ASAYİŞ - 27 Aralık 2025 Cumartesi 08:15

14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı

A
A
A
14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı.


İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi.



Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Bozkırın ortasında yetişti, Rusya ve Japonya yolcusu oldu Denizi olmamasına rağmen Yozgat’ın Çekerek ilçesinde yetiştirilen alabalıklar, yurt dışı pazarına gönderiliyor. Çekerek Barajı’nda bozkırın ortasında üretilen balıklar, Karadeniz’de büyütülerek Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Rusya ve Japonya’ya ihraç ediliyor. Balıkların sevkiyat sürecinin büyük bir titizlikle yürütüldüğünü belirten nakliyeci Ali Kurt, canlı balık taşımacılığının hassasiyetine dikkat çekti. Kurt, "Yavru halde aldığımız balıkları ve kafeslerimize, sistemlerimize aktarıp mayıs ayında hasatını yapıyoruz. Birçok ülkeye bunun ihracatını yapıyoruz. Biz 45 gündür, 2 aydır yapıyoruz bu çalışmaları. Buradan aldığımız balık hızlı bir şekilde sağlıklı olması için işte oksijen tüplerimizle beraber 4-5 saat içinde yerine yetiştirmek zorundayız" dedi. "Gönderdiğimiz balıklar Rusya ve Japonya’ya gidecek" 2015 yılından bu yana Çekerek Barajı’nda üretim yaptıklarını ifade eden üretici Adnan Yılmaz ise, denizi olmayan bir şehirden balık ihracatı yapmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Yılmaz, "Ağırlığımız daha çok bizim gökkuşağı alabalık. Yetiştirdiğimiz balıklarımızı gördüğünüz gibi Karadeniz’de somon adayı olarak gönderiyoruz. Karadeniz’de somon olarak yetişen balıklarımız oradan Avrupa ülkelerine gidiyor. Şu anki gönderdiğimiz balıklar Rusya ve Japonya’ya gidecek Allah izni verirse" diye konuştu. "Şu an 200 ton civarında sevkiyat gönderiyoruz" Üretim süreci ve hedeflerinden de bahseden Yılmaz, "Mart ayında başlıyor bizim buradaki serüvenimiz. Mart ayında yavru olarak getirdiğimiz balıkları 300 ve 600 gram arasında canlı olarak şu an sevkiyatlarını yapıyoruz. Bizim kotamız yılda 225 ton. Biz şu an 200 ton civarında sevkiyat gönderiyoruz. İnşallah hedefimiz daha büyük. Tabii bize bazı imkanların da devletimiz tarafından verilmesi lazım. Eğer bu imkanlar verilirse biz daha çok üretim yapıp istihdama ve üretime katkıda bulunmak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Denizi olmayan Yozgat’ta bozkırın ortasında başlayan balık yetiştiriciliği serüveni, bugün yurt dışı pazarlarına uzanarak bölge ekonomisine önemli katkı sağlıyor.
Mersin Yapay zeka tehlikesi büyüyor: "Sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor" Yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte sosyal medyada yer alan video ve fotoğraflardan oluşan içeriklerin gerçek ile kurgu olup olmadığının belirlenmesi zorlaşırken uzmanlardan uyardı gelmeye başladı. Yapay zeka ile üretilen içeriklerin çok hızlı yayıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet Taylan:" Kişilerin hiç söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterilmesi ya da hiç yaşamadığı olayların yaşanmış gibi sunulması söz konusu olabiliyor, bu durum, doğrudan itibar suikastı anlamına geliyor" dedi. Son yıllarda yapay zeka destekli video üretimi, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal medya platformlarının en dikkat çeken trendleri arasında yer alıyor. Gerçek görüntülerin üzerine yapay zeka ile ses, mimik ve yüz hareketi eklenerek hazırlanan videolar, çoğu zaman gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar yüksek doğrulukla üretiliyor. Bu durum, kullanıcıların izledikleri içeriklerin gerçekliği konusunda tereddüt yaşamasına neden oluyor. Dijital iletişim uzmanları, yapay zekanın eğlence ve içerik üretimi açısından önemli avantajlar sunduğunu ancak bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımın ciddi riskleri beraberinde getirdiğini belirtiyor. Özellikle ‘deepfake’ olarak adlandırılan yapay zeka destekli sahte görüntülerin, kamuoyunu yanıltma ve manipüle etme potansiyeline dikkat çekiliyor. "Hangi videonun gerçek, hangisinin yapay olduğunu ayırt etmek çok zor" Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Taylan, "Günümüzde özellikle yapay zekayla üretilen videoların sosyal medyada çok hızlı bir şekilde yayıldığını görüyoruz. Yazılımlar o kadar gelişti ki, kullanıcıların hangi videonun gerçek, hangisinin yapay zeka aracılığıyla üretildiğini ayırt etmesi giderek güçleşiyor. Çoğu zaman izlediğimiz içeriğin gerçek mi yoksa kurgu mu olduğu konusunda ciddi bir belirsizlik oluşuyor" şeklinde konuştu. "Dezenformasyon ve manipülasyon riski çok ciddi boyutlarda" Bu durumun toplumsal etkilerine dikkat çeken Doç.Dr.Taylan, yapay zeka destekli içeriklerin özellikle hassas dönemlerde tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. Taylan "Bu tür görüntülerle dezenformasyon ve manipülasyon yapmak çok daha kolay hale geliyor. Özellikle seçim dönemlerinde, kriz zamanlarında, toplumsal afetler ya da gerilimlerin yaşandığı süreçlerde toplumun yanlış yönlendirilmesi, yanlış bilgilendirilmesi mümkün oluyor. Yapay zeka ile üretilmiş sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor" ifadelerini kullandı. "Dolandırıcılık ve itibar suikastı için kullanıldığını görüyoruz" Yapay zeka destekli videoların bireysel mağduriyetlere de yol açtığına dikkat çeken Taylan, "Dolandırıcılık vakalarında bu tür kurgulanmış içeriklerin kullanıldığına tanık oluyoruz. Bunun yanında, kişilerin hiç söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterilmesi ya da hiç yaşamadığı olayların yaşanmış gibi sunulması söz konusu olabiliyor. Bu durum, doğrudan itibar suikastı anlamına geliyor ve mağduriyetleri beraberinde getiriyor" diye konuştu. "Mahremiyet ihlali ve hukuksal sorunlar ortaya çıkıyor" Deepfake içeriklerin en önemli risklerinden birinin mahremiyet ihlali olduğunun altını da çizen Taylan, "İnsanların rızası olmadan fotoğraflarından ya da görüntülerinden yapay içerikler üretilmesi, mahremiyet alanının ihlali anlamına geliyor. Bu yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda ciddi hukuksal ve ahlaki sorunları da beraberinde getiriyor. Kişiler hiç bulunmadıkları ortamlarda bulunmuş gibi ya da hiç görüşmedikleri insanlarla görüşmüş gibi gösterilebiliyor" diyerek tehlikeyi gözler önüne serdi. "Teknoloji çok hızlı gelişiyor, mağduriyet riski de artıyor" Yapay zeka alanındaki hızlı değişimi aktaran Taylan, "Son 10 yılda bu alanda inanılmaz bir hızla gelişim yaşandı. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde çok daha baş döndürücü gelişmelere tanık olacağız. Teknoloji geliştikçe bu tür içerikleri üretmek de çok daha kolay hale geliyor. Bu nedenle bireylerin bu konuda daha bilinçli olması gerekiyor. Medya okuryazarlığı ve teknoloji okuryazarlığı, yani dijital okuryazarlık becerilerinin mutlaka geliştirilmesi gerekiyor. İzlenen içeriklerin kaynağını sorgulamak, güvenilir olup olmadığını araştırmak en temel adım. Ayrıca yapay zeka ile üretilmiş videolarda zaman zaman dudak hareketleriyle ses uyumsuzluğu, göz kırpma, el ve parmak anatomisi gibi görsel tutarsızlıklar da görülebiliyor. Kullanıcılar bu tür detaylara dikkat ederek içerikleri daha sağlıklı değerlendirebilir" diyerek sözlerini tamamladı.
Bursa 157 yıllık mazisi bulunan Türkiye’nin ilk meslek lisesi aslına göre yeniden inşa edilecek Türkiye’nin ilk meslek lisesi olan, önemli sanayicilerin yetiştiği 157 yıllık geçmişe sahip Tophane Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi aslına uygun olarak yeniden inşa edilecek. 1868 yılında Sultan Abdülmecid tarafından inşa edilen Hamidiye Sınai Mektebi’nin projesi aslına uygun olarak yeniden çizildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 700 milyon liralık yatırım onayını bizzat imzaladı. 2026 yılında 6 tarihi atölye ve bir dersliğin bulunduğu 29,5 dönümlük alandaki okulun inşası aslına uygun olarak başlayacak. AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan ile AK Parti Bursa Milletvekilleri Osman Mesten, Refik Özen, Emel Gözükara Durmaz ve Emine Yavuzgözgeç projenin hayata geçirileceği alanda incelemelerde bulundu. AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, il yöneticileri ve beraberindeki milletvekilleri Tophane’deki tarihi kazı alanında İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer, okul ve vakıf yöneticilerinden bilgi aldı. İHA’ya açıklamalarda bulunan AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, 2026 yılının en büyük yatırım projelerinden birisinin Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin aslına uygun olarak inşası olduğunu ifade ederek, "Tophane sırtlarında arkeolojik alanda kazılar yapıldı. Bunun sonrasında 700 milyon liralık proje için Cumhurbaşkanımızın bizzat onayı gerekiyordu. Bu okulun yeniden ayağa kaldırılmasında onay veren sayın Cumhurbaşkanımız ve Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’e teşekkür ediyoruz" dedi. Türkiye’nin ilk meslek lisesi olan Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin 1868 yılında Sultan Abdülmecid tarafından inşa edildiğini ve Türkiye’nin gözbebeği bir eğitim kurumu olduğunu hatırlatan AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, "Bir çok ünlü sanayicinin yetiştiği gözbebeği bir okulumuzu yeniden inşa ediyoruz. Ön kazı çalışmaları büyük oranda tamamlandı. 24 derslik ve 6 atölye ile tekrardan hayat bulacak tarihi bir okul olacak. Sadece metal, mobilya, ahşap, mikro mekanik bölümleriyle bizim öğrencilerimizin istikbalinde iyi bir yol haritasına sebebiyet verecek, meslek edindirecek önemli bir eğitim yuvası. Son dönemde Türkiye’de sanayinin ihtiyacı olan vasıflı eleman konusu dikkate alındığında Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi eğitime güzel bir katkı sunacak. Önümüzdeki süreçte 700 milyonluk bütçenin onaylanması stratejiden geçmesi Bursa’da milli eğitime verilen ciddi katkıyı gösteriyor. Cumhurbaşkanımız ve Milli Eğitim Bakanımız ile değerli milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum" dedi. Yıkılan alanda Kültür ve Turizm Bakanlığı Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 2022 yılında verdiği karar doğrultusunda ve Müze Müdürlüğü denetiminde 16 Ocak 2025 tarihinde kazı çalışmaları başladığını anlatan Başkan Gürkan, "Bu kazılar devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığımız Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yazıları ile okulun yeniden inşası için 700 milyon liralık yatırım programa alındı. Kurulun projeleri onaylamasıyla birlikte 2026 yılında ihaleye çıkılacak. Süratle de inşasına geçmiş olacağız. Atölyelerimizin hepsi özellikle Anıtlar Kurulu’nun onayından sonra incelenecek, kazılarının takibi yapılacak. Eski projenin orjinaline sadık kalınarak süreç ilerleyecek" diye konuştu. AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten de Bursa’nın bu büyük yatırımı hak eden sanayi şehri olduğunu vurgulayarak, "Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız ve Milli Eğitim Bakanımıza Bursalılar adına teşekkür ediyoruz. Tophane Meslek Lisesi Bursa’nın en eski markalarından bir tanesi. "Bursa sanayisinin temeli burada atılmış" desek yeridir. Bursa sanayicileri buradan yetişmiş öğrencilerden müteşekkil. Bursamız’ın eseri yeniden kazanmasından dolayı mutluyuz. Siyaset olarak destekliyoruz. Bursa sanayisine büyük katkılar sağlayacağından da eminiz" şeklinde konuştu. Osmangazi İlçesi Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, 1868 yılında eğitim öğretim faaliyetlerine başlamış olup ülkenin ilk meslek lisesidir. 29.500 m2 alan üzerinde 12 bağımsız binada 9 alanda 1.748 öğrenciye hizmet vermektedir. Okulun binalarından; 1974 yılında eğitim-öğretime açılan ana bina (eğitim binası), Makine ve Tasarım Teknolojisi alanına ait atölyeler, Tekstil Teknolojisi alanına ait atölye ve 1940 yılında açılan kütüphane binaları; 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılının başında depreme dayanıklı olmaması nedeniyle kullanıma kapatılıp yıkılmıştı. Yıkılan alanda Kültür ve Turizm Bakanlığı Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 2022 yılında verdiği karar doğrultusunda ve Müze Müdürlüğü denetiminde 16 Ocak 2025 tarihinde kazı çalışmaları başlamış olup devam ediyor. Cumhurbaşkanlığının (Strateji ve Bütçe Başkanlığı) 22.12.2025 tarihli ve 42388 sayılı yazıları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın yazıları ile 24 Derslikli Okul Binası ve 6 Adet Atölye Yapımı 2025 Yılı devlet yatırım programına alındı. İhale çalışmalarına başlandı. Projenin bedelinin 700 milyon lira olması bekleniyor.
Trabzon Altının gram fiyatının artması Trabzon hasırının değerine değer kattı Dünyaca ünlü coğrafi işaretli Trabzon hasır bileziği, son dönemde gram altının fiyatının tarihinin en yüksek zirvesini görmesiyle birlikte değerine değer kattı. Trabzon Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Ali Yazıcı, altın gramının 6 bin 250 TL seviyesinde işlem gördüğü bu dönemde, bir takım hasır bilezik fiyatının 600 bin TL’den başladığını belirterek, "Özel siparişlere bakıldığında fiyatlar 3 milyon TL’ye, hatta 6 milyon TL’ye kadar çıkabilmektedir. Özellikle 61 sıra, 81 sıra hasır takımlar; gerdanlık, yüzük ve küpeyle birlikte değerlendirildiğinde toplam maliyetin 3 milyon TL ile 6 milyon TL arasında olduğunu ifade edebilirim" dedi. Altın yükseldiğinde alımların arttığını, altın düşmeye başladığında ise satışların daha fazla olduğunu kaydeden Yazıcı, özellikle yılsonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında altın bozma işlemlerinin arttığını kaydetti. 2025 yılının kuyumcu sektörü için iç piyasada istenildiği gibi geçmediğini dış piyasada ise ihracat rakamlarının 2014’e göre daha iyi olduğunu ifade eden Yazıcı, "2025 yılı, açıkça söylemek gerekirse, iç piyasada 2024 yılına göre biraz daha kötü geçti. Dış piyasaya baktığımızda ise ihracat rakamlarımızın 2024’e kıyasla daha iyi olduğunu, daha olumlu rakamlar ortaya çıktığını söyleyebilirim. Bakanlığın bizlere verdiği bilgilere göre 2024 yılında mücevher ihracatı 7,5 milyar dolar seviyesindeyken, 2025 yılı Ekim ayı itibarıyla bu rakamın 12,5 milyar dolara ulaştığı bilgisi bulunmaktadır. Trabzon hasır bileziği açısından bakıldığında, Trabzon’daki kazaziye ve hasır bilezik ihracatında yüzde 30 payımız olduğu ifade ediliyor. Bu tabloya göre ihracatta bir miktar daha iyi durumdayız; ancak iç piyasada mücevher satışlarında bir nebze zayıflık söz konusu. Buna karşın yatırım amaçlı olarak külçe altın, Cumhuriyet altını ve çeyrek altın satışlarının arttığını, yatırımcıya daha fazla altın satıldığını söyleyebilirim" şeklinde konuştu. Yıl sonlarına doğru altın bozdurma işlemleri artıyor Özellikle yıl sonuna doğru altın bozdurma işlemlerinin arttığına dikkat çeken Yazıcı, "Altın yükseldiğinde alımların arttığını, altın düşmeye başladığında ise satışların daha fazla olduğunu zaman zaman görüyoruz. Özellikle yıl sonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında altın bozma işlemlerinin arttığını gözlemliyoruz. Bunun nedeni olarak, 2026 yılında vergi usulü ve tapu devri işlemlerinde vergi artışları olacağı beklentisiyle vatandaşların ev ve araba alımı için altın bozdurması gösterilebilir. Alım tarafına bakıldığında ise Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında daha fazla altın alındığını söyleyebilirim. Bu durum, büyük ölçüde vatandaşın ekonomik durumuyla bağlantılıdır" diye konuştu. Yaz sezonu zayıf geçti Bu yıl düğün sezonunun zayıf geçtiğini belirten Yazıcı, "2024 yılının yaz sezonu daha iyiydi. 2025 yılının yaz sezonu ise oldukça zayıf geçti. Ocak ve Şubat aylarında bir miktar hareketlilik olsa da sezonun geneline bakıldığında, özellikle Ağustos ayından sonra ciddi bir düşüş yaşandığını ifade edebilirim. Dolayısıyla 2024 yılı ile 2025 yılı kıyaslandığında yaklaşık yüzde 30’luk bir daralma olduğunu söyleyebilirim" diye konuştu. Trabzon hasırı sektörün göz bebeği Dünyaca üne sahip coğrafi işaretli Trabzon hasırının tarihinin en yüksek fiyatını gördüğünü belirten Yazıcı, "Altının 6 bin 250 TL seviyesinde işlem gördüğü bu dönemde, bir takım hasır bilezik fiyatı 600 bin TL’den başlamaktadır. İnce bir takım bu seviyedeyken, özel siparişlere bakıldığında fiyatlar 3 milyon TL’ye, hatta 6 milyon TL’ye kadar çıkabilmektedir. Özellikle 61 sıra, 81 sıra hasır takımlar; gerdanlık, yüzük ve küpeyle birlikte değerlendirildiğinde toplam maliyetin 3 milyon TL ile 6 milyon TL arasında olduğunu ifade edebilirim. Altının ons fiyatına baktığımızda ise bugün 4 bin 350-4 bin 400 dolar seviyelerinde işlem gördüğünü görüyoruz. Kırk yılı aşkın süredir bu mesleğin içindeyiz ve ilk defa ons fiyatının bu kadar yüksek seviyelere çıktığına şahit oluyoruz. Tarihi bir rekor kırıldığını söyleyebilirim" ifadelerini kullandı. Yeni yıla ilişkin beklentilerini de paylaşan Yazıcı, "İşlerimizin daha iyi olmasını umut ediyoruz. İnşallah dünyada herhangi bir kaos ya da savaş yaşanmaz. Altın piyasasına baktığımızda fiyatların bir miktar daha yukarı gidebileceğini öngörüyoruz; ancak temennimiz, fiyatların aşırı yükselmemesi ve herkesin alım gücünün korunmasıdır. İnşallah 2026 yılının daha iyi olacağına dair umutluyuz. Şu an itibarıyla ev ve araba alımlarının arttığını görüyoruz. Yatırımcıların biriktirdikleri altını, yüksek fiyatlardan bozdurarak bu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla satış yaptıklarını söyleyebilirim. Ocak ayından sonra piyasanın daha durağan bir sürece gireceğini, bu noktadan sonra yeniden altın alımına yöneleceğini düşünüyorum" dedi.