ÇEVRE - 12 Ağustos 2025 Salı 11:43

Kokusu, lezzeti, rengiyle farklı bağrıbütün hasadı başladı

A
A
A
Kokusu, lezzeti, rengiyle farklı bağrıbütün hasadı başladı

Yozgat’ın Aydıncık ilçesinde halk arasında ‘yer muzu’ diye adlandırılan ve 2020 yılında ilçeye özgü coğrafi işaret tescilli ‘Bağrıbütün Kavunu’ hasadına başlandı.


Aydıncık yöresine özgü bağrıbütün kavunu hem kokusu hem de lezzetiyle beğeniliyor. Tanesi 35-40 lira arasında değişen kavunun İstanbul, Ankara, İzmir, Manisa gibi Türkiye’nin birçok iline satışı yapılıyor.


Bağrıbütün tohumunun başka lokasyonlara götürüldüğünde normal kavuna dönüştüğünü ve bu özelliğinden dolayı coğrafi işaret tescili aldığını söyleyen Erol Gürgen şöyle konuştu : "Bu bağrıbütün dediğimiz yöremize özgü endemik bir kavun. İçinden çekirdekleri bütün çıktığı için bağrı bütün diyoruz. Diğer yöresel anlamı ‘yer muzu’ olarak adlandırılıyor. Hem tadından hem de aromasından hem de şeklinden ve renginden ‘yer muzu’ olarak adlandırıyoruz. Her dönem daha fazla etkiliyor ama bu sene iklim şartlarından dolayı verim çok az. Yoksa her sene ekimi artıyor, çünkü talep çok fazla."


Gürgen, Bağrıbütün kavununun 4 yıl süren inceleme sonunda 2020 yılında coğrafi işaret ile tescillendiğini hatırlatarak "Coğrafi işaret tescili aldıktan sonra da zaten talep arttığı için dönüm ekimleri de arttı ama bu yıl iklim şartları el vermedi şu anda verim yarı yarıya azaldı. Çünkü güneşin zaman zaman olmaması çıkınca da çok fazla yakmasından dolayı ürünler de azalma var. Birçok yerde 4 yıl boyunca incelendi coğrafi işaret tescili verilmesi için Eskişehir’de Edirne’de ve birçok ilde birkaç yerde yöresel olarak rastlandı ama DNA’sı tamamen Aydıncık olarak, bozulmamış olarak tescillendi. Buradan alınan tohumlar başka yere götürüldüğünde normal Kavuna dönüşüyor coğrafi tescil vermesinin sebebi de budur" şeklinde konuştu.


Hava şartlarından dolayı ürününde yarı yarıya kayıp olduğunu söyleyen üretici Sinan Ünal ise şöyle konuştu : " 8 dönüm ektim. 8 dönümün 4 dönümü hiç olmadı. Yaklaşıp maliyetim 20-25 bin lira toplam kazanacağım para 40 bin TL civarında. Bağrıbütünün bir tanesini 20-25 liraya mal oluyor 35 veya 40 liraya satıyorum. Aydıncık merkezden Türkiye’nin çoğu yerine gönderiyorum. Bu sene İstanbul, Ankara, İzmir, Manisa Türkiye’nin birçok yerine gönderdim. Tek sıkıntımız kargoyla gitmiyor. Hasadı günlük yapıyoruz, altı dönüm yerden günlük 50 veya 100 adet topluyoruz."


Şekli kavuna tadı muza benzeyen bağrıbütün kavunu, hem kokusu hem de lezzetiyle çok beğeniliyor.



Kokusu, lezzeti, rengiyle farklı bağrıbütün hasadı başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yaralı pelikanın yürek ısıtan dostluğu Adana’da yaralı halde bulunarak tedavi altına alınan pelikanın, kendisini tedavi eden görevliyle kurduğu bağ görenlerin içini ısıttı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Adana Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince Yumurtalık ilçesindeki bir lagünde avcı kuşların saldırısıyla yaralanan pelikan bulundu. Koruma altında tutularak tedavisine başlanan pelikanın, bir hafta sonra doğaya salınmasının planlandığı belirtildi. Yaralı pelikanı hem tedavi eden hem de onunla gece gündüz ilgilenip yemeğini yediren görevli Kazım Baykurt, hayvanın avcı kuşların saldırısına uğradığını, göğüs kısmında yara bulunduğunu ifade etti. Baykurt, tedavi sürecinde pelikanla aralarında özel bir dostluk oluştuğunu söyleyerek, "Yemeğini vermem nedeniyle aramızda bir bağ oluştu. Balıkla besliyoruz, akşamları da ilaçlarını veriyorum. Bana karşı hiç saldırgan değil. Hatta sakin ve uyumlu davranıyor" dedi. Pelikanın, kendisine alıştığını belirten Baykurt, hayvanın zaman zaman başkalarına karşı temkinli davrandığını ancak kendine karşı güven duyduğunu, gün geçtikçe aralarındaki bağın daha da güçlendiği dile getirdi. Baykurt, "Bir hafta sonra doğal yaşam alanına bırakacağız. Gitmesine üzülüyorum çünkü aramızda güzel bir dostluk oluştu. Ama ne kadar alışsak da onların yeri doğa. İyileştikten sonra özgürce yaşaması için ait olduğu yere bırakacağız" diye konuştu.
Van Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.