POLİTİKA - 21 Ağustos 2025 Perşembe 10:46

AK Parti Ankara Milletvekili Baykoç: "Ankara tam anlamıyla bir mirasyedi mantığıyla yönetiliyor"

A
A
A
AK Parti Ankara Milletvekili Baykoç: "Ankara tam anlamıyla bir mirasyedi mantığıyla yönetiliyor"

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Ankara Milletvekili Ahmet Fethan Baykoç, 7 yıla yakın süredir görevde olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, AK Parti döneminde yapılan projelerin üzerine bir çivi dahi çakmadığını ifade etti. Baykoç, "Ankara tam anlamıyla bir mirasyedi mantığıyla yönetiliyor" dedi.


AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Fethan Baykoç, Barajlardaki doluluk oranlarının yüzde 8,5 seviyelerine düşmesiyle beraber tekrardan gündeme gelen Kızılırmak suyunun kullanımı konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. 2007-2008 yıllarında Ankara’nın ciddi bir kuraklık yaşadığını, barajlardaki doluluk oranlarının kritik seviyelere düştüğünü ve bu dönemde AK Parti belediyeciliği ile Kızılırmak suyunun başkente taşındığını belirtti.


Kızılırmak suyunun tarihî gelişimine ve önemine dair İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Baykoç, "Kızılırmak suyunun önce bir tarihini anlatalım. Yani neden Kızılırmak suyu kullanılmaya başlandı? Yanılmıyorsam 2007 ve 2008 senesinde Ankara yine ciddi bir kuraklık yaşamıştı. Yağışlar çok azdı ve Ankara barajlarındaki su Ankara’ya yetmeyecek düzeye geliyordu. O zaman AK Parti belediyeciliği olarak bizler, hem önceki dönem belediye başkanımız Melih Gökçek, hem de o zaman Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleriyle Ankara’nın bu su sorununu palyatif olarak değil, evladiyelik olarak çözebilmek adına Kızılırmak havzasındaki suyu Ankara’ya taşıma projesi yapıldı. Yanılmıyorsam da orada 120-130 kilometrelik bir boru hatta döşenmişti. Ve bu su o zaman Ankara’ya geldi. Hatta hiç unutmam, o zamanki belediye başkanımızın da suyun geldiği yerde arıtma tesisinden geçtikten sonra bardakla suyu içtiği bir fotoğraf karesi de gözümde canlandı" ifadelerini kullandı.



"Mansur Yavaş yönetiminin anlayışı, tam bir mirasyedi anlayışı"


2019 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesinin, CHP’li Mansur Yavaş’ın yönetimine geçtiğini hatırlatan Baykoç, "Mansur Yavaş yönetime geldiğinden bu yana, önceki dönemlerde yapılan güzel, iyi, Ankara’ya katkı sağlayacak ve Ankara’nın sorunlarını çözecek ne kadar proje varsa, tabiri caizse istemezuk zihniyetiyle, sanki daha önce de Ankara’ya yapılan tüm bu katkılardan intikam alırcasına bu projelere anlamsız bir şekilde karşı çıktı. Hatta ve hatta karşı çıkmayı geçtik, bu projeleri baltalamak için de ellerinden geleni de maalesef ki yaptılar. Kamu yönetiminde, devlet yönetiminde ciddiyet esastır, süreklilik esastır, sürdürülebilirlik esastır. Bir önceki dönem seninle aynı fikirde, görüşte olmayan bir adam güzel bir şey yaptı diye sen onu reddedemezsin. Üstüne o güzel şeyin, sen de yeni şeyler bina edersin ve şehrine, hemşehrilerine katkı da senin de payın olmuş olur. Ama maalesef ki bugünkü Büyükşehir Belediye Başkanımızın, yönetimin anlayışı, tam bir mirasyedi anlayışı" diye konuştu.



"Ankara’da su varsa sebebi kızılırmak projesidir"


Ankara’nın büyük bir su sorunu olduğunu, barajlardaki doluluk oranının yüzde 8.5’e dayandığını ifade eden Baykoç, "Peki bununla alakalı Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kurumu olan ASKİ ne yapıyor? Zamdan başka bir şey yapmıyor. Yani şimdi siz seçimden önce Allah’ın suyunun bedava verilmesi gerekir diye vaatte bulunduktan sonra bu vaadin tam tersi işlemler yapıp, suya fahiş fiyatlarda zam yaparak mı siz Ankara’nın su problemini çözeceksiniz? Böyle bir şey söz konusu dahi olamaz. Bu bir yönetim problemi her şeyden önce. Sonra lütfen kimse biz suda indirim yaptık diye bir şey de duyduk. Hiç öyle bir şey yok. Yaptıkları suda indirim dedikleri şey sıfır ila on metreküp kullanım arasında. Dalga geçer gibi yani Ankara halkıyla, aklımızla resmen dalga geçiliyor. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Şimdi geldiğimiz noktada bugün Ankara’da su sıkıntısını hemşerilerimiz, Ankaralı vatandaşlarımız ciddi bir şekilde yaşamadılarsa, bunun sebebi 2008 yılında Kızılırmak suyunu Ankara’ya getiren AK Parti Belediyeciliği projesidir. Şu anda Ankara’da Kızılırmak suyu kullanılıyor. İstedikleri kadar kabul etmesinler, kendileri de yavaş yavaş itiraf etmeye başladılar. Sen yıllarca Kızılırmak suyunu reddedeceksin. Bu projeye karşı çıkacaksın. Mirasyedi mantığıyla üzerinde tabiri caizse üstünde tepineceksin. Ama sıkıştığın yerde geleceksin 2008 yılındaki yapılmış bu projeyi kullanacaksın. Tebrik ediyoruz, kullanın. Kullanmanız da gerekiyor. Çünkü yapılan yatırımlar belli bir döneme ait değildir. Evladiyelik yatırımlardır. Ama en azından da Ankara halkının, vatandaşlarımızın ve bizlerin aklıyla dalga geçmeyin" ifadelerini kullandı.


"AK Parti olarak Ankara’ya 25 adet baraj, 20 adet gölet kazandırdık"


Vatandaş CHP’li Mansur Yavaş’ı tercih etti diye onları asla yalnız bırakmayacaklarını ifade eden Baykoç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:


"Vatandaşımızı, hemşehrimizi, Ankara’mızı sahipsiz bırakacak değiliz. Dolayısıyla Ankara’da bugün Büyükşehir Belediyesinin üzerine düşen ama yapmadığı görevlerin her birisini sağ olsun hükümet ve ilgili kurumlarımız elinden gelenin fazlasını yaparak hizmet etmektedir. Bakın sadece şu son 20 senede su konusuyla ilgili Ankara’da neler yapılmış? Belediyeyi geçtim, bizim dönemimizi geçtim. Merkezi idare olarak hükümetimiz neler yapmış? 25 adet baraj yapmışız. 20 adet gölet yapmışız. 45 adet depolama tesisi yapmışız. Ve bu şekilde de 164 milyon metreküp depolama hacmi olmuş, Ankara kazanmış bunu. Daha sonra 41 adet sulama tesisi yapmışız. Bu sulama tesisleri sayesinde 18 bin 965 hektarlık alan sulamaya açılıyor. Ve yıllık 1 milyar 934 milyonluk bir zirai gelir artışı sağlanıyor bu vesileyle. 5 adet içme suyu tesisi kazandırıyor devlet su işleri. 2 adet atık su tesisi kazandırıyor. Ve bu toplam 7 adet tesis ile 233 milyon metreküp içme suyu ve 8 bin 200 metreküp atık arıtma kapasitesine ulaşıyor Ankara. Yani Ankaralı hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız hiç tedirgin olmasınlar. Onlara hizmet etmekle yükümlü olan hem bizler hem de CHP’li Belediye Başkanı ve yönetimi her ne kadar hizmet etmekle yükümlü olsalar da bu görevi ve ödevlerini, sorumluluklarını yerine getirmeseler dahi biz AK Parti olarak, milletvekilleri olarak, tüm Ankara milletvekilleri olarak söylüyorum. Hükümetimizle, partimizle beraber Ankaralı vatandaşlarımızın emrindeyiz. Her türlü sorunları, sıkıntıları bizim başımızın üzerinde yerleri vardır."



"Bazı projeler sırf AK Parti dönemi hatırlanır diye siyasi kompleksle durduruluyor"


Mansur Yavaş yönetiminin hizmet yapabilmesi için öncelikle zihniyetini değiştirmesi gerektiğini belirten Baykoç, "O zihniyeti değiştirmediğiniz sürece Ankara’ya hiçbir şey yapamazsınız. İşte bakın, neredeyse Ankara’da CHP’li Mansur Yavaş’ın yönetimi önümüzdeki Mart ayında 7’nci yılına girecek. 7 yılda Ankara’ya ne yapıldı? Ankara’da ne çivisi çakıldı? Ankara tam anlamıyla bir mirasyedi mantığıyla yönetiliyor. Bizim 25 yıllık dönemimizde bir yönetim anlayışı var Ankara’da. 25 yıllık projelerin üzerine bir çivi dahi çakılmadığı gibi, bazı projeler sırf AK Parti dönemi hatırlanır diye bir artık siyasi kompleks mi diyeyim ne diyeyim bilemiyorum. Siyasi kompleksle reddediliyor, yapılmamaya çalışılıyor. Devam etmekte olanlar durduruluyor. Şimdi siz bu zihniyeti değiştirmediğiniz sürece Ankara’nın sorunlarını çözebilme ihtimali sıfır. Yoksa Ankara’nın bir sürü sorunu var ama en büyük sorun maalesef ki belediye başkanının ve ilgili bürokratlarının zihniyet meselesi. Önce bir zihniyetlerini değiştirmeleri lazım. Ankara halkı 5 yıllığına size bir kredi açtı, size bir görev verdi. Kaldı üç buçuk seneniz. Üç buçuk sene boyunca lütfen Ankara’ya, Ankaralılara ve gelecek neslin Ankaralılarına artık hizmet edin, ihanet etmeyin. Gerçekten Mansur Yavaş’tan sonra Ankara’ya seçilecek belediye başkanının Allah yardımcısı olsun" diye konuştu.



"Sorumluluk sahibi belediye sorumluluğunu yerine getirmiyorsa, hükümetimiz var"


ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın 58 kilometrelik Metro hattı vaadine ilişkin konuşan Baykoç, "Bugün sizin önünüze yüzlerce proje gelebilir. Önemli olan onları hayata geçirebilecek kapasiteye, iradeye sahip olabilmektir. Şimdi Metro hattı, geçenlerde sözde bir temel atma yaptılar, bir kazı yaptılar, bir şey yaptılar. Ben de haberlerden takip ettim. Yanılmıyorsam Mamak ilçemizdeydi. Evet, vatandaş isyan ediyor. Kazmışlar, etrafını kapatmışlar. Hiçbir çalışma yok. Ne bu? Bu olsa olsa algı belediyeciliği. Ama Ulaştırma Bakanımız müjdeyi verdi. Ankara’ya, havalimanı Metromuzun çalışmaları başlıyor. Yani biraz önceki ben konuşmamda da söyledim ya, vatandaşımız hiç tedirgin olmasın. Sorumluluk sahibi belediye sorumluluğunu yerine getirmiyorsa, hükümetimiz var, AK Parti yönetimi var, AK Parti’nin çok değerli milletvekilleri var. Ankaralının, Ankara’nın ve gelecek Ankaralıların her daim emrindeyiz, hizmetindeyiz" ifadelerini kullandı.



AK Parti Ankara Milletvekili Baykoç: "Ankara tam anlamıyla bir mirasyedi mantığıyla yönetiliyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.