EKONOMİ - 20 Kasım 2020 Cuma 10:35

Yeme-içme sektörü salgın döneminde çıkış yolu arıyor

A
A
A
Yeme-içme sektörü salgın döneminde çıkış yolu arıyor

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, "Üyelerimizin yanındayız.

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, "Üyelerimizin yanındayız. Onların sıkıntılarının çözümü için canla başla çalışıyoruz” dedi.


Korona virüs salgınıyla mücadele kapsamında daha ilk kapatma kararının sıkıntılarını atlatamadan ikinci kez kapatma kararıyla karşı karşıya kalan yeme-içme sektörü, işletmelerini pandemi sonuna kadar açık tutabilmek için çıkış yolu arıyor. Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) 40 No’lu Pastacılar Çikolata ve Tatlıcılar Meslek Komitesi ile 60 No’lu Restoran, Lokanta ve Kafe Hizmetleri Meslek Komitesi ve Hizmet Sektörü Özel İhtisas Komisyonu temsilcisi Meclis ve Komite üyeleri, ATO Başkanı Gürsel Baran’ı makamında ziyaret ederek, pandemi sürecinde alınan tedbirlerin sektör üzerindeki etkilerine ilişkin bilgi verip, sorunlarının çözümüne yönelik önerilerini aktardılar. Yeme-içme sektörünün ATO Başkanı Baran’a gerçekleştirdiği ziyarette ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Yılmaz, Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Fatih Çetinkaya ile Genel Sekreter Gökhan Özdemir Baran’a eşlik ederken, heyette Hizmet Sektörü Özel İhtisas Komisyonu Başkanı İbrahim Ayhan, 40 No’lu Pastacılar, Çikolata ve Tatlıcılar Meslek Komitesi Meclis Üyesi Doğanalp Yusuf Çifti, 60 No’lu Restoran, Lokanta ve Kafe Hizmetleri Meslek Komitesi Meclis Üyeleri Ayşe Nilay Çelik, Abdülbekir Yılmaz ve Yunus Demirci de yer aldı.



"Üyelerimizin yanındayız"


ATO Başkanı Baran, Ankara Ticaret Odası’na kayıtlı tüm sektörleri yakından takip ettiklerini ve taleplerini vakit geçirmeden ilgili kurum ve kuruluşa ilettiklerini anlatarak, “Meslek komitelerimiz aracılığıyla Ankara Ticaret Odası’na kayıtlı tüm üyelerimizin içinde bulunduğu durumu yakından takip ediyoruz. Üyelerimizin yanındayız. Onların sıkıntılarının çözümü için canla başla çalışıyoruz” dedi.


Lokanta, restoran, kafe, pastane gibi yeme-içme sektörü başta olmak üzere hizmet ana sektörü altında faaliyet gösteren sektörlerin pandemi sürecinde var olma mücadelesi verdiğini kaydeden Baran, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Ekonomi Şurası’nda hizmet sektöründe faaliyet gösteren üyelerimizin durumunu aktardım. Vergi ödemelerinin ertelenmesi ve kira desteği talebinde de bulundum” diye konuştu.


İşletmeleri paket servis hariç kapanan yeme-içme sektörü temsilcileri ise önlemler kapsamında serbest bırakılan paket servisinin iş hacimleri içerisinde yüzde 10’luk bir oran bile teşkil etmediğini belirterek, yaşamlarını sürdürebilmek için “can suyu”na ihtiyaç duyduklarını ifade ettiler. Yeme-içme sektörü temsilcilerinin talepleri şöyle:


"Turizm sektörü için verilen KGF destekli kredilerin kapsamının yeme-içme sektörü ile bu sektörün tedarikçileri ve imalatçılarının da yararlanacağı şekilde genişletilmesi. 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırmasına İlişkin Kanun’da yapılandırma için baz alınan 31.08.2020 tarihinin 31.12.2020 olarak uzatılması. Yeme-içme sektörüne verilen Kısmi Çalışma Ödeneği’nin devam ettirilmesi. Kredi yeniden yapılandırılmalarında faizin yüksek tahakkuk ettirilmemesi."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul Digital Art Festival’e geri sayım başladı Türk Telekom, teknoloji ve sanatı buluşturan etkinliklere katkı sunmayı sürdürüyor. Dünya çapındaki sanatçıları ve dijital sanat eserlerini bir araya getiren İstanbul Digital Art Festival bu yıl şirketin teknoloji desteğiyle 2-5 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleşecek. Türk Telekom, ana destekçisi olduğu Atatürk Kültür Merkezi’nde yüksek teknoloji ve dijital dönüşüm deneyimini kültür-sanat alanına da aktarmayı sürdürüyor. Teknoloji ve sanatı buluşturan birçok etkinliğe katkı sunan şirket, bu yıl 4’üncüsü düzenlenen İstanbul Digital Art Festival’de (IDAF) teknoloji sponsoru oldu. 2-5 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen IDAF, dijital sanatlar alanında yurt içinden ve yurt dışından önemli isimleri sanatseverlerle buluştururken, çocuk ve gençlik atölyelerine, panellere, görsel ve işitsel performanslara ev sahipliği yapacak. Fiber kablolar sanat eserine dönüşüyor Bu yıl ‘Search Reality’ (Gerçekliği Ara) temasıyla düzenlenen festivalde yaklaşık 55 sanatçının dijital sanat eserleri sergilenirken, şirket sanatseverlere farklı bir dijital deneyim sunmayı amaçlıyor. Festival boyunca AKM’nin içinde bir buluşma ve deneyim noktası olarak kurgulanan Türk Telekom Lounge alanında her gün paneller düzenlenecek. Ziyaretçiler, artırılmış gerçeklik ile hazırlanan Yeşilçam sergisinde teknolojik bir nostalji yaşayacak. Ayrıca, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliği ile gerçekleştirilecek Fiber İleri Dönüşüm Atölyesi’nde atık fiber kabloları kullanarak bir sanat eseri yapılacak. Yapay zekâ destekli moda tasarımı ve çocuklara özel tiyatro IDAF süresince, yapay zekâ destekli moda tasarımları festivalde sergilenecek. Uygur Tiyatrosu’nun da yer alacağı festivalde, birçok önemli sanatçıyla podcast yayınları gerçekleştirilecek. Festival süresince, şirket, uluslararası dijital sanat festivalinde sanatseverlerin dijital dünyayı keşfetmeleri için sergi alanları başta olmak üzere tüm teknolojik ihtiyaçlarını karşılayarak farklı bir deneyime katkı sağlayacak.
Muğla Minik Cansu’nun İstiklal Marşı sevgisi Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Bahçeyaka İlkokulu’nda anasınıfı öğrencisi olan 6 yaşındaki Cansu Şimşek, okuma yazma öğrenmeden İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını ezberledi. Cansu’nun 9 yaşındaki ablası Defne Şimşek İstiklal Marşı yarışmasına hazırlandığı sırada, minik Cansu ablasının yanında söylediklerini tekrar etmesi sonucunda İstiklal Marşı’nı ezberledi. Minik Cansu’nun henüz okuma yazma öğrenmeden İstiklal Marşı’nı ezberlemesi, ailesinin ve çevresinin takdirini kazandı. İstiklal Marşı’nı ezbere bilen Cansu Şimşek, "Ablam İstiklal Marşı yarışmasına gidecekti, sonra ben de çalıştım ve öğretmenim beni görünce bana İstiklal Marşı’nı okuttu" dedi. Ablası Defne ise, "Ben önce İstiklal Marşı yarışmasına gitmek için çalışıyordum, kardeşim de çok sıkılıyordu ve yanıma geldi. Ben okurken hep o da dinledi, sonra o da okumaya başlayacağı zaman ben de onu hep çalıştırdım, bu sayede İstiklal Marşı’nı ezberledi" şeklinde konuştu. Cansu’nun annesi Burcu Şimşek, "Benim çocuğumun zaten küçüklüğünden beri bir hevesi vardı, o da bayağı iştahlı ve istekli okuyor. Çocuğumla gurur duyuyorum" ifadelerini kullandı. Baba Şükrü Şimşek ise, "Ben de her baba gibi çocuğumla gurur duyuyorum, bu bize mutluluk veriyor. Başta ablası, sonra annesi ve öğretmenleri olmak üzere hepsine teşekkür ediyorum" dedi.
Van Van’da yayla sezonu başladı: Besiciler ile çobanların sıkı pazarlığı başladı Küçükbaş hayvan varlığında Türkiye’nin ilk sırasında yer alan Van’da, baharın gelişiyle birlikte besicilerle çobanlar arasında sıkı pazarlıklar yaşanıyor. Havaların ısınmasıyla beraber Van’da koyunlar yaylaya çıkmaya başladı. Besiciler, 30-40 bin TL’ye sürülerine bakacak çoban bulamıyor. İpekyolu ilçesi Bahçıvan Mahallesi Hacı Osman Camii’nin önünde toplanan çobanlar, gelen sürü sahipleriyle uzun süren bir pazarlığa giriyor. Gün boyu cami ve çevresinde gruplar halinde bekleyen çobanlar ile besiciler uygun şartlarda anlaşmaya çalışıyor. Birçoğu Van’ın ilçeleriyle çevre illerden geldiklerini belirten çobanlar, istedikleri fiyatların çok görülmesine anlam veremiyor. Çobanlar, güvenceleri olmadan koyun sürülerine aylarca dağlarda baktıklarını, yaşanan olumsuzluklara rağmen istedikleri rakamın çok görülmesine dikkat çekti. Besiciler ise 30-40 bin TL vermelerine rağmen çoban bulamadıklarını fazlasını vermenin de zor olduğunu dile getirdi. “Koyunların yarısını sana vereyim yarısı da bana kalsın” Sürüsüne çoban arayan Besici Tayyip Karabalık, Özalp’ın Hacıali Mahallesinde 300 koyun 300 de kuzusunun olduğunu belirtti. Çobanların kendisinden 65 bin istediğini ifade eden Karabalık, “Ben de çobanlara o parayı size nasıl vereyim dedi. Koyunların yarısını sana vereyim yarısı da bana kalsın. Bu böyle olmaz ki. Ben ayda 30-40 bin veririm. 5-6 ay boyunca yaylaya çıkaracak. Oğlum da yanında gidecek, yardım edecek” dedi. Besicilerin tekliflerinin çok düşük bulduğunu dile getiren Şeref Teke ise “Biz 70 bin diyoruz, 65’e anlaşırız ama onlar fazla buluyor ve bize 30 bin teklif ediyor. Tabii biz de kabul etmiyoruz. Yarı yarıya bir fark var. Dağda, yaylada kalıyoruz, devamlı dışarıdayız. O fiyata gitmeyiz. Sigorta yok, izin 6 ayda 7 gün veriyor. 2 çoban gidiyoruz ama hasta olduğumuz zaman bir kişi kalıyor. 20 günde bir elbiselerimiz yıkanıyor. Yani çok zor bir meslek” diye konuştu. Öte yandan, besiciler; çobanların süt, peynir, sigara ve yemek gibi ihtiyaçlarını da karşılıyor.