GENEL - 25 Nisan 2018 Çarşamba 07:59

Batuhan Yaşar:"Muhalefette kafalar çok karışık"

A
A
A
Batuhan Yaşar:"Muhalefette kafalar çok karışık"

İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesindeki köşesinde, " Hangi parti, HDP, Saadet ve İyi Partiye istikamet veriyor?", "Abdullah Gül olayı nasıl bitecek?","Abdullah Gül kanadı Meral Akşener’in çekilmesini mi istiyor?", "CHP iki aday mı çıkaracak?", "Muharrem İnce oyuna mı geldi?", "Muhalefetin hedeflediği iki şey ne?" sorularına cevap aradı.

İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesindeki köşesinde, " Hangi parti, HDP, Saadet ve İyi Partiye istikamet veriyor?", "Abdullah Gül olayı nasıl bitecek?","Abdullah Gül kanadı Meral Akşener’in çekilmesini mi istiyor?", "CHP iki aday mı çıkaracak?", "Muharrem İnce oyuna mı geldi?", "Muhalefetin hedeflediği iki şey ne?" sorularına cevap aradı.


Batuhan Yaşar’ın , "Muhalefette kafalar çok karışık" başlıklı yazısının tamamı ise şöyle:


"Baş döndürücü bir trafik var.. Kimin kiminle ne konuştuğu az çok ortada..


Ankara’da hiçbir şey gizli kalmaz..


Kalmıyor da zaten..


Kulisler hareketli..


Herkes bir şeyler söylüyor, fısıldıyor..


Tamam da atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti..


AK Parti ve MHP aylar öncesinden hazırdı ve sahadaydı..


Ama muhalefetin adayı hâlâ ortada yok..


Pazar günü “Güneş Motel"in 2018 versiyonunu yaşadık:


-Büyük bir zafer kazanılmış,


-İktidar kanadının morali bozulmuş algısı oluşturulmak istendi..


Tamam ama bu beklenen bir gelişmeydi..


Zaten uzunca süredir konuşuluyordu..


Meral Akşener’e grup kurulacaktı.. Kuruldu..


Bu kadar basit..


NE AK PARTİ NE DE MHP


Ne Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, İyi Partiye yönelik hiçbir kanaat belirtmedi..


Bozulan, kokan bir şey de yok ayrıca..


Mağduriyet üzerinden kahramanlık oluşturulmasını kim ister..


CHP’de son ana kadar milletvekilleri dâhil kimseye bilgi verilmedi..


Yine birileri CHP, HDP, Saadet ve İyi Partiye istikamet veriyor..


Babasının çiftliği gibi..


ABDULLAH GÜL OLAYI NASIL BİTECEK!


Türkiye bu sütunlardan Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olacağını öğrenmişti..


Aday olsa da olmasa da zaten Gül uzunca süredir karşı tarafta..


-Hayır cephesiyle birlikte hareket etti..


-Tweetleriyle eleştirilerini sürdürdü..


-Güya parlamenter sistemi savunanların safında çoktan yerini aldı..


2.5 saat Ahmet Davutoğlu ile görüştü..


Kimin kimi iknaya gittiği bilinmiyor..


Bugün de Temel Karamollaoğlu ile görüşecek..


Perşembe veya cuma adaylığını açıklayacağı konuşuluyor..


Kendisinin hâlâ istemediği, çevresinin ittiği söyleniyor..


Her koyun kendi bacağından asılır..


Bülent Arınç’ın da adaylığını açıklarken yanında olacağı iddia ediliyor..


Sosyal medya ekibi çoktan kolları sıvayıp işe başladı bile..


Erdoğan onu Cumhurbaşkanı adayı göstermişti..


O da şimdi Erdoğan’a rakip oluyor..


Ama yine de son ana kadar bekleyelim derim..


Ne olur ne olmaz..


Bakalım siyasi finalini nasıl yapacak..


MERAL AKŞENER ÇEKİLSİN


Abdullah Gül kanadı Meral Akşener’in çekilmesini istiyor..


İstiyor istemesine ama kurgu böyle değil..


Aksine Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına mümkün olduğunca çok aday çıkartılma hedefi var..


Sağdan soldan ortadan kim varsa aday yapılacak..


O yüzden Gül’ün bu isteğinin yerine getirilmesi imkânsız:


-“Ben tek aday olarak kalayım.. Herkes beni desteklesin.. Partilerüstü biri olarak..”


Pardon da bir dakika..


Nasıl olacak bu iş..


Abdullah Gül;


-CHP’nin mi?


-Saadet Partisi’nin mi?


-Meral Akşener’in mi?


-Hayır cephesinin mi?


Kimin adayı olarak halkın karşısına çıkacak?


CHP İKİ ADAY ÇIKARTABİLİR


CHP’nin Muharrem İnce ve İlhan Kesici’yi birlikte aday göstereceği de konuşuluyor..


Hem sağdan hem soldan..


Nedeni belli:


Cumhurbaşkanlığı seçimlerini 2. tura taşıyabilmek..


Sadece bu da değil..


İstanbul’da oturma eylemi ile start verildi bile..


Kemal Kılıçdaroğlu’nun 23 Nisan konuşması neydi öyle!


Her cümlesi buram buram kaos kokuyordu..


Ama gözden kaçırılan bir şey var:


Sokağın hararetlenmesi, Tayyip Bey’e ve AK Parti’ye yarar..


AK Parti seçmenini de rehavetten çıkartır..


MUHARREM İNCE OYUNA MI GELDİ?


Herhâlde Muharrem İnce şu soruları kendisine sormuştur?


Kulislerde konuşulduğu hâliyle yazalım:


-Neden Kemal Bey kendisi olmuyor da Muharrem İnce’yi aday gösteriyor?


-Muharrem İnce milletvekilliğinden de olacağının farkında değil mi?


-Sadece milletvekilliğinden olsa iyi.. Kemal Bey bir rakibini daha saf dışı bırakıyor..


“MECLİSİ KİLİTLEYELİM”


Özetle muhalefet iki şeyi hedeflemiş durumda:


1-Mümkün olduğunca fazla aday çıkartıp Erdoğan’ı zorlamak.. Seçimi 2. tura bıraktırmak..


2-TBMM’yi kilitlemek.. Cumhurbaşkanının elini kolunu bağlı hâle getirmek..


Pazar günkü transfer harekâtı bunun için yapıldı zaten..


24 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanlığını kaybetsek bile TBMM’yi kaybetmeyelim..


Bu yüzden AK Parti ve MHP’ye karşı gizli veya açıktan 5 parti ittifaka gidiyor..


-CHP, HDP, Saadet, İyi Parti ve Demokrat Parti..


Cumartesi sabahına kadar çok gelişme olacak..


Daha çok şaşıracağız..." (BC -

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.