POLİTİKA - 16 Ocak 2020 Perşembe 14:09

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 yılı değerlendirme toplantısında konuştu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 yılı değerlendirme toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "2019 yılı icraat programlarında yer alan bin 451 eylemin bin 161’inin tamamlandığını görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "2019 yılı icraat programlarında yer alan bin 451 eylemin bin 161’inin tamamlandığını görüyoruz. Bütçe konusundaki tüm sıkıntılara rağmen 2019’un birinci yarısındaki eylemlerde yüzde 98, ikinci yarısındaki eylemlerde ise yüzde 89 gerçekleşme oranı yakaladık” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılı değerlendirme toplantısında konuştu. Türkiye’nin 2023 yürüyüşünün içeride ve dışarıda pek çok kesimi rahatsız ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemize yönelik saldırılar bu süreçte tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde artmış ve çeşitlenmiştir. Yaşadığımız kesintisiz saldırı döneminin amacının ülkemizi 2023 hedeflerine ulaşmaktan alıkoymak olduğu ortadadır. Bu saldırıların hepsini boşa çıkardık. Sokaklarımızı kaosa teslim etmedik, terör örgütlerine boyun eğmedik, meydanı darbecilere bırakmadık, ekonomik tetikçilere teslim olmadık. Çok büyük bedeller ödedik, çok acı kayıplar verdik, çok sinsi tuzaklarla karşılaştık ama hepsinin üstesinden geldik. 2019 yılı işte bu sıkıntıları tüm ağırlığıyla hissettiğimiz bir yıl oldu. Türkiye için yazılan senaryolarda 2019 yılı bir yıkılış ve teslim oluş yılı olarak öngörülmüştü. Biz 2019 yılını yeniden yükseliş yılı haline dönüştürdük. Terör örgütlerini sınırlarımızdan uzaklaştırdık, darbecilere dünyayı zindan ettik, sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu parçaladık, ekonomimize kurulan tuzakları bozarak yeniden hedeflerimize odaklandık. Şimdi de büyümeyi, üretimi, istihdamı güçlendirerek hem Akdeniz başta olmak üzere uluslararası alanda haklarımıza sahip çıkarak yeni bir şahlanış döneminin kapılarını açıyoruz. Bu bakımdan 2019 yılı icraat sonuçları Türkiye’nin en zor zamanlarda bile neler yapacağını gösteren bir başarı hikayesidir. 2020 yılında her alanda çok daha fazlasını gerçekleştirerek milletimize bize verdiği hasbi destek ve yaptığı fedakarlıklar için borcumuzu ödemeye çalışacağız. Türkiye’nin tökezlemesini ve yere kapaklanmasını bekleyenlere hüsrana uğratmayı sürdüreceğiz. Bunu yaparken kendimizi sürekli muhasebeye çekmeyi ihmal etmiyoruz. Yeni yönetim sistemi ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptık. İfade edilen sorunların yüzde 98’inin yeni yönetim sisteminden değil, eski sistemin alışkanlıklarıyla iş yapma eğiliminden kaynaklandığını gördük. Tıkanıklık noktalarını çözecek bir dizi tedbir geliştirerek adım adım hayata geçirmeye başladık. Aynı şekilde önümüzdeki dönemle ilgili orta ve uzun vadeli programlarımızı hazırladık. TBMM tarafından kabul edilen 11. Kalkınma Planımız 2019-2023 dönemini kapsayan orta vadeli yol haritamızdır. Daha güçlü ve müreffeh Türkiye şiarıyla hazırladığımız bu planı yıllık programlar ve çeyrek dönemlik izlemeler vasıtasıyla adım adım uygulayacağız. Geçtiğimiz yılı zor ama bir o kadar verimli çalışmalarla kapattık. Genel bir tabloya baktığımızda 2019 yılı icraat programlarında yer alan bin 451 eylemin bin 161’inin tamamlandığını görüyoruz. Bütçe konusunda ki tüm sıkıntılara rağmen 2019’un birinci yarısındaki eylemlerde yüzde 98, ikinci yarısındaki eylemlerde ise yüzde 89 gerçekleşme oranı yakaladık. Bu eylemlerin hayata geçmesi için yaklaşık 68 milyar lira bütçe kullandık” ifadelerini kullandı.


Geçtiğimiz 17 yılda eğitim öğretimde öncelikle altyapıyla ilgili eksiklikleri gidermenin gayreti içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Öğretmen sayısını 652 bin ilave ile 947 bine çıkarttık. Derslik sayısını 316 bin ilave ile 589 bine çıkarttık. Üniversite sayısını 131 ilave ile 207’ye, akademik personel sayısını 98 bin ilave ile 169 bine ulaştırdık. Üniversitedeki öğrenci sayısı ise 1.6 milyondan 8 milyona tırmandı. Gençlerimize ailelerine yük olmadan üniversite eğitimlerini tamamlayabilmeleri için her türlü desteği veriyoruz. Lisans öğrencilerimizin kredi burs desteğini 550 liraya, yüksek lisansta bin 100 liraya doktora da ise bin 650 liraya yükselttik. Yurtlarda kalan öğrencilere aylık 420 lira beslenme yardımı yapıyoruz. Öğrencilerimizin barınma sorununu çözmek için yurtlardaki yatak sayısını 677 bine çıkarttık. Bu yılın ilk yarısında 13 bin 750 yatak kapasiteli 21 adet yurdu daha hizmete açıyoruz. Bu tür lüks yurtlarımız ile beraber öğrencilerimizin barınma sorununu büyük oranda çözeceğiz. İlk ve orta öğretimde hiçbir ayrı gözetmeksizin ders kitaplarını ücretsiz olarak veriyoruz. Okullarımızın hangi alanda desteklenmesi gerektiğini gösterecek okul profili değerlendirme sistemini 2019 yılında oluşturduk ve 3 ay içinde hayata geçiriyoruz. 2019 yılında ezberlemeyi değil tasarlamayı üretkenliği teşvik eden 5 binden fazla tasarım beceri atölyesini okullarımızda hizmete açtık. İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde bu yılın ilk 6 ayında 2 bin adet ve izleyen dönemde 10 bin adet daha beceri atölyesi kurmayı planlıyoruz. Mesleki eğitim öğretim merkezlerini güçlendiriyoruz. Bu okullarda çıraklık kalfalık ve ustalık eğitim öğretimi alan gençlerimizin fark derslerini yine aynı yerlerde vererek lise diplomasına sahip olmalarını önünü açıyoruz. Savunma sanayi, otomotiv ve uzay havacılık gibi alanlarda teknik iş gücü yetiştirilmesine 2019 yılında daha çok öncelik verdik. Geleceğin mesleklerini şekillendirecek olan öğretmenlerimizin hizmet içi eğitimlerini de ihmal etmiyoruz. Zihinsel ya da bedensel engelli konuşma bozukluğu ya da öğrenme güçlüğü olan öğrencilerimiz için geçtiğimiz yıl 143 bin nitelikli eğitim materyali geliştirerek 6 bin özel eğitim sınıfını kullanıma sunduk. Dijital içerikli özel eğitim materyallerinin oluşturulmasına yönelik çalışmaları 2019 yılında başlattık. Bu yıl erişime açıyoruz. Önümüzdeki dönemde kaynaştırma eğitimi, özel eğitim sınıfları, evde veya hastanede eğitim hizmetlerimizi artırarak engelleri eğitimle aşmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.


Sağlığın en büyük reformları gerçekleştirdikleri alanların başında geldiğini söyleyen Erdoğan, şu bilgileri verdi:


“Ülkemizde uygulanan Genel Sağlık Sigortası ve sağlık hizmetleri kalitesi tüm dünyaya örnek olacak düzeye geldi. Geçtiğimiz 17 yılda hastane ve diğer yataklı tedavi kurumlarımızın sayısını 2 bin 600’den 5 bin 500’e yükselttik. Hastanelerimizin toplam yatak sayısını 240 bine nitelikli yatak sayısını 145 bine çıkardık. Doktor sayımızı 92 binden 161 bine, toplam sağlık çalışanı sayısını ise 1 milyon 25 bine çıkardık. Ülkemizde kişi başına yapılan sağlık harcamasını 19 liradan 140 liraya çıkartırken, vatandaşlarımızın ceplerinden yaptıkları harcama oranını yüzde 20’den yüzde 17’ye geriledi. Bu yıl Konya-Karatay, İstanbul-İkitelli, Tekirdağ, Kocaeli ve İzmir-Bayraklı şehir hastanelerinin açılışını yapacağız. İnşaatı devam eden 64 adet sağlık tesisini hizmete açacağız, 19 adet sağlık tesisinin daha inşaatına başlayacağız. 2019 yılı itibariyle antiserum üretimine başladık. Sağlık turizmi yoluyla ülkemize gelen hasta sayısı 2019 yılı Kasım sonu itibariyle yıllık 470 bine ulaştı. Bu sayıyı önce 750 bine ardından 1.5 milyona yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda tedavi öncesinde ve tedavi sonrasında hastaları takip etmek üzere yurt dışında 20 teşhis merkezi kuracağız. Tütün mamulleriyle mücadele kapsamında sigara başta olmak üzere tek tip sigara paketi uygulaması ile bu alanda 7’nci ülke olduk. Milletime sesleniyorum, gelin kendi kendinizin düşmanı olmayın. Artık bu sigaraları ayaklarınızın altına alın içmeyin daha dinamik ve daha sağlıklı olarak geleceğe yürüyün. Dumansız hava sahası uygulamasında daha etkin bir mücadele yürüteceğiz. Kimde sigara paketi yakalarsam almaya çalışıyorum. Onları bu beladan kurtaralım istiyorum. Türkiye’de madde bağımlılığı nedeniyle 1 milyon kişi başına düşen ölüm ortalaması 11.4 düzeyindeyken 2019 yılında 3.3’e düştü. Doktorlarımızın, hemşirelerimizin güvenliğini en üst seviyede tutmaya devam edeceğiz. Bunun için kapsamlı bir sağlıkta şiddeti önleme eylem planı hazırladık. Yerli ilaç üretimi ve yerli plazmadan kan ürünleri üretimi 2020 yılında da gündemimizin ilk sıralarında yer alıyor. Yerli ilaç ve plazma üretimiyle yerli cihaz geliştirilmesi konusunda engel çıkartanların yaptıkları vatana ihanetle eş değerdir. Bu konuda kimseye müsamaha göstermeyeceğiz.”


Adalet hizmetlerinde mevzuattan altyapıya, ceza infaz kurumlarından yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına kadar önemli gelişmeler katettiklerini söyleyen Erdoğan, “Hakim savcı sayımızı 20 bin 629’a, yardımcı personel sayısını 51 binden 138 bine çıkarttık. Mahkeme sayılarını yüzde 82 artırarak ve 256 adet bu noktada adalet sarayı inşa ederek yargının işleyişini kolaylaştırdık. Yargı reformu strateji belgemizi 2019 yılı Mayıs ayında milletimizle paylaştık. Belgedeki hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla hazırlanan birinci yargı paketi yine geçtiğimiz yıl Mecliste kabul edilerek kanunlaştı. Bu düzenleme ile ceza adaleti sistemine sevi muhakeme usulü ve basit yargılama adı altında 2 yeni uygulamada kazandırıldı. Kamu vicdanını rahatsız etmeyecek suçluların cezaların çektiği ceza adaleti sisteminin amacına uygun ölçülü ve adaletli bir infaz rejimi üzerinde çalışıyoruz. Önemli bir çalışma olan insan hakları eylem planını da birkaç ay içerisinde tamamlamayı planlıyoruz. İnfaz düzenlemesini de içeren ikinci yargı paketinin hazırlıklarını tamamladık birkaç hafta içinde meclis gündemine getiriyoruz. Vatandaşlarımızın devletle olan hukuki ihtilaflarının yargıya gitmeden arabuluculuk benzeri bir idari sulh sistemiyle çözümünü içeren düzenlemedir. Bununla vatandaşlarımızın idare ile ya da kamu kurumlarının kendi aralarındaki uyuşmazlıklarının hızlı bir şekilde çözülmesini amaçlıyoruz. Bu konudaki hazırlıkları 2019 yılında tamamladık ve yakında konu Meclis gündemine gelecektir. Nöbetçi noterlik uygulamasına geçmenin yanında dijital bağlantıyla bir noterde yapılan işleme ait belgenin diğer noterlikten alınabilmesini sağladık. Noterliğe girişte sınav usulünün getirilmesi ve noter yardımcılığı müessesinin kurulması olacaktır. Elektronik tebligat sistemiyle yargı sürecinde bu sebeple oluşan hataların ve gecikmelerin önüne geçtik. Bu sistem ile şu ana kadar 17 milyondan fazla elektronik tebligat gönderimi yapılarak 210 milyonun üzerinde tasarruf sağladık. 2019 yılında 4 yeni bölge adliye mahkemesi kurarak sayıyı 11’den 15’e çıkardık. Geçtiğimiz yıl yargılamada hedef süre uygulamasını başlattık. Soruşturmalarda yüzde 74, yargılamada ise yüzde 80’nin üzerinde hedef sürelere uyulduğu görülüyor. Önümüzdeki dönemde bu uygulamayı adli tıp kurumunda da hayata geçiriyoruz” diye konuştu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK/YPG, DEAŞ ve FETÖ’nün Türkiye’ye saldırması için beslenip büyütülen ne kadar örgüt varsa hepsinin başının ezildiğine dikkat çekerek, “Organize suç örgütlerine de göz açtırmıyoruz. PKK’ya karşı gerçekleştirilen operasyonlarda bin 250 terörist etkisiz hale getirilerek pek çok eylem engellendi. Terör örgütünün ülkemiz içindeki silahlı unsurlarının sayısı 2019 yılı sonu itibariyle kuruluş döneminin dahi altına indi. Diyarbakır annelerinin kararlı duruşu örgüt içindeki çözülmeyi artırdı fakat Diyarbakır anneleri malum siyasi partinin önünde aylardır dururken evlatlarının resimleriyle orada dik duruşlarını sürdürürken ana muhalefetin başı ve heyeti yanında o parti ile birlikte bir teröristin yazmış olduğu kitabın sahnelendiği tiyatroda tiyatro izliyor. Ülkemizin nereden nereye kimler vasıtasıyla nasıl geldiğini göstermesi bakımından bu çok enteresandır” dedi.


Örgüte katılımların neredeyse tamamen durma noktasına geldiğini vurgulayan Erdoğan, “Bölgemizdeki huzur ve güven iklimi kökleştikçe turizm başta olmak üzere her alanda gözle görülür bir olumlu hareketlenme yaşadık. 15 Temmuz’da milletimize karşı kurşun sıkan FETÖ’yu devlet kurumlarından ve ülkemizden tamamen temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir. DEAŞ, El Kaide ve diğer terör örgütlerine yönelik operasyonlarda da 388 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Hırsızlık olayları son 3 yılda İstanbul’da günde 78’den 34’e, Ankara’da 4’e, İzmir’de ise 6’ya düşmüştür. Özellikle FETÖ’nun kurumlarımızdan temizlenmesiyle birlikte güvenlik alanındaki başarılarımız arka arkaya gelmeye başladı. Şu anda polisimiz, jandarmamız, korucularımız hiçbir ayrım yok, el ele, omuz omuza terörle mücadelelerini sürdürmektedirler. Milli İstihbarat Teşkilat Başkanlığı görev alanındaki başarılarıyla ülkemizin gururu haline geldi. Yakında MİT’in İstanbul şubesinin de açılışını yapacağız. Milli istihbarat koordinasyon kurulunu yakında hizmete geçiriyoruz. 911 kilometrelik Suriye sınırımızı sınır boyunca 825 kilometre güvenlik duvarı inşa ettik. 211 elektro optik kulenin kurulum çalışmalarına başladık. Bu yıl Doğu sınırımızda 117, Batı sınırımızda 42 elektro optik kuleyi faaliyete geçiriyoruz. Böylece bin 182 kilometrelik doğu sınırımızın 740 kilometrelik kısmını, 472 kilometrelik Batı sınırımızın ise 350 kilometrelik kısmını gözetleme imkanına kavuşacağız” açıklamasını yaptı.


Ulaştırma ve altyapının AK Parti hükümetlerinin en başarılı hizmet alanlarından biri olduğunu ifade eden Erdoğan, “Vatandaşlarımızın ülkemizin her noktasına hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlamak için 17 yılda 250 milyar liranın üzerinde ulaşım yatırımı yaptık. Bölünmüş yol uzunluğumuzu 27 bin 165 kilometreye, otoyol uzunluğumuzu 3 bin 60 kilometreye çıkarttık. Bölünmüş yollar sayesinde trafik kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısı yüzde 71 azalmıştır. Bu sayıyı daha da azaltmak için her türlü tedbiri alıyoruz. Yol projelerimizin kapsamında dikimi yapılan ağaç sayısı 68 milyonu aştı ey çevreciler. Karayollarımızın üzerindeki tünellerin sayısını 298 ilave ile 381’e tünel uzunluğunu ise 50 kilometreden 500 kilometreye yükselttik. 2019’da toplamda 23 kilometre uzunluğunda köprü, viyadük ve kavşağı bitirmeyi hedeflemiştik ve arkadaşlarımıza verdiğimiz talimatla bunu çok daha farklı bir hale getireceğiz. 171 köprü, viyadük ve kavşağı tamamlayıp hizmete açtık” dedi.


Kanal İstanbul projesini çok yakında başlatacaklarını söyleyen Erdoğan, şunları belirtti:


“Ülkemizin ekonomik ve stratejik gücüne güç katacak Kanal İstanbul projesini çok yakında başlatıyoruz. Yarım asır önce ‘Boğaziçi köprüsü İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir’ diyen zihniyet şimdi de ‘Kanal İstanbul en büyük felakettir’ kampanyası yürütüyor. Üstelik Kanal İstanbul’a karşı çıkanların hiçbirisi bu projenin ne olduğu konusunda en küçük bir bilgileri yok. Ne açıkladıkları rakam doğru, ne gösterdikleri yerler doğru. İstanbul boğazı yılda ortalama 45 bin geminin geçtiği, günde 500 bin kişinin iki yaka arasında taşındığı üzerindeki yük ve insan trafiği baskısının sürekli arttığı bir yere dönüştü. Boğazdaki deniz trafiğini engellemek hukuki, ekonomik ve sosyal olarak mümkün değildir. Tek çare alternatif bir su yolu inşa etmektir. Bu kanal, büyükşehir belediye başkanlığımızdan beri savunduğumuz, 2011 yılında da milletimize sunduğumuz bir projedir. Projenin jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar noktasında hepsi yapıldı. Dalga ve deprem analizleri, trafik, proje hazırlığı, altyapı, çevresel etki çalışmaları gibi süreçleri zaten bu süreç içerisinde tamamladık. Bu çalışmalarda 11 farklı üniversiteden ve çeşitli kamu kurumlarından 34 ayrı bilim dalına sahip 200’ün üzerinde bilim insanı görev aldı. İnşa maliyeti 75 milyar lira olarak hesaplanan kanal İstanbul bünyesinde 2 liman, 1 yat limanı, 1 lojistik merkezi, 7 köprü, 2 demiryolu hattı, 2 hafif raylı sistem hattı ve 500 bin kişilik konut alanları burada yer alacak. Projenin finansmanında ve inşasında herhangi bir sorun yaşanmayacak.”


Ankara-İzmir ve Ankara-Sivas arasında toplam bin 889 kilometre uzunluğunda yüksek hızlı tren hattı yapımında sona yaklaşıldığını kaydeden Erdoğan, “Yüksek hızlı tren hatlarının yanı sıra yük ve yolcu taşımacılığının birlikte yapılabileceği hızlı tren hatlarını da bu arada inşa ediyoruz. Bursa-Bilecik, Konya-Karaman, Adana-Osmaniye, Gaziantep-Çerkezköy, Kapıkule-Sivas ve Zara olmak üzere bin 626 kilometre hızlı demiryolu hattının inşası sürüyor. Bugüne kadar 150 adet yeni nesil milli yük vagonunu hizmete verdik. Bu yılın ilk yarısından başlayarak 100 adet daha yerli milli yük vagonu üretiyoruz. 2017’de açtığımız Bakü-Tiflis-Kars demiryolundan bugüne kadar 326 bin ton yük taşındı. Havalimanlarımızın sayısını 30 ilave ile 56’ya, yolcu kapasitesini de 317 milyona çıkardık. İstanbul Havalimanımız iç hatta 12.5 milyona yakın, dış hatta ise 39.5 milyona yakın olmak üzere toplam da 51 milyon yolcu trafiğe ulaştı. İstanbul Havalimanının ilk etabının ikinci fazını Haziran ayında hizmete açmayı planlıyoruz. Şimdi de Rize, Artvin Havalimanını yapıyoruz. Gümüşhane, Bayburt, Yozgat ve Tokat havalimanlarının yapımı sürüyor. Yurt dışı uçuş noktalarımızın sayısını 326’ya, büyük gövdeli uçak sayımızı 540’a, sektörün cirosunu ise 2,2 milyar dolardan 25 milyar dolara yükselttik. Ülkemizin uydu haberleşme kapasitesini artırmaya ve yörünge hatlarımızı korumaya yönelik yeni uydu projelerimiz Türksat 5A ve 5B uydularının üretimine başladık. Türksat 5A uydusunu 2020 yılının 3’üncü Çeyreğinde fırlatacağız. İlk yerli haberleşme uydumuz Türksat 6A’yı da bu yıl tamamlayacak ve 2021 yılında uzaya fırlatacağız” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TFF Yönetim Kurulu: "18 Temmuz’a kadar görevimizin başında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz" Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), daha önce 18 Temmuz 2024 olarak açıklanan olağan seçimli genel kurul tarihinde herhangi bir değişiklik yapılmayacağını ve bu tarihe kadar mevcut yönetimin görevine devam edeceğini duyurdu. TFF’nin sitesinden konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu; görev süresinin dolmasına 3 yıl kalmasına rağmen 18 Temmuz’da yapılacak TFF Mali Genel Kurulu’nun Seçimli Genel Kurul olarak yapılmasına karar vermiş ve bu kararı kamuoyuna ilan etmiştir. Süreç içerisinde Süper Lig ve 1. Lig Yayın İhalesi kulüplerimize ciddi bir gelir getirecek şekilde tamamlanmış, harcama limitleri ve yabancı kuralı gibi düzenlemeler kulüp menfaatleri doğrultusunda yeniden belirlenmiştir. Mevcut durumda Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun yanı sıra kurulların da görev sürelerinin bitmesine üç yıl kala, 18 Temmuz’da yapılacak Seçimli Genel Kurul öncesinde yeni sezonla ilgili tüm hazırlıklar mevcut işleyişi aksatmayacak şekilde, eksiksiz hayata geçirilmiştir. Olmazsa olmazımız milli takımımız Buna rağmen, tarihinde ilk kez eleme grubunu lider tamamlayarak Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı kazanan A Milli Takımımızın turnuva öncesi hazırlıklarını aksatma ihtimalini bile hiçe sayan bazı kulüp yöneticilerinin, tam da Avrupa Futbol Şampiyonası’nın başlayacağı tarihlerde Seçimli Genel Kurul yapma yönündeki ısrarlı çabalarını hayretle izliyoruz. Gönül verdiği renkler ne kadar farklı olsa da, geçmişte ay-yıldızlı forma söz konusu olduğunda ortak bir paydada buluşmayı görev bilen bir anlayışın aksine, kamuoyunca malum bazı isimlerin kişisel hırs ve menfaatlerini milli menfaatlerin bile üstünde tuttuğuna ibretle şahit oluyoruz. Avrupa Futbol Şampiyonası hazırlıkları kapsamında 4 Haziran’da İtalya, 10 Haziran’da Polonya ile deplasmanda özel maçlar yapacak A Milli Takımımız, Avrupa Futbol Şampiyonası’nda 18 Haziran’da Gürcistan, 22 Haziran’da Portekiz, 26 Haziran’da Çekya ile karşılaşacak. 14 Temmuz’da da Avrupa Futbol Şampiyonası sona erecek. Seçimli Genel Kurul’un 18 Temmuz’da yapılması kararı, milli takımın yoğun maç takvimi göz önünde bulundurularak alınmıştır. Bir büyük milletin tek yürek olacağı bu tarihlerde kişisel çıkarları uğruna TFF kongresi yapılmasını talep etmek abesle iştigalden daha fazlası değildir. Turnuvanın başladığı tarihlerde seçim yapmak isteyenler unutmamalıdır ki; Türkiye Futbol Federasyonu olarak birincil önceliğimiz her koşulda ay-yıldızlı formadır. 85 milyonun gururla izleyeceği milli takımımızı Almanya’da yalnız bırakmak pahasına, oyuncularımızın ve teknik heyetimizin moral değerlerini aşağıya çekecek her türlü çabanın önüne geçmek, başlıca sorumluluğumuzdur. TFF Yönetimi olarak tüm mesaimizi ve enerjimizi A Milli Futbol Takımı’nın başarısı için harcayacak ve bazı kulüplerimizin yöneticilerinin düştüğü hatalara düşmeyeceğiz. Almanya’da çalınacak ilk düdükten itibaren oyuncularımızın yanında olmak yerine, seçimi Avrupa Futbol Şampiyonası ile eş zamanlı yapma ısrarı, en hafif tabirle bu ülkenin değerlerine uzak düşmektir. Milli değerlerimizden uzak bu beyhude çabayı yüce Türk milletinin takdirine bırakıyoruz. Çok adaylı; iyi hazırlanılmış; demokratik bir seçim için 18 Temmuz Unutulmamalıdır ki; adil, şeffaf ve demokratik bir seçim ortamının tesis edilmesi için tüm adaylara seçime hazırlık için yeterli bir süre tanınması bir zorunluluktur. Aksi durumda aceleye getirilmiş bir seçim ortamı altında yarışacak adayların Türk futbolunun menfaatlerini temsil edebilme çabaları sekteye uğrayacaktır. Bizim tüm gayemiz, TFF’de demokratik bir seçimin yapılabilmesi için gerekli şartların sağlanması adına adil ve rekabetçi bir zemin oluşturabilmektir. Seçim sürecini oldu bittiye getirmeye çalışan az sayıda kulüp yöneticisinin bu tutumu tüm kulüplerimizi endişeye sevk etmiş ve bu yaklaşım Türk futbolunu iyiye götürme çabasından çok kaosla beslenenlerin başarısızlıklarını Türk futboluna sıçratma çabası olarak görülmüştür. Görev süremizin 3 yıl daha devam ettiği bir ortamda bile seçim kararı alarak görev süremizi seçimle sınırlamamızın yegâne sebebi; Türk futbol ailesinin uzun vadeli çıkarlarını bizden daha doğru şekilde temsil edeceğine inanan adaylara bu iradelerini gösterebilme imkanını sağlamaktır. Açıkça ifade etmek isteriz ki; Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve Yönetim Kurulu, 18 Temmuz’da yapılacak seçimli genel kurul öncesinde TFF Genel Kurul Üyelerinin büyük bir çoğunluğunun takdirini ve teveccühünü kazanmıştır. Bu süreçte diyalog yolunu sürekli açık tutan, 18 Temmuz’da yapılacak seçimli genel kurulun Avrupa Şampiyonası sırasında yapılması için ısrarla çalışanlara imza vermeyen, bize teveccüh gösteren büyük Türk futbol ailesine teşekkür ederiz. Adalet değil ayrıcalık bekleyen azınlığın değil, Türk futbol ailesinin takdirini önceleyen ve görev süresinin tamamlanmasına 3 yıl varken seçimli kongre kararı alan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve Yönetim Kurulu, çalışmalarına ara vermeden devam edecektir. Hedef TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu değil Yeni sezon öncesi Kulüpler Birliği Vakfı’nın talepleri ve kulüplerimizin menfaati doğrultusunda yayın ihalesi, harcama limitleri, yabancı kuralı gibi kritik tüm konularda hazırlıklarını tamamlamış, adayların sağlıklı hazırlanabilmesi için görev süresinin tamamlanmasına 3 yıl varken 18 Temmuz 2024 tarihinde yapılmak üzere seçimli genel kurul kararı almış ve A Milli Futbol Takımımıza tam konsantre olmuş Türkiye Futbol Federasyonu’na Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında ısrarla acele seçim yaptırmaya çalışılmasının hedefinin TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Yönetim Kurulu olmadığını düşünüyoruz. Tüm Türkiye’nin A Milli Futbol Takımımızla birlikte Avrupa Futbol Şampiyonası’na konsantre olacağı bir dönemde ısrarla acele seçim yapılmasını isteyen azınlığın asıl hedefi ve amacı nedir? Tüm şartlar oluşsa dahi seçimli olağanüstü genel kurul 60 gün sonra yapılabilir Seçimli Genel Kurul’da oy hakkı olan 324 delegeye sahip ve özerk bir kurum olan Türkiye Futbol Federasyonu’nda, statü gereği olağanüstü kongre çağrısı yapılabilmesi için toplam delege sayısının yüzde 40’ına karşılık gelen 130 delegenin noter onaylı, resmi imzayla TFF’ye çağrı yapması gerekmektedir. Bu durumda olağanüstü kongre kararı alma yetkisi TFF Yönetim Kurulu’ndadır. TFF Yönetim Kurulu’nun olağanüstü kongre kararı alması durumunda karardan 30 gün sonra olağanüstü kongre toplanır. Toplanan kongrede seçim kararı alınması için delege sayısının yüzde 50’sinin 1 fazlası olan 163 delegenin onayı gerekir. 163 delege, seçimli olağanüstü genel kurul yapılması teklifini onaylarsa bu durumda özerk TFF statüsü gereği ancak 30 gün sonra bu kez seçimli olağanüstü genel kurul toplanmasına karar verilebilir. Özetle 1 ayı aşkın bir süredir olağanüstü kongre kararı için yeterli imzayı toplayamamış azınlığın yeterli imzaları toplayabilmesi durumunda dahi seçimli olağanüstü genel kurul için 60 gün süre geçmesi gerekir. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez Kongre için ilan edilen tarihin öne çekilmesi için TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerine, yakınlarına, TFF Genel Kurul üyelerine, kulüplerin sponsorlarına tehdit mesajları gönderen, toplumsal huzura zarar verecek kavgacı bir tavır takınan bu azınlığın, çoğunluk üzerinde tahakküm kurma çabalarına asla izin verilmeyecektir. Görev süremiz boyunca futbol camiası içerisinde hakim kılmaya çalıştığımız diyalog ve iş birliği ortamına zarar vermeye çalışanların kötü niyetli eylem ve girişimleri, bir kez daha sonuçsuz kalacaktır. Günü değil geleceği kazanmak için çalışmalarını sürdüren, 2032’de ev sahipliği yapma hakkı kazandığımız Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Avrupa Şampiyonu olacak milli takımın temellerini atan TFF Yönetim Kurulu olarak, 18 Temmuz 2024 tarihine kadar görevimizin başında olduğumuzu bir kez daha Türk futbol kamuoyuna saygıyla ilan ediyoruz" denildi.
Ardahan Ardahan’da 1 Mayıs Kutlamaları Ardahan’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla, bazı sendika ve sivil toplum örgütü üyeleri Kaptanpaşa Mahallesi’ndeki Milli Egemenlik parkında bir araya geldi. HAK-İŞ Ardahan İl temsilcisi Serhat Yıldız ve sendika üyeleri, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla parka bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Anıta çelenk bırakan ve grup adına açıklama yapan Yıldız, sağlık, iş, ekmek, güvenli ve güvenceli istihdam, refah dolu yarınlar ve güçlü gelecek için taleplerini yine meydanlardan yüksek sesle haykırdıklarını söyledi. Yıldız, ’’48 yıldır emeğimizin ve alın terimizin hakkı için, hayat pahalılığı ve yoksullukla mücadele edilmesi için meydanlardayız. 76 yıldır Siyonist İsrail’in Filistin topraklarında yaptığı katliam, işgal ve zulmü tüm dünyaya haykırmak ve yaşanan zulümlerin sona ermesi için uluslararası topluma çağrıda bulunmak için alanlardayız. Hak-İş olarak Siyonist İsrail ve katil Netenyahu’nun uluslararası hukuk önünde en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Soykırıma karşı sessiz kalan Avrupa birliği, ABD ve onun kuklalarını nefretle kınıyor ve lanetliyoruz. Başta İslam İşbirliği teşkilatı olmak üzere, Arap Birliği ve pek çok sözde İslam ülkesini yeterli tepki ve destek vermedikleri için kınıyoruz. Yazıklar olsun onlara diyoruz. Uluslararası toplumu Filistin’de yaşanan zulme karşı harekete geçmeye davet ediyoruz. 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde HAK-İŞ olarak, Filistin topraklarında akan kanın ve katliamların durdurulması, Gazze’de onurları için, Özgür Filistin için, canları pahasına mücadele eden Filistinli kardeşlerimizin insan haklarının sağlanması için tüm dünyayı ve tüm dünya emekçilerini mücadele etmeye ve birlik olmaya davet ediyoruz. Siyonist İsrail Devleti tarafından esir alınan bütün Filistinli işçilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Başkenti Kudüs olan özgür ve bağımsız Filistin devleti kuruluncaya kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Filistin’de barış ve huzur ortamının sağlanmasını, Mescid-i Aksaya yönelik yapılan, en temel özgürlük olan ibadet özgürlüğünü hedef alan bütün kısıtlamaların ivedilikle kaldırılmasını talep ediyoruz. Filistin halkına, gıda, ilaç, su, gibi temel yaşam gereçlerinin güvenli ve insani koşullar altında ivedilikle ulaştırılmasını talep ediyoruz. HAK-İŞ, mazlum ve mağdur coğrafyalarda huzur ve barışın tesisi için sendikalarımız ve işçilerimiz ile omuz omuza dayanışmasını devam ettirecektir. “Filistin İçin Haydi HAK-İŞ” diyoruz ve tüm teşkilatımıza Kocaeli’den birlik, dayanışma ve yardımlaşma çağrısında bulunuyoruz’’ dedi. Hak-İş’in ardından aynı bölgede diğer sivil toplum kuruluşları ve sendika üyeleri de kutlama yaptı.