KÜLTÜR SANAT - 23 Eylül 2024 Pazartesi 15:22

Çobankale’nin belgeseli çekildi

A
A
A
Çobankale’nin belgeseli çekildi

Yalova’nın tarihi ve kültürel mirasının en somut örneklerinden biri olan ve arkeolojik kazı çalışmaları devam eden Çobankale’nin belgeseli çekildi. "Dragon Vadisi’nin Saklı Muhafızı: Çobankale” adlı belgesel, kalenin stratejik önemini, tarihi sırlarını ve bölgedeki arkeolojik keşifleri tüm detaylarıyla gözler önüne seriyor.


Yapımcılığını Yalova Dağcılık Kulübü Başkanı Yusuf İşsever’in üstlendiği belgeselin yönetmenliğini Yahya Al gerçekleştirirken yardımcı yönetmen olarak Berkay Zengin, görüntü yönetmeni olarak Muhammed Taha Cuman projeye katkı sağladı. Belgeselin genel koordinatörlüğünü Bilal Ceylan üstlenirken, seslendirme profesyonel ses ve dublaj sanatçısı Yunus Yeşilöz tarafından yapıldı. Bölge kazıları, 2017 yılından bu yana sanat tarihçisi Doç. Dr. Selçuk Seçkin ve ekibi tarafından sürdürülüyor.


Belgeselde, sanat tarihçisi Kazı Başkanı Doç. Dr. Selçuk Seçkin’in rehberliğinde Çobankale’nin gizemli yönlerine de ışık tutuluyor. Yapılan kazılarda, kalenin surlarının yapımında ölü askerlerin kemiklerinin kaynatılarak kullanıldığına dair keşifler ortaya çıkarıldı. Kalenin kapısının batı tarafında yer aldığı tespit edilirken, şapel içerisinde bulunan iki din adamının kalıntıları da kalenin dini yaşamına dair önemli bilgiler sunuyor. Bu arkeolojik keşifler, Yalova’nın tarihî derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.


Prof. Dr. Halil İnalcık’ın Dragon Vadisi’nin Osmanlı tarihi açısından büyük bir önem taşıdığını ve Osmanlı Devleti’nin başlangıcını işaret eden Bafeus Muharebesi’nin burada yapıldığını bahsettiği yer olan Yalova Ayazma köyünde bulunan Dragon vadisi pek çok tarihi mirası içerisinde barındırıyor.


Belgeselin fragmanı büyük bir ilgiyle karşılanmış, izleyicilerden yoğun bir talep görmüştü. Nihayet, belgeselin tamamı yayına girdi ve hem tarih meraklılarının hem de kültürel keşiflere ilgi duyanların beğenisine sunuldu. Çobankale, Bizans tarihçisi Anna Komnini tarafından da bahsedilen, ünlü arkeolog Clive Foss tarafından keşfedilen bir bölge olarak dikkat çekiyor. Kalenin ve Dragon Vadisi’nin tarihî önemi, belgesel aracılığıyla geniş kitlelere aktarılıyor.


Yapımcı Yusuf İşsver, Çobankale’nin tarih boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığını ifade etti. İşsever, kazı çalışmaları devam eden tarihi mekanın belgeseliyle Yalova Film Festivali’nin Kültürel Miras kategorisinde yarışmaya girdiğini belirterek, “Doğma büyüme Yalovalıyım. Yalovalı olduğum için de ilimin tanıtılmasında rol üstlenmek istiyorum. Bu anlamda ne yapabiliri mi düşündüğümde bu belgesel fikri aklıma geldi. Daha sonrasında beraber çalışma yürüttüğümüz ekip arkadaşlarımla birlikte belgeseli çekmeye karar verdik. Yalova’nın tanıtımında da rol almasını umuyoruz. Arkada çalışan bir profesyonel bir ekip var. Çok kısa süremiz vardı. 4 gün gibi kısa bir sürede, 12 kişilik bir ekiple bu belgeseli yarışmaya yetiştirmeyi başardık. Bildiğimiz kadarıyla Çobankale’de bu tarz detaylı belgesel yapılmadı. Şuan çektiğimiz bu belgeselle Çobankale’yi ülkemize ve dünyaya tanıtmayı planlamaktayız” diye konuştu.



Çobankale’nin belgeseli çekildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan yaylalarından köylere uzanan zorlu kış mesaisi Erzincan’da kış mevsiminin etkisini artırmasıyla birlikte, karla kaplanan köylerde besiciler zorlu şartlar altında hayvanlarının bakımını sürdürmeye devam ediyor. Yaz aylarında küçükbaş hayvanlarını yaylalarda otlatan besiciler, kar yağışının başlamasıyla birlikte köylerine dönerek kışlık besleme dönemine geçiyor. Kar kalınlığının yer yer metreleri bulduğu köylerde günün büyük bölümünü hayvanlara ayıran besiciler, yaz aylarında büyük emeklerle istifledikleri ot, yonca ve samanı kar tabakasının altından çıkarıyor. Zorlu koşullara rağmen besiciler, kızak ya da yük hayvanları yardımıyla taşıdıkları yemleri, ezdikleri kar örtüsünün üzerine sererek küçükbaş hayvanlarını besliyor. Hayvanların yeterli beslenmesi için bu zahmetli süreç günde 2 ila 3 kez tekrarlanıyor. Besiciler, yemden tasarruf sağlamak amacıyla zaman zaman koyun sürülerini karla kaplı arazilere çıkararak kuru ağaç dalları ve köklerle beslenmelerini sağlıyor. Soğuk hava, tipi ve kar yağışına rağmen hayvanların bakımını aksatmayan besiciler, gece gündüz demeden mesailerini sürdürüyor. Zor kış şartlarının hayvancılığı olumsuz etkilediğini belirten besiciler, bu dönemde hayvan sağlığının büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Erzincan’da karla kaplı köylerde devam eden bu zorlu mesai, besicilerin emek ve fedakârlıkla sürdürdüğü hayvancılık faaliyetlerinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. İlkbahar aylarının ortalarına kadar devam eden kış mesaisi, bölge hayvancılığının ayakta kalmasında önemli rol oynuyor.
Manisa Genç kardeşlerden Sarıgöl ekonomisine 700 bin fidan hamlesi Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde genç girişimci kardeşler Aytaç ve Ahmet Ünlükoç, 25 farklı üzüm çeşidinde bu yıl 700 bin fidan üretim hedefiyle hem bölge tarımına hem de istihdama güçlü bir ekonomik katkı sağlıyor. Fidan üretiminde 2 bin 500 kişiye istihdam sağlandığı öğrenildi. Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Ahmetağa Mahallesi’nde genç girişimci kardeşler Aytaç ve Ahmet Ünlükoç, bağ fidanı üretiminde önemli bir başarıya imza atıyor. Ünlükoç kardeşler, 2 dekarı sera olmak üzere toplam 28 dekar açık alanda; 300 bin açık köklü, 300 bin tüplü ve 100 bin aşılı olmak üzere bu yıl 700 bin adet üzüm fidanı üretmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz yıl 140 bin adet fidan üretimi gerçekleştiren kardeşler, kısa sürede üretim kapasitelerini artırarak Sarıgöl ekonomisine ve bölge tarımına katkı sağlamayı amaçlıyor. "Hayalim her zaman kendi işimi kurmaktı" Üretici kardeşlerden 26 yaşındaki Aytaç Ünlükoç, üniversitede inşaat bölümünden mezun olduktan sonra yaklaşık 4 yıl çeşitli inşaat firmalarında ve farklı sektörlerde çalıştığını belirterek, "Hayalim her zaman kendi işimi kurmaktı. Abim Ahmet Ünlükoç ile düşüncemiz her zaman üretimden yana oldu. Bölgemizde bağcılık yaygın olduğu için girişimimiz bağ fidanı üretimi oldu. Geçen yıl ortalama 140 bin fidan ürettik. Bu yıl hedefimiz 700 bin fidan. Satışlarımızı ağırlıklı olarak Ege Bölgesi’ne, kısmen de Orta Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerine yaptık. Hayalimiz birkaç yıl içinde yurt dışı pazarına ulaşmak" dedi. Son 5 ayda 2 bin 500 kişiye istihdam Üretim sürecine ilişkin bilgi veren Aytaç Ünlükoç, "Aralık ve ocak aylarında fidan çelik alımı yapıyoruz. Şubat ayında tüp (kese) dolumu, mart ve nisan aylarında ise aşı ve dikim işlemleri gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 5 aylık bu yoğun üretim maratonunda toplam 2 bin 500 işçi çalıştırıyoruz" diye konuştu. Fidanlarla 25 farklı üzüm çeşidi üretiliyor Ünlükoç kardeşler; Sultaniye, K7, S1, Thomson, Mevlana, Superior, Crimson, Antep Karası, Red Globe, Alphonse, Michele Palieri, Cardinal, Şiraz, Merlot, Boğazkere, Öküzgözü başta olmak üzere toplam 25 farklı üzüm çeşidinin fidanını ürettiklerini, ayrıca talebe göre farklı üzüm çeşitlerinin de üretimini yaptıklarını ifade etti. "Vizyonumuz kaliteli ve güvenilir fidan üretimi" Kardeşlerden 29 yaşındaki Ziraat Mühendisi Ahmet Ünlükoç ise, "7 yıldır özel bir zirai ilaç firmasında Ege Bölgesi satış temsilcisi olarak çalışıyorum. Kardeşimle çıktığımız bu yolda vizyonumuz; kaliteli, sağlıklı ve güvenilir fidan üretimi yapmak. Hayal kurduk, düşündük ve hayata geçirdik. Uzun yıllardır pazarlama alanında çalışıyoruz. Doğru ve bilinçli üretim yaptığımız sürece pazarlamada sorun yaşayacağımızı düşünmüyoruz" dedi. İki mühendis kardeş, üzüm fidanının yanı sıra 20 bin adet zeytin fidanı ve çeşitli meyve fidanlarının da üretimini yaptıklarını, Türkiye’nin her yerine kargo ile fidan gönderdiklerini kaydetti.