POLİTİKA - 08 Kasım 2023 Çarşamba 11:58

Adalet Bakanı Tunç: “Reform belgelerimiz çerçevesinde bugüne kadar yargı ve insan hakları alanında ciddi mesafeler kat ettik"

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç: “Reform belgelerimiz çerçevesinde bugüne kadar yargı ve insan hakları alanında ciddi mesafeler kat ettik"

Ankara’da düzenlenen ‘İnsan Hakları Kurumları Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’nde yer alan 256 faaliyetten 181’ini, İnsan Hakları Eylem Planı’nda gerçekleştirmeyi öngördükleri 393 faaliyetten de 260’ısını hayata geçirdiklerini belirterek, "Reform belgelerimiz çerçevesinde bugüne kadar yargı ve insan hakları alanında ciddi mesafeler kat ettik" dedi.


Ankara’da bulunan Hakimevi’nde ‘İnsan Hakları Kurumları Değerlendirme Toplantısı’ düzenlendi. Programa Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Yusuf Beyazıt ile birçok insan hakları derneği başkanı ve yardımcıları katıldı. Milletin 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta insan hakları ihlallerine maruz bırakıldığını, bu ihlallerin de 2000’li yılların başına kadar devam ettiğini söyleyen Bakan Tunç, 21 yıl önce başlayan insan merkezli yönetim anlayışıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin yeni bir dönemin kapılarını araladığını aktardı. Adım atılan bu dönemde sivilleşme, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü alanında sessiz devrim niteliğinde adımlar atıldığını vurgulayan Tunç, vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılmasına yönelik mücadelede başarılı olunduğunu, muhtıracılara, darbecilere, milli irade düşmanlarına fırsat verilmediğini sözlerine ekledi.



“Bilgi edinme hakkını 2010 Anayasa değişikliğiyle anayasal güvenceye kavuşturduk”


Bakan Tunç, 2002 yılından bu yana temel insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi ve yüksek standartlı demokrasi için birçok hedefin hayata geçirildiğini söyleyerek, “Anayasa’nın 90. maddesinde yaptığımız değişiklikle usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin anlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağını düzenledik. 2003 yılında 4982 sayılı Kanun’la yürürlüğe giren bilgi edinme hakkını 2010 Anayasa değişikliğiyle anayasal güvenceye kavuşturduk. En temel insan haklarından olan kişisel verileri 2010 Anayasa değişikliğiyle ’özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı’ kapsamında anayasal güvence altına aldık. Vatandaşlarımızın insan hakları ihlallerinde AİHM’ye başvurmadan önce hakkını kendi ülkesinde arayabilmesi imkanını sağlayan bireysel başvuru imkanını getirdik” ifadelerine yer verdi.


Anayasa’da yapılan değişikliklerle kadın haklarından çocuk haklarına temel hak ve özgürlükleri güçlendiren ve genişleten reformları milletin onayıyla hayata geçirdiklerini söyleyen Tunç, şunları dile getirdi:


“Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılmasından Milli Güvenlik Kurulunun sivilleştirilmesine, askeri yargının kaldırılmasından sıkıyönetim ilanına izin veren Anayasa maddesinin kaldırılmasına, darbecilerin yargılanmasına engel olan Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılmasına varıncaya kadar önemli reformlara imza attık. Anayasamızda hukuk devleti ilkesini güçlendiren, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Anayasa Mahkememizin yapısını daha demokratik hale getiren düzenlemeleri milletimizin onayıyla hayata geçirdik.”


Bakan Tunç, lekelenmeme hakkı, işkenceye sıfır tolerans, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, uzun tutukluluk sürelerinin hem soruşturma hem kovuşturma aşamasında sınırlandırılması gibi çok sayıda demokratikleşme adımlarını gerçekleştirdiklerine dikkat çekti. Tunç şöyle devam etti:


“Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki reform irademizi sürekli koruyoruz. Önümüzdeki dönemde de insan hakları alanındaki kazanımlarımızı koruyarak, hazırlamakta olduğumuz Türkiye Yüzyılı’nın Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planlarındaki hedefler ve geçtiğimiz günlerde Meclisimize sunulan Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planları’nda da vurgu yapılan, adaleti esas alan insan odaklı bir yönetim anlayışı doğrultusunda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. İnsan haklarına ilişkin meselelerin tespitinde ve çözümünde ortak aklın izini sürüyoruz. Biliyoruz ki daha etkin bir insan hakları sistemi, ancak sistemin tüm parçalarının uyumlu çalışması ile mümkündür. Şüphesiz, insan hakları alanına ilişkin meseleler, toplumun her kesimini doğrudan ilgilendiren yalnızca Adalet Bakanlığı’nın ya da başka bir kurumun bu hususları tek başına ele alarak geliştirmesi mümkün değildir. İnsan hakları alanında genel bir politika oluşturulmasının yanı sıra, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun da sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle bu tür toplantıları önemsiyoruz. Bundan sonra bu toplantıyı her altı ayda bir düzenli olarak yapmayı planlıyoruz.”


Türkiye’nin her alanda olduğu gibi hukuk ve insan hakları alanında da son 21 yılda büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdiğini söyleyen Tunç, şu ifadelere yer verdi:


“Bu bağlamda güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi vizyonuyla hazırladığımız Yargı Reformu Stratejisi Belgesi 30 Mayıs 2019’da Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklanmıştı. Bugüne kadar belgede yer alan faaliyetlerin birçoğunu gerek mevzuatta yaptığımız değişikliklerle, gerekse de uygulamada attığımız adımlarla hayata geçirdik. Bu belge kapsamında gerçekleştirilmesini öngördüğümüz 256 faaliyetten 181’ini hayata geçirdik. Gerçekleşme oranımız yüzde 70,7.”



“İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında 393 faaliyetten 260’ını hayata geçirdik”


İnsan Hakları Eylem Planı hakkında da Bakan Tunç, “Hukuk devletinin güçlendirilmesi, hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, etkin ve hızlı işleyen bir adalet


sisteminin oluşturulması amacıyla öngörülen faaliyetlerin önemli bir kısmını hayata geçirdik. Bugüne kadar İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında gerçekleştirilmesini öngördüğümüz 393 faaliyetten 260’ını hayata geçirdik. Gerçekleşme oranımız yüzde 66,2. Reform belgelerimiz çerçevesinde bugüne kadar yargı ve insan hakları alanında ciddi mesafeler kat ettik. Reform ihtiyacı toplumsal taleplere dayanan ve devamlılık arz eden bir süreçtir. Bu taleplerin karşılanabilmesi ve sistemin ideal işleyişine yönelik reformlar zamana yayılan tedrici ve dinamik bir yaklaşımı gerektirmektedir” diye konuştu.


Bir önceki eylem planının sonuçlarını, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların Türkiye ile ilgili karar, görüş, rapor ve tavsiyelerini analiz ettiklerini, bunların yanı sıra diğer ülkelerin eylem planları ile insan hakları alanına temas eden diğer politika belgelerini incelediklerini söyleyen Tunç, “19-20 Ekim tarihlerinde Ankara’da yargı mensuplarının katılımıyla geniş kapsamlı bir çalıştay gerçekleştirdik. Son olarak geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu ve Yargıtay ile her iki belgenin hazırlık sürecini müzakere ettik. Önümüzdeki süreçte Anayasa Mahkemesi ve Danıştay başta olmak üzere barolar, sivil toplum kuruluşlarımız ve meslek kuruluşları ile görüşmelere devam edeceğiz” dedi.


Bakan Tunç’un açıklamalarının ardından program basına kapalı olarak devam etti.



Adalet Bakanı Tunç: “Reform belgelerimiz çerçevesinde bugüne kadar yargı ve insan hakları alanında ciddi mesafeler kat ettik"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Hatay Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan memurlara sosyal denge tazminatı verilecek Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR-SEN) arasında imzalanan protokolle birlikte 2026 ve 2027 yıllarında memur personellere Sosyal Denge Tazminatı verilecek. Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB) Başkanı Mehmet Öntürk, personele verdiği sözleri yerine getiriyor ve özlük haklarının korunması kapsamında önemli adımlar atmaya devam ediyor. HBB Başkanı Mehmet Öntürk memur ve sözleşmeli personele 2026 ve 2027 yıllarını kapsayan "Sosyal Denge Tazminatı" konusunda müjdeyi verdi. Başkan Öntürk, seçim dönemindeki vaatlerini hatırlatarak personele verdiği sözleri bir bir yerine getirdiklerini ve hiçbir personeli mağdur etmediklerini belirtti. HBB’nin İskenderun Hizmet Binasında gerçekleştirilen "Sosyal Denge Tazminatı" imza törenine, Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR- SEN) Genel Başkanı Levent Uslu ve Hatay’da görevli sendika temsilcileri katılım sağladı. Genel Başkan Uslu ve HBB Başkanı Öntürk’ün imzaladığı sözleşme ile memur ve sözleşmeli personelin çalışma koşullarının iyileştirmesi adına önemli bir destek sağlandı. İmza töreninde konuşan HBB Başkanı Öntürk, 2024 yerel seçimleri öncesinde verdiği sözler kapsamında çalışanlara daima destek olduğunu ve bu kapsamda SDS protokolünü imzaladığını belirterek personelin her zaman yanında olacaklarını ifade etti. Başkan Öntürk konuşmasının devamında; "Bu şehri ayağa kaldırmak adına özverili çalışan personelimize sosyal denge tazminatlarını en üst seviyeden veriyoruz, hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı. HBB bünyesinde Hatay’a hizmet veren personeli düşünerek hazırlanan sözleşmenin imzalandığını belirten BEM-BİR- SEN Genel Başkanı Uslu, HBB ve HATSU’da görev yapan memur personeli kapsayan bu sözleşmenin önemli derecede katkı sağlayacağını belirterek zor şartlarda desteğini esirgemeyen HBB Başkanı Öntürk’e teşekkür etti. İmza töreni sonrasında emekli olan personele emeklerinden dolayı plaket verildi ve HBB Başkanı Öntürk ile Genel Başkan Uslu’ya çiçek takdim edildi.
Kütahya Vali Işın: "Kütahya, güvenlikte Türkiye’ye örnek bir şehir’’ Kütahya Valisi Musa Işın, 2025 yılı boyunca il genelinde hayata geçirilen yatırımlar, devam eden projeler ve hedefleri değerlendirdi. Vali Işın, sahipsiz hayvanlardan turizme, ulaşım projelerinden güvenliğe kadar birçok alanda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Kütahya Valisi Musa Işın, 2025 yılı boyunca il genelinde hayata geçirilen yatırımlar, devam eden projeler ve gelecekteki hedefleri İhlas Haber Ajansı’na değerlendirdi. Vali Işın, şehirde uzun yıllardır süren sahipsiz hayvan sorununa kalıcı çözümler üretildiğini söyledi. Işın, "Son dönemde hayata geçirilen önemli hizmetlerden biri de sahipsiz hayvanlar meselesine kalıcı çözümler üretmek oldu. Hepinizin bildiği gibi bu konu, özellikle Kütahya merkezde ve ilçelerimizde uzun yıllardır ciddi bir sorun olarak karşımızdaydı. Gittiğimiz her yerde vatandaşlarımızdan aynı soruyu duyuyorduk, ‘Bu sokak hayvanları meselesi ne olacak?’ Bu soruna kayıtsız kalmadık. Kütahya merkez İshak Seydi bölgesinde 89 bin metrekarelik modern bir hayvan barınağı inşa ettik ve bu tesisi incelemeye gelen çok sayıda farklı illerden kurumlar oldu, Türkiye’de önemli bir tesis diyebiliriz. Tavşanlı’da 45 bin metrekarelik bir tesis hayata geçirildi. Emet ilçemizde ise 15 bin metrekarelik alanda barınak yapım çalışmaları devam ediyor, yakında tamamlanacak. Toplanan hayvanların bakım ve beslenmeleri titizlikle yapılmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada bu konu artık şehir için büyük bir problem olmaktan çıkmıştır. Şu ana kadar yaklaşık 14 bine yakın köpek toplandı" dedi. "Kütahya turizmi için büyük adımlar atıldı" Vali Işın, Kütahya şehir merkezi ve Aizanoi Antik Kenti başta olmak üzere turizm projelerini de değerlendirerek, "Uzun süredir üzerinde durduğumuz ve gerçekleştirdiğimizde bu şehir adına büyük bir gönül rahatlığı yaşayacağım iki temel konu vardı. Bunları 2025 yılında toparladık ve istişare yaptık. İlki şehir merkezi projeleridir. Saman Pazarı ve Balıklı Caddesi düzenlemeleri başlatılacak. Ödeneği ayrıldı, Kültür Bakanlığı tarafından yürütülecek ve Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı onay verdi. İkinci önemli konu ise Aizanoi Antik Kenti. Allah nasip ederse 2026 yılının Nisan ayında ihale süreci başlayacak. Tapınak restorasyonuyla başlayacak çalışmalar, antik tiyatro ve stadyum ile devam edecek. Bu projeler tamamlandığında Kütahya, tarihi kimliğine yeniden kavuşacak" ifadelerini kullandı. Vali Işın ayrıca Turizm Master Planı kapsamında kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlendiğini ifade etti. Işın, "Altı ayda bir değerlendirme toplantıları yapılacak. Hangi kurum hangi aşamada sorumluluklarını yerine getiriyor, hepsi takip edilecek. Bu sürecin koordinasyonu şahsım tarafından yürütülecek" şeklinde konuştu. Ulaşımda önemli yatırımlar Kütahya’nın ulaşım projelerinin önemine değinen Vali Işın, İstanbul-Antalya hızlı tren hattının Alayunt üzerinden geçeceğini açıklayarak, "Şehir merkezine yaklaşık 4-5 kilometre mesafede bir istasyon olacak. Bu hat sayesinde Kütahyalı vatandaşlarımız hızlı trenle büyük şehirlere rahatlıkla ulaşabilecek. Ayrıca İstanbul-Antalya otoyolu da Kütahya’dan geçecek. Her iki projenin planlaması tamamlandı, 2027 yılında inşaat süreci başlayacak" dedi. "Kütahya güvenlik ve asayişte örnek il" Vali Işın, Kütahya’nın güvenlik durumunu ise şu sözlerle özetledi: "Kütahya, güvenlik ve huzur denildiğinde ülkemizde örnek gösterilebilecek şehirlerimizden biridir. Asayişin yanı sıra uyuşturucuyla mücadelede de etkin önlemler alıyoruz. Pek çok şehirle kıyaslandığında Kütahya’da uyuşturucu kullanımında kayda değer artış yok. Bu mücadelenin ne kadar doğru yürütüldüğünü göstermektedir. Uyuşturucu, toplumun geleceğini tehdit eden, terörden bile daha tehlikeli bir beladır." Organize sanayi bölgelerinde yatırımlar Simav OSB’de çalışmaların hız kazandığını belirten Vali Işın, "Bin 500 metreküplük su deposu tamamlandı, elektrik, aydınlatma ve telekom altyapısında önemli ilerleme sağlandı. 2026 yılı yatırım bütçesi 664 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Simav’ın jeotermal tarım potansiyeli güçleniyor" dedi. Zafer OSB’nin açılışıyla ilgili de müjde veren Vali Işın, "2025 yılı içerisinde ivme kazandırdığımız projelerden biri de Zafer OSB oldu. İnşallah 2026 yılının Ocak ayında, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla Altıntaş Zafer OSB’nin açılışını hep birlikte gerçekleştireceğiz" diye konuştu.