SAĞLIK - 27 Ocak 2020 Pazartesi 09:55

Hamilelikteki kaşıntılara dikkat

A
A
A
Hamilelikteki kaşıntılara dikkat

Kadınların hayatındaki en önemli ve en hassas süreçlerden olan gebeliğin, vücutta ve hormonlarda birçok değişikliğe neden olabildiğini belirten uzmanlar, gebeliğin son üç ayında ortaya çıkan bölgesel kaşıntıların, karaciğer hasarına kadar yol açabilen "gebelik sarılığının" göstergesi olabileceğini bildirdi.

Kadınların hayatındaki en önemli ve en hassas süreçlerden olan gebeliğin, vücutta ve hormonlarda birçok değişikliğe neden olabildiğini belirten uzmanlar, gebeliğin son üç ayında ortaya çıkan bölgesel kaşıntıların, karaciğer hasarına kadar yol açabilen "gebelik sarılığının" göstergesi olabileceğini bildirdi.


İç Hastalıkları, Hepatoloji ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, kadınlara ‘gebelik sarılığı’ hakkında uyarılarda bulundu.


Gebeliğin genellikle bu dönemlerinde ortaya çıkan kaşıntıların gözardı edilmemesi konusunda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, genetik veya hormonal nedenlerden kaynaklanabilirken, bazen de karındaki bebeğe bağlı gelişebilen ‘gebelik sarılığının’ kontrol altına alınmadığı durumlarda, anne adayında ve bebekte ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini belirtti.


Gebelik sarılığının, sarılık ve kaşıntı yoluyla kendini gösteren bir safra yolu hastalığı olduğunu söyleyen Gümürdülü, bu belirtilerin gözardı edilmesinin anne adayında ciddi bir karaciğer hasarına yol açabileceğinin ve bebekte sağlık sorunlarına neden olabileceğinin altını çizdi.


Özellikle bazı hastalarda sarılığın kaşıntıdan 2 ile 4 hafta sonra görülmeye başlayabildiğini belirten Gümürdülü, şunları söyledi:


"Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte hamilelik boyunca yaşanan hormonal değişimler, genetik nedenler ve selenyum eksikliği gebelik sarılığına yol açabilmektedir. Özellikle hamileliğin son 3 ayında östrojen hormonu ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Bu dönemde vücudun gereğinden fazla bilirübin üretmesi veya gebeliğe bağlı kolestaz yani safra akımının durması gebelik sarılığına zemin hazırlayabilmektedir.”



Avuç içi ve ayak tabanları kaşıntılarına dikkat


Gebelik sarılığının, ciltte sarılık yaşanmadan sadece şiddetli kaşıntı ile de kendini gösterebileceğini ifade eden Gümürdülü, genel olarak, avuç içleri, ayak tabanlarından başlayıp, kol, bacak ve gövdeye yayılan ve geceleri artan kaşıntıların sebebinin mutlaka araştırılması gerektiğini vurguladı. Kuru kaşıntı olarak başlayıp, deride izler bırakan kaşıntıların gözardı edilmemesi gerektiğini belirten Gümürdülü, şunları kaydetti:


"Kaşıntının az olduğu ve sarılığın görülmediği durumlarda gebelik sarılığı fark edilmeyebilir. Gebelik boyunca yapılan rutin testlerde karaciğer enzimlerinde yaşanan yükseklikler mutlaka detaylı incelenmelidir."


Hayati bir tehlikesi olmayan gebelik sarılığının, ailevi kolestazı olan kişilerin çocuklarında daha fazla yaşandığını bildiren Prof. Dr. Gümürdülü, teşhise rağmen gebelik sarılığına müdahale edilmezse anne adayının karaciğerinde yüksek hasara neden olarak ilerde daha ciddi rahatsızlıklar yaşanmasına zemin hazırlayabileceği konusunda uyarılarda bulundu.



Selenyum değeri yüksek besinler tüketin


Gebelik sırasında yaşanan şiddetli ya da hafif kaşıntıların dikkate alınmasının anne adayının karaciğer sağlığı için çok önemli olduğunu dile getiren Gümürdülü, bu dönemde selenyum değeri yüksek gıdaların tüketme önerisinde bulundu.


Brezilya cevizi veya kestanesi, yumurta, peynir, ayçiçeği çekirdeği, yulaf, kayabalığı, ton balığı, ringa balığı, somon balığı, kalamar veya ahtapot, kırmızı et, tavuk, hindi ve ciğer, chia tohumu, mantar gibi besinlerin selenyum bakımından zengin olduğunu söyleyen İç Hastalıkları, Hepatoloji ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, şöyle devam etti:


"Gebelik sarılığı, doğumu takip eden 40 gün içinde genellikle kendiliğinden düzelebilir. Gebelik sarılığının tedavisinde kaşıntı giderici ve enzimleri kontrol altına alan ilaçlar kullanılmaktadır. Tedaviye rağmen enzimler düşmezse anne adayının karaciğerini korumak için erken doğuma gidilebilmektedir. Erken doğum için bebeğin akciğer gelişiminin tamamlanması önemlidir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da buğday hasadı başladı, verim yüzleri güldürdü Stratejik öneme sahip birçok ürünün hammaddesi olan buğdayın, Adana’da hasadı başladı. Türkiye’nin en önemli hububat üretim merkezlerinden Adana’da buğdayda hasat başladı. Birçok ürünün hammaddesi olan ve savaşlar nedeniyle stratejik öneme sahip buğday için biçerdöverler Çukurova’daki tarlalarda çalışmaya başladı. Türkiye’nin ilk buğday hasadının yapıldığı ve ihtiyacın yaklaşık yüzde 4’ünü karşılayan Adana’da kıyı şeridi dışındaki bölgelerde üretim yapan çiftçiler ise ürünlerinin olgunlaşmasını bekliyor. Bu yıl kent genelinde 1 milyon 330 bin dekar buğday ekildi. Dönüm başına ortalama 500 ile 600 kilogram arasında verim alınan buğdayda toplamda ise 1 milyon tona yakın rekolte bekleniyor. “Verimi iyi bekliyoruz” Hasat sırasında İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Adana’da ilk turfanda buğday hasadı başladı. 50 dönüm alanda bugün buğday alanı yapılıyor. Kurak bir alanda olmamıza rağmen dönüme 600-650 kilogram verim bekliyoruz. Bundan sonra burada ki hasat ovaya doğru ilerleyecek. Adana’nın tamamında verimi iyi bekliyoruz” dedi. “Çiftçiler buğdayını ucuza satmasın” Çiftçilere buğdayların Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) satılması gerektiğini anlatan Doğan, “Lisanslı depolar bütün çiftçilerin buğdayını alacak. Çiftçiler buğdayını ucuza satmasın. Önümüzdeki günlerde buğday fiyatları açıklanınca lisanslı depolara çiftçi buğdayını döksün. Oradan alacağı elektronik ürün senediyle satışı TMO’ya gerçekleştirebilir. Bizler fiyatları bu sene ton başına 15 bin lira bekliyoruz. Prim desteğinin de ovada 1, kıraç bölgelerde 2 lira olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Öte yandan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, fiyatların çiftçiyi sevindirmesiyle gelecek sene ekim alanlarının daha da artacağını sözlerine ekledi.
Kocaeli Küresel Çevre Fonu’ndan Kocaeli’ye pilot şehir görevi Kocaeli, Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından finanse edilen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın desteğiyle Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülmesi planlanan "Kirliliğe Karşı Sıfır Atığa Geçiş Girişimi Projesi"nde pilot bölge seçildi. Sıfır atıkta uzun vadeli bir vizyona doğru şehir düzeyinde entegre planlama ve programlamayı teşvik etmeyi amaçlayan proje kapsamında Kocaeli ile birlikte Sierra Leone’da Freetown, Tunus, Çin’den Tianjin ve Uruguay’dan Montevideo pilot şehir olarak yer aldı. Proje, gelişmekte olan ekonomiler ve en az gelişmiş ülkelerden (LDCs) pilot şehirleri kirlilik ve kaynak israfına karşı sürdürülebilir üretim ve tüketim için yeşil ve döngüsel ekonomi ve atık hiyerarşisi ilkesi doğrultusunda sıfır atık vizyonuna doğru desteklemeyi amaçlıyor. Ülkemizde projenin faydalanıcı kuruluşu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olurken, paydaşları ise Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyeleri, Kocaeli Sanayi Odası ve Sivil Toplum Kuruluşları oldu. Sıfır atık ve sıfır kirlilik konusunda uzun vadeli bir vizyona doğru şehir düzeyinde entegre planlama ve programlamayı teşvik etme hedefini taşıyan projede; sıfır atık kentine geçişin finansal zorluklarını ele almak üzere sürdürülebilir yatırımı ve maliyet geri kazanımını teşvik etme, zararlı kimyasalları ortadan kaldırma, bilgi ve birikimi toplumun bütünü yaklaşımıyla erişilebilir hale getirme gibi alt hedefler bulunuyor. 5 ana bileşen Projenin ana bileşenleri 5 başlık altında toplanıyor. Buna göre, Entegre Planlama ve Programlama Bileşeni; sıfır atık şehirlerine yönelik kentsel atık yönetiminin entegre planlamasını teşvik etmek için gerekli koşulların sağlanmasını hedefliyor. Finansman Araçları Bileşeni; Sıfır atık kentine geçişin finansal zorluklarını ele almak için farklı yasal ve finansal yönlendirme araçlarının araştırılmasını hedefliyor. Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Bileşeni; Sürdürülebilir üretimi ve tüketimi artırmak için zararlı kimyasalları ortadan kaldırmayı, eko-tasarımı teşvik etmeyi ve malzemelerin döngüselliği için ekosistem inşa etmeyi hedefliyor. Eğitim, Öğretim, Savunuculuk ve Resmileştirme Bileşeni; Kilit paydaşlar için bilgi ve birikimi toplumun bütünü yaklaşımıyla erişilebilir hale getirmeyi ve sıfır atığa yönelik farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Projenin Küresel Bileşeni ise SWAP girişiminin koordinasyon, iletişim, öğrenme ve bilgi yönetimi işlevini yerine getirecek, sıfır atık takas evini, sıfır atık finansal platformunu ve ortaklığını destekleyecek. Proje hazırlık aşamasında 2025 yılında başlayacak projenin 5 yıl sürmesi ön görülüyor. Hazırlık aşamasında olan proje içeriğinde, Kocaeli’de yapılması planlanan faaliyetler ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile koordineli olarak belirlenerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bildirildi. Proje kapsamında 14-17 Nisan tarihlerinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Çalıştay ve Döngüsel Ekonomi Forumuna Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve UNDP yetkilileri ile birlikte katılım sağlandı. Küresel ortaklık ağının kurulumuna yönelik başlatılan bu çalışmada finans uzmanları ve kurumları, hükümet temsilcileri, uluslararası kuruluşlar, yerel yönetimler ve Birleşmiş Milletler temsilcileri yer aldı. Çalıştayda ve döngüsel ekonomi forumunda sıfır atık şehirleri inşa etmek konusundaki deneyimler ve iyi uygulamalar paylaşıldı. Ayrıca "Kirliliğe Karşı Sıfır Atığa Geçiş Girişimi"nin" hem küresel hem de şehir özelinde bileşenleri incelenerek, bu yönde iyileştirme yapılması gerekenler belirlendi.