POLİTİKA - 16 Ocak 2019 Çarşamba 20:33

Erdoğan-Kitaroviç ortak basın toplantısı

A
A
A
Erdoğan-Kitaroviç ortak basın toplantısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mümbiç’teki bombalı saldırıyla ilgili, “Bendeki bilgilerde 5 ABD askerinin olduğu, toplamda 20’yi bulduğu istikametinde bir haber.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mümbiç’teki bombalı saldırıyla ilgili, “Bendeki bilgilerde 5 ABD askerinin olduğu, toplamda 20’yi bulduğu istikametinde bir haber. Bu olayı DEAŞ üstlendi. Ama anlaşılan o ki, buradaki Amerika’nın aldığı kararı etkileme anlamında olabilir. Ben Sayın Trump’ın bu noktadaki kararlılığını gördüğüm için bu tür bir terör eylemine karşı geri durmayacağına inanıyorum. Çünkü bir geri durma söz konusu olabilirse bu bir defa DEAŞ’ın zaferi olur” dedi.


Resmi ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapılan başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından anlaşmaların imzalanması ve ortak basın toplantısı için kameraların karşısına geçti.



“Aramızda başka bir hedef var, o da 1 milyar dolarlık bir hedeftir”


Yarımların ve ticaret hacminin artırılması yönündeki çabaların yoğunlaştırılacağını, kültür ve sanat alanlarında işbirliği olduğunu söyleyen Erdoğan, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç ile bölgesel gelişmeler ve uluslararası gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduklarını söyledi. Erdoğan, “Ülkelerimizi yakından ilgilendiren birçok bölgesel ve uluslararası sorunda aynı hassasiyetleri paylaştığımızı ifade etmek isterim” diye konuştu.


Türkiye-Hırvatistan-Bosna Hersek Üçle Danışma Mekanizmasının yeniden canlandırılması gerektiğine inandıklarını kaydeden Erdoğan, Hırvatistan’ın Türkiye’nin AB üyelik sürecinin en büyük destekçilerinden birisi olduğunu, bu desteğin Hırvatistan’ın dönem başkanlığı sırasında daha da güçleneceğini söyledi.


AB’nin Brexit meselesi nedeniyle hassas bir dönemden geçtiğini söyleyen Erdoğan, bu süreci yakından takip ettiklerini kaydederek, “Brexit ihtimali karşısında Birleşik Krallık ile ticari, ekonomik ilişkilerimizin etkilenmemesi için görüşmelerimiz sürüyor. Ayrıca vatandaşlarımızın Türkiye-AB ortaklık hukukundan kaynaklanan haklarını koruyacak önlemlerin alınması için muhataplarımızla temas halindeyiz” şeklinde konuştu.


2017 yılında ikili ticaretin yüzde 29 artış ile 531 milyon dolara ulaştığını, 2018’in ilk 11 ayı itibariyle bu rakam 575 milyon dolar seviyesinde olduğunu, 2018’in sonu itibariyle bu rakamın 600 milyon dolara ulaşmasını temenni eden Erdoğan, “Aramızda başka bir hedef var, o da 1 milyar dolarlık bir hedeftir. Bu hedefe 2019 senesinde biraz daha yaklaşırız diye temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.



“1 milyar dolarlık düzeyini bir an önce yakalamak istiyoruz”


Türkiye ile Hırvatistan arasında çok derin ve tarihi ilişkiler olduğunun altını çizen Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, “Ekonomik ilişkilerimizin derinleştirmemiz gerek. Bu istediğimiz boyuta yaklaşmak için 1 milyar dolarlık düzeyi bir an önce yakalamak istiyoruz. Biz ayrıca, enerji alanını da ele aldık, ulaştırma konusunu görüştük” dedi.


Hırvatistan’ın AB dönem başkanlığı yürüttüğü zaman da Türkiye’nin AB üyeliğine destek vereceklerini belirten Kitaroviç, İslam Kültür Merkezi Projesi ile ilgili mutabakat zaptının imzalanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.


Güneydoğu Avrupa’nın kalkınmasını konuştuklarını belirten Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, Bosna Hersek’in gelişmesini de konuştuklarını söyledi. Mülteci krizinin çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin çok önemli bir rolü olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, özellikle güvenlik ve Ortadoğu konularını da masaya yatırdıklarını belirtti.



“Aslında bana göre Dayton Anlaşması gözden geçirilmesi şarttır”


Bosna Hersek’teki siyasi durum hakkında sorulan soruya cevap veren Erdoğan, “Üçlü mekanizma dediğimiz Türkiye-Hırvatistan-Bosna Hersek mekanizmasını bizler samimi niyetlerle başlattık. Şuanda bir ara verildi diyebilirim. Bosna Hersek’te hükümet kurulmuş değil. Temennim odur ki, hükümetin kurulmasından sonra bu üçlü mekanizmayı çalıştırmamız. Ülkelerin samimiyetiyle ilgili olarak Bosna Hersek’teki sıkıntıların aşılmasına gerek Türkiye gerek Hırvatistan tarafından katkı sağlama zemini hazırlayacaktır. Aslında bana göre Dayton Anlaşması gözden geçirilmesi şarttır. Dayton Anlaşması bu haliyle Bosna Hersek’in geleceğine yönelik bir çözüm üretemediği bugüne kadar geçen sürede ortaya çıkmıştır. Bununla ilgili olarak BM’nin yeniden devreye girmesi, güçlü bir adımın atılması gerekir. Bütün o sıkıntılı dönemlerden sonra çok acil bir şekilde, aklımda kaldığı kadarıyla 21 gün içinde Dayton Anlaşması yapıldı, onun da ne kadar eksiklikleri olduğu ortaya çıkmıştır ve bir çözüm üretememiştir. Şuanda da görülüyor, 8 aylık dönemler halinde orada dönem başkanlığının olması, daha doğru dürüst bir ordusunun dahi oluşamaması Bosna Hersek için ciddi sıkıntılardır. Bosna Hersek’in Boşnak’ı ile Hırvat’ı ile Sırp’ı ile dayanışma içinde olması, bunun neticesinde barış içinde yaşayan bir Bosna Hersek yeniden tesis edilmelidir” diye konuştu.


Aynı soruya cevap veren Kitaroviç, “Hırvatistan kadar hiçbir ülke Bosna Hersek’in bütünlüğü ve refah içinde yaşaması kadar destek vermiyordur. Bosna Hersek’in AB’ye girme yolunda biz destek veriyoruz. Bosna Hersek içindeki reformlar konusunda da destek veriyoruz. Bosna Hersek diğer Avrupa ülkelerinin birçoğundan farklı bir ülke. Üç kurucu milletten oluşan bir devlettir. Dayton Anlaşmasından bu yana birçok değişiklik yaşandı orada. Diyalog çök önemli. Bazen bize içişlerine karışıyoruz gibi şeyler söylüyorlar, biz devlet olarak, Bosna Hersek’e en yakın ülke olarak Dayton Anlaşmasının imza atan bir ülkeyiz. Biz Hırvatistan dışında yaşan Hırvatları da korumak zorundayız. Biz Bosna Hersek’in Hırvatlar ve Boşnaklar arasında işbirliği olmalıdır. Dolayısıyla diyalog çok önemli” şeklinde konuştu.


Bosna Hersek’te yapılan seçimlere ilişkin soruya cevap veren Erdoğan, “Bu seçimlerde kullanılan oylar hangi iradeler tarafından hangi tür kullanılmıştır bunun tespitini yapmak bizim haddimize değil. Sandıkta irade oy kullananındır. Bu iradesini nasıl gerçekleştirmiştir bunu bilemem. İrade seçmenindir. Seçmen nasıl oyunu kullanmışsa ona saygı duymak durumundayız. Bizim tek hedefimiz şudur, ortaya bir netice çıkmıştır, bu netice ile gerek Boşnak gerek Hırvat ve gerek Sırplarla ilgili olarak önümüzdeki süreçte bir dayanışmanın, beraberliğin olması önemli. Bosna Hersek’in buna ihtiyacı var. Bir AB sürecini yaşan Bosna Hersek var, Hırvatistan en önemli desteklerden birisi. Dönem başkanlığı sürecinde atılacak adımlar önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.



“Bir spekülasyon var”


ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan telefon görüşmesinde Suriye’de terör örgütüne verilen silahların geri toplanması konusunun gündeme gelip gelmediği sorusuna cevap veren Erdoğan, “Bu mesele gündeme gelmedi. Bizim Sayın Trump ile yaptığımız görüşme ağırlıklı olarak bölgeden Amerika askerlerinin çekilmesi ve bu çekilme esnasında müşterek neler yapabiliriz. Bir diğer önemli konu da buradaki 20 mil güvenli bölge konusu, bunun üzerinde hassasiyetle durduk. Biz bu güvenli bölge ile ilgili üzerimize düşen her türlü görevi yapmaya hazır olduğumuzu, buradaki tüm terör örgütleri ile sonuna kadar mücadele etmekte biz varız, biz onlarla savaşırız. Bütün mesele Suriye’nin bütünlüğünü korumaktır. Bir spekülasyon var. Nedir bu spekülasyon? Türkiye’nin Kürtlere karşı farklı bir uygulama içinde olduğu. Bunun tamamen uydurma bir haber olduğu, zira böyle bir şey olmuş olsa, biz sadece Kobani’den 300 bin Kürt’ü ülkemizde halen misafir ediyoruz. Bunun dışında Suriye’deki Hristiyanlara karşı PYD-YPG terör örgütleri acımasız uygulamalar yaptılar, zulmettiler, öldürdüler, biz hepsine kapımızı açtık. Bunları konuşma fırsatı bulduk. Bu çekilme sürecinin devam edeceği noktasında Sayın Trump’un kararlılığını gördük” dedi.



“Biz DEAŞ’ı ve diğer terör örgütlerini o ülkede bitireceğiz”


Mümbiç’teki bombalı saldırıyı da değerlendiren Erdoğan, “Bendeki bilgilerde 5 ABD askerinin olduğu, toplamda 20’yi bulduğu istikametinde bir haber. Bu olayı DEAŞ üstlendi. Ama anlaşılan o ki, buradaki Amerika’nın aldığı kararı etkileme anlamında olabilir. Ben Sayın Trump’un bu noktadaki kararlılığını gördüğüm için bu tür bir terör eylemine karşı geri durmayacağına inanıyorum. Çünkü bir geri durma söz konusu olabilirse bu bir defa DEAŞ’ın zaferi olur. Biz tam aksine DEAŞ’ın üzerine ülkemizde dahil olmak üzere gitmeye devam edeceğiz. Biz DEAŞ’ı ve diğer terör örgütlerini o ülkede bitireceğiz. Suriye halkı bu teröristlerle iç içe yaşayamaz. 20 mil meselesi güvenli bölge olarak önümüzdedir. Hedefimiz bir an önce oradaki huzuru, Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabilmektir” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Ahırların havasız kalması kuzuların ölümüne neden oluyor Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, hayvan üreticilerini uyarılarda bulunarak Sivas’ta kuzu ölümlerinin ciddi seviyelere ulaştığını ifade etti. Yeni doğan kuzuların bakımlarının yeteri seviyede olmaması yetiştiricileri maddi anlamda oldukça zora sokuyor. Son yıllarda hayvancılık sektöründe sıklıkla karşılaşılan bir sorun ise havasız ahırlar. Özellikle büyük çiftliklerde kullanılan kapalı sistem ahırlar, yeterli havalandırma sağlanmadığında hayvanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Takcı, “Sivas’ta kuzu ölümleri artık ciddi seviyelere ulaştı. Yetiştiricilerimiz ahırları tam anlamıyla havasızlaştırıyorlar. Soğuğu kesmek adına havanın az bir sirküle edilebileceği noktaları bile kapatıyorlar. Bu noktada da ahırda çok ciddi bir şekilde amonyak kokusu hâkim oluyor ve enfeksiyon oluşturuyor” diye konuştu. “Sivas’ta kuzu ölümleri artık ciddi seviyelere ulaştı” Abdurrahman Takcı, kuzuların ishallerden ve solunum sistematiği problemlerinden öldüklerini ifade ederek, “ Kuzu ölümleri Sivas’ta önemli bir seviyeye ulaştı. Normalde kuzu ölümlerinde yüzde 2 ila yüzde 5 arasında olan bir sınır var. Aslında yüzde ikilik oran normal kabul edilen seviye ancak yüzde beş, maksimum tolere edilebilir üst sınır. Sivas’ta genel manada süt üretiminde tamamıyla vazgeçmiş bir yetiştiricimiz var. Koyun yünü uzun yıllardır zaten maddi anlamda bir değer taşımıyor. Buna bağlı olarak da koyun yetiştiricilerinin yegâne geliri kuzu üretimi. Sivas’ta kuzu ölümleri artık ciddi seviyelere ulaştı. Bu noktada da yetiştiricilerimiz hayvan hastanelerimize geliyorlar veya hastalıklar genel manada çok üst sınırlara ulaşınca bizlere ulaşıyorlar. Ama kuzu kayıplarını bahsettiğimiz seviyelerin üstüne çıkmadan hemen önemsemeleri gerekiyor. Uzmanlara sormaları, bu konuda yapılan yanlışlarını bir an önce düzeltmeleri gerekiyor. Genel manada baktığımız zaman kuzu ölümleri doğumdan sonraki ilk bir aylık evrede oluyor. Sivas’ta genel itibariyle kuzularla, koyunlar bir arada tutuluyor. Bu noktada da ahırın genel havası da istenilen seviyede hava dolaşımı sağlanmıyor. Ve bu kayıpların nedenlerini iki başlık altında toplayacak olursak kuzuları ishallerden ve solunum sistematiği problemlerinden kaybediyoruz” dedi. “Ahır havasız bırakılıyor, amanyok kokusu zehirliyor” Takcı, ahırların havasızlaştırılmasının kuzular üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu ifade ederek, “ Hayvanların üşüme kaygısıyla ahırlarda yeterince havalandırma yapılmıyor. Aslında yanlış bir kaygı bu. Hayvanlarımız üşümez. Yeter ki düzgün besleyelim. Hem büyükbaş için hem de koyun ve keçiler düzgün beslenildiği takdirde onlardan doğan oğlak ve kuzular üşümez. Yetiştiricilerimiz bu noktada ahırları tam anlamıyla havasızlaştırıyorlar. Soğuğu kesmek adına havanın az bir sirküle edilebileceği noktaları bile kapatıyorlar. Bu noktada da ahırda çok ciddi bir şekilde amonyak kokusu hâkim oluyor. Bunlar da daha akciğer kapasitesi yeni gelişen kuzularda ciddi şekilde enfeksiyon yapıyor ve kuzularda daha tedavi aşamasına geçilmeden kaybediyoruz. Bugün baktığımız zaman kuzu ölümleri Sivas’ta belki de yüzde yirmilerin üstünde bir seviyede. Çünkü bize gelen hastanemize gelen koyun yetiştiricileri bu şekilde bir oran veriyor. Bu çok ciddi bir kayıp. Çünkü nihayetinde koyunlardan koyun yetiştiricileri bir yılda bir kere kuzu alabiliyorlar. Ekstradan kuzu almak farklı uğraşlar gerektiriyor. Yetiştiricilerimiz de bunu yapmıyor. Kuzuları da kaybettiğimiz takdirde yetiştiricinin bir yıllık emeği boşa gitmiş oluyor” şeklinde konuştu.
Osmaniye Evladını öldürmeyen yılan sokması anneyi öldürdü Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde hayvan otlattığı esnada yılan sokması sonucu hayatını kaybeden Cennet İnci(60) gözyaşları arasında toprağa verildi. Yaşlı kadının oğlunun da aynı bölgede yılan saldırısına uğradığı ve 1 aylık tedaviyle sağlığına kavuştuğu öğrenildi. Düziçi ilçesinin Gümüş köyünde inek otlatırken, yılan sokması sonucu yaralan ve kendi imkanlarıyla ana yola çıkarak çevredeki vatandaşlardan yardımıyla hastaneye kaldırılan 7 çocuk annesi Cennet İnci, hastanede kurtarılamayarak vefat etmişti. Yaşlı kadının cenazesi, otopsinin ardından götürüldüğü köyünde toprağa verildi. Hayatını kaybeden Cennet İnci’nin oğlunu da aynı bölgede yılan soktuğu ve 1 aylık tedavi gördükten sonra sağlığına kavuştuğu öğrenildi. Yılan sokması sonucu hayatını kaybeden Cennet İnce’nin oğlunu da aynı yerde yılan tarafından sokulduğunu söyleyen Gümüş Köyü Muhtarı Ramazan Yakut, ’’Köyümüzün Çirişlikaş Mahallesi’nde bulunan ormanlık alana inek otlatmaya gidiyor yılan sokması sonucu kendini ormandan yol kenarına atarak çevredeki vatandaşlardan yardım istiyor. Yoldan geçen bir vatandaş yardım etmeye gittiğinde kendisini yılan soktuğunu söylüyor. Yardıma gelen vatandaş durumu, İnce’nin akrabalarına bildiriyor. Kendi arabalarıyla hastaneye götürmeye çalışırken Böcekli beldesinin ilerisinde ambulans karşılıyor bunları kadını alıp hastaneye götürüyorlar orada hayatını kaybediyor. Hayatını kaybeden oğlunu da yılan sokmuştu ama o kurtulmuştu annesi kurtulamadı" dedi. "Bu kadının oğlunu da yılan sokmuştu aynı yerde ama o kurtuldu" Köylerinde yılan sokma vakalarının pek yaşanmadığını kendi annesini de yılan soktuğunu ama kurtulduğunu söyleyen Selver İnce, "Kadın ineğini otlatmaya gidiyor, ineğini çözerken otların arasında yılan sokmuş. Yola çıkıp yardım istemiş bir adam yardıma gelmiş ona beni yılan soktu demiş son sözleri bu olmuş. Akrabalarına haber veriyorlar hastaneye götürürken kadının ağzından köpükler geliyor. Benim annemi de yılan soktu annem beni yılan soktu dedi gittik baktık yılanı öldürmüş hemen bacağına turnike yapıp hastaneye götürdük orada tedavi gördü iyileşti. Bu kadının oğlunu da yılan sokmuştu aynı yerde ama o kurtuldu. Şu zamana kadar yılan sokma olayı 3 defa oldu başkada olmadı" dedi.