EKONOMİ - 14 Nisan 2021 Çarşamba 10:09

Yem fiyatlarına gelen zamlar üreticileri zora sokuyor

A
A
A
Yem fiyatlarına gelen zamlar üreticileri zora sokuyor

Nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağladığı Aksaray’da hayvan yemlerine 1 yılda yapılan yüzde 100 oranındaki zamlar üreticileri zora soktu.

Nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağladığı Aksaray’da hayvan yemlerine 1 yılda yapılan yüzde 100 oranındaki zamlar üreticileri zora soktu.


Tarım ve hayvancılık kenti Aksaray’da hayvan üreticileri yem fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle zor günler yaşıyor. 2020 yılına kadar her yıl ciddi bir artış göstererek hayvan sayılarının arttığı kentte 2021 yılında gerileme yaşanırken, üreticiler bunun sebebinin yem fiyatları olduğunu savunuyor.


360 bin civarında büyükbaş hayvan varlığı olan Aksaray’da üreticilerin tedirgin bir arayış içerisinde olduğuna dikkat çeken Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Bekir Kayan, 1 yıl içerisinde yem fiyatlarına yüzde 100 oranında zam yapıldığını söyledi. Bu artışın süt fiyatlarına yansımadığına dikkat çeken Kayan, nasıl ki Ulusal Süt Konseyi aracılığıyla devletin süt fiyatlarını yönettiği gibi Ulusal Yem Konseyi kurularak yem fiyatlarını da devletin yönetmesi gerektiğini kaydetti. Kayan, “Aksaray’ımızda hayvan sayıları önceki yıllara göre sürekli artış kaydetti. Tabii Aksaray’ımızdaki kaba yem hammaddelerinin Aksaray’da olması bunlara en büyük etkenlerden birisi. Ama Türkiye genelindeki yem fiyatlarının artış sebebi de bu hayvancılığı geriye doğru götürmekte. Bu ay içerisinde neredeyse 3-4 kere yeme zam geldi. Bu da üreticiyi gerçekten çok zor duruma soktu. Üreticinin dayanacak gücü kalmadı. Eğer ki et fiyatları şu anda iyi olsun, belki de işletmelerin bir kısmı boşalacak. Et fiyatları da kurtarmadığı için insanlar bekliyor, sabrediyor. ‘Acaba biraz daha beklesek kurtarır mı?’ diye. Gerçekten üretici zor durumda. Süt fiyatları konusunda tabii ki devletimiz süt fiyatlarını revize etti ama bu revize yeme yeni gelen zamlarla üreticimizi tatmin eder durumda değil. İnşallah yeni fiyatlar açıklanır da üretici bir nebze olsun rahatlar. Üretici de ne yapacağını şaşırdı. Devletimizin vermiş olduğu desteklere rağmen üretici gerçekten çok büyük sıkıntıda, kesinlikle yem fiyatlarından dolayı. Geçen yıla kıyasladığımızda 70-79 liraya aldığımız yem şu anda tam yüzde 100 bir artış sağladı. Ama süt fiyatlarımız öyle bir artış sağlamadı maalesef. Nasıl Ulusal Süt Konseyi var ve süt fiyatlarını belirliyorsa, Ulusal Yem Konseyi oluşturularak yem fiyatlarını belirlesin. En azından ikisi arasında denge kurularak devlet tarafından belirlensin. Biz buna da razıyız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Artan küresel sağlık problemleri ebelik mesleğininin önemini arttırıyor Dünya Ebeler Haftası çerçevesinde Türkiye Hastanesi tarafından düzenlenen bu yılki sempozyumun ana teması “Küresel Değişim ve Ebelik” oldu. Etkinlikte küresel değişim ve ısınma ile birlikte artan sağlık sorunları ve azalan doğum oranları sebebiyle ebelik mesleğinin günden güne daha fazla önem taşıdığı belirtilirken aynı zamanda gelişen sağlık teknolojileri ile mesleğin nasıl entegre olduğu konuları ele alındı. Türkiye Hastanesi, Dünya Ebeler Haftası dolayısıyla ebeler ve ebelik öğrencileri için sempozyum düzenledi. Bu yıl ki ana tema olarak “Küresel Değişim ve Ebelik” konusunun ele alındığı etkinlikte, iklim değişikliğinin kadın ve çocuk sağlığına etkileri, kadın sağlığı ve yenidoğan bakımında teknolojik yenilikler gibi birçok konu masaya yatırıldı. Sektörde aktif olarak hizmet verenler tarafından deneyimlerin de paylaşıldığı sempozyum ebeler ve ebe öğrenciler tarafından yoğun ilgi ile karşılandı. “Küresel değişim ebelik mesleğinin önemini günden güne arttırıyor” Küresel ısınma ile birlikte artan özellikle kadın sağlığı problemleri ile ebelik mesleğinin günden güne daha da fazla önem kazandığını aktaran Türkiye Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Aysel Sağlam, “Hastanemizin Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü olarak her yıl Ebeler Haftası dolayısıyla ebelerin önemini anlatabilmek için bir sempozyum düzenliyoruz. Bu yıl ikincisini düzenledik. Dünya Ebeler Federasyonunun bu yılki ana temasına uygun olarak ilerliyoruz bu yüzden Küresel Değişim ve Ebelik konusunu ele aldık. Küresel ısınma ile birlikte ortaya çıkan sağlık problemlerinin başında kadın sağlık problemleri de artmakta. Aynı zamanda son yıllarda doğum oranlarında da ciddi azalma söz konusu. Bu noktada da ebelere düşen görev fazla olduğu için özellikle konunun altını çizmekte fayda gördük. Küresel ısınma ve ebelik bağlamında gelecekte de gerek yaşanan problemler gerekse gelişen teknolojiyle birlikte önümüzdeki yıllarda ebelik mesleğinin daha da öneminin artacağını düşünüyoruz” dedi. “Teknolojik gelişmeler ölümlerin azaltılmasında ve daha sağlıklı gelecek için bizlere öncülük ediyor” Hastanenin Eğitim Hemşiresi Funda Tarhan Çelik ise ebelere ve ebelik bölümü öğrencilerine gelişen sağlık teknolojilerini ve meslekteki gelişmeleri aktardı. Çelik, gelişmelerin son derece önemli olduğu konuşmasında şunları söyledi: “Kadın sağlığı teknolojisi de bizler için gelişen ve değişen bir dünya. Teknolojinin gelişmesi ve ilerlemesiyle birlikte kadın sağlığı alanında hastalıkları tanılama, önleme, tedavi etme ve uzun dönem bakımında kullanılması amacıyla birçok teknolojik cihaz kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek ve ebelik mesleği ile entegre olması oldukça önemli. Çünkü ebelik sisteminde ve ebelik bakımlarında bu teknolojileri kullanmak hem maliyet hem zaman tasarrufu hem de hastaya etkin bakım vermede bizim işimizi kolaylaştıran teknolojiler. Bu teknolojilere örnek olarak, yapay zeka teknolojileri, telesağlık uygulamaları, robotik ve laparoskopik cerrahileri sıralayabiliriz. Örneğin telesağlık sistemleri gebelerin hastaneye gelmeden onlara uzaktan eğitim bağlantısı sağladığımız, hem gebelerdeki komplikasyonları önleyip hem de onlara uzaktan erişim sağlayarak zaman tasarrufu yaptığımız bir sistem. Uzaktan gebe okulu programları da bunlara dahil edilebiliyor. Teknoloji kullanımını mesleğimize dahil ettiğimizde erken teşhis ,tedavileri ve bakımları kolaylaştırmış oluyoruz. Bu tanı ve tedavilerin kolaylaştırması hem ölümlerin azaltılmasında hem de daha sağlıklı çocuklar ve gelecek için bizlere öncülük ediyor.” “Yapay zekanın ve robotların gelecekte ebelik mesleğinin yerini alabilir mi” sorusu üzerine ise Çelik, hastalarla kurulan temasın önemine değinerek, “Bizim mesleğimiz hastaya dokunduğumuz bir meslek grubudur. Robotların tek başına yapılabilecekleri bir sektör değil.Robotlar sadece sağlık çalışanlarına destek sağlayıcı ve kolaylaştırıcı yöntemlerden biri” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Diyarbakır Akdeniz anemisi anne ve babada taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle oluyor Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hematoloji branşında Uzman Doktor Özlem Beyler, “Talasemi, diğer adıyla Akdeniz anemisi kalıtımsal geçen genetik bir kansızlık hastalığıdır. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle hastalık olur. Ülkemizde yüzde 2 oranında görüyoruz” dedi. Uzman Doktor Özlem Beyler, Akdeniz anemisinin kalıtımsal bir hastalık olduğunu söyledi. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle olduğunu belirten Dr. Beyler, hastalığın Türkiye’de yüzde 2 oranında görüldüğünü ifade etti. “Bu taşıyıcılık neden önemli? Evlilik öncesi genetik danışmanlık gerekebilir” diyen Dr. Beyler, “Hastalar, evlilik öncesi yapılan tarama testleriyle bize yönlendiriliyor. Biz de hemoglobin elektroforeze bakarak bilgilendirme yapıyoruz. Taşıyıcılık bir hastalık değildir, tedavi gerektirmez. Taşıyıcıların evlenmesinde ya da çocuk sahibi olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak çocuklarına aktarılabildiği bir hastalık olduğu için çocukta ciddi kansızlık olabilir. Bu nedenle takipte olmaları önemlidir” dedi. Bu hastaların kansızlığı olduğu için gereksiz demir tedavisi verilme durumu olabildiğine dikkat çeken Dr. Beyler, şöyle konuştu: “O açıdan mutlaka bir hematoloji uzmanına muayene olmalarını öneririm. Daha sonrasında bazı ağır talasemi hastalarına aylık kan nakli yapmak gerebiliyor. Buna bağlı olarak demir yükleri olabiliyor. Başka organların etkilenme riski olabiliyor. Yine bu hastaların aylık takipte kalmaları lazım. Beslenme durumuna gelecek olursak özel bir beslenme şekli yok. Herkes gibi yiyip içebilirler, beslenebilirler. Bazen biz folik asit desteği verebiliyoruz. Yine bu kontrollerdeki kan değerlerine bakarak karar verebileceğimiz bir durum. Tam kan sayımı, periferik yayma, hemoglobin elektroforezi ve demir testlerine bakarak tanı koyuyoruz. Bu şekilde diğer kansızlık nedenlerinden ayırt etmemiz gerekiyor bu hastaları. Çünkü gereksiz yere vitamin takviyesi alıp kan seviyelerini yükseltme durumlarına girmelerini engellemek istiyoruz.” "Türkiye, Akdeniz Bölgesin’e komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge" Ailenin eğer bir hastada halsizlik, aşırı yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı gibi kansızlığın oluşturduğu durumlar varsa bir doktora gidip kontrol ettirebileceğini aktaran Dr. Beyler, “Bunun haricinde de evlilik öncesi rutin tarama testi yapılıyor. Bu şekilde ülkemizdeki yüksek taşıyıcılık oranlarından kaynaklanabilecek çocuklara aktarımın önüne geçilmiş oluyor. Bizim bu civar için oran yüzde 6 diyebiliriz. Aslında bunlar hep yüksek oranlar. Türkiye için yüzde 2, bölgemiz için yüzde 6’lara çıkıyor. Ama Antalya, Hatay civarına gittiğimizde yüzde 13’lere çıkıyor. Talasemi, aslında sık gördüğümüz bir kansızlık. Akdeniz Bölgesi derken Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan, tüm dünyada sıklıkla görülen bir genetik kansızlık nedeni. Türkiye, Akdeniz Bölgesi’ne komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge” şeklinde konuştu.