 37’nci sırada yer alıyoruz. Benzer şekilde İnovasyon Endeksi’nin verileri de aynı şeyi söylüyor. Türkiye’nin son 15 yılda belirli bir çerçevede o kırılımı sağlayamayacak şekilde bir değişim yaşadığını görüyoruz. Türkiye’deki üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesi dünyada 60’ıncı sıradayken Türkiye’deki KOBİ’lerin sıralamasının 20’lere inmesi mümkün gözükmüyor” değerlendirmesinde bulundu. “KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek ve çözümlere destek vermek ASO’nun temel misyonları arasında” ASO olarak değişen dünyaya adapte olmaya çalıştıklarını ifade eden Cansız, “ASO bundan önceki dönemde ulusal ve bölgesel kalkınmada rol alacak önemli projeler gerçekleştirdi. Teknopark’ı ve vakfı olan, eğitim ve mesleki eğitim konusunda önemli faaliyetler yürüten, AB ve Dünya Bankası ile çeşitli projeler yürütmüş, sanayide kritik rol oynayan ve Ankara sanayisini dönüştürmeye yönelik çalışmalara devam eden bir kurum rolünde. Son olarak faaliyetlerden bir tanesi de sanayinin dönüşümü için model fabrikanın kuruluşu olarak görebiliriz. Yeni dönemde ise geleneksel yaptığımız faaliyetlerin yanı sıra ASO’nun AR-GE yenilik, Start-up teknoloji girişimcilik, dijital ve yeşil dönüşüm ve yenilikçi sınıf üzerine daha ağırlıklı bir şekilde çalışma prensibi üzerinden hareket ederek bir çerçeve hazırladık. Burada önemli olan KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek, ölçeklenebilir çözümlere destekler vermek ve üyeler arasındaki ilişkileri güçlendirmek ASO’nun temel misyonları arasında” ifadelerini kullandı.
Tokat Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor Tokat Kalesi, film ve romanlara konu olan Drakula olarak bilinen Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası’nın 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkıyor. 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle kale kapılarına zincir vurulduğunu söyleyen tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Fatih’in elinde Drakula’nın kellesinin bulunduğu heykel ile restorasyonun tamamlanarak bu kalenin yeniden açılmasını bekliyoruz” dedi. Drakula olarak bilinen ve film ile romanlara konu olan Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası 3’üncü Vlad Dracul’un 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkan Tokat Kalesi’nde, 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerine kapılarını kapattı. Aradan geçen 15 yıla rağmen restorasyon çalışmalarında bir ilerleme olmayınca tarihi kale açılacağı günü bekliyor. “Drakula’nın esir tutulduğu yer Tokat Kalesi’dir” Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’in Tokat Kalesi’nde esir tutulduğunu ve Drakula efsanesinin kaynağının buradan geldiğini vurgulayan tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Eflak vilayetinin beyinin oğlu Vilad Tepeş’in bulunduğu Tokat Kalesi’ndeyiz. Namı değer Kazıklı Voyvodadır. Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Han ile aynı sarayda büyümüştür. Ve ihanet sonucunda bu zindanlarda tutulmuştur. Bu zindanların altında geçitler mevcuttur. Fatih Sultan Mehmet Han o dönemde Kazıklı Voyvoda Vilad Tepeş’i buraya getirdiğinde şehri doğrudan götürmüyor. Buradaki mağara ve geçitleri kullanarak şehrin içinde gezdiği de söyleniyor. Yurt içi ve yurt dışında insanlar Tepeş ile alakalı Romanya’da doğdu büyüdü ve oraları mekânı olarak göstermeye çalışıyorlar. Vilad Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Bu adam vampir film, hikâye ve romanlarına esin kaynağı olmuştur. Bu esin kaynağının sebebi de o dönemde yaşayan Türk atalarını kazığa germiştir ve kanlarını içmiştir. Bu durum neticesinde de Fatih Sultan Mehmet Han onun kellesini alarak İstanbul’da gezdirmiştir. Bizim dileğimiz de buraya bir heykel yapılmasıdır. Fakat bu heykelin de Fatih’in heykeli olması yönündedir. Fatih’in elinde Tepeş’in kellesinin bulunduğu bir heykel olabilir. Böyle bir heykel ile Tokat kalesi turizme açılabilir. Tokat Kalesinde 8 yıldır süren restorasyon çalışmasından ötürü kaleye bir türlü gelemiyoruz. Geldiğimiz neticede kapıları da görüyorsunuz zincirli buluyoruz. Restorasyonun bir an önce başlayarak başlayıp bitmesi için mücadele ediyoruz. Biz Türk halkı olarak Tokat Kalesinde bir heykel yapılmasını talep ediyoruz. Buradan Vakıflar Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı ve bu alanda görevli olan mercilere sesleniyorum. Bizim tarihimiz Fatih’tir, Osmanlı’dır. Biz bu tarihimizin yaşatılmasını istiyoruz. Kont Drakula Tokat Kalesi’nde esir tutulmuştur. Biz de Fatih’in heykelinin yapılmasını istiyoruz. Heykel de istediğimiz özellikler de şunlardır. Heykelde Fatih Sultan Mehmet Han’ın elinde Drakula’nın başının bulunduğu şekliyle bir heykel talep ediyoruz. Biz tarihimize sahip çıkıyoruz ve biz tarihimizle güçlü bir milletiz ve güçlü olmaya da devam edeceğiz” dedi. Gazioğlu, Tokat Kalesi’nin dünya çapında bir özelliği olduğunu belirterek, Drakula’nın burada esir tutulduğunun ve atalarına verdiği zararın bedelinin ödenmesi gerektiğini vurguluyor. Restorasyonun bir an önce tamamlanmasını isteyen vatandaşlar, bu tarihi yapıya dünya genelinde daha fazla dikkat çekilmesi için heykel talebinde bulunuyor.