GÜNDEM - 02 Eylül 2023 Cumartesi 09:32

İlker Kömürcü, dünyaya ilan edilen 100. Yıl Marşı’nı Türk bayrağına bakarak yazdı

A
A
A
İlker Kömürcü, dünyaya ilan edilen 100. Yıl Marşı’nı Türk bayrağına bakarak yazdı

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde sözü ve bestesi kendisine ait 100. Yıl Marşı birincilik ödülüne layık görülen İlker Kömürcü, yaşadıklarını anlattı.


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde 100. Yıl Marşı Yarışması düzenlendi. 400’ün üzerinde eserin gönderildiği yarışmada, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müdürü Doç. Dr. İlker Kömürcü’nün eseri birincilik elde etti. Ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan Kömürcü’nün yazdığı ve bestelediği marş, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından icra edildi.


Büyük bir beğeni gören 100. Yıl Marşı’nı yazma hikayesini anlatan Kömürcü, evinin penceresinden seyrettiği Türk bayrağından ilham alarak sürecin bugüne geldiğine dikkat çekti. Kömürcü, "Bu hikaye aslında şöyle başladı. Başlangıçta bir marş yapma düşüncem yoktu. Ama malum Cumhuriyetimizin 100. yılı vesilesi ile pek çok marş ortaya çıktı. Bunları dinlediğimde hep içimden his geliyordu. ’Ben bunlardan daha iyisini yapabilirim’ içinizde onu hissedersiniz. Kalbinizden gelen bir şeydir. Sizi o yöne yönlendiren, kalbinizden itici güç olan şey. Ben iyi bir şey yapabileceğimi hissediyordum. Ve bu hissiyatla birlikte piyanonun başına geçtiğimde ilk dizeler hep aklımda vardı. Parlayan yıldız Anadolu’nun... Bu dizeler evimin penceresinden baktığımda çok güzel bir Türk bayrağı var. Üniversitemizin diktiği; evin içinde bile dolaşırken Türk Bayrağı’na bakarak mırıldandığım dizelerdi. Piyanonun başına oturduğumda bunu marşa dönüştürme isteği oluştu. Ve bunun melodisi akabinde geldi. İlk başlangıç noktası buydu. Marşım tamamlandığı zaman gerçekten çok coşkulu bir marş olduğunu, güçlü bir marş olduğunu düşündüm. Türk Milleti’nin coşkusunu, yüksek karakterini, yüce duygularını ifade edebilecek güçlü bir marş ortaya çıktı. Ve bu güçlü marşı gerçekten yarışmaya gönderme arzusu doğdu. Ve hikaye aslında böyle başladı" diye konuştu.



"100 yılda bir olacak şey bana nasip oldu"


Yaşadıklarının kelimelerle anlatılamayacağını ifade eden Doç. Dr. İlker Kömürcü, eserinin birinci seçilerek icra edildiği gece heyecanının zirve noktasında olduğunu belirterek şöyle dedi:


"O gece şöyle, tabi ki bir noktadan sonra aslında o gece geldiğinde heyecanın zirve noktasıydı. Bunu her zaman söylüyorum ama 100 yılda bir olacak olan bir şey. Her müzik insanının hayalinde olan bir hedef. Bunun bana nasip olması çok büyük bir gurur. Ama bunu söylüyorum. Onur, gurur, mutluluk bunların hepsi çok yetersiz kelimeler. O gece ki duygularım aslında şuydu. Ben bu marşı çok yoğun hissiyatla ve duygularla yazdım. Aslında artık sanki bunu hani bir gemiyi yaptınız da denize bıraktınız gibi milletin beğenisine sunmuş olduk. Umuyorum milletin gönlünde hak ettiği yeri bulur. Birinci seçildiğimi öğrendiğimde öncelikle aslında inanmakta güçlük çektim. Gerçekten inandığım güçlü bir marş olduğunu biliyordum ama binlerce marş yazıldı. Binlerce marş yazıldı bütün müzik insanları bunun için kalem oynattılar. Çaba sarf ettiler. Bu kadar insanın içerisinden benim marşımın seçiliyor olması benim için gurur. Gerçekten bir süre inanmakta güçlük çektim. Ama gerçekten Türk milletinin birlikteliğini, beraberliğini, coşkusunu çok iyi anlatan, çok etkili bir marş olduğuna inanıyorum."



"Sözleri ve bestesi bana ait"


Eserin sözleri ve bestesinin kendisine ait olduğunu düzenlemenin ise Yusuf Yalçın’a ait olduğunu belirten Kömürcü, "Haberlerde geçilirken söz yazarı İlker Kömürcü, besteci Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası olarak geçti. O anda sunucular da bunu bu şekilde anons ettiler. Söz Yazarı İlker Kömürcü, beste Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası dediler. Ödülümü alırken Cumhurbaşkanımızdan rica ettim. Düzeltebilir miyiz diye. Kendisi de sağolsun kırmadı. O anda o düzeltmeyi yaptık. Öyle zannediyorum tam net olarak anlaşılmadı. İşin aslı marşın sözleri de müziği de bestesi de bana ait. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası marşı düzenledi ve icrasında bulundu. Çok güzel bir düzenleme oldu. Düzenleme Yusuf Yalçın’a aittir. Emekleri için teşekkür ediyorum. Doğrusu hem sözü hem müziği bana aittir" şeklinde sözlerini tamamladı.



İlker Kömürcü, dünyaya ilan edilen 100. Yıl Marşı’nı Türk bayrağına bakarak yazdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.