GENEL - 28 Şubat 2015 Cumartesi 16:33

Engelli Minik Muhammet Enes Azmiyle Örnek Oluyor

A
A
A
Engelli Minik Muhammet Enes Azmiyle Örnek Oluyor

Yozgat’ta doğuştan iki eli ve bir bacağı olmayan Muhammet Enes, neşesi ve azmi ile herkese örnek oluyor.
Dirsekten itibaren iki eli ve sağ bacağı olmayan Muhammet Enes Sarı (7), jimnastik eğitiminde yaptığı hareketler ve azmi ile diğer çocuklara örnek oluyor. Babası İbrahim Sarı tarafından kilo almasını önlemek için jimnastik sporuna yönlendirilen Muhammet Enes, arkadaşlarıyla birlikte spor yapıyor. Minderde takla atıp, kum torbasını yumruklayan Muhammet Enes, azmi ile herkese örnek oluyor.
Jimnastik Antrenörü Mevlüt Öz, Muhammet Enes ilk geldiğinde tereddüt ettiği belirterek, “Muhammet Enes ilk geldiğinde, uyum sağlayacak mı, diğer çocuklarla iletişimi nasıl olacak diye kafamda soru işaretleri vardı. Tamamen beni şaşırttı, harika bir çocuk, neşe dolu. Hayata sımsıkı bağlı, bizden daha çok bağlı, bizden daha istekli. Bütün çocuklara da örnek oluyor. Kendisi engeli olmasına rağmen, muhteşem ve hayat dolu bir çocuk. Yoruluyor ama ben yorulmadım, devam edeceğim, hareketleri yapacağım diyor. Bundan da biz çok mutluyuz. İyi ki bizimle, diğer çocukları da bekliyoruz” dedi.
Arkadaşlarıyla birlikte oyun oynayan Muhammet Enes ise, "Takla atıyorum, oyun oynuyorum. En çok arka takla atmayı ve oyun oynamayı seviyorum” diye konuştu.
Baba İbrahim Sarı, Enes’in spor yapması için en uygun spor dalının jimnastik olduğunu öğrendiklerini belirterek, “Haftada iki gün, cumartesi-pazar günleri spor salonuna getiriyorum. Kilo alıyor, kilo almaması için de jimnastik yapıyor” ifadelerini kullandı.
Yarıyıl tatili öncesi karne töreni sırasında Muhammet Enes’in neşesi ve azmini gören Bursalı hayırsever bir vatandaş ise kendisine bilgisayar hediye etti. Mağazadan bilgisayarını beğenen Muhammet Enes, çok mutlu olduğunu belirterek, hayırsever vatandaşa teşekkür etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri İşaret diliyle ‘afeti’ öğrendiler Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin yaşadığı ‘yüzyılın afeti’ şeklinde nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, toplumun eğitimi ve bilgilendirilmesi noktasında özel gereksinimli bireyler için de seminerler düzenliyor. Bu çerçevede Büyükşehir Belediyesi KAYMEK tarafından AFAD Akrediteli Kentsel Arama Kurtarma Ekiplerine İşaret Dili Afet Yönetimi Semineri gerçekleştirildi. Büyükşehir Belediyesi geçen yıl şubat ayında "asrın felaketi" olarak nitelenen depremlerin ardından, Kayseri’yi depreme daha dirençli hale getirmek ve insanları tüm kuruluşlarla iş birliği halinde tutmak amacıyla birçok çalışma gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar çerçevesinde tüm vatandaşların afetlere karşı bilinç düzeyini arttırmayı hedefleyen Büyükşehir Belediyesi engelli bireyleri de unutmadı. Buna göre Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda, KAYMEK, AFAD Akrediteli Kentsel Arama Kurtarma Ekiplerine İşaret Dili Afet Yönetimi Semineri düzenledi. KAYMEK İşaret Dili Eğitmeni Rabia Canan Gökçek tarafından verilen seminerde engelli bireylere afet hazırlığı nedir, nasıl yapılır, aşamaları nelerdir, bir engelli bireyin afete hazırlanması için neler yapması gerekir gibi birçok konu anlatıldı. Gökçek, İşaret Dili ve rakamları, fiiller, duygular, vücut ve sağlık, zaman dilimleri, iller, deprem sonrası işitme engelli vatandaşlarla iletişim kurmak için elzem cümleler gibi konularda da katılımcılara önemli bilgiler verdi. Seminere, Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Daire Başkanı Gonca Arın da katıldı.
Samsun Pişmiş topraktan yapılan lahitler dikkat çekiyor Helenistik ve Roma dönemine ait pişmiş topraktan yapılan tek tekneden oluşan silindirik formlu lahitler ve insan iskeleti, Samsun Müzesinde görenlerin ilgisini çekiyor. Samsun Müzesi, açıldığı tarihten itibaren ziyaretçi akınına uğruyor. Samsun tarihine ışık tutan müzede birçok eşsiz eser sergileniyor. Samsun’da Amisos yerleşkesinde bulunan ve Roma dönemine ait taş ve pişmiş topraktan yapılmış lahitler de müzede yer alıyor. Pişmiş topraktan yapılmış lahitler hakkında müzede bulunan bilgilendirmede, “Eski çağlarda insanlar ölülerini taş, kurşun, tahta ve pişmiş toprak lahitlerin içerisine koyarlardı. Lahit üretiminde mermer ilk sırayı çekerken, pişmiş topraktan lahitlerin MÖ 3 bin yılının sonlarından itibaren Mısır, Mezopotamya ve Suriye’de ortaya çıktığı ve MÖ 6. yüzyıldan sonra yaygınlaştığı bilinir. Dairesel kesitli pişmiş toprak lahitler adıyla literatüre girmiş olan lahitler, tekne ve kapak olmak üzere 2 bölümden oluşurlar” deniliyor. Samsun’da bulunan lahitler, tek tekneden oluşan silindirik formlu Eski adıyla Amisos olarak bilinen Samsun’da bulunan ve şu anda müzede sergilenen lahitler hakkında ise şu bilgiler aktarılıyor: “Söz konusu lahitler 4 tipe ayrılmaktadır. Bunlar silindirik formlu, füze-torpido formlu, koza-kozalak formlu ve kısmi dairesel kesitli lahitler olarak adlandırılır. Samsun (Amisos) ve çevresinde tek tekneden oluşan silindirik formlu lahitler görülmektedir. Bazı lahit teknelerinin veya kapaklarının üzerinde kabaralar/düğmeler yer almaktadır. Ayrıca dikey ve yatay kabartma bantlarla da lahidin üzeri bezenmiştir.” Helenistik ve Roma dönemine ait pişmiş toprak lahit örnekleri Samsun Müzesi’nde ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Diyarbakır Türkiye’de epidural anestezi tercihi yüzde 1’in altında Diyarbakır Memorial Hastanesinde Anestezi ve Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Ahmet Anaç, epidural anestezi ile ağrısız doğumun diğer ülkelerde çok sık tercih edilen bir yöntem olduğunu, ancak Türkiye’de bu oranın yüzde 1’in altında olduğunu açıkladı. Uzm. Dr. Ahmet Anaç, epidural anestezi denilen bir yöntemle, doğum öncesinde anne adaylarının bel kısmından özel bir iğne kullanılarak omuriliğe takılan bir kateterden anestezik madde verilerek, belden aşağı uyuşturulmaktadır. Bu işlemin doğum öncesi ve doğum sırasında ağrının hissedilmemesini sağlayarak, anne adaylarının doğumlarını kolaylaştırdığını, işlemin halk arasında Prenses Doğum olarak da bilindiğini ifade etti. Prenses doğumun uygulanmasının anne adayları için oldukça ağrısız, sağlıklı ve kolay olduğunu, günümüzde sıklıkla tercih edildiğini, anne ve çocuk için ciddi bir zararı bulunmadığını aktaran Dr. Anaç, diğer ülkelerde oldukça revaçta olan epidural aneztezi yönteminin Türkiye’de nadiren tercih edildiğini belirtti. Epidural Anestezi ile doğumun Fransa’da yüzde 87, Amerika Birleşik Devletleri ve İskandinav ülkelerinde yüzde 90’nın üzerinde olduğunu, Türkiye’de ise bu oranın yüzde 1 dolaylarında olduğunu ifade eden Dr. Anaç, "Ülkemizde epidural anestezi ile yapılan prenses doğum dediğimiz doğumu yeterince tanıtamadığımızın kanaatindeyim. Bu işlemin anne adaylarına doğru ve bilinçli bir şekilde aktarılması gerekmektedir. Devlet tarafından desteklenmesini umuyoruz. Devlet tarafından karşılanmayan epidural anestezi ücretlerinden dolayı anneler bu doğumu yaparken kendi bütçelerinden ödemek durumunda kalıyorlar. Bu yüzden de çok fazla tercih edilmiyor" şeklinde konuştu.