EKONOMİ - 08 Ağustos 2023 Salı 10:12

Doğadan çıkan yarı değerli taşlar kadınların elinde takıya dönüşüyor

A
A
A
Doğadan çıkan yarı değerli taşlar kadınların elinde takıya dönüşüyor

Yozgat’ın Aydıncık ilçesinde dağlık bölgelerden çıkartılan ametist, akik, jasper, kalsedon gibi renkli ve yarı değerli taşlar, kadınlar tarafından maharetle işlenerek takı ve süs eşyasına dönüştürülüyor.


Yarı değerli taşlar bakımından zengin rezervlere sahip Aydıncık’ta kadınlar, kurdukları atölyede taşları işleyip hem el becerilerini geliştiriyor hem de tasarladıkları ürünleri satarak ev ekonomisine katkı sağlıyor. Aydıncık Halk Eğitim Merkezi’nde (HEM) eğitim aldıktan sonra atölyede renkli taşları büyük bir ustalıkla işleyen kadınlar, ortaya farklı süs ve takı ürünleri çıkarıyor. Kadınlar ürettikleri bileklik, yüzük, kolye ve küpe gibi ürünleri ise kurdukları kooperatif aracılığıyla satışa sunuyor.


İşledikleri taşlarla yörenin kültürel tanıtımına da katkıda bulunan kadınlar, kursta taşların verdiği pozitif enerji ile de gündelik yaşamlarında huzur buluyor.



Bize pozitif enerji veriyor


Aydıncık Halk Eğitim Merkezinde 6 ay önce taş işlemeye başlayan Latife Genç, “Kursta gayet güzel işler yaptık. Burada taş işledik. Taşların isimlerini önceden bilmiyordum, onları öğrendim. En çok ametist taşı işledim. Onun enerjisi daha hoşuma gitti. Bu taşlarla kolye, bileklik, küpe, yüzük gibi takı ürünleri yaptık. Bu ürünleri satarak aile bütçemize de katkı sağladık. Biz taşı severek işliyoruz, bize pozitif enerji veriyor, çalışırken stresimizi atıyoruz” dedi.



Aile bütçemize katkı sunuyoruz


Fadime Çevik isimli kursiyer de “Burada taşları işleyip yüzük, kolye, bileklik yapıyoruz, Taşları işlerken huzur buluyoruz, stres atıyoruz çalışırken, rahatlıyoruz. Bizim için çok iyi oluyor. Bu ürünleri satarak aile bütçemize katkı sunuyoruz” şeklinde konuştu.



En değerlisi mor yakut dediğimiz ametist taşı


Aydıncık Kadın Girişimi işletme ve Üretim Kooperatifi Başkanı Nimet Türker de, ilçede ametist, jasper, kalsedon, akik, opal ve kuvars gibi birçok yarı değerli taşın çıktığını söyleyerek, “Biz bunları yöremizde çıkarttıktan sonra atölyemize getirip ayrıştırıyoruz. Atölyemizde taşların uygun yerlerinden takılar haline getiriyoruz. Bu yarı değerli taşları kolyeler, yüzükler, bileklikler birçok takı aksesuarına dönüştürüyoruz. Yöremizde çıkan en kıymetli taşlardan birisi de ametist taşı, mor Yakut olarak bilinir. Yarı değerli taşların içinde en değerlisidir. Şifası en yüksek taşlardandır, yine vücuttaki negatif elektrik yükünü alıp pozitif enerjiye çevirdiği bilinmektedir. Bunun yanı sıra nazara karşı etkili olduğu bilinmektedir. Birçok şifalı yönleri vardır. Biz de bunları takılara dönüştürüyoruz, insanların hizmetine sunuyoruz. Onlar da şifası ve görselliği bakımından bu ürünleri tercih ediyorlar” ifadelerine yer verdi.



Ürünlerini satışı kooperatifte yapılıyor


Aydıncık Halk Eğitim Merkezince açılan kurslara ilginin yoğun olduğunu da söyleyen Türker, “İlçemizde birçok kez doğal taş işleme ve takı tasarım kursu açtık. Yöredeki kadınlar, genç kızlar halk eğitim bünyesinde önce açtığımız kurslarda eğitim görüyorlar. Burada taş işleme eğitimini de ben veriyorum. Eğitimden sonra kursiyerler yaptığı ürünlerin, takıların kooperatif aracılığıyla pazarlamasını ve satışını yapıyoruz. Onlar da ev ekonomilerine katkı sağlıyorlar” dedi.


Doğadan çıkan yarı değerli taşlar kadınların elinde takıya dönüşüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.