EĞİTİM - 16 Ocak 2020 Perşembe 09:11

Milli Eğitim Bakanı Selçuk eğitimdeki durumu Batuhan Yaşar’a anlattı

A
A
A
Milli Eğitim Bakanı Selçuk eğitimdeki durumu Batuhan Yaşar’a anlattı

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Eğitimde dijital dönüşüm yaşıyoruz.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Eğitimde dijital dönüşüm yaşıyoruz. Her okulu mobil olarak izleyebileceğiz. Okulun herhangi bir sınıfındaki akıllı tahtada neye dokunulduğunun datasını toplayabileceğiz” dedi.


Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitimdeki durumu İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’a anlattı. Yaşar’ın Türkiye Gazetesi’nde yer alan Milli Eğitim Bakanı Selçuk ile yaptığı röportaj şöyle:


"Zaman zaman köşemizi röportajlara açıyoruz..


Eğitim yıllardır tartıştığımız konuların başında geliyor..


Eleştiriler var..


Başarılı mıyız değil miyiz soruları soruluyor..


Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a her şeyi açıktan, yekten sorduk..


Sorularımıza açık yüreklilikle, samimiyetle cevap verdi..


Eğitimin içinden, merkez noktasından geldiği o kadar belli ki..


Dev camianın nabzı avuçlarında atıyor..


Her konuya hâkim..


Detaylarla ilgileniyor..


Yarı yıl tatili başlamak üzere..


Sözü fazla uzatmadan sizleri bu söyleşi ile başbaşa bırakalım:


Özel okullar meselesi


Özel okullarda yaşanan sıkıntılar bir süredir Türkiye’nin gündeminde. En son Doğa Kolejinde yaşandı. Sayıları hızla artan özel öğretim kurumlarının açılma şartları konusunda yeni bir düzenleme getirilecek mi?


- Yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığımız bir konu. Burada eğitimle ilgili bir kurumun bir özel okul açması talebine ilişkin olarak eğer eğitimden kazandığı parayı eğitime harcayacaksa ve buradaki sürdürülebilirlik konusunda gereken teminatı verebilecekse, mesela öğretmen maaşı gibi, oradaki idari personelin maaşı gibi, bir okulun bir yıllık giderlerinin, diğer cari giderlerinin ne olacağı gibi, bu hususlarda bir teminat ortaya konulması ihtiyacı var. Ve üzerinde çalıştığımız taslak da bunları içeriyor. Tabi bu nihayetinde Meclis’imizin vereceği bir karar. Bu hadiseyle ilgili olarak da tabi toplumun Millî Eğitim Bakanlığından normal olarak bir beklentisi var. Ancak, bu okullardaki problem eğitimsel bir problem olmanın ötesinde finansal bir problem ve kaynak yönetimi konusunda bir sıkıntı var görünüyor. Fakat çok kısa süre içerisinde bu tümüyle çözülmüş olacak diye ümit ediyoruz.



PISA’da yükseliyoruz


Bununla bağlantı PISA’da da bir eleştiri var yıllardır...


- PISA’da yükselmeye başladık. 2021’deki PISA araştırmasında çok daha iyi noktaya geleceğiz.


Sözleşmeli öğretmenlik


Kadro bekleyen öğretmenler konusu var. Seksen bin civarında sözleşmeli öğretmen devlet okullarında görev yapıyor. Bunların kadro beklentileri var. Bu beklenti karşılanacak mı?


- Kanun çok açık, 4+2 yıllık bir sözleşmelilik söz konusu iken biz bunu 3+1’e indirdik, yani dört yıl içerisinde kişinin kadrolu öğretmen gibi bir statüye geçmesini sağlıyoruz. Şimdi Türkiye şu dönemde belirli şartları oluşturmadan sözleşmeli öğretmenlikten vazgeçme durumunda değil. Ve sözleşmeli öğretmenlik sayesinde bütün bölgemizde eşit dağılımlı bir öğretmen ihtiyacı karşılanabiliyor. Sözleşmelilerin dışında ücretli öğretmenlerimiz de var. Ücretli öğretmenliğin şartlarının daha da iyileştirilmesi konusunda bazı çalışmalarımız var.



Elektrikli araçlar dalı


Yerli otomobile katkı konusunda sizin de çok ciddi çalışmalarınız var. Bu konudan biraz bahseder misiniz?


- Bursa’da ‘Elektrikli Araçlar Dalı’ açıyoruz. Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi var, onların destek verdiği; bu okulda başlayacak ve buraya da merkezi sınavla öğrenci alacağız elektrikli otomobille ilgili dala. Elektrikli araç üretiminde araçların servis hizmetleri, bakım hizmetleri, onarımları vs. gibi birçok husus var. 9, 10, 11, 12. sınıflarda da farklı derslerle elektrikli araçlar ele alınacak. Mesela 9. sınıfta önce bir temel motorlu taşıtlarla ilgili bir bilgi aldıktan sonra, 10, 11, 12’de de elektrikli araçlar teknolojisi, elektrik motorları, üreteçler, elektrikli araçların hareket ve iletim sistemleri, batarya teknolojileri, yakıt hücreli elektrikli araçlar, otonom teknolojiler, yani kendi kendine giden arabalar, şarj teknolojileri ve aynı zamanda da o dalda gerekli olan mesleki yabancı dil konusunda eğitim alacaklar. Bunlar olduğunda çocuklar 12. sınıfa da geçmiş olacaklar ve üretim yapılan tesislerin içinde, servis bakım hizmetlerini veren işletmelerde pratik olarak yetişmelerini sağlamış olacağız. Taslak bir müfredat hazırlandı



İthalata göre okul


Bu ilk defa olacak Türkiye’de. Çok önemli. Bu başarılı olursa diğer alanlarda da başarılı olunur


- Biz ‘Türkiye neyi ithal ediyor?’ diye bir ithalat çözümlemesi yaptık ve gördük ki, mesela mikro mekanik diye bir alan var ve asgari bin 500 kişi lazım her sene istihdam edilecek. Fakat mezun sayısı sıfır. Hemen Bursa’da bir okul açtık, mesela hakemlik lisesi, futbol hakemliği, Futbol Federasyonuyla birlikte. İhtiyaç var okula ama hakem yok. Çim teknisyeni gerekiyor golf sahaları vesaire için. Ahşap oyuncak ithal ediyoruz ama bunun üretimi yapılmıyor, okullarda öğrenci yetiştirilmiyor. O zaman bunun okullarını açtık geçen sene, çok başarılı şu anda. Yüzlerce okul açtık iş garantili. İthalat yaptığımız alanda ‘Eleman arıyorum bulamıyorum’, ‘İş arıyorum bulamıyorum’ çatışmasını çözmemiz lazım. Tam da bunun için şunu yapıyoruz: İllerdeki sektörlerin dağılımına baktık ve bu illerdeki sektörlerle o ildeki meslek liselerinin alan ve dallarının dağılımına baktık; örtüşme çok düşük. Şimdi ne yapmaya başladık bir yıldır? Bu örtüşmeyi yüzde 100 hâle gelecek şekilde dönüştürüyoruz.



Eğitimde digital dönüşüm vakti


2020 projeksiyonlarınız vardır mutlaka bizim bilmediğimiz, kamuoyunun da bilmedikleri


- Dünyadaki dijital dönüşüme bağlı olarak eğitimin de dönüşmesi üzerinden hareket ediyoruz. Her okulun parmak izi gibi tekil olarak incelenebilmesi, izlenebilmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi aşamalarının mümkün kılındığı bir yıl olacak bu yıl. Her bir okulu ben mobil olarak izleyebileceğim. Hatta şöyle düşünün: Her bir okulun herhangi bir sınıfındaki akıllı tahtada neye dokunulduğunun datasını da toplamak mümkün olacak. Yani sadece okulun geneli değil. Bunun pilot uygulaması yapıldı. Sadece okulun fotoğrafını çekmek, MR’ını çekmek önemli değil. Tamam, bunu belirledin. Diyelim ki ‘30 ana parametrede senin şu parametrelerde durumun iyi, şurada zayıfsın, şurada gelişmen gerekiyor’ dedik. ‘Tamam da nasıl yapacağım?’ diyecek okul? 922 ilçede öğretmen destek noktası kuruyoruz. Bu noktaların her birisi her bir okulda neye ihtiyaç olduğunu biz merkezi olarak belirleyebiliyoruz. Ankara Keçiören’de büyük bir merkez kurduk, burada yaklaşık 120 tane uzman çalışacak ve 922 noktadaki uzmanlarla bir ağ içinde anlık haberleşme imkanına sahip olacaklar.



Problemler nalık görülecek


Anlık müdahale anlamına geliyor. Diyelim ki bir okulda öğretmenlerin toplumla ilişki konusunda bir eğitime ihtiyaçları var veya siber güvenlik konusunda bir eğitime ihtiyacı var, okulda o problemi görüyoruz. Görünce hem yüz-yüze hem de uzaktan öğretimle, hizmet içi eğitim nasıl yapılacak, bu okulun finansman problemi nedir, altyapıyla ilgili fiziksel olarak problemi ne? Bu okulda akıllı tahtayla ilgili durum nedir? Bu okulda öğrencilerin kantinde neyi tükettiğine ilişkin veri nerededir? Bunu artık bu sene, 2020 bunun yaygınlaşma yılı olacak.



Çocuğunuzu kendinizle kıyaslamayın


İnternet bağımlılığı, cep telefonu bağımlılığı? Bunu çözecek bir eğitim modeli var mı?


- Çocuklar hep iyi hissettikleri ve sevdikleri yerde olmak isterler. Eğer aileler kaliteli zaman geçirmeyi bilirlerse çocuklar orada olmayı isterler. Ama ‘Hadi git başımdan’ şeklinde bir şey oluşursa ya da ‘Hadi televizyon seyret’, ‘çık dışarı oyna’ biçiminde bir şey olursa, çocuk için daha iyi seçenekler ortadan kalkmış olur. Çocuğun annesi-babasıyla geçirdiği vakitten mutlu olması lazım.


Herkes eline cep telefonunu alıyor, herkes odasına çekiliyor, öyle bir şey kalmadı Sayın Bakan’ım maalesef


- Mesela biz bir takvim çıkardık, eğitim takvimi. Orada günlük oyunlar var, yani ailelerin birlikte oynayabileceği, anne-babaların çocuklarla, kardeşlerin birbirleriyle, arkadaşların birbiriyle oynayacağı oyunlar vesaire. Her gün farklı farklı etkinlik, hepsi eğitsel değere sahip. Oradan oyunlar seçebilirler takvimden, bunlar ücretsiz.


Başka bir tavsiyeniz var mı efendim bir eğitimci olarak, Bakan olarak değil de bir eğitimci olarak soruyorum?


- Anne-babalar çocukları kendi öz geçmişleriyle yargılamasınlar. Çünkü bugün ilkokulda olan çocuk ne olmak istiyorsun, büyüyünce ne yapmak istersin sorusunu sorsak bile verdiği cevap o üniversiteyi bitirdiğinde o meslek ortada olmayacak büyük ölçüde



Ara tatil sistemimiz çok tuttu


Bakan Ziya Selçuk, yarıyı tatili öncesi öğrencilere ve ailelere önemli tavsiyelerde bulundu. Selçuk şunları söyledi: “Öncelikle teknoloji bağımlılığına yol açacak bir ortamın oluşmaması, çocukların doğayla buluşma fırsatlarının artırılması gerekir. Çocuklar mümkün olduğu kadar çok kitap okumalı, yani illa dersle ilgili bir şey okumasından bahsetmiyorum, hatta ders dışı okumasının daha öncelikli olduğundan bahsediyorum. Ara tatille ilgili çok olumlu dönüşler var. Aslında daha bu ilk deneyimimizdi, ama illerdeki yöneticiler öylesine sahiplendiler ki milyonlarca öğrencimize inanılmaz destek verdiler, ben bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Çok tuttu.”



Üretimde sıçrama bekliyoruz


Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bu yıl okullardaki üretimlerde sıçrama beklediklerini söyledi. Selçuk, “Eğitim-üretim-istihdam ilişkisine 2020’de çok vurgu yapacağız. Çünkü biz eğitimi ekonomiyle doğrudan ilgili görüyoruz, ayrıca istihdamı da çok önemsiyoruz. Bu anlamda da okullardaki üretimde bir patlama bekliyoruz bu sene. Yani okulların üretimi çok artacak ve okullardaki patent sayısı, faydalı model sayısında yüzde 1000’e yakın bir artış bekliyoruz. Bu patent, faydalı model, üretim, satış, pazarlama, okulların, meslek okullarının özellikle bu alandaki çalışmaları. Bir de, fen liselerine yönelik özel bir projemiz olacak bu sene, onların daha iyileştirilmesine yönelik” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Osmaniye MPS hastası kuzenler, yaşlarına rağmen gelişmeyen vücutlarıyla hayat mücadelesi veriyor Osmaniye’de yaşayan Mümine-Mine kardeşler ve kuzenleri Muhammed Kayra Kalkan ender görülen Mukopolisakkaridoz (MPS) hastalığı ile hayat mücadelesi veriyor. Osmaniye’de yaşayan Ayşe ve Mehmet Kalkan çifti, 25 yaşındaki Mümine ve 21 yaşındaki Mine’nin 5 yaşına geldiklerine yaşıtlarına oranla bedensel gelişimlerinin geri olduğunu fark etti. Kalkan ailesi, kızlarını götürdükleri hastanede evlatlarının 200 bin kişide bir görülen MPS hastası olduğunu öğrendi. MPS hastalığına karşı mücadeleleri 5 yaşında başlayan kardeşlerin kuzeni olan 16 yaşındaki Muhammed Kayra Kalkan’da da aynı hastalık teşhis edildi. İlerleyen yaşlarına rağmen 2 kardeş ve 1 kuzenin vücut iskeletleri gelişmedi. Bakanlık tarafından verilen ilaçları yürüsün veya yürümesin bütün MPS hastalarının almasını istediklerini söyleyen baba Mehmet Kalkan, "İki MPS hastası kızım var, Mümine Kalkan, Mine Kalkan bir de yeğenim Muhammed Kayra Kalkan bunlar üçü de MPS hastası. MPS hastası Mukopolisakkaridoz, 200 binde bir kişide görülen bir hastalıktır. Kemik bozukluğu, iskelet bozukluğu iç organlar büyüyor ama bedenen büyümüyor. Nefes darlığı var, astımı var, yürümede sıkıntı yaşıyorlar, elinden tutmasak zaten yürüme şansı yok. 5 yaşından sonra meydana çıktı rahatsızlıkları, tedavisi şu an için yok. Bu hastalığın sadece hastalığın ileri gitmemesi için, geriye düşmemesi için bu aldığımız ilacı kullanıyoruz. Yurt dış ilaçlarımız var, Sağlık Bakanlığı’ndan bize Ankara’dan kargoyla evimize kadar geliyor. Şu an için bir tanesi 900 euro olarak belirlenmiş haftada 20 doz kullanıyoruz. 20 flokum, 11 flokum birine kullanıyoruz, 9 flokum birine kullanıyoruz. Rapor alırken yürüme testine giriyoruz, merdivene çıkma testine giriyoruz, salonun testine giriyoruz. Bunlar onaylanmasa zaten bize yurt dışı ilaçları da veremiyorlar. Bütün MPS hastalarının bu ilaçlarını yürüsün veya yürümesin, hepsini almasını istiyoruz" dedi. Hayalinin üniversiteye gidip psikoloji veya öğretmenlik okumak olduğunu söyleyen Mine Kalkan, "MPS hastasıyım, bu hastalıktan dolayı pandemi döneminde kalp rahatsızlığımız, daha öncesinde astım, alerjik rahatsızlıklarımız çıktı. Bazen çok uzun konuşamıyoruz, kelimelerimiz yetmiyor. Bazen de nefes alıp verme konusunda sıkıntılarımızı yaşıyoruz. Yürürken birinin desteğiyle yürüyoruz. Yani yanımızda biri olmayınca kendimizi güvende hissetmiyoruz veya her an düşecek gibi oluyoruz. Rapor alırken sürekli bir sıkıntı yaşıyoruz, yürüme testinde biz büyük zorluk yaşıyoruz. Pandemi döneminde liseyi bitirdim, üniversite hayalim vardı o da sağlık sorunlarım nedeniyle sınava giremedim. Bu yüzden de üniversitede okuyamadım sağlıklı olsaydım eğer psikoloji bölümünde okumak isterdim veya öğretmenlik bölümünde okumak isterdim" diye konuştu. Kuzenleri Mümine ve Mine gibi Mukopolisakkaridoz (MPS) ile mücadele eden, hastalığın ilerlemesini durduran ilacı yürüyemediği için kullanamayan Muhammed Kayra Kalkan (16) ise, "Şu an açıktan okuyorum, pandemi oldu işte, deprem oldu. Onlardan dolayı sınavlara giremedim. Günümün çoğunu televizyon izleyerek ve telefonda oyun oynayarak geçiriyorum. Onun dışında bir şey yapamıyorum. Küçüklükten beri hayalim beyin cerrahı olmaktı" dedi.
Kütahya İzmir Bilimpark yönetim ekibinden Kütahya Tasarım Teknokent’e ziyaret İzmir Bilimpark yönetim ekibi, Mentor-Mentee Eşleştirme Programı çerçevesinde Kütahya Tasarım Teknokent’i ziyaret etti. İzmir Bilimpark Genel Müdürü Kayahan Dede, Bölge Ofisi Yöneticisi ve Kuluçka Merkezi Koordinatörü Irmak Tunakan, Muhasebe ve İdari İşler Sorumlusu Cansu Ayhan’dan oluşan İzmir Bilimpark yönetim ekibi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Mentor-Mentee Programı buluşmaları çerçevesinde Kütahya Tasarım Teknokent’e ziyaret gerçekleştirdi. Ziyarette, iki teknokent arasındaki iş birliğini güçlendirmenin yanı sıra, bilgi ve deneyim paylaşımını artırmayı hedefleyen kapsamlı bir toplantı yapıldı. Toplantıda, Genel Müdür Prof. Dr. Ersan Öz ve Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Durmuş Özdemir, Kütahya Tasarım Teknokent’in süreçleri hakkında detaylı bir sunum yaparak, teknokentin mevcut durumunu ve gelecek hedefleri üzerine bilgiler paylaştılar. İzmir Bilimpark Genel Müdürü Kayahan Dede, Teknokentlerin inovasyon ekosistemine katkıları, girişimcilik destek programları, üniversite-sanayi iş birliği projeleri ve sürdürülebilirlik stratejileri gibi konularda İzmir Bilimpark’ın deneyimlerini aktardı. Sunumun ardından İdari ve Mali İşler Koordinatörü Yunus Emre Telli ile Ar-Ge ve İletişim Koordinatörü M. Emin Beytul, tarafından sorulan soruları yanıtlayan İzmir Bilimpark yönetim ekibi, teknokentlerin idari ve mali yapıları, Ar-Ge projelerinin yönetimi, iletişim stratejileri ve uluslararası iş birlikleri üzerine bilgi paylaşımında bulundular. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Tasarım Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Ersan Öz, “İzmir Bilimpark ekibini ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk. Bu tür buluşmalar, bilgi alışverişi ve iş birliği fırsatları oluşturarak iki kurumun da gelişimine katkı sağlıyor. Gelecekte daha birçok ortak projede bir araya gelmeyi umuyoruz” dedi. İzmir Bilimpark Genel Müdürü Kayahan Dede, bu buluşmanın iki teknokent arasındaki iş birliğini daha da güçlendirdiğini ve gelecekteki ortak projeler için umut verici bir başlangıç olduğunu belirtti.