KÜLTÜR SANAT - 14 Ekim 2018 Pazar 10:37

(Özel Haber) Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde tarihin ilkleri sergileniyor

A
A
A
(Özel Haber) Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde tarihin ilkleri sergileniyor

İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek "Avrupa’da Yılın Müzesi" olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen dünyanın en eski şehir planı, günümüzdeki banyo küvetlerinin ilk hali, ilk mektup ve zarflar ile arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek "Avrupa’da Yılın Müzesi" olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen dünyanın en eski şehir planı, günümüzdeki banyo küvetlerinin ilk hali, ilk mektup ve zarflar ile arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.


Anadolu toprakları, binlerce yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Tarihi yapıları, köklü geçmişi ile bugünlere gelen Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 1997 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek "Avrupa’da Yılın Müzesi" unvanını elde etti. Bugün kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Anadolu arkeolojik eserleri Paleolitik Çağ’dan başlayarak günümüze kadar kronolojik bir sırayla sergileniyor. Müzede sergilenen önemli eserler arasında dünyanın en eski şehir planı, günümüzdeki banyo küvetlerinin ilk hali, ilk mektup ve zarflar ile arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar yer alıyor.



Dünyanın en eski şehir planı


Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde görevli Arkeolog Belma Kulaçoğlu, dünyanın en eski şehir planının orijinal duvar resminin müzede sergilendiğini ifade etti. Kulaçoğlu, “1921 yılında kurulan Anadolu Medeniyetleri Müzesindeyiz. Paleolitik Dönem’den başlayarak günümüze kadar kronolojik bir sıra içinde bugün Türkiye adını verdiğimiz Anadolu topraklarından çıkan yaşayan medeniyetlerin eserlerini göreceğiz. Bu müzede dönemlerinin en önemli merkezlerinde yapılan kazılardan çıkarılan özel koleksiyonlar sergilenmekte. Bunlardan bir tanesi de Neolitik Dönemi tarihlenen ve dünyanın en gelişmiş Neolitik merkezlerinden biri kabul edilen Konya Çumra’daki Çatalhöyük’ten 1960’lı yıllarda yapılan kazılardan gelen eserler. Bu dönemde yapılan kazıların eserleri de Konya Müzesi’nde sergilenmekte. Gördüğünüz orijinal duvar resmi bugün dünyanın en eski şehir planlarından biri kabul ediliyor. Burada volkanik bir dağ olan Hasandağı’nın bir patlaması sırasında dikdörtgen planlı evlerden oluşan Çatalyöhük’ün bir tabakasının evlerini görüyorsunuz. Arkeoloji açısından ve insanlık tarihi açısından çok önemli bir eser. En eski şehir planlarından bir tanesi. Sadece arkeoloji değil mimarlık tarihi açısından da çok önemli. Bizim de göstermekten gurur duyduğumuz eserlerimizden bir tanesi” dedi.



Günümüz banyo küvetlerinin atası


Günümüz banyo küvetlerinin atası kabul edilen banyo kaplarının ilk örneklerinin de müzede sergilendiğini ifade eden Kulaçoğlu, şöyle devam etti:


“Günümüzden 4 bin yıl kadar önce Anadolu’ya ticaret yapmak amacıyla Mezopotamya’dan tüccarlar geliyorlar. Anadolu halkı ile birlikte yaşıyorlar ve ticaret yapıyorlar. Ticaret merkezlerinden en bilineni Kayseri yakınlarındaki Kültepe Höyüğü. Antik dönemdeki adı Neşa ve Kaniş olarak geçiyor. Bu Kaniş Karum olarak iki bölümden oluşuyor. Bu Kaniş kısmı tepenin üstü, orada idareci insanlar yaşıyor. Alt kesimde etekteki yerleşimde de tüccarlar halkla birlikte ticaret yaparak yaşıyorlar. Türkiye’de bugün kazılarla bilinen 10 tane Karum pazar yeri var. 15 tane de Vabartum olarak adlandırılan daha küçük pazar yerleri var. Bu Kültepe, Acemhöyük, Alişar gibi merkezlerde de bu tüccarların yaşadığını biliyoruz. Nereden biliyoruz? Anadolu’ya gelen yazıyla birlikte biliyoruz. Kültepe ve Alişar’da yapılan kazılarda evlerde banyo kabı olarak adlandırdığımız kaplar ortaya çıkıyor. Bu kapları da yarıya kadar toprağa gömüyorlar ki içine girip çıkması kolay olsun diye. Günümüz banyo küvetlerinin atası kabul edilen banyo kaplarının ilk örnekleri de Türkiye’de yapılan kazılarda ortaya çıkıyor. Bu müzede sergilediğimiz iki banyo kabının bir tanesi Alişar’dan, bir tanesi de Kültepe Kaniş’ten.”



İlk mektup ve zarflar


Kazılarda ortaya çıkarılan çivi yazılı tablet mektupların ekonomi, siyasi, veraset, aşk ve şikayet konularını içerdiğini aktaran Kulaçoğlu, “Milattan Önce 2000 başlarında Anadolu’ya Mezopotamya’dan insan kafilelerinin girdiğini görüyoruz. Bunlar Asurlu tüccarlar. Anadolu insanıyla birlikte ticaret yapmak amacıyla geliyorlar. Bu dönemin adı da Asur Ticaret Kolonileri dönemi olarak adlandırıyoruz. Bu tüccarlar yanlarında gelenler Anadolu’ya Mezopotamya’da bin seneye kadar önce kullanılmaya başlayan yazılarını da getiriyorlar. Anadolu’da artık yazılı tarih başlıyor. Anadolu’da hemen hemen 10 tane ticaret Karum adı verilen Pazaryeri olarak adlandırılan ticaret merkezi var. 10-15 tane de Vabartum diye daha küçükleri var. Bu merkezlerden en bilinenleri merkezi yönetime sahip olan Kayseri yakınlarındaki Kültepe Kaniş Höyüğü. Bu tüccarlarla gelen tabletler, tüccarların bir kısmı Anadolu’da kalıyor bir kısmı Mezopotamya’ya dönüyor. Oradan ailelerinden mektuplar getiriyor ya da ticari anlaşmaları içeren mektuplar getiriyorlar. Bunlarda Kültepe Kaniş’te arşivleniyor. Bu tabletler pişmiş topraktan yapılmış kil henüz yaşken şekil veriliyor kamıştan ya da ahşaptan yapılan uçları çiviye benzeyen ince aletlerle de batırılarak şekiller veriliyor. O yüzden adına da çivi yazısı deniyor. Çivi yazılı tabletler olarak da adlandırılıyor. Tüccar gelirken bu mektubu açık getirmiyor. Kuruduktan ya da pişirildikten sonra tekrar bir kil tabakasıyla kaplayıp ona zarf yapıyor. Onun üzerine de gönderen kişi mührünü basıyor. Siz o zarfı aldığınız zaman elinize Mezopotamya’dan bunu size kimin gönderdiğini biliyorsunuz o mühürden. Bu dönemde tabletlerin üzerinde silindir mühürler gözüküyor. Ondan önce damga mühürlerdi Anadolu’nun geleneksel mühür şekli. Bu zarflardan bazıları sebebini bilmediğimiz nedenle açılmamış. Arşivlerde açılmamış olarak bulunmuş. Bunların içinde özel mektuplar, listeler, ticaret anlaşmaları, ritüellerin talimatları var. Su dağ ağaç gibi olgular insan yaşamında tanrısallık atfediyorlar. Suyla ilgili bir törenin nasıl yapılacağı bu tabletlerde de anlatılabiliyor. Akat Kralı Sargon’un bir mektubu var. Yüzlerce konuyu içeren mahkeme kararları, cezalar, uygulamalar, boşanma belgeleri, ilk boşanma belgeleri de yazılı olarak elimize Kültepe’den geçiyor. Bunlar Asur ve Akat dilinde yazılmış mektuplar. Bunların içinde de Asurca ve Akatça olmayan Hint Avrupalı isimler görüyoruz. Buradan Hititlerinde bu dönemde peyder pey Anadolu’ya geldiğini ve Anadolu insanı ile birlikte tüccarlar ve Anadolu insanıyla birlikte yaşadıklarını anlıyoruz. Daha sonra siyasi güce eriştiklerinde Anadolu’nun ilk siyasi devletini kuran insanlar” dedi.



Arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar


Yığma mezarlardan çıkarılan ahşap masa ve mobilyaların arkeolojik harika olduğunu söyleyen Kulaçoğlu, “Milattan Önce 1200’lerde Anadolu’ya batıdan Trakya üstünden ve Ege üstünden göç dalgaları girmeye başlıyor. Biz bunları Ege göçleri ya da deniz kavimleri göçü olarak adlandırıyoruz. Bu dönemde bir kaos ortamı var Anadolu’da. Hititler Güneydoğu Anadolu’ya çekilmiş, imparatorluk son bulmuş. Güneydoğu Anadolu’da Antep, Maraş, Adana gibi şehirlerde şehir krallıkları olarak yaşamlarını devam ettiriyorlar. Doğu Anadolu’da Urartu Krallığı var. Bu giren kavimlerden bir tanesi de Frigler. Onlar da Ankara’ya kadar geliyorlar ve Polatlı Gordion başkenti olmak üzere krallıklarını kuruyorlar. Batı Anadolu’da da ilk İyon ve Dor şehirleri kurulmaya başlıyor. Gordion’da yapılan kazılarda görülüyor ki yeni bir ölü gömme sistemi de Anadolu’ya girmiş Friglerle birlikte. Tümülüs olarak adlandırdığımız yığma tepeler. Mezar odasını ardıç ya da sedir gibi ağaçlarla yapıp içine ölüyü hediyeleriyle birlikte koyuyorlar ki ölümden sonraki yaşamada inanç var. Daha sonra üzerlerini çakıl taşları ve toprakla doldurarak tepe haline getiriyorlar. Gordion’da yapılan araştırmalarda 120’ye yakın büyüklü küçüklü tümülüs ortaya çıktı. Bunlardan en büyüğü Midas Tümüsülü olarak adlandırılan ama Midas’a ait olup olmadığı hala tartışılan büyük tümülüs. Burada 1957-1959 yılları arasında yapılan kazılarda bronz objelerin yanında bizim arkeolojinin harikaları olarak adlandırdığımız ahşap masalar ve mobilyalarda ortaya çıktı. Bu mobilyalar oyma ve kakma tekniğiyle yapılmış farklı renkteki küçük ağaç parçalarının açılan deliklere yerleştirilmesiyle motiflerin oluşturulduğu inanılmaz sabır isteyen bir teknik ve güzellikteki ahşap mobilyalar. Midas tümülüsünde bulunanlardan bir tanesi masa bir tanesi de servis masası. Milattan Önce 8’inci yüzyıla denk geliyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Hatay Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan memurlara sosyal denge tazminatı verilecek Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR-SEN) arasında imzalanan protokolle birlikte 2026 ve 2027 yıllarında memur personellere Sosyal Denge Tazminatı verilecek. Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB) Başkanı Mehmet Öntürk, personele verdiği sözleri yerine getiriyor ve özlük haklarının korunması kapsamında önemli adımlar atmaya devam ediyor. HBB Başkanı Mehmet Öntürk memur ve sözleşmeli personele 2026 ve 2027 yıllarını kapsayan "Sosyal Denge Tazminatı" konusunda müjdeyi verdi. Başkan Öntürk, seçim dönemindeki vaatlerini hatırlatarak personele verdiği sözleri bir bir yerine getirdiklerini ve hiçbir personeli mağdur etmediklerini belirtti. HBB’nin İskenderun Hizmet Binasında gerçekleştirilen "Sosyal Denge Tazminatı" imza törenine, Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR- SEN) Genel Başkanı Levent Uslu ve Hatay’da görevli sendika temsilcileri katılım sağladı. Genel Başkan Uslu ve HBB Başkanı Öntürk’ün imzaladığı sözleşme ile memur ve sözleşmeli personelin çalışma koşullarının iyileştirmesi adına önemli bir destek sağlandı. İmza töreninde konuşan HBB Başkanı Öntürk, 2024 yerel seçimleri öncesinde verdiği sözler kapsamında çalışanlara daima destek olduğunu ve bu kapsamda SDS protokolünü imzaladığını belirterek personelin her zaman yanında olacaklarını ifade etti. Başkan Öntürk konuşmasının devamında; "Bu şehri ayağa kaldırmak adına özverili çalışan personelimize sosyal denge tazminatlarını en üst seviyeden veriyoruz, hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı. HBB bünyesinde Hatay’a hizmet veren personeli düşünerek hazırlanan sözleşmenin imzalandığını belirten BEM-BİR- SEN Genel Başkanı Uslu, HBB ve HATSU’da görev yapan memur personeli kapsayan bu sözleşmenin önemli derecede katkı sağlayacağını belirterek zor şartlarda desteğini esirgemeyen HBB Başkanı Öntürk’e teşekkür etti. İmza töreni sonrasında emekli olan personele emeklerinden dolayı plaket verildi ve HBB Başkanı Öntürk ile Genel Başkan Uslu’ya çiçek takdim edildi.
Kütahya Vali Işın: "Kütahya, güvenlikte Türkiye’ye örnek bir şehir’’ Kütahya Valisi Musa Işın, 2025 yılı boyunca il genelinde hayata geçirilen yatırımlar, devam eden projeler ve hedefleri değerlendirdi. Vali Işın, sahipsiz hayvanlardan turizme, ulaşım projelerinden güvenliğe kadar birçok alanda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Kütahya Valisi Musa Işın, 2025 yılı boyunca il genelinde hayata geçirilen yatırımlar, devam eden projeler ve gelecekteki hedefleri İhlas Haber Ajansı’na değerlendirdi. Vali Işın, şehirde uzun yıllardır süren sahipsiz hayvan sorununa kalıcı çözümler üretildiğini söyledi. Işın, "Son dönemde hayata geçirilen önemli hizmetlerden biri de sahipsiz hayvanlar meselesine kalıcı çözümler üretmek oldu. Hepinizin bildiği gibi bu konu, özellikle Kütahya merkezde ve ilçelerimizde uzun yıllardır ciddi bir sorun olarak karşımızdaydı. Gittiğimiz her yerde vatandaşlarımızdan aynı soruyu duyuyorduk, ‘Bu sokak hayvanları meselesi ne olacak?’ Bu soruna kayıtsız kalmadık. Kütahya merkez İshak Seydi bölgesinde 89 bin metrekarelik modern bir hayvan barınağı inşa ettik ve bu tesisi incelemeye gelen çok sayıda farklı illerden kurumlar oldu, Türkiye’de önemli bir tesis diyebiliriz. Tavşanlı’da 45 bin metrekarelik bir tesis hayata geçirildi. Emet ilçemizde ise 15 bin metrekarelik alanda barınak yapım çalışmaları devam ediyor, yakında tamamlanacak. Toplanan hayvanların bakım ve beslenmeleri titizlikle yapılmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada bu konu artık şehir için büyük bir problem olmaktan çıkmıştır. Şu ana kadar yaklaşık 14 bine yakın köpek toplandı" dedi. "Kütahya turizmi için büyük adımlar atıldı" Vali Işın, Kütahya şehir merkezi ve Aizanoi Antik Kenti başta olmak üzere turizm projelerini de değerlendirerek, "Uzun süredir üzerinde durduğumuz ve gerçekleştirdiğimizde bu şehir adına büyük bir gönül rahatlığı yaşayacağım iki temel konu vardı. Bunları 2025 yılında toparladık ve istişare yaptık. İlki şehir merkezi projeleridir. Saman Pazarı ve Balıklı Caddesi düzenlemeleri başlatılacak. Ödeneği ayrıldı, Kültür Bakanlığı tarafından yürütülecek ve Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı onay verdi. İkinci önemli konu ise Aizanoi Antik Kenti. Allah nasip ederse 2026 yılının Nisan ayında ihale süreci başlayacak. Tapınak restorasyonuyla başlayacak çalışmalar, antik tiyatro ve stadyum ile devam edecek. Bu projeler tamamlandığında Kütahya, tarihi kimliğine yeniden kavuşacak" ifadelerini kullandı. Vali Işın ayrıca Turizm Master Planı kapsamında kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlendiğini ifade etti. Işın, "Altı ayda bir değerlendirme toplantıları yapılacak. Hangi kurum hangi aşamada sorumluluklarını yerine getiriyor, hepsi takip edilecek. Bu sürecin koordinasyonu şahsım tarafından yürütülecek" şeklinde konuştu. Ulaşımda önemli yatırımlar Kütahya’nın ulaşım projelerinin önemine değinen Vali Işın, İstanbul-Antalya hızlı tren hattının Alayunt üzerinden geçeceğini açıklayarak, "Şehir merkezine yaklaşık 4-5 kilometre mesafede bir istasyon olacak. Bu hat sayesinde Kütahyalı vatandaşlarımız hızlı trenle büyük şehirlere rahatlıkla ulaşabilecek. Ayrıca İstanbul-Antalya otoyolu da Kütahya’dan geçecek. Her iki projenin planlaması tamamlandı, 2027 yılında inşaat süreci başlayacak" dedi. "Kütahya güvenlik ve asayişte örnek il" Vali Işın, Kütahya’nın güvenlik durumunu ise şu sözlerle özetledi: "Kütahya, güvenlik ve huzur denildiğinde ülkemizde örnek gösterilebilecek şehirlerimizden biridir. Asayişin yanı sıra uyuşturucuyla mücadelede de etkin önlemler alıyoruz. Pek çok şehirle kıyaslandığında Kütahya’da uyuşturucu kullanımında kayda değer artış yok. Bu mücadelenin ne kadar doğru yürütüldüğünü göstermektedir. Uyuşturucu, toplumun geleceğini tehdit eden, terörden bile daha tehlikeli bir beladır." Organize sanayi bölgelerinde yatırımlar Simav OSB’de çalışmaların hız kazandığını belirten Vali Işın, "Bin 500 metreküplük su deposu tamamlandı, elektrik, aydınlatma ve telekom altyapısında önemli ilerleme sağlandı. 2026 yılı yatırım bütçesi 664 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Simav’ın jeotermal tarım potansiyeli güçleniyor" dedi. Zafer OSB’nin açılışıyla ilgili de müjde veren Vali Işın, "2025 yılı içerisinde ivme kazandırdığımız projelerden biri de Zafer OSB oldu. İnşallah 2026 yılının Ocak ayında, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla Altıntaş Zafer OSB’nin açılışını hep birlikte gerçekleştireceğiz" diye konuştu.