ÇEVRE - 08 Ekim 2025 Çarşamba 16:29

Çaycuma’da ceviz büyüklüğünde dolu yağışı hayatı olumsuz etkiledi

A
A
A
Çaycuma’da ceviz büyüklüğünde dolu yağışı hayatı olumsuz etkiledi

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde aniden bastıran fırtına ve dolu yağışı ilçede hayatı olumsuz etkiledi.


Çaycuma ilçesinde öğle saatlerinde çıkan fırtına sonrası ceviz büyüklüğünde yağan dolu, ilçeyi beyaza bürüdü. Dolu yağışıyla birlikte ilçenin Atatürk Bulvarı ile Nihat Kantarcı Caddesi’nde mazgallar tıkanma noktasına geldi. Belediye ekipleri tıkanan ana arterlerde temizlik çalışması başlattı.



Çaycuma’da ceviz büyüklüğünde dolu yağışı hayatı olumsuz etkiledi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da kadınlar örgü için yarıştı Bursa’da örgü konseptiyle dikkat çeken bir kafede düzenlenen "Örgünü Giy Gel" yarışmasında, 24 yarışmacı kendi tasarlayıp ördükleri giysilerle sahneye çıktı. Yarışmacıların birbirini puanladığı etkinlikte birincilik Nilay Türker Kaplan’ın oldu. Sanat, tasarım ve el emeğini aynı çatı altında buluşturan Reglan Kafe, Bursa’da dikkat çeken etkinliklere ev sahipliği yapmayı sürdürüyor. Kentte örgü konseptiyle ilgi gören kafede "Örgünü Giy Gel" mottosuyla düzenlenen yarışmayla örgü tutkunlarını bir araya getirdi. Örgü sanatını sosyal bir deneyime dönüştüren etkinlik, hem katılımcılar hem de izleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi. Organizasyonda 24 yarışmacı, tamamen kendi tasarladıkları ve kendi elleriyle ördükleri giysilerle sahneye çıktı. Yarışmanın en dikkat çeken yönlerinden biri değerlendirme süreci oldu. Yarışmacılar, jüri yerine birbirlerini puanlayarak dereceye giren isimleri belirledi. Bu yöntem, etkinliğe samimi bir atmosfer kazandırırken güçlü bir topluluk ruhu oluşturdu. Yapılan puanlama sonucunda birincilik ödülü Nilay Türker Kaplan’a verildi. Şeyma Erkoca ikinci, İrem Kardaş ise üçüncü oldu. Çeyizi için yıllar önce ördüğü dantel fiskos örtüsünü dönüştürerek eteğe çeviren Nilay Türker Kaplan, gecenin en dikkat çeken ismi olarak öne çıktı. Nilüfer’deki kafenin işletmecilerinden Selin Köfteci, gerçekleştirilen yarışmaya ilişkin, "‘Örgünü giy gel’ yarışmasıyla hem üretmenin hem paylaşmanın keyfini aynı masada buluşturduk. Bu akşam buradaki insanlar sadece kahve içmedi, emeğini giyip gururla sergiledi" ifadelerini kullandı. Kafenin diğer işletmecisi olan Ceyda Öztürk ise, "Türkiye’de bir ilke imza attığımız etkinliğimiz çok eğlenceli geçti birbirinden güzel farklı yaşlarda farklı tarzlarda insanı bir araya getirip örgüleri yarıştırdık" şeklinde konuştu. Yarışmanın gördüğü yoğun ilgi üzerine yeniden düzenleneceği belirtildi. Yeni yarışmanın tarihi ve yenilenen formatının, önümüzdeki günlerde Reglan Kafe’nin sosyal medya hesapları üzerinden duyurulacağı bildirildi. Örgü tutkunlarını bir araya getiren bu özel konseptin geleneksel hale getirilmesi hedefleniyor.
İstanbul İstanbul’da uyuşturucu operasyonları: 26 gözaltı İstanbul’da son bir ay içinde düzenlenen uyuşturucu operasyonlarında 1 ton 144 kilo uyuşturucu madde ve 6 milyon 888 bin 480 hap ele geçirildi, 26 kişinin yakalanarak gözaltına alındığı bildirildi. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti" suçuna yönelik Beylikdüzü, Zeytinburnu, Arnavutköy, Pendik, Başakşehir, Esenyurt, Avcılar, Fatih, Gaziosmanpaşa, Esenler ve Şişli ilçelerinde bir dizi çalışmalar yapıldı. Yürütülen soruşturmalar kapsamında son bir aylık süreçte yürütülen çalışmalarda, tespit edilen adreslere düzenlenen operasyonlarda 26 şüphelinin gözaltına alındığı bildirildi. Yakalanan kişilere ait ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda 6 milyon 153 bin 500 sentetik ecza hap, 601 bin 380 adet extacy maddesi, 523 kilo 434 gram metamfetamin, 435 kilo 292 gram skunk maddesi, 176 kilo 920 gram kokain maddesi, 133 bin 600 captagon hap, 8 kilo 750 gram AM-2201 türü uyuşturucu tasarım maddesi ve 192 kilo 640 gram katkı maddesi olmak üzere toplam 1 ton 144 kilo uyuşturucu ve 6 milyon 888 bin 480 uyuşturucu hap ele geçirildi. Operasyonlarda yakalanan ve "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti" suçundan adli makamlara sevk edilen 26 şüphelinin 4’ü hakkında adli kontrol hükümleri uygulanarak salıverildi. Geri kalan 22 zehir tacirinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği belirtildi.
Diyarbakır Erdemliler Hareketi Derneği Diyarbakır’da tefeciliğe dikkat çekti Erdemliler Hareketi Derneği Diyarbakır Temsilcisi Atilla Kaymaz, şehrin huzur ve toplumsal dirliği için tefecilik sorunun ivedilikle çözülmesi gerektiğine dikkat çekti. Derneğin Diyarbakır Temsilcisi Atilla Kaymaz, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde gerçekleştirilen operasyonun, aslında uzun süredir bölge esnafının yaşadığı büyük bir yaraya dikkat çekildiğini söyledi. İnsanların ekonomik sıkıntılarının istismar edilmesi, fahiş faizle borçlandırılıp ödeyemeyince silahla tehdit edilerek çek ve senet imzalatılması, sadece adli bir mesele olmadığını belirten Kaymaz, bunun toplum düzenine, aile huzuruna ve esnafın onuruna yapılan ağır bir saldırı olduğunu kaydetti. Emniyet teşkilatının kararlı operasyonu sayesinde bu yapının çökertilmesinin herkesi rahatlattığını dile getiren Kaymaz, "Benzer tabloyu maalesef Diyarbakır’da da yaşıyoruz. Özellikle ekonomik kırılganlığın arttığı dönemlerde tefecilerin cesaret bulduğu, aileleri borç bataklığına sürüklediği, birçok esnafın işini kaybettiği, hatta kimi zaman yuvaların dağıldığı olaylara hep birlikte şahit oluyoruz. Bugün Mardin Kızıltepe’de ortaya çıkarılan tablo, Diyarbakır için de çok net bir uyarıdır: Bu yapılar yalnızca para tahsil etmiyor; insanların onurunu, emeğini, geleceğini gasp ediyor. Burada özellikle ifade etmek isterim ki Diyarbakır Valimiz Murat Zorluoğlu’nun ve İl Emniyet Müdürümüzün şehrimizin güveni, huzuru ve toplumsal dirliği için gösterdiği olağanüstü hassasiyete yakından şahidiz. Diyarbakır’ın her meselesine olduğu gibi bu konuya da aynı ciddiyetle yaklaşacaklarından hiçbir kuşkumuz yoktur" dedi. Kaymaz, bu yapılarla mücadele konusunda gerekli çalışmaların titizlikle sürdürüldüğünü bildiklerini dile getirerek, "Ancak tefecilik sorununun artık ivedilikle çözülmesi gereken başlıklar arasında yer aldığına inanıyoruz. Bu nedenle çağrımız nettir. Devletimizin ve emniyet birimlerimizin tüm kararlılığıyla bu yapıları mercek altına alması, Diyarbakır’da da aynı şekilde kapsamlı ve sonuç alıcı operasyonların hayata geçirilmesi artık kaçınılmazdır. Çünkü bir ailenin daha canı yanmasın, bir esnaf daha ocağını kaybetmesin, şehrimizin huzur iklimine gölge düşmesin istiyoruz. Tefecilik sadece bir ekonomik suç değildir; toplumsal dokuyu, güven duygusunu ve şehirdeki adalet terazisini bozan bir tehdittir. Bizler Diyarbakır’ın huzurunu, esnafımızın onurunu, ailelerimizin refahını savunurken; hukukun, adaletin ve caydırıcı yaptırımların güçlü şekilde işletilmesi gerektiğini açıkça ifade ediyoruz. Kızıltepe’deki başarılı operasyon, devletimizin kararlılığını göstermiştir. Aynı kararlılığın Diyarbakır’da da uygulanması, toplumun beklentisidir, ihtiyacıdır ve gecikmeye tahammülü yoktur. Allah devletimizi var etsin. Emniyet teşkilatımıza, güvenlik birimlerimize ve adalet mekanizmasına sonsuz güven duyuyoruz. Diyarbakır’ın huzuru için, milletimizin geleceği için, tefecilik gibi karanlık yapıların artık tamamen tarihe karışması gerektiğine inanıyoruz" ifadelerinde bulundu.
İstanbul Asansörde okuduğu pano sonrası tarama yaptırdı: Meme kanseri 2’nci evrede tedavi edildi Almanya’da yaşayan 55 yaşındaki Peruzat Uzun, tatil için geldiği İstanbul’da annesini götürdüğü doktorda asansörde okuduğu panodaki kanser taraması yazısı sayesinde mamografi çektirdi, kanser 2’nci evresinde tespit edilerek tedavisi gerçekleştirildi. Uzun, "Asansör içerisindeki yazılar ve çıkışında mamografilerin çekildiğini okudum. Okumanın nasıl güzel bir şey olduğunu bir kez daha anlamış oldum. İyi ki KETEM’ler var, erken tanı oldu" dedi. Dr. Betül Akın ise, "Sadece binip, inmemiş, asansördeki yazıları da okumuş. Mamografi çektik, ertesi gün Almanya’ya gitti, tedaviden sonra teşekkür için ziyarete gelmiş, çok duygulandırdı. Erken tanı çok önemli, kontrolleri ihmal etmesinler" diye konuştu. Almanya’da yaşayan 55 yaşındaki Peruzat Uzun, haziran ayında tatil için Türkiye’ye geldi. Bu sürede 23 Haziran’da Üsküdar’da yaşayan annesini tedavi için Erguvan Aile Sağlığı Merkezi’ne götürdü, asansör panosunda ise aynı binada KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi)’in olduğunu da görerek işlemleri sonrası buraya uğradı. Dr. Betül Akın ile görüşen Uzun’a önce fiziki muayene yapıldı ardından mamografi çekildi. Sonraki gün Almanya’ya döneceğini söyleyen Uzun ile irtibatta kalındı. Almanya’da öğrenilen sonuçların detaylı tetkikler gerektirdiği belirlendi sonrasında Uzun’un 2’nci evre meme kanseri olduğu anlaşıldı. Değerlendirmelerin ardından Uzun, 4 Eylül’de Almanya’da ameliyat edilirken sol memesi alındı. Tedavi sonrası yeniden Türkiye’ye gelen Uzun, Üsküdar’daki KETEM’e giderek sağlık ekibine teşekkür etti. Dr. Betül Akın, Uzun’un durumuna ilişkin konuşurken KETEM ve kanser taramalarına yönelik bilgi verdi. Kontrolleri devam eden Uzun ise asansörde okuduğu yazı sonrası hastalığının teşhisinin konduğunu aktarırken tedavi sürecini anlattı. "Okumanın nasıl güzel bir şey olduğunu bir kez daha anlamış oldum" ‘Türkiye’ye birkaç günlüğüne tatile geldiğim esnada KETEM ile tanıştım’ diyerek sözlerine başlayan 55 yaşındaki Peruzat Uzun, "Annemi iğneye getirdiğimde duvardaki tabelaları okuyarak bilgilerimi almış oldum. Asansöre bindiğimizde içerisindeki yazılar ve çıkışında mamografilerin çekildiğini, diyetisyenleri vs. okudum. Hatta anneme ‘Aa ne kadar güzel bir yer yapılmış’ diye ifade ettim. Okumanın nasıl güzel bir şey olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Mamografimi çektirdiğim günün ertesi sabahı Almanya’ya dönüş yapacaktım. Betül Hanım ile kontaktaydım, sürekli ‘Almanya’ya gidiyorsunuz, birbirimizi arayalım’ diye uyarıda bulunmuştu. Orada biyopsiler vs. derken çok hızlı bir sürecin içine girdim. Zorlu ve yorucu bir süreçti, eşim yanımdaydı, kendi aileme bir şey anlatmadım. 4 Ağustos’ta biyopsim yapıldı, 8 Ağustos’ta sonucum çıktığında maalesef ki 2’nci evre, kötü huylu ve agresif olan bir tümörle karşı karşıya olduğumuz söylendi. Şoka girdim, beklemediğim bir şeydi, atlatmam baya bir uzun sürdü. 4 Eylül’de ameliyat oldum, memenin içi boşaltıldı ve içerisine doku genişletici aparat takıldı. Ailemde meme, rahim kanseri hiç böyle bir şey yoktu. İyi ki bu KETEM’ler var, şu an röportaj yapamıyor olabilirdim. Erken tanı oldu, tedavimin başarılı olmasına sebep oldu. KETEM’lere sağlığımı borçluyum. ’Ailemde yok, bu hastalık gelmez’ demesinler, lütfen bunlar ücretsiz yapılıyor. Bir şeyi okuyup da ‘Amaan’ demek yerine iyi ki okudum, hayatta kalma sebeplerimden bir tanesi diyebiliyorum. Herkes kendi kendine muayenesini düzgün yapsın, KETEM’lere gelsin. Akıllı ilaçla devam ediyorum, koltuklarından alınan şüpheli bir lenf vardı, o da temiz çıktı" dedi. "Türkiye’ye tekrar geldiğinde bize teşekkür için ziyarete geldi" Peruzat Hanım’ın durumuna ilişkin bilgi veren Dr. Betül Akın, "Aile hekimliğimiz aynı binada Peruzat Hanım annesini getirmişti. Asansörden yukarı çıkarken KETEM’in kanser taraması yaptığını, mamografi çekimini, rahim ağzı kanseri taraması olduğunu görünce gelip bilgi almak istemişti. Asansörde her katta hangi birimin olduğunun bilgilendirmesi var. Fiziki muayenede bulundum, yaş aralığı da uygundu, en son 4 sene önce mamografi çekimi yaptırdığı öğrendik. 2 yılda bir yaptığımız için ’Hemen randevusuz çekelim’ dedik. Çekimi yaptık, sonuçlar 20 gün civarı çıkıyor. Ertesi gün Almanya’ya gitti. Sonra E-nabız’ından sonuç düşünce kalsifikasyon dediğimiz şüpheli bulguların olduğunu, rapor neticesinde daha detaylı tetkiklerin, bir ultrason eşliğinde biyopsi yapılması gerektiğini anladık, mesajlaştık. Almanya’daki ameliyat ve tedavi sürecinden sonra Türkiye’ye tekrar ziyarete geldiğinde bize teşekkür için ziyarete gelmiş, çok duygulandırdı, kendisi de duygulanmıştı. 2‘nci evrede hastamızı yakalamış olduk, lenf nodlarından metastaz yapmadan hastamızı erken teşhisle kurtarmış olduk" şeklinde konuştu. "Sadece binip, aşağı inmemiş, asansördeki çok önemli yazıları da okumuş" ‘KETEM’ler kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezleridir’ diyen Dr. Akın, "3 tip kanser taraması yaparız; meme, rahim ağzı ve bağırsak, kolon kanseri. Erken evre, okumak çok önemli, Peruzat Hanım da okumayı çok seven, eğitimli bir insan. Sadece asansöre binip, düğmeye basıp aşağı inmemiş, asansördeki çok önemli yazıları okumuş, okuyunca da bilinçli de olduğu için ‘Uygunsa, çektirmem gerekiyorsa mamografi çektireyim’ diye geldi. Meme kanserlerinin yüzde 15 ile 20’si ailede olduğu için çocuklarda ya da torunlarda da görülen meme kanseri türleri oluyor. Geriye kalan yüzde 80’lik kısım aslında genetik geçişli olmayan meme kanserleri. Peruzat Hanım’ın ailesinde de hiç kimsede meme kanseri yoktu ama kendisinde 2’nci evre çıktı. 40 yaş üzerinde mamografilerini, 40 yaş ile 30 yaş arasında da ultrasonlarını ihmal etmesinler. 20 yaşından sonra istiyoruz ki; ayna önünde özellikle regl dönemleri bittikten sonra meme muayenesi yapsınlar. Banyo sonrası olursa daha da iyi olur çünkü doku da yumuşamış olur. Yuvarlak meme ucundan başlayarak halka şeklinde bütün memenin etrafında dönerek koltukaltı da dahil olmak üzere çünkü koltukaltındaki lenf nodlarında da şişkinlikler olabiliyor. Memede ellerine gelen herhangi bir kitle var mı yok mu, elleriyle kontrol etsinler. Ele gelen kitle meme kanserinin geç bulguları arasında amaç ele gelen kitleden önce meme kanserini tespit etmektir" dedi.