POLİTİKA - 14 Temmuz 2016 Perşembe 20:49

Başbakan Yıldırım’ın BBC World kanalına verdiği mülakat

A
A
A
Başbakan Yıldırım’ın BBC World kanalına verdiği mülakat

Başbakan Binali Yıldırım, “Terörün dini yok, terörün mezhebi yok, teröristin hiçbir kutsalı yok. Dolayısıyla terör grupları arasında sınıflandırma yapmak çok yanlıştır” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, BBC World kanalına mülakat verdi. İstanbul Vahdettin Köşkü’nde gerçekleşen mülakatta Yıldırım, “Türkiye eskiden beri terörle çok yoğun mücadele eden bir ülke, 40 yıldan fazla. Biz diyoruz ki; terörün dini yok, terörün mezhebi yok, teröristin hiçbir kutsalı yok. Dolayısıyla terör grupları arasında sınıflandırma yapmak çok yanlıştır. Bu küresel bir tehdittir. Bütün insanlığın güvenliği için, geleceği için beraberce bütün ülkelerin hareket etmesi lazım” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Suriye’de Esed’e karşı bağımsızlık mücadelesi veren gruplara destek verdiğini kaydeden Yıldırım, “Esed’in öldürdüğü, ülkelerinden kaçmak zorunda kalan insanların bağımsızlık mücadelesi vermek için oluşturduğu gruba Türkiye destek veriyor. Onun dışındaki gruplara, ne DAEŞ’e, ne PYD’ye, ne de Esed’in güçlerine Türkiye asla destek vermez. DAEŞ’in dini falan yok, bunlar İslam’ı falan temsil etmiyor. Bunlar kurulmuş bir devlet de değil. DEAŞ, ne zaman, nasıl ortaya çıktı ona bakmak lazım. El-Kaide’den sonra, Irak’ın işgalinden sonra orada oluşan istikrarsızlık, otorite boşluğundan dolayı DEAŞ diye cani örgüt meydana geldi. Kesinlikle biz DEAŞ örgütüne veya herhangi başka bir terör örgütüne hiçbir sempati göstermedik. Geçmişte de göstermedik, gelecekte de asla göstermeyiz. Terörün ne kadar can yakıcı bir şey olduğunu dünyada bizden daha iyi bilen bir ülke yok. Ama 50 yıldır biz bu mücadeleyi veriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Onun yaptığı gazetecilik değil”
“Dündar’ın davası devam ediyor. Şu anda içeride değil dışarıda, mahkemesi devam ediyor” diyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mahkeme nasıl sonuçlanacak bilemem. Ama onun yaptığı gazetecilik değil. Burada, şu anda burada, yani gitti geldi. Hiçbir zaman da, içeri girdi geçici süreyle, sonra tekrar üst mahkeme çıkmasına karar verdi, şu anda davası devam ediyor. Ama oradaki faaliyet gazetecilik faaliyeti değil Zeynep Hanım, problem o. İki şeyi birbirine karıştırmamak lazım; bir basın-yayın faaliyeti var, bir de ülkenin sırlarını ifşa etmek, açığa vurmak var.”
“Suriye’de bir şeylerin değişmesinin zamanı çoktan geldi geçti”
Suriye’de acilen bir şeylerin değişmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “Bir kere Suriye’de bir şeylerin değişmesinin zamanı çoktan geldi geçti. 500 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Masum, hiçbir günahı olmayan insanlar öldü gitti. 9 milyondan fazla insan yurtlarını terk etti. 3 milyonu Türkiye’de bizim misafirimiz, biz onlara kollarımızı açtık, evimize kabul ettik. Muhakkak Suriye’de bir şey değişmeli, ama her şeyden önce Esed değişmeli. Yani Esed değişmeden Türkiye’de bir şey değişmez. Bu işlerin bu hale gelmesinin ana sebebi Esed’dir. Bir yanda Esed var, bir yanda DAEŞ var. Yani Esed’i mi tercih edelim, DAEŞ’i mi tercih edelim diye soruyorsanız, ikisini de tercih edemeyiz, ikisinin de gitmesi lazım. Suriyelilerin başının belası. Ha diyelim ki DEAŞ’ı defettik, DEAŞ gitti, sorun yine çözülmeyecek, Esed orada olduğu müddetçe sorun çözülmeyecek, başka bir terör grubu ön plana çıkacak. Dolayısıyla DEAŞ’ı yaratan Esed rejiminin tutumudur, Suriye’de ortaya koyduğu yönetim şeklidir ve kendi vatandaşlarını bile bile ölüme göndermesidir” değerlendirmelerinde bulundu.
“Bize bir lütufta bulunmuyor Avrupa Birliği, biz hakkımız olanı istiyoruz”
Türkiye’nin sınırlardan yasadışı geçişleri önlediğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
“Biz bu anlaşmayı, doğru benden önceki değerli Başbakanımız Ahmet Bey Mart ayında Avrupa Birliği’yle böyle bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre 1 tane göçmene karşılık 1 tane Avrupa Birliği alacak Suriyeli göçmen ve Türkiye yasadışı düzensiz göçü önleyecek. Biz önledik. Ne yaptık? 7 bin geçiş vardı günde, 40’a düşürdük, tamamen bitti. Biz görevimizi yaptık. Ayrıca 72 tane de şart vardı, o şartları da yerine getirdik. Ama Avrupa Birliği buna karşılık ne yapacaktı? Vize muafiyeti verecekti, ayrıca Türkiye 3 milyon göçmeni misafir ettiği için ciddi bir yük var üzerinde, bu yükü paylaşacaklardı, 3 milyar euro gibi bir para vereceklerdi, 5 yılda 6 milyara çıkaracaklardı. Böyle bir tehdit peşinde değiliz, biz hiçbir zaman dostlarımıza tehdit ederek iş yapmadık. Biz dostlarımıza şöyle yaparsak iyi olur, böyle yapmazsak şu zarar olur diye yol gösteririz. Biz diyoruz ki 50 yıldan fazla biz Avrupa Birliği üyeliği için çalışıyoruz, birçok reformlar yaptık, şu ana kadar 15 tane fasıl açtık, şimdi yeni bir fasıl daha açtık. Şimdi bu yeni dönemde iki tane fasıl var. Bunlardan bir tanesi adalet faslı. Biz hala Avrupa Birliği’nin samimi davranarak Türkiye’nin yaptığı fedakârlıklara karşı üzerine düşeni yapması gerektiğini söylüyoruz. Bize bir lütufta bulunmuyor Avrupa Birliği, biz hakkımız olanı istiyoruz. Biz üzerimize düşeni yaptık, diyoruz ki siz de üzerinize düşeni yapın. Eğer yapmazlarsa ne olacak.”
“Şartlar oluştuğunda vatandaşlık da vereceğiz”
Suriyeli sığınmacılara gerekli şartlar oluştuğunda vatandaşlık verileceğini söyleyen Yıldırım, “Şimdi 3 milyon mülteci var, önce bunlara barınma sağladık, geçici çalışma izni verdik, sağlık hizmeti veriyoruz, eğitim hizmeti veriyoruz, bir adım sonra da şartlar oluştuğunda vatandaşlık da vereceğiz. Ama bu, bugünden yarına olmaz, tabii bunun belirli standartları var, o standartlar karşılandığında. Tabii ki eğer teröre bulaşmışsa, kanunsuz işleri varsa, bunlara asla vatandaşlık söz konusu değil. Bakın bugüne kadar biz bu göçmenler için 11,5 milyar dolar harcama yaptık kendi bütçemizden. Birleşmiş Milletler, bütün uluslararası yardımlar yüzde 5’i bile değil. Şu anda vatandaşımız değiller, ama vatandaşımız gibi muamele görüyorlar, her türlü haktan yararlanıyorlar. Seyahat hakkı, sağlık, eğitim, çalışma, sadece nüfus kâğıtları yok. Ama ileride şartlara bağlı, dediğim gibi yanlış işleri yoksa, efendim teröre bulaşmamışlarsa, bu ülkede kalmak istiyorlarsa, faydalı olacaklarsa tabii ki bunlara vatandaşlık düşünürüz” ifadelerini kaydetti.
“Önemli olan toplum için, millet için hayırlı bir iş yapmak”
“İnsanlar gelip geçici, önemli olan toplum için, millet için hayırlı bir iş yapmak” diyen Yıldırım, şunları kaydetti:
“Bizim pozisyonumuz önemli değil, insanlar gelip geçici, önemli olan toplum için, millet için hayırlı bir iş yapmak. Türkiye’nin hayrına olan yönetimde istikrar ve temsilde adalet. Ne demek istiyorum? Başkanlık sistemi olunca koalisyonlar olmayacak, sürekli güçlü bir yönetim olacak ve Türkiye zaman kaybetmeden refah için, kalkınma için daha fazla çalışacak. Yine meclisimiz olacak, ama meclis daha güçlü olacak. Milletvekilleri mecliste icabında bütçeyi onaylayacaklar, başkanı denetleyecekler, yani Başbakan olması şart değil. Tayyip Erdoğan da gelip geçici, Binali Yıldırım da gelip geçici. Dolayısıyla biz gelecek nesilleri düşünerek reform yapmamız lazım, gelecek nesiller ne istiyor? Zayıf yönetimler olmasın, güçlü iktidarlar olsun ki Türkiye hem içeride, hem dışarıda terörle mücadelesini daha etkin yapabilsin, ekonomik kalkınmasını daha hızlı gerçekleştirebilsin. Halkının refahını daha kolay elde etsin. Bunun için çalışıyoruz, yoksa benim olmam-olmamamın önemi yok. Dediğim gibi insanlar gelip geçici, ülkenin geleceği baki. Koalisyonlar ülkeye zaman kaybettiriyor. Bizim 90’lı yıllarımız, 70’li yıllarımız koalisyonlarla geçti ve Türkiye edinimlerini koruyamadığı gibi geriye de gitti. Ne olacak? Yani şimdi AK Parti var, AK Parti.”
“Amerika’da, Fransa’da diktatörlük mü var”
Başkanlık sisteminin otoriter bir sisteme yol açacağı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığının altını çizen Yıldırım, “Amerika’da diktatörlük mü var, Fransa’da diktatörlük mü var? Buralarda başkanlık sistemi var. Pekâlâ başkanlık sisteminde demokrasi de daha ileri gidebilir. Ama bunlar check and balances sistemi olacak, bunlar demokrasinin gereği. Bunları değiştirelim diyen kimse yok. Biz istiyoruz ki bu sistemde Türkiye’nin koalisyona gitme ihtimali var, bu ihtimal olunca bu sefer istikrar bozuluyor ve birçok iş kötüye gidiyor” diye konuştu.
“Bizim görevimiz, bu eli kanlı terör örgütünü Kürtlerle aramızdan çıkarmak”
PKK’nın sorununun Kürt vatandaşlar olmadığını ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:
“Terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu yok, Kürtlerin terör örgütü gibi bir sorunu var, biz de bu sorunu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz; olay bundan ibaret. PKK terör örgütü Kürtleri de düşünmüyor, Türkleri de düşünmüyor, onlar önüne kim gelirse öldürüyorlar. Dolayısıyla bizim görevimiz, bu eli kanlı terör örgütünü Kürtlerle aramızdan çıkarmak ve Türk-Kürt binlerce yıl biz kardeşçe yaşadık, bundan sonra da kardeş yaşamaya devam edeceğiz. Benim en yakın kabine arkadaşım Kürt, başka bakanlarımız Kürt. Kürt-Türk ayrı muamele yapılmıyor, bu tamamen terör örgütünün kara propagandasıdır.”
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin dostlarının sayılarının arttırmaya çalıştığını söyleyerek, “İsrail’le işlerimizi düzelttik, Rusya’yla işlerimizi düzelttik, sırada başka ülkeler var. Yani dostlarımızı arttırmaya devam edeceğiz, düşmanlıkları azaltacağız. Bizim Kürtlerle bir problemimiz yok. Bizim Kürt-Türk demeden gözünü kırpmadan insanları hunharca öldüren canilerle problemimiz var, bunları aradan çıkarmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bir terör örgütünü başka terör örgütünü yok etmek için kullanırsanız, sonra o terör örgütü de başınıza bela olur”
Bir terör örgününü yok etmek için başka bir terör örgütünü kullanmanın ilerde daha önemli sorunlara yol açabileceğini belirten Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir terör örgütünü başka terör örgütünü yok etmek için kullanırsanız, sonra o terör örgütü de başınıza bela olur. Şimdi PYD’yi bazı dostlarımız DEAŞ’i yok etmek için kullanıyorlar. Daha sonra PYD’yi yok etmek için başka bir örgütü kullanmak zorunda kalacaklar. Biz diyoruz ki; bir terör örgütünü yok etmek için başka terör örgütü kullanılmaz. Ülkeler bir araya gelsin, beraber çalışsın, bütün terör örgütlerini ortadan kaldıralım.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul ATP Capital, Menulux yatırımını tamamladı ATP Capital Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş. (ATP Capital), daha önce kamuoyuna duyurduğu Menulux Yazılım A.Ş. yatırımını tamamladı. ATP Capital, Menulux yatırımını tamamladı. Gerçekleştirilen işlem kapsamında ATP Capital, konuk ağırlama sektörüne yönelik bulut tabanlı POS çözümleri geliştiren Menulux’ün ilk etapta yüzde 10 oranındaki paylarının sahibi oldu. Yatırım sözleşmesi çerçevesinde; yazılım şirketinin tanımlanan kriterleri karşılaması halinde, ayrıca ATP Capital’in şirketteki payların tamamına sahip olma hakkı da bulunuyor. Performansa dayalı bu yapı, yatırımın uzun vadeli ve büyüme odaklı stratejik niteliğini ortaya koyuyor. Farklı ölçeklere hitap eden tamamlayıcı ürün stratejisi Yapılan açıklamaya göre Menulux yatırımı, şirketin ekosisteminin restoran teknolojileri alanındaki ürün portföyünü tamamlayıcı bir yapı sunuyor. Şirketin büyük ölçekli zincirler ve kurumsal işletmelere yönelik geliştirdiği kapsamlı restoran yönetim çözümü Zenia, kompleks operasyonel ihtiyaçlara yanıt verirken; yazılım şirketi, orta ölçekli zincirler başta olmak üzere farklı servis modellerine sahip konuk ağırlama ve perakende işletmelerinin ihtiyaçlarına yönelik bulut tabanlı POS çözümleri sunuyor. Bulut tabanlı restoran yazılımları ve POS çözümleri; hızlı devreye alınabilmeleri ile esnek ve ölçeklenebilir yapıları sayesinde, özellikle büyüme hedefi olan işletmeler tarafından giderek daha fazla tercih ediliyor. Bu eğilim, SaaS tabanlı çözümleri restoran teknolojileri pazarının en dinamik büyüme alanlarından biri haline getiriyor. Restoran işletmeciliği sektörünün parçalı yapısı dikkate alındığında yazılım şirketi, hızlı yaygınlaşma potansiyeline sahip güçlü bir konumda bulunuyor. Bu yatırım, Zenia’nın hedeflediği müşteri segmentine ek olarak, şirketin farklı ölçeklerdeki işletmelere uçtan uca bir teknoloji çerçevesi sunmasını mümkün kılıyor. Uluslararası ölçeklenebilirlik ve büyüme potansiyeli Açıklamaya göre, dijital restoran çözümlerine olan talebin artması, özellikle gelişmekte olan pazarlarda yazılım tabanlı platformlara olan ilgiyi güçlendirirken; bu durum Menulux’ün hem Türkiye’de hem de uluslararası pazarlarda büyüme potansiyelini destekleyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Şirket, Menulux yatırımıyla restoran teknolojileri alanındaki stratejik konumunu güçlendirirken, teknoloji odaklı sektörlerde ölçeklenebilir ve uzun vadeli değer oluşturma hedefi doğrultusunda portföyünü disiplinli bir yaklaşımla geliştirmeye devam ediyor. "Uzun vadeli değer oluşturmaya odaklanıyoruz" ATP Capital CEO’su Alp Can Gökdeniz, yatırımın tamamlanmasına ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: "Şirket olarak yatırım kararlarımızı, yapısal büyüme potansiyeli yüksek olan sektörler ve ölçeklenebilir iş modelleri üzerine inşa ediyoruz. Restoran teknolojileri, önümüzdeki yıllarda küresel ölçekte en hızlı dönüşüm yaşayacak dikeylerden biri. Menulux yatırımıyla şirketimiz, bu dönüşümün doğru segmentinde ve doğru zamanda konumlanıyor. Pazardaki asıl değer, yalnızca teknoloji üretmekten değil; ölçeklenebilir, tekrarlanabilir ve farklı pazarlara hızla uyum sağlayabilen iş modelleri kurmaktan geçiyor. Yazılım şirketi, bulut tabanlı mimarisi ve SaaS modeliyle bu yaklaşımı güçlü biçimde temsil ediyor. Menulux’ün ölçeklenebilir yapısının, ATP Capital ekosisteminin teknoloji ve sektör deneyimiyle birleşerek sürdürülebilir bir büyüme oluşturacağına inanıyoruz. Stratejik yol haritamız doğrultusunda, yalnızca bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarını da gözeten yatırımlarla portföyümüzü geliştirmeyi sürdüreceğiz."
Düzce DEAŞ operasyonunda şehit olan polis memuru memleketinde toprağa verildi Yalova’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik operasyonda çıkan çatışmada şehit olan polis memuru Turgut Külünk için memleketi Düzce’nin Akçakoca ilçesinde düzenlenen cenaze törenini ardından dualarla son yolculuğuna uğurlandı. Yalova İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli polis memuru Külünk, dün terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen operasyonda çıkan çatışmada şehit düşmüştü. Şehidin Türk bayrağına sarılı naaşı, işlemlerinin ardından Akçakoca Merkez Camisi’nin avlusuna getirildi. Burada düzenlenen törende, şehidin babası Aydın, annesi Kevser, eşi Dilek ve kızı Eslem Külünk ile kardeşleri ve akrabaları taziyeleri kabul etti. Aile üyeleri, şehidin tabutu başında gözyaşı döktü. Şehidin kardeşi, ağabeyinin tabutuna sarılarak, "Bizi orada bekle ağabey" diyerek gözyaşlarına hakim olamadı. Duygu dolu anların yaşandığı cami avlusunda, şehidin yakınlarını aile üyeleri ve protokol üyeleri teskin etti. Törene, şehidin ailesi ve yakınlarının yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcıları Münir Karaloğlu ve Bülent Turan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Düzce Valisi Selçuk Aslan, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, milletvekilleri, siyasi partilerin temsilcileri, meslektaşları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Şehit polis memuru Turgut Külünk, ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Kapkirli Mahallesi Mezarlığına defnedildi.
Balıkesir Başkan Akın depremzedeleri ziyaret etti Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ile Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, Sındırgı ilçesinde meydana gelen depremlerin ardından yürütülen çalışmalar ile devam eden ve planlanan projeleri değerlendirmek üzere bir araya geldi. Program kapsamında depremzede vatandaşlar ve esnaf ziyaret edilerek talep ve öneriler yerinde dinlendi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak’ın ev sahipliğinde Sındırgı’da bir dizi temas ve incelemede bulundu. Başkan Sak’ın makamında gerçekleştirilen istişare toplantısında, ilçede 10 Ağustos ve 27 Ekim tarihlerinde meydana gelen depremlerin ardından yürütülen çalışmalar ele alınırken, devam eden ve planlanan projelere ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Toplantıya Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın yanı sıra daire başkanları, meclis üyeleri, belediye başkan yardımcıları, mahalle muhtarları, birim amirleri ile CHP Sındırgı İlçe Başkanı Ahmet Algın ve ilçe yönetimi katıldı. Vatandaş ve esnafla birebir temas Ziyaret programı kapsamında Başkan Akın ve Başkan Sak, beraberlerindeki heyetle birlikte ONON Kafe’de vatandaşlarla bir araya geldi. Ardından Koca Han İş Merkezi ile Akpınar Yaşam Merkezi’ndeki dükkanlar ve çarşı konteynerleri ziyaret edilerek esnafın talep ve önerileri dinlendi. Programın devamında Tomruk Konteyner Geçici Yaşam Alanı’na geçilerek depremzede vatandaşlarla sohbet edildi. Gerçekleştirilen saha incelemelerinde, deprem sonrası süreçte atılan adımlar, devam eden hizmetler ve önümüzdeki döneme ilişkin planlamalar ele alındı. Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, vatandaşların ve esnafın beklentilerini sahada dinlemeye büyük önem verdiklerini belirterek, çözüm odaklı çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini ifade etti. Başkanlardan birlik ve dayanışma mesajı Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın deprem sürecinin ilk anından itibaren Sındırgı’yı yalnız bırakmadığını vurgulayarak, "Ahmet Başkanımız ilk andan itibaren hem ziyaretleriyle hem de sahadaki ekipleriyle Sındırgı’mızın yanında oldu. İlçemizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. El birliğiyle Sındırgılı hemşehrilerimizin yaralarını saracağız" dedi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ise "Biz aileyiz" vurgusu yaparak, "İlk depremden itibaren Büyükşehir Belediyemiz ve Sındırgı Belediyemiz sahadaydı. Devletimizin tüm kurumlarıyla iş birliği içerisinde, vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için mücadele verdik ve vermeye devam ediyoruz. Konteyner kentlerdeki yaşam şartlarını ve talepleri yerinde tespit ediyoruz" ifadelerini kullandı. Başkan Akın, destek sürecine katkı sunan herkese teşekkür ederek, "2026 yılının Sındırgılı hemşehrilerimize, Balıkesirli ailemize ve tüm milletimize sağlık, huzur ve esenlik getirmesini diliyorum. Afetlerin yaşanmadığı bir yıl temenni ediyorum" şeklinde konuştu. BALMEK için yeni alanlar hazırlanıyor Öte yandan, Akpınar Yaşam Merkezi’nde yer alan BALMEK alanının, depremden etkilenen esnaf için iş hanına dönüştürülmesinin ardından yeni yerinde hizmet vermeye hazırlandığı bildirildi. Kadınların sosyal, kültürel ve mesleki gelişimine katkı sağlayacak BALMEK Sındırgı Şubesi’nin ise Koca Han İş Merkezi’nde Balıkesir Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle kısa süre içinde açılacağı ifade edildi. Başkan Akın ve Başkan Sak, tahsis edilen alanlarda incelemelerde bulunarak yapılacak çalışmalar hakkında değerlendirmeler yaptı. Kadınların sosyoekonomik hayatta daha güçlü yer almasını hedefleyen üretim, eğitim ve dayanışma temelli projelerin artarak devam edeceği vurgulandı.