POLİTİKA - 27 Nisan 2012 Cuma 15:31

BAŞBAKAN YARDIMCISI BOZDAО YOZGAT`TA

A
A
A
BAŞBAKAN YARDIMCISI BOZDAО YOZGAT`TA

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun okullarda Kuran`ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hayatının okullarda seçmeli ders olarak konulmasından rahatsız olduğunu söyleyerek, "Kimse zorla Kuran`ı Kerim dersini veya Peygamber Efendimizin hayatını okumayacaktır. Kimseyi zorlayan bir düzenleme yoktur. Milletin gözünün içine baka baka çarpıtıyor" dedi.
Partisinin Yozgat İl Kongresine katılan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, yaptığı konuşmada CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu`na yüklendi. Kılıçdaroğlu`nun Bosna Hersek`te konuşup, oradan değerlendirmeler yaptığını belirten Bozdağ, "Burada yaptığı çarpıtmayı bir kez daha yapıyor. Kuran`ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı için `zorunlu seçmeli ders olur mu` diyor. Bir defa seçmeli ders zorunlu olmaz. Sayın Kılıçdaroğlu, Kuran`ı Kerim ve Peygamberimizin hayatını öğreten dersin seçilmesi zorunlu bir ders değil, sadece
seçilecek dersler arasından kanunen konulmuş derslerdir. Sen seçmeyebilirsin senin zorlayacak kimse yok. Torunların okula gidiyor onlar seçmeyebilirler, Sayın Kılıçdaroğlu`nun torunlarına zorunlu seçecek diye bir şey yok, o dersleri zorla aldıracak bir düzenleme yok. Ama maalesef çarpıtma yapıyor, çünkü Sayın Kılıçdaroğlu esasında CHP zihniyeti okullarda Kuran`ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hayatının seçmeli dersler arasında olsa bile onların okutulmasından rahatsızdır. Bütün bu rahatsızlığını kamufle
etmek için Fatih Projesi`ni gündeme getiriyorlar, bütün bu rahatsızlığı kamufle etmek için konuyu çarpıtıyorlar. Onun için hiç çarpıtmayın, konu neyse bu millet biliyor. Kimse zorla Kuran`ı Kerim dersini veya Peygamber Efendimizin hayatını okumayacaktır. Kimseyi zorlayan bir düzenleme yoktur. Milletin gözünün içine baka baka çarpıtıyor" dedi.
Kılıçdaroğlu`nun 2 gündür başka bir konuyu konuştuğuna değinen Bozdağ, "Başbakanlıktan yazılan bir cevabı gündeme getirerek, `başbakanlık beni fişlemiştir, AK Parti beni fişlemiştir` diye konuşmalar yapıyor. Ayıptır yahu, AK Parti seni ne zaman fişlemiş. Bizim bütün mücadelemiz hukuk dışı olan her şeyi ortadan kaldırmakla ilgilidir. Seni fişleyen AK Parti değil, seninle ilgili bu işlemleri yaptıranlar şuanda başlayan yargılama süreciyle intikam alıyorlar diye yargıyı itham edip öte yandan
yargılanmasınlar diye canhıraş destek verdiğin 28 Şubat sürecinin aktörleridir. Bu kadar olmaz. Genel başkansınız, milletin huzurundasınız bu bir iftiradır, çarpıtmadan öte başka bir şey değildir. 28 Şubat süreciyle ilgili yargılama devam ediyor. Devam etmesini bütün millet istiyor, sadece biz değil CHP de istiyor, MHP de istiyor. Şimdi yargılama süreci başlayınca herkes başka frekanstan konuşmaya başladı. Sayın Kılıçdaroğlu ben mağdurum diyor bu konuda. Kılıçdaroğlu bu sürecin mağduru değil, o
sürecin talimatlarını hayata geçiren hükümetler vardı. O dönemin hükümetleri onu taltif etti genel müdür yaptı. Esas mağdurları ise sayın Kılıçdaroğlu oluşturdu. Refahyol iktidarında işe alındılar diye işe alınan insanların ekmeklerini elinden aldı" diye konuştu.
"27 NİSAN E-MUHTIRASINDA ŞAPKAMIZI ALIP GİTMEDİK"
27 Nisan e-muhtırasını değerlendiren Bozdağ, şunları söyledi:
"27 Nisan tarihi bir gün, 27 Nisan e-muhtırasının verildiği gündür. Cumhurbaşkanı seçilme süreci vardı, o süreç başlamadan Danıştay saldırısı başladı. O süreç başlamadan cumhuriyet mitingleri, o sürecinin öncesinde Malatya Zirve Yayın Evinde insanlar doğrandı. O sürecin öncesine bakıldığında Hrant Dink İstanbul`da öldürüldü, pek çok hadise oldu. Ama hiçbir şey bizim bu noktada milletimizin iradesine sahip çıkmaktan bizi vazgeçirmedi. Çünkü biz milletin emanetini alıp Anakara`ya gidince milleti unutan bir
siyaseti kendimize şiar edinmedik. Anakara`ya gittik emanete sahip çıktık. Anayasada ne yapacaksa onu yapacağız dedik. O dönemde Sayın Baykal bir sürü şart saydı, eşi başörtülü olmayacak, imam hatip mezunu olmayacak, ailesinde sakallı olmayacak, bir sürü şartlar saydı. Eminim Baykal bu saydığı şartlarda Türkiye`de adam arasa CHP Seçmenleri arasında dahi Baykal`ın aradığı özellikte birini bulamaz. Çünkü CHP`lilerin ailesinde de başörtülü olanlar var, imam hatip lisesine gidenler var. Ama onlar öyle yaptılar.
Biz millet ne derse o olacak dedik. Milletin emanetine sahip çıktık. O zaman 367 çıktı, Anayasa Mahkemesine konuyu CHP taşıdı, mahkeme görüşme sürecini devam ettirirken arkasından 27 Nisan`da bir bildiri yayınlandı, buna e-muhtıra denildi. Biz herkes görevinin yetki ve sınırını bilecek dedik, yırtıp o bildiriyi çöpe attık, şapkayı alıp gitmedik. Çünkü bizim şapkamız yok."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Başkan Albayrak: "EBB kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır" AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak AK Parti Daraltılmış İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, "Eskişehir Büyükşehir Belediyesi kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır" dedi. AK Parti il binasında ’yerel yönetimler’ gündemli toplantı düzenlendi. AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, toplantı sonrasında CHP’den istifa edip AK Parti’ye geçen Odunpazarı Belediye Meclisi Üyesi Berke Akyel’e rozetini taktı. Ayrıca Gürhan Albayrak, toplantıda gerçekleştirdiği konuşmada, kentte son günlerde yaşanan su kesintilerine de değindi. "EBB kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır" Başkan Albayrak, AK Parti Daraltılmış İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, güneme dair açıklamalarda bulundu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin (EBB) çalışmalarını eleştiren Başkan Albayrak, "AK Parti belediyeciliği; reklam değil hakikat, makam değil insan belediyeciliğidir. Bizim anlayışımızda israfı önlemek ve şeffaflık temel esastır. Ancak, bugün Eskişehir’de hem yönetim zafiyeti hem de vatandaşa yüklenen haksız maliyetlerle karşı karşıyayız. Bakınız, Evsel Katı Atık Bedelleri konusunda tam bir karmaşa ve sorumluluktan kaçma hali yaşanıyor. Kanun açık: Katı atık bertaraf tesislerini kurmak ve bu sistemi bir bütün olarak yönetmek Büyükşehir Belediyesi’nin görevidir. Ancak, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır. Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinden gelen; personel, araç ve şişirilmiş giderlerle dolu raporları meclisten aynen geçirerek vatandaşımıza yüksek faturalar çıkarılmasına göz yummuşlardır. Buradan soruyorum, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, katı atık tesisinden 2023 ve 2024 yıllarında elde ettiği toplam 110 bin MW’ın üzerindeki elektrik gelirini neden maliyetlerden mahsup etmiyor. Kayıt dışı işletmelerin maliyetini, neden esnafımızın ve vatandaşımızın omuzlarına yüklüyorsunuz. Belediyecilik, vatandaşı ’gelir kapısı’ olarak görmek değil, tam aksine vatandaşın derdine derman olmaktır. Bizler AK kadrolar olarak, bu bedellerin gerçekçi maliyetlerle minimuma indirilmesini hemşehrilerimizin adına özellikle istiyoruz. Buradan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yetkisini kullanmaya davet ediyoruz. Geçtiğimiz gün, Tepebaşı ilçemizde yaşanan su krizi, mevcut altyapının ve bu köhne yönetim anlayışının iflas ettiğinin resmidir. Eskişehir artık, CHP’li ’eski’ zihniyetten kurtulmayı, modern ve çözüm odaklı bir vizyonla yönetilmeyi hak ediyor. Halkımızı mağdur eden her krizin, her haksız bedelin hesabını sormak bizim boynumuzun borcudur. Peki, ESKİ’de yaşanan bu krizler neden bitmiyor. Çünkü Eskişehir’in altyapısı, hâlâ rahmetli Selami Vardar döneminden kalma, miadını çoktan doldurmuş borularla ve yarım asırlık yorgun sistemlerle can çekişiyor. Şehrin altyapısı çürürken üstüne makyaj yapıp ’çağdaş kent’ masalları anlatanlar, bugün acı gerçekle yüzleşiyor. 19 Aralık’tan beri Eskişehirli vatandaşlarımızı bir damla suya muhtaç eden bu liyakatsizlik, sadece bir arıza değil, bir yönetim iflasıdır. ESKİ Genel Müdürü su hesabı yapıp, belediye meclisinde üstten bakan bir tavırla konuşacağına işini yap. 2025 yılında Eskişehir’in yarısı, sizin iş bilmezliğinizden dolayı saatlerce susuz bırakılarak mağdur edilmiştir. Yapay zeka çağında şu konuştuklarımız akıl alır gibi değil. Artık bu şehir S.O.S veriyor. Bugün sözde planlı bir tamiri bile günlerce onaramayan, halkına bir damla suyu veremeyen bu zihniyetle; Allah korusun yarın bir deprem yaşasak halimiz nice olur" dedi.
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Gül: "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" dedi. TBMM Genel Kurulu, 2026 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Bütçe üzerine konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bu bütçe milletimizin AK Parti’ye vermiş olduğu 24’üncü bütçe. Her zaman çıkıp ‘Bu millet sizi gönderecek. İşte bu son bütçeniz, bir daha burada oturamayacaksınız’ diyenleri gördük. Ama milletimiz her şeyi çok iyi görüyor, her şey milletimizin hakemliğinde gidiyor ve milletimiz hamdolsun 24’üncü bütçeyi de AK Parti’ye verdi, Cumhur İttifakı’na verdi. İnanıyorum ki daha nice bütçeyi, 2026’ları, 27’leri, 28’leri ve daha nice bütçeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu milletimiz güçlü desteğiyle inşallah verecek çünkü milletimiz bize güveniyor. Dünya demokrasi tarihinde benzeri az görülmüş bir siyasi süreklilik, siyasi istikrar ve büyük bir toplumsal güven ve mutabakat var. İşte biz de milletimize layık olmak için bütün yürütme olarak, gece gündüz çalışıyoruz ve hedefimiz Türkiye Yüzyılını kurmak" diye konuştu. Konuşmasının devamında milletin çizdiği istikametten yollarına devam edeceklerini dile getiren Gül, "Birçok şey yaptık değerli arkadaşlar; yollar, köprüler, birçok yapılar yaptık. Değerli arkadaşlar, bugün elde ettiğimiz bütün başarıların arkasında devlet ve millet arasındaki bir kaynaşması var. Gazi Meclisimiz, kurucu Meclis olması hasebiyle de dünya parlamentolarında çok önemli bir yere sahip ve Cumhuriyetimizi kurdu. Bu Cumhuriyetimiz ne zaman kök salsa kökü budanmaya çalışıldı, ne zaman demokrasi güçlense hep kesmeye; darbelerle, vesayetlerle, muhtıralarla bu milletin önü kesilmeye çalışıldı, darağacına gönderilen başbakanlar oldu ve bu ülke ne zaman kenetlense hep düşmanlar karşımıza çıkarıldı. Bu düşmanlar, bu ötekileştirilen kesimler kimi zaman dindarlar oldu, kimi zaman Aleviler oldu, kimi zaman Kürtler oldu ve bu kesimler dışlandı, hedef gösterildi. Rövanşist vesayetçi anlayışı, tepeden bakan bir anlayışı, milletin tepesinde boza pişiren zihniyetleri, dönemleri yaşadık" ifadelerini kullandı. "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" Terörsüz Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunan Gül, "İç cephemizi ne kadar güçlendirirsek dışarıdaki meydan okumalara karşı daha güçlü olacağız, daha güçlü bir meydan okumalara karşı ülkemizin gücünü daha da güçlendirmiş olacağız. Dolayısıyla terörün sona ermesi, varlığını sona erdirmesi ve Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması bu anlamda çok önemlidir ve Suriye’nin Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Nusayri’siyle, hep birlikte, beraber kardeşçe yaşamasını, demokratik katılım ve istikrarını son derece önemli görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürt kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmüyoruz. Cumhurbaşkanımız, Esad zamanında da oradaki Kürtlerin kimlik problemlerini bire bir sorun eden, onların tanınmasına yönelik her türlü politikalarda Kürt kardeşlerimizin yanında olmuştur. Şimdi de varlıkları ve güçlü temsilleri için her zaman bölgedeki tüm Kürtlerin yanında güçlü bir şekilde olacağız, o kardeşlerimiz her zaman bizleri yanlarında görecekler ve böylece hem ülkemizde hem bölgede huzurlu, kalıcı bir barışı temin ediyoruz" dedi.