GÜNDEM - 15 Aralık 2025 Pazartesi 11:20

Bakan Fidan, büyükelçilerle Anıtkabir’i ziyaret etti

A
A
A
Bakan Fidan, büyükelçilerle Anıtkabir’i ziyaret etti

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın resmi açılış töreni öncesi Türk Büyükelçiler ile Anıtkabir’i ziyaret etti.


Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın resmi açılış töreni öncesinde Türk Büyükelçiler ile Anıtkabir’i ziyaret etti. Bakan Fidan ve beraberindekiler, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk Mozoesi’ne çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu.



Bakan Fidan, büyükelçilerle Anıtkabir’i ziyaret etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Veresiye alamadığı için bakkalı ateşe verdi Rize’nin Güneysu ilçesinde bir şahıs mahalle bakkalının "Ekmekten başka bir şeyi veresiye alamazsın" demesi üzerine bakkal dükkanını ateşe verdi. Olay ilçeye bağlı Adacami Mahallesi’nde geçtiğimiz Perşembe günü meydana geldi. Yaklaşık 1 yıl önce işletmesinden sürekli veresiye alan bir şahsın annesi, artık oğluna veresiye vermemesi için Aydın Kızılay’dan ricada bulundu. Bunun üzerine işletmeye gelen şahsa "Bundan sonra ekmekten başka bir şeyi veresiye alamazsın" dedi. Sinirlenen şahıs işletmeden çıktı ve Kızılay’ın iddiasına göre kendisine kin besledi. Son olarak Kızılay’ın dükkanda olmadığı bir saati bekleyen şahıs işletmenin kapalı olduğu saatte camını kırarak içeriye yanıcı madde döktü ve ateşe verdi. Şahıs olay yerinden hemen kaçarken, çevredekiler durumu önce işletme sahibi Kızılay’a sonrasında da 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri tarafından yangına müdahale edilse de işletmede bulunan her şey küle döndü. Olayın faili yakalanarak gözaltına alındıktan sonra emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. " ’Dükkandan duman çıkıyor’ dediklerinde inanamadım" Yaşadığı talihsiz olayla ilgili konuşan bakkal sahibi Aydın Kızılay, kendisini "Dükkandan duman çıkıyor" diye aradıklarında çok şaşırdığını ve inanamadığını söyledi. Aydın Kızılay "30 yıllık burada bakkalım vardı. Pisipisine yaktı beni. Saat 14.00’da resmi kurumdan bir arkadaş ev ziyareti için yardım istedi, ben de tamam dedim. Kapattım dükkanın kapısını çıktık. Sonra telefonum çaldı ‘Dükkandan duman çıkıyor’ dediler. ’Isıtıcım yok, dolaplarım çalışmıyor dükkandan neden duman çıksın’ diye düşündüm. Ondan sonra başka bir arkadaş aradı ‘Dükkanın alev aldı, bir gel’ dedi. 1 yıl önce yakan kişi benden veresiye mal alıyordu. Hesabı çoğalmıştı. Annesi bu hesabı yavaş yavaş ödüyordu. 30 yıllık sevilen bir esnafım. Hesabı çoğaldığı için annesi ‘Ekmekten başka bir şey verme ona’ dedi bana. ‘Tamam’ dedim bende. Sonra akşam üzeri geldi 2 ekmek aldı. Çantayı ıvır zıvır doldurdu. ‘Paran varsa alırsın yoksa alamazsın’ dedim. Çantayı bıraktı çekti gitti ve ondan sonra bana kin besledi. Bir daha gelmedi ama sonrasında başkasına veriyordu parasını, gönderip aldırtıyordu bir şeyler" dedi. Şahsın eylemi gerçekleştirmeden önce mahalle sakinlerine söylediğini ancak kimsenin böyle bir şeyi yapabileceğini düşünmediğini dile getiren Kızılay "5 yıl önce caminin karşısında oturuyordu. Ben muhtar olduğum için bir yere gittiğimde oğlumu bırakıyordum dükkana. Bana ‘Oğluna 3 bin TL borcum var, vermeyeceğim onu’ dedi. Ben de ‘Vermezsen verme, öbür dünyada alırım onu senden’ dedim. Ben şimdi ona bir kin besleseydim oğluma da derdim ‘Veresiye verme ona’ diye. Akşam kapattıktan sonra camımı kırıyor. İçeriye benzini döküp yakıyor. Arkadaşlara da söylemiş ‘Aydın’ı yakacağım’ diye. Yakamazsın demişler, inanmamışlar ona. Önlem alırdım ama inanmadıkları için bana bir şey söylemediler. Ben de ifade alınırken öğrendim. 3 yıllık emeğim pisipisine yandı. 30 senelik varım, yoğum. Buradan geçiniyordum. Nereden bakarsan 3-4 milyon zararım oldu. Devletimiz büyüktür. Benim yüzümde kara yok" ifadelerini kullandı.
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nden bakım hizmetlerinde dijital ve yeşil dönüşüm hamlesi Akdeniz Üniversitesi, bakım hizmetlerinde dijitalleşme ve sürdürülebilirliği aynı çatı altında buluşturan "CADI" projesiyle, bakım ekosistemini yeni beceriler ve yeni iş birlikleri üzerinden yeniden kurguluyor. Akdeniz Üniversitesi’nde bakım hizmetlerinde dijitalleşme ve sürdürülebilirliği birlikte ele alan "Dijital ve Yeşil Becerilerle Güçlendirilmiş Bakım Ekosistemi (CADI)" Projesi’nin açılış programı gerçekleştirildi. Proje, sağlık, teknoloji, kamu ve sivil toplum paydaşlarını bir araya getirerek bakım alanında yenilikçi ve kalıcı bir model oluşturmayı hedefliyor. Avrupa Birliği Erasmus+ Programı kapsamında desteklenen ve Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi, Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKVAM) Müdürü Doç. Dr. Mustafa Çoban’ın yürütücülüğünü yaptığı CADI Projesi’nin açılış programı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yavuz Tekelioğlu Konferans Salonu’nda yapıldı. Programa üniversite yöneticileri, akademisyenler, kamu kurumları temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve proje paydaşları katıldı. "Projeler Gençlere ilham versin" Programın açılış konuşmasını Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker yaptı. CADI Projesi’nin üniversite adına önemli bir kazanım olduğunu belirten Toker, bu tür projelerin genç akademisyenler ve öğrenciler için yol gösterici olduğuna dikkat çekerek katkı sunan tüm paydaşlara teşekkür etti. Alman Ulusal Ajansı’ndan 94 puan aldı Projenin yürütücüsü AKVAM Müdürü Doç. Dr. Mustafa Çoban, CADI Projesi’nin temel hedefinin bakım hizmetlerinde dijital ve yeşil becerilerle güçlendirilmiş bir ekosistem oluşturmak olduğunu vurguladı. Çoban, projenin tasarlanma sürecinde Akdeniz Üniversitesi’nin güçlü altyapısından ve çok yönlü imkanlarından yararlanıldığını ifade etti. "Akdeniz Üniversitesi bizi farklı kılıyor" Akdeniz Üniversitesi’nin sahip olduğu özgün avantajlara dikkat çeken Çoban, üniversite hastanesi, teknokent, öğrenci yurtları, kampüs içi yaşam alanları ve büyük insan sirkülasyonuna sahip yapının proje üretimi açısından önemli bir ekosistem sunduğunu belirtti. Bu bütüncül yapının CADI Projesi’nin temelini oluşturduğunu dile getiren Çoban, üniversitenin araştırma gücü, öğrenci potansiyeli, tarım altyapısı, teknokent firmaları ve kampüs içi sosyal yaşam alanlarının projelere önemli katkı sunduğunu ifade etti. Çoban, Akdeniz Üniversitesi’nin "yaşayan kampüs" modeliyle Avrupa’daki birçok üniversiteden ayrıştığını söyledi. "Avrupa’nın dikkatini çeken bir proje" Proje sahibi kuruluş adına Almanya’dan katılan BedCon Yöneticisi Zeki Çağlar da konuşmasında, projeye verilen yüksek puanın önemine dikkat çekti. Çağlar, "94 puan, Alman Ulusal Ajansı için oldukça yüksek bir değerlendirme. Proje kapsamı ve hazırlanış kalitesi, ajans tarafından da takdir edildi." dedi. "Paydaşlardan destek ve değerlendirmeler" Proje ortağı Sağlık ve Çevre Politikaları Derneği Başkanı Öğr. Gör. Mustafa Çelik, böyle kapsamlı bir projede yer almaktan duydukları memnuniyeti dile getirirdi. Antalya Valiliği adına konuşan Dr. Gülşen Elmas, projenin Antalya’nın dijitalleşme ve sürdürülebilirlik vizyonuna katkı sağlayacağını ifade etti. Antalya İl Sivil Toplum İlişkiler Müdürü Hüseyin Kurtay ise slayt sunumu eşliğinde sivil toplum alanındaki çalışmalarını anlattı. Program, Dr. Nilgün Akbulut Çoban’ın CADI Projesi sunumu ile devam etti. "Kişisel verilerin korunması" Programın son bölümünde Akdeniz Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı ve AKVAM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Alptekin Duru, "Avrupa Birliği Projelerinde Kişisel Verilerin Korunması" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Duru, kişisel verinin tanımı ve korunmasına ilişkin kapsamlı bilgiler aktardı. "Doğru iletişimin önemi" Programın kapanışında Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü Talat Öztuzsuz, CADI Projesi kapsamında kurumsal kimlik, görünürlük ve doğru iletişimin önemi üzerine bir sunum yaptı. Öztuzsuz, doğru iletişimin projelerin sürdürülebilirliğini ve toplumsal etkisini güçlendirdiğine dikkat çekti. Program, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Samsun Nöroloji uzmanı uyardı: "Ciddi kafa travmaları epilepsiye neden olabilir" Halk arasında ‘sara hastalığı’ olarak da bilinen epilepsinin beyin fonksiyonlarının kısa süreli bozukluğu olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Abdurrahman Akbaş, "Beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılımı sonucunda ortaya çıkan epilepsi hastalığı, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkilemektedir. İnme (felç), beyin enfeksiyonları (menenjit, ensefalit vb.), ciddi kafa travmaları, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması vb. gibi sebepler sonucunda epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilmektedir" dedi. Liv Hospital Samsun Nöroloji Uzmanı Dr. Abdurrahman Akbaş, epilepsi hakkında açıklamalarda bulundu. Halk arasında ‘sara hastalığı’ olarak da bilinen epilepsinin beyin fonksiyonlarının kısa süreli bozukluğu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Abdurrahman Akbaş, "Beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılımı sonucunda ortaya çıkan epilepsi hastalığı, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkilemektedir. Hastalık, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülmektedir. Hemen her yaşta görülebilen epilepsi, uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bir hastalıktır. Sıklıkla gençleri ve yaşlıları etkiler. Epilepsi hastalarının beyinlerindeki anormal elektriksel aktivite sonucu epileptik nöbet geçirmeye yatkınlıkları vardır. Farklı epileptik nöbet tipleri vardır. Bazı epilepsi nöbet tipleri belli bir süre devam edip, tedaviyle tamamen düzelirken, bazıları ise hayat boyu devam etmektedir" diye konuştu. "Epilepsi kalıtsal olabilir" Epilepsinin nedenlerini anlatan Uzm. Dr. Akbaş, "Beyin hücreleri, elektriksel aktivitesiyle tüm vücuda mesaj gönderir. Beyinde elektriksel aktivite her daim devam etmektedir. Beynin aktivitesindeki bozukluğa bazı durumlar yol açabilir. İnme (felç), beyin enfeksiyonları (menenjit, ensefalit vb.), ciddi kafa travmaları, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması vb. gibi sebepler sonucunda epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilmektedir. Fakat çoğu vakada epilepsinin altta yatan sebebi kesin olarak ortaya konulamamaktadır. Diğer yandan bazı epilepsi hastalarının ailesinde de bu hastalığın bulunması, epilepsinin kalıtsal bir yanının da olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu. "İlaç tedavisi uygulanır" Epilepsinin temel tedavisinin ‘antiepileptikler’ adı verilen ilaçlarla yapıldığının altını çizen Uzm. Dr. Akbaş, "Bu ilaçlar epilepsi nöbetlerinin ortaya çıkmasını önlemeye yöneliktir. Tedavinin başarılı olabilmesi amacıyla bu ilaçların doktor kontrolünde düzenli kullanılması gerekmektedir. Nöbet sayısında artış olursa, ilaç tedavisine başlandıktan sonra başka şikâyetler ortaya çıkarsa, başka bir hastalık tanısı konulduysa ve tedavisine başlanıldıysa, gebelik durumu varsa veya gebe kalınması planlanıyorsa uzmana başvurulmalıdır. Diğer bir tedavi seçeneği ise cerrahi tedavidir. Cerrahi tedaviye karar vermeden önce hastanın nöbetlerinin ilaç tedavisine dirençli olduğunun gösterilmesi gerekir" ifadelerini kullandı. "Hastanın başında nöbeti tamamen geçene kadar beklenilmelidir" Uzm. Dr. Akbaş, epilepsi nöbeti geçiren bir kişiyle karşılaşıldığında neler yapılması gerektiğiyle ilgili, "112 Acil servis hattı aranmalı ve yardım istenmelidir. Hastanın çevresinde önlem alınmalı, zarar verebilecek şeylerden korunmalıdır, sıkı giysileri varsa giysileri gevşetilmeli (kravat, kemer gibi), gözlüğü varsa çıkartılmalıdır, başı yumuşak bir şekilde desteklenmelidir. Sabit ve rahat olacak şekilde kişiyi kasılmalarının olmadığı tarafına doğru yatırıp, tükürüğün dışarı akması sağlanmalıdır. Hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğunu gösteren ve neler yapılması gerektiğini açıklayan bir hastalık kartı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Nöbetinin ne kadar devam ettiği takip edilmeli ve acil servis ekibine bildirilmelidir. Hastanın başında nöbeti tamamen geçene kadar beklenilmelidir. Epilepsi nöbeti geçiren bir kişiyse solunum veya kalp masajı yapılmasına gerek yoktur" açıklamasında bulundu. "Epilepsi sırasında bunları yapmayın" Epilepsi nöbeti geçiren kişiye yapılmaması gerekenlerden bahseden Uzm. Dr. Akbaş şunları söyledi: "Hastanın nöbete bağlı hareketleri kısıtlanmamalıdır. Ağzına bir şeyler koyulmamalıdır. Hasta tehlikede değilse, yeri değiştirilmeye çalışılmamalıdır. Nöbet tamamen sonlanmadan su veya yiyecek verilmemelidir. Nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapılmamalıdır. Soğan, kolonya ve benzeri şeyler koklatılmamalıdır".