GENEL - 21 Ocak 2021 Perşembe 10:46

(Özel) Pandemi kısıtlamaları kitap okuma oranını arttırdı

A
A
A
(Özel) Pandemi kısıtlamaları kitap okuma oranını arttırdı

Tüm dünyada korona virüsle mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamalar, Van’da kitap okuma oranını arttırdı.

Tüm dünyada korona virüsle mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamalar, Van’da kitap okuma oranını arttırdı.


Van’da, korona virüs salgını nedeniyle sokağa çıkma süreleri kısıtlanan vatandaşlar, evdeki vakitlerini kitap okuyarak değerlendiriyor. Korona virüs salgını nedeniyle zamanlarının büyük bölümünü evlerinde geçiren vatandaşların kitap okuma alışkanlığında büyük artış gözlendi. Salgından korunmak için ’evde kal’ çağrılarına destek veren vatandaşlar, günlerinin büyük bir bölümünü kitap okuyarak değerlendiriyor. 7’den 77’e her yaştan insanın kitap okumak için kentin tek halk kütüphanesine geldiğini belirten Van Halk Kütüphanesi Müdiresi Aysun Dinçer Bektemir, bunun üye sayısını da olumlu etkilediğini söyledi. Korona virüs pandemisinin ilk başlarında insanların çekinerek kütüphaneye geldiğini aktaran Bektemir, “İnsanlar ilk başlarda neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Bunun yanında yine belli bir süre kapalı kaldık. O yüzden okuyucu sayımızda azalma olmuştu ama ondan sonra insanlar daha çok kütüphaneye gelmeye başladılar. Okulların kapanması nedeniyle adeta eğitim yükünü biz göğüsledik. İnsanlar normalde geldiklerinde bir kitap alırken pandemiden sonra 3-5 kitap almaya başladılar. Yine 65 yaş sınırlaması nedeniyle dışarıya çıkamayan anneleri, babaları, dedeleri veya nenelerinin yönlendirmesiyle kütüphaneye gelenler oldu. Dedesine veya ninesine kitap almak için kütüphaneye gelen 17-18 yaşındaki gençlerden, kütüphanemize üye olanlar oldu. Bu da bizleri ziyadesiyle mutlu etti” dedi


Van Halk Kütüphanesine 27 bin 413 kişinin üye olduğunu dile getiren Bektemir, 2019 yılında 130 bin kişinin ziyaret ettiği halk kütüphanesini, 2020 yılında bu sayının 80 bin olduğunu kaydetti. Bu düşüşte kütüphanenin kapalı olmasının yanı sıra insanların ilk başlarda korktuğu için gelememesinin etkili olduğunu vurgulayan Bektemir, zamanla bunun aşıldığını söyledi. Halk kütüphanesinin ücretsizdir olduğunu ve TC’sini ibraz eden her vatandaşın üye olabildiğine dikkat çeken Bektemir, “Üyelerimiz, yetişkin bölümlerinden 3, çocuk bölümünden 5 kitap alıp 15 gün süreyle evlerine götürebilirler. İstemeleri halinde bir 15 gün daha süreyi uzatabiliyoruz. Yani bir ay kitap okuyucu da kalabiliyor” ifadelerini kullandı.


Van Halk Kütüphanesinde korona virüs ile mücadele kapsamında tüm kuralların uygulandığını da sözlerine ekleyen Bektemir, “Kitaplar okuyucudan geldiği zaman belli bir süre bekletildikten sonra raflara bırakılıyor. Kütüphaneye ateşi ölçüldükten sonra girebilen okuyucular, belli sayılarla içeri alınıyor” diye konuştu.


Korona virüs pandemisi nedeniyle kütüphanenin saat 10.00 ila 16.00 arası hizmet verdiğini dile getiren Bektemir, “İnşallah her şey normale döndüğü zaman kütüphanemizde normal mesai saatimiz olacak. Aynı zamanda cumartesi günü de açık olacağız” dedi.


Vatandaşlar ise evlerde kaldığı için canlarının sıkıldığını ve bu nedenle kitap okumaya başladıklarını söyledi. Kimi vatandaşlar haftada bir kitap okuduğunu ifade ederken, kimileri ise haftada üç kitap bitirebildiğini söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.