GÜNDEM - 30 Aralık 2025 Salı 10:27

"Mutluluk Harekatı" ile binlerce çocuğun hayali gerçeğe dönüştü

A
A
A
"Mutluluk Harekatı" ile binlerce çocuğun hayali gerçeğe dönüştü

İbrahim Çeçen Vakfı tarafından hayata geçirilen "Mutluluk Harekatı" projesi, Ağrı’daki çocukların oyuncak hayallerini gerçeğe dönüştürdü. Proje kapsamında gönüllüler, çocukların önceden öğrenilen oyuncak dileklerini birebir karşılayarak yüzlerde tebessüm oluşturdu.


IC Gönüllüleri tarafından 2018 yılında "dilekler gerçek olsun" mottosuyla başlatılan IC Mutluluk Harekatı, bu yıl da dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocukların yeni yıl hayallerine ortak oldu. İstanbul’dan yaklaşık 1566 kilometre yol kat eden gönüllüler, çocukların istedikleri oyuncakları renklerine kadar temin ederek Ağrı merkeze bağlı Badilli Köyü’ndeki Badilli İlkokulu, Hani Baba Anaokulu ve İlkadım Anaokulu öğrencilerine ulaştırdı.


Hayallerindeki oyuncaklarla karşılaşan çocuklar büyük mutluluk yaşarken, bazı çocukların uçan helikopter, gülen bebek ve dron gibi oyuncaklar talep etmesi dikkat çekti. Gönüllüler, her bir çocuğun hayalini birebir gerçekleştirmek için titizlikle çalıştı.


İbrahim Çeçen Vakfı öncülüğünde yürütülen proje, bugüne kadar 5 binden fazla çocuğun hayalini gerçeğe dönüştürmeyi başardı. Yedi yıl içinde 14 bin gönüllünün katkı sunduğu IC Mutluluk Harekatı, her geçen yıl daha fazla çocuğun hayatına dokunmaya devam ediyor.


IC Holding çalışanı Ergin Akgün, projenin ortaya çıkış sürecini ve taşıdığı anlamı anlattı. Akgün, projenin bir fikir aşamasıyla başladığını belirterek, "Bu proje, arkadaşlarımızla birlikte ortaya çıkan bir fikirle başladı ve yedi yıldır IC Holding bünyesinde sürdürülüyor. Amacımız, çocukların hayallerine ortak olmak ve onların güzel dileklerini yerine getirmek. Bugüne kadar toplam 8 bin 600 çocuğumuzun hayalini gerçekleştirme fırsatı yakaladık. Bu bizim için gerçekten çok önemli ve çok güzel bir proje" dedi.


Projede bugüne kadar 14 bin çalışanın gönüllü olarak yer aldığını ifade eden Akgün, "Yıllardır bu projeyi aynı heyecan ve coşkuyla, tüm grup olarak gerçekleştiriyoruz. Her yıl çalışanlarımız aynı istekle sürece dahil oluyor. Bu çalışmayı IC Holding olarak İbrahim Çeçen Vakfı ile birlikte yürütüyoruz. İnsan ve Kültür ekiplerimiz de hediyelerin temini ve dağıtımında önemli rol üstleniyor. Bu nedenle projeyi bir bütün olarak görüyoruz. İstanbul’dan tam 1566 kilometre yol kat ederek buraya gelip çocukların hayallerine ortak olmak bizim için büyük bir gurur" diye konuştu.


Projeye öğretmenlerin de aktif katkı sunduğunu dile getiren Akgün, çocukların dileklerinin okullarda öğretmenler tarafından alındığını belirterek, "Öğretmenler çocuklara hayallerini soruyor, dilekler tek tek not edilerek bizlere ulaştırılıyor. Bu dilekleri ofislerimizde yılbaşı ağaçlarına asıyoruz. Çalışanlarımız hediyeleri temin ediyor, İnsan ve Kültür ekiplerimiz ise İbrahim Çeçen Vakfı aracılığıyla buraya ulaştırılmasını sağlıyor. Çocukların gözlerindeki heyecanı ve mutluluğu görmek bizim için tarif edilemez" ifadelerini kullandı.


Projenin Türkiye genelinde örnek olmasını temenni ettiklerini söyleyen Akgün, "Batıda birçok imkâna daha kolay ulaşabiliyoruz. Ancak burada, özellikle kırsalda ve zorlu hava şartlarında okula gelen çocukların bu hediyelere ulaşmasını çok önemsiyoruz. Her çocuk bizim için kıymetli, her çocuk bizim geleceğimiz. Onların hayallerine bir nebze dokunabildiysek ne mutlu bize" dedi.



"Mutluluk Harekatı" ile binlerce çocuğun hayali gerçeğe dönüştü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Altaylı taraftarlar, kurtuluş yürüyüşü yapacak Altaylı taraftar grupları, kulübün içinde bulunduğu ekonomik duruma dikkat çekmek amacıyla 3 Ocak Cumartesi günü saat 19.14’te Alsancak Limanı yakınından Gündoğdu Meydanı’na yürüyerek bir basın açıklaması gerçekleştirecek. TFF 3. Lig 4. Grup’ta mücadele eden Altay, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamaya devam ediyor. Sezonun ilk yarısını düşme hattından uzak, 10. sırada tamamlayan siyah-beyazlı ekip, FIFA’dan gelen dava dosyaları nedeniyle 1-8 Ocak tarihleri arasında puan silme ve küme düşürülme cezalarıyla karşı karşıya kalma tehlikesi yaşıyor. Bu gelişmeler üzerine Altaylı taraftar grupları harekete geçerek, 3 Ocak Cumartesi günü Gündoğdu Meydanı’na kortej eşliğinde yürüyüş düzenleyecek ve ardından bir basın açıklaması yapacak. Siyah-beyazlı taraftarlar, camianın önde gelen isimlerinin kulübe sahip çıkmasını isterken, bu zorlu süreçte Türkiye Futbol Federasyonu eski başkanlarından ve İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in kulübün geleceği adına yönlendirici bir rol üstlenmesini talep ediyor. Mahmut Özgener’e çağrı yapılacak Siyah-beyazlı taraftarlar tarafından yapılan açıklamada, "İlk etapta acil çözüm üretilmesi gereken gündemler ele alındığında; hem maddi kaynak üretebilecek hem de ismiyle bile karşı tarafa güven telkin edebilecek bir lider ihtiyacının olduğu fikri herkesin ortak görüşüdür. Camiamız içinde bu donanıma sahip isim bellidir. Camia büyüğümüz Mahmut Özgener’e (ister oluşturacağı bir konsorsiyum ile isterse bizzat kendi başına) bu süreci idare etmesi ve ‘Baba Yadigarı’ Büyük Altay’ı düzlüğe çıkartması için son ama en net çağrı gerçekleştirilecektir. Gündoğdu Meydanı’na kadar sürecek bu yürüyüş sonunda gerçekleştirilecek ‘Basın Açıklaması’ ile camia büyüğümüz Mahmut Özgener’e davetimiz iletilmiş olacaktır" ifadelerine yer verildi. Öte yandan Mahmut Özgener’in merhum babası Esin Özgener, Altay’ın efsane başkanlarından biri olarak anılmaya devam ediyor.
İzmir Madalyanın ardındaki güç: Spor iletişimi Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen 6. PRTalks etkinliğinde bir araya gelen dünya şampiyonu sporcular ve iletişim profesyonelleri; spor dünyasında marka yönetimi ve stratejik iletişimin, sahadaki başarı kadar kritik bir rol oynadığını vurguladı. Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen PRTalks etkinliği, "Spor İletişimi" temasıyla gerçekleştirildi. Artistik Cimnastik Dünya Şampiyonu İbrahim Çolak, Triatlon Türkiye ve Balkan Şampiyonu İpek Öztosun ile Medyaspor Kurucu Ortağı ve Spor Yazarı Ali Ergöçmez’in konuşmacı olduğu panelde; modern spor dünyasında yalnızca sahada kazanmanın yeterli olmadığı, bu başarının profesyonel bir iletişim stratejisiyle taçlandırılması gerektiği ifade edildi. "Her sporcu bir markadır" Panelin açılışını yapan Prof. Dr. Özlem Alikılıç, halkla ilişkilerin temelinde stratejik iletişim yönetimi yattığını belirterek sporcuların günümüzde birer marka değerine dönüştüğünü vurguladı. Alikılıç, şunları söyledi: "Bu etkinlikte spor iletişiminde masanın her iki tarafına da hizmet eden önemli aktörleri bir araya getirdik. İşin bir medya tarafı; yani kulüplerin, takımların ve sporcuların iletişimlerinin kriz anlarına kadar yönetildiği uzun bir süreç var. Diğer tarafta ise bizzat marka olan sporcular yer alıyor. Sporcular, kimi zaman bireysel kimi zaman profesyonel yardım alarak kendi markalarını ulusal ve uluslararası ölçekte yönetmeye çalışıyorlar." "İletişim danışmanlığı her branş için şart" Artistik Cimnastik branşında Türkiye’ye ilk dünya şampiyonluğunu kazandıran İbrahim Çolak, başarının ardından gelen popülariteyi yönetmenin zorluklarına dikkat çekti. Kariyerinin büyük bölümünü amatör bir ruhla sürdürdüğünü ancak şampiyonluk sonrası yoğun bir taleple karşılaştığını ifade eden Çolak, deneyimlerini şu şekilde aktardı: "25 yıldır bu sporu yapıyorum ve 19’uncu yılımda dünya şampiyonluğu kazandım. Madalyayı aldıktan sonra sponsorlar gelmeye başladı. Başarı geldikten sonra geri dönüşlerin bu denli büyük olacağını tahmin etmiyordum. Tam o noktada bir iletişim uzmanıyla çalışabilseydim, süreci mükemmel şekilde yönetebilirdim. İletişim sürecini tek başıma yürütmeye çalıştığımda bazı fırsatlar kaçabiliyor. Bu yüzden artık hedeflediğim başarılara ulaşmadan önce uzmanlardan profesyonel yardım almaya başladım." Yaşar Üniversitesi mezunu olan Triatlon Türkiye ve Balkan Şampiyonu İpek Öztosun ise iletişimde profesyonel desteğin her branş için şart olduğunu belirterek branş bilinirliğine değindi: "İletişim kanallarımı bireysel olarak yönetiyorum ancak bu durum bazen sınırlayıcı olabiliyor. Triatlon, Türkiye’de çok yaygın değilken Avrupa’da en çok lisanslı sporcusu bulunan branş konumunda. Medyada daha fazla ön plana çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Birçok sporcu tek bir branşla başlayıp başarı gelmeyince spora küsebiliyor. Oysa bu sporcular, doğru yönlendirmeyle farklı alanlardaki yeteneklerini keşfedip çok daha farklı yerlere gelebilirler." "Daha iyi iletişim, daha çok sponsor" Panelin medya perspektifini sunan Spor Yazarı Ali Ergöçmez, spor ekonomisi ile iletişim arasındaki doğrudan ilişkiye dikkat çekti. Ergöçmez, özellikle kulüplere şu çağrıda bulundu: "Sporcular ve kulüpler maddi anlamda büyük yatırımlar yapsa da iletişim bütçelerine oldukça az pay ayırıyorlar. Aslında daha iyi iletişim, doğrudan daha çok sponsor demektir. Büyük kulüplerin bu süreci çok daha profesyonel yürütmesi gerekiyor. Spor iletişimi, ülke gündemini takip etmekten sporcunun ikili görüşmelerine kadar her şeyi kapsar. Aslında, tüm spor kulüplerinin yöneticileri sporcuların ve teknik adamların profesyonel spor iletişim danışmanlarına ihtiyacı var."