SAĞLIK - 16 Kasım 2018 Cuma 10:35

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gönüllü: "Türkiye, canlıdan nakilde Kore’den sonra ikinci"

A
A
A
Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gönüllü: "Türkiye, canlıdan nakilde Kore’den sonra ikinci"

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof.

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Uğur Gönüllü, "Türkiye dünyada canlıdan nakil yapanlar arasında Kore’den sonra ikinci sırada, en çok tecrübeye sahip ülkelerden biri. Gelişmiş ülkelerden birçok cerrah gelip bizim cerrahlarımızın bu nakillerini inceliyor. Ülkemizde yapılan her 10 nakilden 7 veya fazlası canlıdan yapılıyor" dedi.


Türkiye’de ilk organ bağışı 3 Kasım 1975 yılında böbrek nakli ile gerçekleştirildi. Bu vesileyle her yıl 3-9 Kasım tarihleri Organ ve Doku Bağışı Haftası olarak anılırken, Atılım Üniversitesi de bir etkinlik düzenledi. Organ bağışıyla ilgili bilgiler veren Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Uğur Gönüllü, Türkiye’de 25 binden fazla insanın birtakım rahatsızlıklar nedeniyle organ nakli beklediğini belirterek, naklin olması için de organlarını bağışlayan insanların olması gerektiğini ifade etti. Gönüllü, "Bir hastanın beyin ölümü gerçekleştiyse onun organları birçok kişiye hayat verebilir, bunu düşünmemiz lazım. Organ bağışında bulunmayı herkese öneriyorum" çağrısında bulundu.



"Bütün gelişmiş ülkelerle baş edebilecek noktadayız"


Türkiye’de böbrek, karaciğer, kalp, akciğer ve bağırsaklar gibi organların naklinin yapıldığını aktaran Gönüllü, kalp kapakçığı, kornea, cilt ve yüz gibi dokuların da naklinin yapılabildiğini söyledi. İki tür organ nakli olduğunu anlatan Gönüllü, bunlardan birisinin canlıdan canlıya, diğerinin ise kadavradan canlıya şeklinde yapıldığını kaydetti. Türkiye’de yapılan nakillerin yüzde 70’ten fazlasının hayatını kaybetmemiş kişilerden yapıldığını vurgulayan Gönüllü, "Ülkemizde hayatını kaydetmiş olanlardan çok fazla nakil yapılmıyor. Halbuki diğer gelişmiş ülkelerde daha çok kadavradan nakiller fazladır ama bizde canlıdan yapılıyor. Türkiye dünyada canlıdan nakil yapanlar arasında Kore’den sonra ikinci sırada, en çok tecrübeye sahip ülkelerden biri. Gelişmiş ülkelerden birçok cerrah gelip bizim cerrahlarımızın bu nakillerini inceliyorlar. Bu konuda bütün gelişmiş ülkelerle baş edebilecek noktadayız" şeklinde konuştu.



"Bizim isteğimiz kadavradan organ nakli"


Türkiye’de kadavradan naklin çok fazla gerçekleşmemesine değinen Gönüllü, bu durumun birinci derece yakınların hayatını kaybeden kişilerin bedenlerinin bozulmamasını istemelerinden kaynaklandığını aktardı. Prof. Dr. Gönüllü, "Organlar hayatını kaybeden kişiden itinayla alınıyor ve tekrar dikiliyor. Canlıda ne kadar itina gösteriyorsanız, ölüye de aynı itinayı gösteriyorsunuz. Organların alındığı belli bile olmuyor. Tabii bunun için ancak beyin ölümü gerçekleşmiş olan kişilerden organ nakli yapılabilir. Beyin ölümünün gerçekleştiğine de anestezist ve beyin sinir hastalıkları cerrahı olmak üzere en az iki hekimin karar vermesi gerekiyor. Bizim isteğimiz de daha çok hayatını kaybetmiş kişilerden naklin daha fazlalaşması" dedi.


Dekan Gönüllü, Türkiye’de 50 binin üzerinde diyalize giren kişi olduğunu ve 22 bininin böbrek nakli beklediğini ifade etti. Geçtiğimiz yıl 2 bin civarında karaciğer nakli yapıldığı bilgisini veren Gönüllü, ciddi miktarda organ bağışçısı ihtiyacı olduğunun altını çizdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt 50 yaşındaki özel bireyin hayalini Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü gerçekleştirdi Siirt Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 50 yaşındaki engelli vatandaşın kitap yazma hayalini gerçekleştirerek imza günü düzenledi. Siirt’te yaşayan 50 yaşındaki özel birey Aslan Çevik, yaklaşık 30 yıldır şiir kaleme alıyor. Çevik’in kitap yazma hayalini öğrenen Siirt Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, kurumlarında kalan Çevik’in hayalini gerçekleştirmek için editörlerden oluşan ekiple komisyon kurdu. Müdürlük Çevik için imza günü düzenledi. Siirt Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Sabri Sidar, uzun bir süredir merkezde kalan Aslan Çevik’in hayali olan şiir kitabı ile ilgili bir tanıtım çalışması yaptıklarını söyledi. Sidar, "Aslan Çevik’in bir hayali varmış. Biz bunu öğrendikten sonra arkadaşlarımızla birlikte bir editör komisyonu kurup Aslan Çevik’in bu kitap basımı ile ilgili gerekli danışmanlığı gösterip kendisinin kitap basımı ile ilgili hayalini gerçekleştirmiş olduk kurum olarak" dedi. Özel birey Aslan Çevik, ortaokul ve lise yıllarında şiiri merakının hep var olduğunu kaydetti. 1992 yılında yaklaşık yaklaşık 200 yapraklı bir şiir defterinin olduğunu belirten Çevik, "Aşk şiirlerinden sonra hayata dair şiirler yazabiliyorum. Eğitmenim Nazlı Tükenmez kendisi bana çok yardımcı oldu. İletişim sorunum vardı. Nereye başvuracağımı, nasıl yapacağımı, nasıl edeceğim bilmiyordum. Kurum yardımcı oldular" diye konuştu. Psikolog Arzu Tükenmez ise Aslan Çevik’in müdürlüğe bağlı Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi Müdürlüğünde hizmet aldığının kendisinin edebiyatı olan ilgisini fark ettiklerinde bu potansiyeli değerlendirebilmek amacıyla birebir şiir çalışmaları yaptıklarını söyledi. Tükenmez, "Şiir çalışmalarımız yaklaşık olarak 1, 1 buçuk sene kadar sürdü. Bu çalışmaları Türk edebiyatımızın önde gelen usta şairleri ve yazarları ile birlikte onların eserlerini okuyarak, değerlendirerek ve Aslan Çevik’in bu eserlerden esinlenmesini sağlayarak gerçekleştirdik. Bütün çalışmalarımız Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi Müdürlüğünde sağlandı" şeklinde konuştu.