SAĞLIK - 16 Ocak 2018 Salı 10:46

Prof. Dr. Gümürdülü: “Sigara içen Crohn hastasının tedavi şansı neredeyse hiç yok”

A
A
A
Prof. Dr. Gümürdülü: “Sigara içen Crohn hastasının tedavi şansı neredeyse hiç yok”

İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof.

İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, bir çok hastalığa zemin hazırlayan ya da hastaların tedaviye cevap vermesini engelleyen sigaranın, bir bağırsak hastalığı olan Crohn’da daha da tehlikeli olduğunu bildirdi.


Prof. Dr. Gümürdülü, sigara kullanımının tedavi sürecini olumsuz etkilediğini de belirterek, “Crohn’u yenmek isteyen hastalar, sigarayı hayatından çıkarmak zorunda” dedi. Prof. Dr. Gümürdülü, Crohn hastalığının, nedeni bilinmeyen, tamamıyla iyileşmeyen, cerrahi müdahale gerektirebilen ciddi bir rahatsızlık olduğunu söyledi.


Hastalığın en yaygın belirtisinin “karın ağrısı” olduğu söyleyen Prof. Dr. Gümürdülü, “Bağırsak tıkanmaları olabilir, fistüller gelişebilir, inflamatuvar hastalık agresif seyredebilir. Kilo kaybı, ateş, çocuklarda büyüme-gelişme geriliği devamlı veya zaman zaman Crohn hastalığının bulguları olabilir. Crohn hastalarının dörtte birinde bağırsak dışı hastalıklar da izlenir. Bunlar en çok deride, eklemlerde, gözde, karaciğer ve safra yollarında, böbrek ve idrar yollarında, damar kalp ve akciğerlerde olur” diye konuştu.


Hastalığın yüz binde 200 oranında, daha çok kadınlarda, ortalama 30-40 yaşları arasında görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Gümürdülü, Crohn hastalığının nedeni bilinmese de oluşumunu genetik ve çevresel faktörlerin tetiklediğini kaydetti.



“En önemli faktör sigara”


Hastalığın en önemli nedenlerinden birisinin sigara olduğuna işaret eden Prof Dr. Gümürdülü, “Sigara, Crohn hastalığında üzerinde en çok çalışılan ve en iyi tanımlanmış risk faktörüdür. Sigara içenlerde Crohn hastalığı gelişme riski içmeyenlere oranla daha fazla. Ameliyat olmayan Crohn hastalarında hastalığın seyrinde sigaranın olumsuz etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Ameliyat olan hastalarda ise sigara kullanımının devam etmesi daha yüksek hastalık aktivasyonları, artmış endoskopik nüksle beraber görülmektedir. Ayrıca sigara içenlerde Ameliyat sonrası klinik rekürrens oranında belirgin şekilde artış olduğu tespit edilmiştir” şeklinde konuştu.



“Tedavi şansı neredeyse yok”


Sigara kullanan hastaların ameliyat riskinin, kullanmayanlara göre iki kat daha fazla olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gümürdülü, “Sigarayı bırakmak artan bu riski ortadan kaldırır. Crohn hastası için kanserden tehlikeli olan sigarayı kullanan hastaların tedavi şansı ise neredeyse hiç yok” ifadelerini kullandı.


Gümürdülü, sigarayı bırakmanın en az hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar kadar fayda sağlayabileceğini de vurguladı.



“Hastalar bilgilendirilmeli”


İlaç tedavisine başlanmadan önce hastaların sigara kullanımının olumsuz etkileri konusunda bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gümürdülü, şunları kaydetti:


“Sigara içmenin hastalık aktivitesi ve komplikasyonların gelişimi üzerinde doğrudan etkili bir risk faktörü olduğu bugün kesin olarak bilinmektedir. Crohn hastalığı tanısı konulan tüm hastalar sigara içmenin olumsuz etkileri konusunda mutlaka bilgilendirilmeli ve sigarayı bırakmaya teşvik edilmelidir.”



“Hekimler tarafından takibi önemli”


Crohn hastalığının tedavisinde gastroenteroloji uzmanları tarafından uygun dozlarda verilen ilaçlar ve düzenli takip ile hastalığın iyileştiğini belirten Gümürdülü, “Genellikle agresif ilaç tedavisine cevap vermeyen, komplikasyonlar gelişen hastalarda cerrahi tedavi tercih edilir. Bazen cerrahi tedavi, ilaç tedavisine bağlı gelişen yan etki zararlarının önlenmesinde tercih edilebilir. Ancak tedavinin ardından Crohn hastalığı tekrar alevlenmeler gösterebilmektedir. Bu durum hastaların uzman hekimler tarafından takibinin ne kadar önemli olduğunu göstergesidir. Crohn hastalığında özellikle 10 yılın üzerindeki hastalarda kanser riskinin ciddi derecede arttığı bilinmektedir. Bu yüzden hastaların bir gastroenteroloji uzmanı tarafından takibinin düzenli olarak yapılması, periyodik olarak kolonoskopi kontrolleri kanser gelişiminin (prekanseröz lezyonların) erken saptanması açısından büyük önem taşır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”