EĞİTİM - 12 Haziran 2019 Çarşamba 15:04

BAKKA ve 30 öğrenci TÜBİTAK’ta

A
A
A
BAKKA ve 30 öğrenci TÜBİTAK’ta

Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) 2019 Yılı Mesleki ve Teknik Eğitim Teması çerçevesinde Zonguldak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi arasında imzalanan protokol doğrultusunda Siber Güvenlik Eğitimleri düzenlendi.

Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) 2019 Yılı Mesleki ve Teknik Eğitim Teması çerçevesinde Zonguldak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi arasında imzalanan protokol doğrultusunda Siber Güvenlik Eğitimleri düzenlendi. 2019 yılının ilk yarısında düzenlenen eğitimlerde başarılı olan öğrencilere, Mesleki ve Teknik Eğitimde rehberlik erişim imkanlarının artırılması ve mesleğinde isim yapmış kurum ve kişilerin tecrübelerini aktarmaları amacıyla TÜBİTAK BİLGEM Gebze Siber Güvenlik Enstitüsüne teknik gezi programı düzenlendi.


Gezideki ilk durağın Kocaeli Bilim Merkezi olduğu programa, BAKKA Genel Sekreter Vekili Elif Acar, ajans personeli ve imzalanan protokol çerçevesinde Siber Güvenlik eğitimi alan 30 öğrenci, akademisyen ve öğretmenler katılım sağladı. Farklı yaş gruplarından ve farklı bilgi birikimine sahip bireyleri bilimle buluşturarak, bilim ve teknolojiyi toplum için anlaşılır ve ulaşılır bir hale getirmeyi ve bilim ve teknolojinin önemini toplum gözünde artırmayı amaçlayan; deneysel ve uygulamalı etkinlikler içeren, ziyaretçilerini denemeye ve keşfetmeye teşvik eden merkezlerden biri olan Kocaeli Bilim merkezinde Zonguldak’tan katılım sağlayan 30 öğrenci hem görsel hem de uygulamalı aktiviteler gerçekleştirdiler. Kocaeli Bilim Merkezinde, yaklaşık 250 deney düzeneği ve özel tasarım galerilerin yanı sıra bilimsel çalışmaların yapıldığı atölyeler, bilimsel gösteri ve söyleşilerin yapıldığı bilim sahnesi, sergi alanları, kütüphane ve araştırma ofisleri yer aldı.


Öğrenciler TÜBİTAK’ta Siber Güvenlik Konusunda Bilgilendirildi


Ulusal siber güvenlik kapasitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirmek amacıyla kurulan Siber Güvenlik Enstitüsü’nün (SGE) faaliyetleri 1997 yılında Bilişim Sistemleri Güvenliği (BSG) Birimi adı ile TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) altında başladı. 2012 yılından bu yana ise TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde ayrı bir enstitü olarak faaliyetlerini sürdürüyor. SGE; siber güvenlik alanında araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütmekte; askeri kurumlara, kamu kurum ve kuruluşlarına ve özel sektöre çözüme yönelik projeler gerçekleştirdi. Bugüne kadar başarı ile gerçekleştirdiği pek çok proje ile ülkemizde siber güvenlik bilgi birikimi oluşturulmasına önemli katkı yaptı.


Siber Güvenlik Enstitüsü tarafından Yılmaz Tokat konferans salonunda gerçekleştirilen program kapsamında katılımcılara; Mehmet Can Döşlü tarafından Siber Güvenlik Enstitüsü hakkında genel bilgilendirme, Necati E. Şişeci tarafından siber güvenlik farkındalık eğitimi ve yeni teknolojiler, ayrıca Ferhat Özgür Çatak tarafından siber güvenlikte yapay zeka konuları hakkında bilgiler aktarıldı. Sunumlar süresince siber güvenlik konusunda meraklı öğrencilere çalışılması gereken konular hakkında tavsiyelerde bulunurken gelecek teknolojilerde daha çok ihtiyaç duyulacak siber güvenlik teknolojilerinin önemine dikkat çekildi.


BAKKA Genel Sekreter Vekili Elif Acar, Ajansın yaklaşık 5 yıldır üzerinde çalıştığı siber güvenlik konusunda, insan kaynağı eğitimine çok önem verdiklerini belirterek, Siber Güvenlik Enstitüsü ile işbirliği yapılabilecek noktalara değindi. Öğrencilere eğitim ve staj imkanı, yerli ve milli ürün teşviki konularında görüş alışverişinde bulunarak ilerleyen dönemlerde ziyaret ve işbirliği çalışmaları yapılacağını vurguladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Balıkesir Ayvalık turizm sezonuna hazırlanıyor Turizm alanında Kuzey Ege’nin incisi ve cazibe merkezi konumundaki Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, yaklaşan sezon öncesinde hazırlıkları sürüyor. Ayvalık Belediyesi Fen İşleri ve Temizlik İşleri müdürlüklerine bağlı ekiplerin ortak yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ta yeni yaz sezonu hazırlıkları tamamlanıyor. Sarımsaklı Badavut mevkisinde sahil boyunca yürütülen çalışmalarla Ayvalık’ın doğal güzellikleri titizlikle korunuyor. Sahilde, atıklardan arındırma, kumları temizleme işlemlerini hızlandıran ekipler, bölgenin temiz ve düzenli bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Badavut mevkiindeki çalışmalar, kumsalın hem estetik açıdan daha güzel bir görünüme kavuşmasını, hem de yerli ve yabancı turistlerin rahat ve keyifli vakit geçirebileceği bir ortama kavuşturmaya çalışıyor. Ekipler, titizlikle yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ın turizm potansiyeline değer katabilmek için mücadele ediyor. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, yapılan çalışmaların Ayvalık’ın çevre düzenlemesi ve turizme verilen değer açısından önemli olduğunu belirterek, Sarımsaklı Badavut mevkisi sahilindeki düzenlemelerin titizlikle yürütüldüğünü söyledi. Başkan Ergin, "Kentimize gelen her vatandaşımız temiz ve düzenli bir çevrede vakit geçirsinler. Kentimizden huzur içinde keyifli hatıralarla ayrılmalarını hedefliyoruz" dedi.