POLİTİKA - 23 Mart 2017 Perşembe 01:07

Mehdi Eker: "Lordlar Kamarası, ’Sizi şimdi anladık’ dedi"

A
A
A
Mehdi Eker:  "Lordlar Kamarası, ’Sizi şimdi anladık’ dedi"

ANKARA (İHA) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Londra’daki terör saldırısı için “Lordlar Kamarası’ndaki milletvekili dostumuz, ‘Sizi şimdi anladık’ dedi” ifadelerini kullandı.

ANKARA (İHA) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Londra’daki terör saldırısı için “Lordlar Kamarası’ndaki milletvekili dostumuz, ‘Sizi şimdi anladık’ dedi” ifadelerini kullandı. Eker, Almanya’da ifade özgürlüğünün ‘hapis cezası’ ile tehdit edilerek engellendiğini, namaz kılmak istediğini, ‘Camiyi kapatırız’ diye mukabele edildiğini söyledi. TGRT Haber’in konuğun olan Eker, bölücü terör örgütü PKK’nın lider kadrosunun Almanya’da ‘telekonferans’ ile miting yapabildiğine dikkat çekti.


“LORDLAR KAMARASI, ‘SİZİ ŞİMDİ ANLADIK’ DEDİ”


Londra’daki terör olayı üzerine konuşan Eker, “Türkiye olarak biz öteden beri, terörün bir bumerang gibi, bir gün Batı’yı da vuracağını söylemiştik. Ancak Avrupa’daki dostlarımız, bize inanmadılar. Talihsiz olay sonrası Lordlar Kamarası’ndaki bir milletvekili arkadaşımı hemen aradım; açmadı. Arkasından mesaj gönderdi; ‘Merak etme; ben iyiyim, ancak parlamento bloke oldu’ dedi. Sonra bir cümle daha yazdı; bu çarpıcı ‘Şimdi bu işin ne demek olduğunu daha iyi anlıyor gibiyim’ dedi. Terör belasını Batı, yeni yeni yaşıyor. Avrupa’nın sorunu aslında şu; hem merkez sağ hem de merkez sol güçlü bir lider eksikliği yaşıyor. Bu da bir boşluk oluşturuyor; yabancı düşmanlığı, İslamofobi, aşırı uç söylemleri besliyor. Dünyayı tehdit eden DEAŞ ve PKK gibi yapılar, buralarda zemin bulabiliyor. Paris, Berlin, Londra Her yer, herkes bunu yaşıyor. Şu anda steril bir ülke yok. Bütün Batı ülkeleri, enfekte Ancak hâlâ Batılılar, enfeksiyonun farkında değil. Bünyelerinde ağır tahribata yol açacak bir sürece girdiklerini henüz göremiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.


“TERÖR İLE MÜCADELE İÇİN KÜRESEL İŞBİRLİĞİ ŞART”


Mehdi Eker, Avrupa Birliği’ne seslenerek, “Dünyanın daha güvenli bir yer olması için Türkiye’deki çoğulculuktan faydalanmaları gerekiyor” dedi ve şöyle devam etti: “Terör için bir küresel işbirliği gerekiyor. Nihayetinde kıta Avrupa’sında bir ülkeye girmek ile bir ada ülkesine girmek ve en güvenli yer olan parlamento yakınında terör eylemi yapmak aynı şey değil. Terörle küresel, topyekün bir mücadele konusunda samimiyet göstermemiz gerekiyor. Türkiye’de bu vahşet yaşanınca farklı, Fransa, Almanya, İngiltere’de olunca başka bakıyor, yaklaşıyorsak; burada bir çifte standart vardır. Bunu da insanlık ailesi görüyor; kimse görülmüyor zannetmesin. Nereden, kimden gelirse ve kime karşı olursa olsun biz, terörist eylemi, terör faaliyetlerini, terörizmi lanetliyoruz.”


“HANNOVER’DE 1 YIL HAPİS CEZASI İLE TEHDİT EDİLDİK”


12 Mart’ta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam’da sınır dışı edilmesinden sonra Mehdi Eker de 17 Mart’ta Hannover’de antidemokratik engelleme ile karşılaştığını hatırlatarak, “Siyasi faaliyet yapıyoruz gerekçesiyle bizim, Almanya ve Hollanda’daki toplantılarımızı iptal edenler; aynı gün PKK’ya açık alanda, binlerce kişiyi bulan mitingler yaptırdılar. Geçtiğimiz cuma günü, Hannover’de daha havaalanı kapısında polisler önümüzü kesti. Yanlarındaki bir evraktan okuyarak, ‘Siz buraya oy istemek için geldiniz. Burada siyasi toplantı yapmanıza müsaade edemeyiz’ dediler. Benim ‘1 milyon 440 bin’ vatandaşım var ve milletvekili seçimi değil; halk oylaması yapıyoruz; ancak insanların bilgi edinme haklarını ellerinden alıyorlar. Polise; demokrasi, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını da içeren ‘Kopenhag Siyasi Kriterleri burada geçerli değil mi?’ diye sordum. Ardından bir mektup gösterdiler; Hannover Belediye Başkanı imzasıyla Karşı koyarsak, faaliyetlerimizde eğer ısrar edersek, bir yıl hapis cezası ve para cezası kesilerek muamele edileceği yazıyor. İtiraz hakkınız mevcut, ancak ceza-i uygulama geciktirilmeyecektir; çünkü sonuç alınıncaya kadar siz gerekli çalışmanızı yapmış olursunuz. Yani; o nedenle, ‘itiraz hakkınız da kapalıdır’ demeye getiriyor. İfade özgürlüğümüzü kısıtlayan bu antidemokratik, siyasal uygulamaları, uluslararası mahkemelere taşıyacağız” diye konuştu.


“NAMAZ KILMAK İSTEDİK, POLİS ‘CAMİYİ KAPATIRIZ’ DEDİ”


Eker, Almanya’nın Hannover kentinde polislerle bir müddet köşe kapmaca oynadıklarını ifade ederek, “Alman gazeteler, kendi internet siteleri üzerinden navigasyon vasıtasıyla benim nerelere girip çıktığımın lokasyonlarını paylaştı. Bir manada; beni hedef gösterdiler. Nitekim, bir lokantada PKK’lılar ile karşılaştık. Orada sloganlar attılar. Aynı PKK’lılar bir müddet sonra haber aldığımız üzere bizim girip çıktığımız mekanların sahiplerini, bizi misafir ettiler diye tehdit etmeye başlamış. Almanya Polisi bu ölüm tehditlerine ise kayıtsız kalmayı tercih ediyor. Bir cami ziyaret etmek ve namaz kılmak istedik; polisler ‘camiyi ibadete kapatırız’ diye tehdit etti. Eğer ihlâl söz konusu olursa; ‘20 bin Euro’ da para cezası kesilecekmiş. Parası mesele değil de; bizim yüzümüzden insanlar mağdur olmasın diye vazgeçtik. Toplantı yapacağımız salonların sahibi işletmelere de ihtarnameler geçiliyor; ‘Buna müsaade ederseniz, sözleşmelerinizi iptal eder, mekanınızı kapatırız’ diye baskı yapılıyor. Yani; özetle, bir sistematik bir ‘hayır’ kampanyası yapılıyor. Bu da şunu gösteriyor; Türkiye badire, tuzakları bir bir aşıyor; geçtikçe engellemeler artıyor, büyüyor” dedi.


“16 NİSAN KABUSLARI; ÇÜNKÜ ‘KALKINMA’ ARTACAK”


Berlin Havalimanı’nın çok uzun yıllardır bitirilemediğine dikkat çeken Eker, “Ancak biz, 3. Havaalanı’na başladık, bitiriyoruz. 29 Mayıs 2013’te, Gezi Olayları’nın patlak verdiği gün temeli atılan 3. Köprü bitti. Türkiye’nin böyle uluslararası çapta, mega projeleri hayata geçirmesi birilerinin menfaatine dokundu. Almanya’yı, Hollanda’yı rahatsız eden işte bu Türkiye’nin büyük projelerle kalkınıp onlarla arasındaki farkı açmaya doğru yönelmesi Bakınız, Brexit’le İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrıldı. Çünkü birlikteki ekonomik çıkmazdan etkilenmemek için kendini dışarı attı. Yakında AB diye bir şey de kalmayacak zaten. Avrupa parçalanma ve dağılmanın eşiğinde Bunun yanında da Türkiye yükselişini sürdürüyor. Bir de bu referandum meselesi kabûsları oldu. Türkiye’nin bir sistem değişikliği ile eğer önü açılır da istikrar sağlanırsa; durdurulamayacağını kestiriyorlar. Türkiye’nin önünü açacak oylama yüzünden geçmişte gizli saklı yaptıkları tüm engelleme faaliyetlerini artık açıkça, ulu orta yapıyorlar” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.