YEREL HABERLER - 11 Nisan 2012 Çarşamba 17:28

DEVREK CHP`DEN POLİS TEŞKİLATINA ZİYARET

A
A
A
DEVREK CHP`DEN POLİS TEŞKİLATINA ZİYARET

Devrek`te Türk Polis Teşkilatının 167. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle CHP İlçe Teşkilatı tarafından Emniyet Müdürlüğüne nezaket ziyaretinde bulunuldu.
Türk Polis Teşkilatı`nın kuruluşunun 167. yıldönümü nedeniyle tüm yurtta olduğu gibi Zonguldak`ın Devrek İlçesinde de düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlamalar sona ererken, Devrek CHP İlçe Teşkilatı Başkan ve yönetim kurulu üyeleri İlçe Emniyet Müdürü Murat Biber`i ve Emniyet Müdürlüğünde görev yapan polisleri tek tek ziyaret ederek teşkilatın 167. yıl dönümünü kutladılar.
Düzenlenen ziyaretle ilgili bilgi veren Devrek CHP İlçe Başkanı Şeref Aydınlı,`` Polis Teşkilatının 167. kuruluş yıl dönümü tüm yurtta genelinde büyük bir coşku içerisinde kutlanırken, bilindiği üzere Zonguldak`ımızda meydana gelen üzücü olaylar nedeniyle bu yıl il düzeyinde etkinliklerimiz sönük geçmiştir. Çaycuma İlçesinde köprünün çökmesi ve Zonguldak CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal hocamızın annelerinin vefat etmesi sebebiyle Zonguldak polisinin kutlamaları buruk geçmiştir. Bizimde bu gelişmeler dolayısıyla geçte olsa Devrek Emniyet Müdürlüğümüzde görev yapan Emniyet Müdürümüz Murat Biber ve diğer arkadaşlarımızı gecikmeli olarak günlerini kutlamak için ziyaret ettik. Yakın ilgililerinden dolayı Murat Biber`e ve diğer memur arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum`` dedi.
CHP İlçe Teşkilatının kendilerine yaptıkları ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren İlçe Emniyet Müdürü Murat Biber, ``CHP İlçe Teşkilatının müdürlüğümüze yaptıkları ziyaret bizleri gerçekten memnun etmiştir. İlçe Başkanımız Şeref Aydınlı, CHP İlçe Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Songül Malkoç, CHP Belediye Meclis Üyesi Mehmet Akman ve CHP Yönetim Kurulu Üyesi Şenol Bükrü`ye şahsım ve arkadaşlarım adına nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyorum`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas 38 yıldır ilmek ilmek işleyerek mesleğini yaşatmaya çalışıyor Sivas’ta 38 yıldır yemeni üreten Zafer Kıtlık, yok olmaya yüz tutan geleneksel ayakkabı kültürünü ayakta tutmaya çalışıyor. "Bu meslek kaybolmasın" diyen Kıtlık, mesleği yeniden canlandırmaları için vatandaşların yemeni alıp kullanmalarını istediğini söyledi. Sivas’ta 38 yıldır kundura tamiri ve yemeni imalatı yapan 51 yaşındaki Zafer Kıtlık hem mesleğini hem de sağlıklı bir ayakkabı kültürünü ayakta tutmak için mücadele ediyor. Küçük yaşlarda başladığı ayakkabıcılık mesleğini yıllardır aynı dükkânda sürdüren Kıtlık, Anadolu’nun köklü ayakkabı geleneği yemeninin giderek kaybolduğunu söyledi. Doğallığı ve el işçiliğiyle bilinen yemeninin artık neredeyse hiç talep görmediğini belirten Kıtlık, özellikle fabrikasyon ayakkabıların yaygınlaşmasının bu geleneği yok olma noktasına getirdiğini vurguladı. Gaziantep, Kahramanmaraş ve Kilis’in ardından Sivas ve çevre illerde de ustalar tarafından yaşatılan yemeni kültürünün her geçen yıl daha az ilgi gördüğünü ifade etti. Yemeninin yüzünün tamamen hakiki deriden, alt tabanının ise manda köselesinden yapıldığını belirten Kıtlık, hiçbir kimyasal madde içermeyen bu ayakkabıların terletme, koku ya da mantar gibi sağlık sorunlarına neden olmadığının altını çizdi. El işçiliğiyle tek tek üretilen yemeninin hem sağlıklı hem de dayanıklı olmasına rağmen yeterli talebi görmediğini söyledi. Kaybolan bir mesleği yeniden canlandırmaları için vatandaşların yemeniyi alıp kullanmalarını isteyen Zafer Kıtlık, "Yemeniye talep çok az var. Fabrikasyon ayakkabılar ucuz ve kolay bulunduğu için insanlar onları tercih ediyor. Yemeni ise kaybolmaya yüz tuttuğu için kimse almak istemiyor. Bu ayakkabıyı severek el emeğiyle yapıyorum ama düzenli bir iş olmadığı için yeniden kundura imalatına dönmek zorunda kaldım. Tek isteğim, bu kültür yaşasın. İnsanlar yemeniyi tercih etsin ve kullansın" dedi. "Emek sarf ederek yapıyoruz" Yeni çıkan ayakkabıların tamamen kimyasal ürünlerden yapıldığını söyleyen Zafer Kıtlık, "38 yıldır kundura tamiri işini yapıyorum. Yemeninin yüzü hakiki deridir, altı manda köselesidir ve tamamen doğaldır. Ter, koku ve mantar yapmaz sağlıklı bir ayakkabı çeşididir. Anadolu’ya, Yemenili bir ustanın Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis’ten sonra Sivas’a ve çevre illerine yayılıp yapılan bir ayakkabıdır. Yemeni tamamen el yapımıdır, hiçbir zaman makine kullanılmıyor. 1 çift ayakkabıyı çok emek sarf ederek yapıyoruz. Üretim olarak günde 1 çiftte çıkar 10 çiftte çıkabilir. Yeni çıkan spor ayakkabılar tamamen kimyasal maddelerden yapılıyor. Suni malzemelerden yapıldığı için tamamen sağlıksız. Ayak hava almadığı için spor ayakkabılarda koku yapar, mantar yapar. Günümüzde sıkça tercih edilen ayakkabı da spor ayakkabıdır ama sağlık açısından iyi değildir. Şuan yemeniye talep yok denecek kadar az var. Sebebi yeni çıkan spor ayakkabılar ve rahatlıktır. Yemeni kaybolmaya yüz tuttuğu için kimse tercih etmiyor" dedi. "El işçiliği ile severek yapıyorum" Düzenli bir iş olmadığı için tekrar kundura imalatına dönmeye başladığını belirten Kıtlık, "Spor ayakkabıların rahatlığı ön planda, yemeni aşırı rahat değildir ama sağlıklı bir ayakkabıdır. Fabrikasyon model ayakkabılarla baş etmek mümkün değil. Çünkü onlar sanayileşmiş ve makineleşmiş. Günde 15 kişiyle bin çift ayakkabı üretiyorlar. Biz tamamen el yapımı olduğu için günlük 10 çift ayakkabı çıkarıyoruz. Bu ayakkabıyı yaparken el işçiliğiyle severek yapıyorum. Şuan da yemeni işini yapıyoruz ama pek düzenli bir iş olmadığı için tekrar kundura imalatına dönmeye başladım. Çünkü bundan talep olmuyor, bir sezonda sadece 2 çift yemeni satıldı. Olmuyor maalesef, yeniden kundura tamiri işine döneceğiz. Bir çift fiyatı bin 500 lira. Tek istediğim yemeniyi talep etmelerini, giymelerini istiyorum. Kaybolan bir mesleği yeniden canlandırmaları için vatandaşların yemeni alıp kullanmalarını istiyorum" diye konuştu.
Aydın Bozdoğan’daki Diyaliz Merkezi vatandaşlara kolaylık sağladı Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Eser Şenkul, Bozdoğan’daki yaptığı ziyaret Diyaliz Ünitesini yerinde inceleyerek hizmetin işleyişini değerlendirdi; uzun süredir Nazilli’ye gitmek zorunda kalan vatandaşlar ise ilçeye kazandırılan ünite için teşekkür etti. Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Eser Şenkul beraberindeki Destek Hizmetleri Başkanı ve Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı ile birlikte Bozdoğan’da İlçe Sağlık Müdürlüğü, Rasim Menteşe İlçe Devlet Hastanesi ve 1 No’lu Mustafa Alkan Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonunda incelemelerde bulundu. Bozdoğan İlçe Sağlık Müdürlüğü’nü ziyaret eden Dr. Şenkul, ilçede yürütülen birinci basamak sağlık hizmetlerinin işleyişi ve devam eden çalışmalar hakkında bilgi alırken, sağlık personeliyle sohbet ederek kolaylıklar diledi. Ardından Bozdoğan Rasim Menteşe İlçe Devlet Hastanesine geçen İl Sağlık Müdürü Şenkul, acil servis, diş polikliniği ve diyaliz biriminde sunulan hizmetleri yerinde değerlendirip hastane yönetiminden planlamalarla ilgili bilgi aldı. Hastane ziyareti sırasında hasta ve yakınlarıyla da bir araya gelen Dr. Şenkul, geçmiş olsun dileklerini iletti. Diyaliz hizmetini artık kendi ilçelerinde almanın büyük kolaylık olduğunu aktaran vatandaşlar, daha önce Nazilli’ye gitmek zorunda kaldıklarını, modern ve konforlu yeni ünite sayesinde bu yükten kurtulduklarını ifade ederek emeği geçenlere teşekkür etti. Programın son durağı Bozdoğan 1 No’lu Mustafa Alkan Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu oldu. İstasyonda görev yapan sağlık çalışanlarıyla buluşan Şenkul, büyük özveriyle görev yapan personelin Acil Sağlık Hizmetleri Haftası’nı kutlayarak çalışmalarında başarılar diledi başarılar diledi.
Burdur Salda Gölü’nde su kayıpları artıyor Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Salda Gölü’ndeki su seviyesinin düşmesinde tek sorumlunun kuraklık olmadığını, kötü su yönetiminin de etkili rol oynadığını söyledi. Sarı, yaptığı açıklamada, Salda Gölü’nün, beyaz kumsalları masmavi sularıyla Anadolu’nun nazar boncuğu olduğunu belirterek, gölde hidromanyezit içerikli stromatolitlerin, cyanobakteriler ile kalsiyum karbonat etkileşimi sonucu oluştuğunu anlattı. Dünyadaki yaşamın geçmişine ilişkin harika bilgiler içeren bu yapıların aynı zamanda göl sahillerinde beyaz kumsalların oluşmasını sağladığını dile getiren Sarı, şunları kaydetti: "Göl, ülkemizdeki diğer tüm göller gibi su kaybı yaşıyor. Bölgedeki Burdur Gölü’nde su kaybı neredeyse yüzde 50, yakınlarındaki Yarışlı Gölü’nde neredeyse yüzde 90 seviyesine ulaşmış durumda. Salda Gölü’nde durum daha iyi olsa da su kaybı kıyılarda çıplak gözle görülür durumda. Ülke olarak yarı kurak iklim kuşağındayız. Bu yüzden yağışlarımız da su debilerimiz de düzensiz. Su yönetiminde uzun dönem verilerine göre en kurak yılı dikkate alarak hesap yapmamız lazım." Tek sorumlu kuraklık değil Anadolu’daki birçok göl gibi Salda Gölü’nde de su çekilmesi yaşandığını aktaran Sarı, "Nedeni bakarsanız kuraklık. Derine inerseniz asıl nedeni kötü su yönetimi. Bütün göle ulaşan akarsuların üzerine baraj ve gölet yaparsak su nasıl gelecek buraya" dedi. Sadece yağışlı periyotlar dikkate alınarak sular yönetilmeye kalkılırsa sonucun göllerdeki su çekilmesi olacağını vurgulayan Sarı, "Kurak periyot geldiğinde etrafına baraj ve göletler yaptığımız sular göllere ulaşamadığı için göllerdeki gider gelirden fazla oluyor; su bütçesi bozuluyor ve su seviyesi düşüyor. Salda Gölü’nde de yaşanan bu. Sonra başlıyoruz kuraklığı suçlamaya. İklim değişikliği bir fekalet var, kuraklık var ama göllerimizin çekilmesinin sorumlusu tek başına bunlar değil" diye konuştu. Gölleri birer birer kaybederiz Her akarsuyun üzerinde yapılan barajlar, göletler ve diğer su toplama yapılarının her yere açılan su kuyularının, derinde su yollarının değişmesine neden olan madencilik faaliyetlerinin, tarımda kuraklığı dikkate almayan ürün deseninin göllerde su kaybını hızlandırdığını belirten Sarı, şöyle devam etti: "Kısaca uzun dönem yağış-buharlaşma dengesinin dışında, su bütçesine yaptığımız müdahalelerle su döngüsünü bozduğumuz için göllerimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Hep ’kuraklık var ne yapalım’ savunması yapsak da sorun büyük oranda kökü suyu yanlış ve kötü yönetmemizden kaynaklanıyor. Akarsular, göller ve denizlere hayat taşıyan can damarları gibidir. Damar tıkanırsa vücutta sorunlar çıkması gibi göllerde de sorunlar yaşanır. Su yönetimi, bulunduğumuz coğrafi ve iklim şartları dikkate alınarak bütünsel (holistik) bir yaklaşımla yapılmalı. Aksi takdirde göllerimizi birer birer kaybederiz."