GÜNDEM - 18 Şubat 2025 Salı 14:48

Ekipler gelişi güzel parklara izin vermedi

A
A
A
Ekipler gelişi güzel parklara izin vermedi

Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı trafik ekipleri gelişi güzel park edilen araçlara cezai işlem uyguladı.


Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı trafik ekipleri uygulamalarına devam ediyor. Ekipler bugün cadde üzerine park yapan araçları uyardı. Uyarılara aldırıp etmeyen sürücülerin plakları alınarak cezai işlem uygulandı.


Uygulamaların gün boyunca devam edeceği öğrenildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Babasından devraldığı ciltçiliği sürdürüyor Konya’da yaşayan 70 yaşındaki Mahmut Sami Özcan, çocuk yaşta babasının yanında başladığı ciltçiliği sürdürüyor. Babasının izinden giderek mücellitlik yapan Özcan, yıllarını verdiği bu sanatı sadece bir zanaat değil, bir gönül işi olarak görüyor. Mahmut Sami Özcan, yarım asrı aşkın süredir emek verdiği mücellitliği yaşatmak için çaba gösteriyor. Çocuk yaşta babasının yanında adım attığı bu sanatı ömrü yettiğince sürdüreceğini ifade eden Özcan, Kur’an-ı Kerim ciltlemeyi yalnızca bir zanaat olarak değil, aynı zamanda bir gönül borcu olarak gördüğünü belirtti. Özcan, meslekte alttan gelen neslin olmadığını, bu kıymetli mirası devredecek ahlaklı ve işine gönül vermiş bir genç arayışında olduğunu söyledi. "Kur’an-ı Kerim ciltsiz kalmasın diye ısrar ettim" Bu işe çocukken, rahmetli babasıyla birlikte 1969 senesinde başladığını anlatan mücellit Mahmut Sami Özcan, "35-40 sene matbaacılık yaptım. Babam ciltçilik yaptı. Babam rahmetli olunca, biradere sen bu ciltçiliği devam ettir, bu iş devam etsin, Kur’an-ı Kerim ciltsiz kalmasın diye ısrar ettim. O da kabul etti. Biraz cilt yaptı. Daha sonra ben takviye ediyordum, bana dedi ki ’Abi sen bunları veriyorsun ama zamanını, gününü ayarlayamıyoruz, mümkünse sen yap’ dedi. ’Biraz göstermen lazım, malzemem de yok’ dedim. Sağ olsun, malzeme verdi, biraz da gösterdi. Böylelikle başladık. Kur’an-ı Kerim de olunca bir muhabbet oldu. Ne kadar eski olsa da yapmaya çalışıyorum, gayret ediyorum, gocunmuyorum, işimi seviyorum. ’Nasıl sabrediyorsun?’ diyorlar ama ben bu işe gönül verdim. Kur’an-ı Kerim oldu mu, muhabbet oluyor" dedi. Cilt yaparken kullandığı malzeme ile ilgili bilgi veren Mahmut Sami Özcan, "Biz suni deri, yani termo deri denilen deri kullanıyoruz. Bir de bunun kağıt olanı var. Biz kağıt kullanmıyoruz, tavsiye de etmiyoruz. Yapanlara da mümkünse yapmayın diyoruz. Çünkü Kur’an-ı Kerim’e en iyisini yapmak lazım" şeklinde konuştu. "Sağlığım el verdiği müddetçe bu işi yapacağım" Bu meslekte alttan gelen neslin olmadığını söyleyen Özcan, "Cilt yapacak bir delikanlı, gençler yok. Ama bu işe biraz sıcak bakmalarını istiyorum. Bu iş yapılsın diye düşünüyorum. Benim istediğim, bir arzum var. Bu işi yapabilecek birisini bulmam lazım, diyorum. Ömrümüz yettiği müddetçe bir delikanlıyı bu işe alıştırmak, ona bırakmak istiyorum. Bu işi devam ettirsin istiyorum. Böyle gönül vermiş bir delikanlı olursa, ahlaklı, Kur’an-ı Kerim bilen, namazlı ve niyazlı özellikle Kur’an-ı Kerim’i bilmesi lazım, yoksa bazı sayfalarını toparlayamaz, karıştırabilir, onun için öyle bir genç arzu ediyorum. Sağlığım el verdiği müddetçe bu işi yapacağım. Öyle bir niyetim var" diye konuştu.
Gaziantep SANKO Sanat Galerisi’nde "Sessiz Tanıklar" temalı resim sergisi Ressam ve fotoğraf sanatçısı Selman Uzun, tuval üzerine akrilik teknikle yaptığı eserlerinden oluşan "Sessiz Tanıklar" temalı sergisini, SANKO Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturdu. Selman Uzun, doğanın içerisinde bulunup canlılarla temas halinde olmanın ve onların yaşam koşullarını belgelemenin kendisi için çok kıymetli olduğunu belirterek, "Kendimi ve mesleğimi doğanın sessiz tanıklarına adadım" dedi. Sanatın paylaşıldıkça güzel olduğuna vurgu yapan Uzun, yaşadığı duyguları sanatseverlerle buluşturmanın heyecanı içerisinde olduğu ‘Sessiz Tanıklar’ temalı sergisinde doğada fotoğrafladığı belgesel çekimlerinin çıkış noktasıyla tuvalinde yorumladığını söyledi. Sanatçı kimliğinin aileden geldiğini ve sanatla iç içe bir ailede gözlerini dünyaya açtığını ve sekizinci kişisel sergisini açmanın heyecanını yaşadığını anlatan Uzun, şunları kaydetti: "Dedem 1900’lü yılların başında heykeltraşlık yapmış, babam Trabzon’da ilk müzik plak marketini kuran kişidir. Amcam ise Trabzon’u ve bölgedeki sanatseverleri sanat galerisiyle tanıştıran ilk kişidir. Sanat olmazsa olmazımdır. Dedemden beri sanatın yer aldığı bir evde büyüdüm. Onların üstlendiği misyonu şu anda ben devam ettiriyorum." "Yüzümü doğaya çevirip doğanın sessiz tanıklarının sesi oldum" Geçmişte basın mensubu olarak sayısız habere imza attıktan sonra yüzünü doğaya çevirip doğadaki canlılarla tanıştığını ifade eden Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğadaki canlıların korunmasına yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla hem fotoğraf sanatını sürdürüyorum hem de farklı platformlarda çalışmalar yürütüyorum. Türkiye’de 500 farklı kuş türü var bu kuş türlerinin 290’nın fotoğrafladım. Doğanın dengesini bozmakla kendi dünyamızı ve yaşamımıza zarar veriyoruz. Doğadaki bütün olumsuzların tanıkları doğada yaşayan canlılar. Ekosistem içerisinde her canlının bir görevi bulunmaktadır. Örneğin ardıç kuşları olmasa ardıç ağaçları çapraz gaga kuşunun keskin gagası sayesinde selvi ağaçlarının tohumlarını doğaya saçıyor ve bu da doğada selvi ağaçlarının çoğalmasına neden oluyor." "Sanat eşittir iyilik" Resim sanatıyla 25 yıldan beri ilgilendiğini söyleyen Uzun, "Gece saat 3’e kadar resim çalışıyorum. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte de yaylalara çıkıp doğada yaşayan canlıları fotoğraflıyorum. Tekrar atölyeye dönüp resimlerini çalışıyorum. Fotoğrafladığım canlıları sanatçı kimliğimle yorumlayıp tuvalime aktarıyorum" diye konuştu. "Dünyaya tekrar gelsem resmi ve sanatı seçerim. Sanat evrenseldir, sanatın dili, dini, ırkı yoktur" diyen Uzun, "Sanatın birleştirici ve iyileştirici yönü var. Sanat dünya için olmazsa olmazdır. Sanat eşittir, iyiliktir. Hayatımıza değer katıp yaşadığımız toplumu daha ileriye taşımak için sanata tutunmalıyız" ifadelerini kullandı. Gaziantep’in sanayisi, gastronomisi, tarihi ve kültürel zenginliğiyle özel bir şehir olduğuna dikkat çeken Uzun, "Doğanın sessiz tanıkları olan canlıları çalıştığım eserlerime ev sahipliği yaparak sanatseverler ile buluşturan SANKO Sanat Galerisi yönetimine teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum" diyerek sözlerini tamamladı. SANKO Sanat Galerisi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Halil Çiçek ise 343’üncü sergiye ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını anımsatarak, "Selman Hocamız SANKO Sanat Galerisi’nde sergi açan 708’inci sanatçımız oldu" diyerek galerinin sanat camiası için önemine değindi. Galerinin tamamen profesyonel anlayışla yönetildiğine vurgu yapan Çiçek, seçkin profesyonel sanatçıları ağırlayarak sanatseverlerle buluşturduklarının altını çizdi. Konuşmaların ardından Gaziantep Ticaret Odası Güzel Sanatlar Lisesi Resim Öğretmeni Hüseyin Yıldırım, SANKO Holding’in katkıları ile yayımlanan Zeugma Fırat’ın Gerdanlığı isimli yayını galeri adına ressam Uzun’a takdim etti. Sergi açılışına, Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Aliyev, SANKO Park AVM Genel Müdürü Sait Can Gizir, Gaziantep Ticaret Odası Güzel Sanatlar Lisesi Resim Öğretmeni Özer Çağlar ve sanatseverler katıldı. Selman Uzun’un 40 eserinin yer aldığı "Sessiz Tanıklar" temalı resim sergisi, SANKO Park AVM üçüncü katta bulunan SANKO Sanat Galerisi’nde 11 Nisan 2025 tarihine kadar her gün 10.00-18.00 saatleri arasında gezilebilecek.
Bursa Ekonomik sıkıntılarla psikolojik olarak başa çıkmanın püf noktaları Ekonomik sebeplerden kaynaklanan stres ve çeşitli rahatsızlıkların herkes tarafından bilindiğini belirten Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler, ancak bilinen şikayetlerin yanı sıra ilginç ve yeni sorunlar olarak ortaya çıkan bazı hastalıkların da olduğunu söyledi. Ekonomik endişeler insan psikolojisinde önemli rol oynuyor. Maddi zorluklar beraberinde stres, gelecek endişesi ve anksiyeteyi getirirken, fiziksel anlamda yorgunluk, baş ağrısı gibi rahatsızlıklar da ciddi etkiler görülebiliyor. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler, "Ekonomik zorluklarla birlikte gelen stres, genellikle basit bir endişeden daha fazlasıdır. Bu tür bir stres, uzun süre devam ettiğinde psikolojik sağlığımız üzerinde ciddi etkiler oluşturur. Maddi sorunlar yaşadığımızda, çoğumuz farkında olmadan depresyon, anksiyete ve sürekli yorgunluk gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ekonomik sorunların sebep olduğu endişeler, uyku bozukluklarını ve dikkat eksikliklerini beraberinde getirir. Zaman içinde basit günlük işleri bile yapamaz hale geliriz. Yetersizlik duygusu, endişelerimizi daha da büyütür ve geleceğe dair karamsar düşünceler üretmeye başlarız. Ekonomi, sosyal hayatımızı ve arkadaşlıklarımızı da belirler. Ekonomik durumlarımız, farkında olmadığımız bir şekilde sosyal ilişkilerimizi de yönlendirir. Maddi durumumuz iyi olmadığında, dışarı çıkıp sosyalleşmeye daha az istekli oluruz. Arkadaşlarımızla yapılan buluşmalardan kaçınır, evde kalmayı tercih ederiz. Bu durum sosyal izolasyonu tetikler, yalnızlık hissimizi artırır ve zamanla kendimizi dışlanmış ya da unutulmuş hissetmeye başlarız. Ayrıca toplumdaki ekonomik farklılıklar da sosyal hayatımıza da zarar verebildiğini görmekteyiz. Kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak mutsuzluk yaşar, bu da özgüvenimizi zedeler ve kendimize olan saygımızı azaltır. Böylece maddi durumumuz psikolojik sağlığımızı ciddi anlamda etkileyerek bir kısır döngü oluşturmaktadır" şeklinde konuştu. "Ekonomik sıkıntılarla baş edebilmek için ne yapılabilir?" Psikolojik olarak ekonomik sorunlarla başa çıkmanın püf noktalarını anlatan Dr. Güler, "İlk adım olarak, ekonomik sıkıntılarımızı kişisel bir başarısızlık olarak görmemek gerekiyor. Maddi sorunlar yaşamamız, bizlerin yetersiz ya da başarısız olduğu anlamına gelmez. Bu noktada yapılması gereken ilk şey, kendimizi suçlamayı bırakmak ve maddi zorlukların herkesin başına gelebileceğini kabullenmektir. Ekonomik durumun düzelmesi zaman alabilir; bu sebeple sabırlı olmak, süreci adım adım yönetmek ve kendimize karşı anlayışlı olmak psikolojik sağlığımız açısından kritik bir öneme sahiptir. Ekonomik sıkıntılarla mücadelede bir başka önemli nokta ise sosyal destek mekanizmalarımızı canlı tutmaktır. Maddi zorluklar yaşayan birçok kişi, genellikle içinde bulunduğu durumu paylaşmaktan çekinir ve kendini yalnızlaştırabilir. Ancak ekonomik sıkıntılarımızı ailemizle, yakın dostlarımızla veya güvendiğimiz kişilerle açıkça konuşmak hem üzerimizdeki psikolojik yükü azaltır hem de bize farklı bakış açıları sunabilir. Böylelikle kendimizi yalnız hissetmek yerine destek gördüğümüzü fark ederiz ve güç kazanırız. Ayrıca ekonomik problemlerle başa çıkmada bütçe planlaması yapmak da oldukça etkili bir yöntemdir. Düzenli bir bütçe yaparak gelir ve giderlerimizi takip edebiliriz. Bu planlama sayesinde mali durumumuz üzerinde kontrol sağlarız ve geleceğe yönelik daha gerçekçi hedefler belirleyebiliriz. Bütçe yapmak, ekonomik belirsizliğin oluşturduğu endişeyi azaltmanın yanı sıra psikolojik olarak bize güven duygusu da verir. Son olarak, ekonomik sıkıntıların üzerimizdeki psikolojik etkileri ciddi boyutlara ulaştığında profesyonel destek almaktan çekinmemeliyiz. Psikolojik destek almak çoğu zaman göz ardı edilir veya ertelenir ancak psikolojik sağlık en az maddi sağlık kadar önemlidir. Bir uzmanla konuşmak, stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve durumu daha doğru perspektiften görmek açısından faydalı olabilir. Unutulmamalıdır ki ekonomik stres, kişisel bir yenilgi değil, hayatın doğal süreçlerinden biridir ve bu konuda profesyonel destek almak gücümüzü gösterir" dedi.