POLİTİKA - 02 Aralık 2025 Salı 22:31

Bakan Göktaş: "Engelli bireylerin hayatın her alanına katılımı için adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur"

A
A
A
Bakan Göktaş: "Engelli bireylerin hayatın her alanına katılımı için adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Engelli bireylerin üretken ve etkin birer özne olarak hayatın her alanına etkin katılımı yönünde adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur" dedi.


Memur-Sen Engelliler Komisyonu tarafından işitme, görme, konuşma bozukluğu, fiziksel, zihinsel, duygusal, otizm, çoklu engel durumu gibi tüm engel gruplarındaki engelli bireyleri ve aileleri akademisyenlerle bir araya getirerek, 1 Aralık’ta ‘Eşit ve Tam Katılım İçin Güçlü Aile’ başlığıyla ‘2025 Aile Çalıştayı’ düzenledi. Çalıştayda engelli bireylerin ve ailelerinin günlük yaşamda karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri tespitinin yapılması amaçlandı.


Çalıştayda çıkan sonuç ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımı ve Memur-Sen ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda sunuldu. Açılış konuşması gerçekleştiren Bakan Göktaş, Memur-Sen’in sosyal politikalara yön veren önemli paydaşlarından biri olduğunu belirtti. Göktaş, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün engelli hakları konusunda farkındalığın güçlenmesine ve politikalarının daha geniş kesimlere vesile olmasını diledi. Ailenin bireyin kimlik kazandığı ilk yer olduğunu aktaran Göktaş, "Bu nedenle aileyi güçlendirmek sosyal bir tercih olmanın ötesinde geleceğimizi koruyan stratejik bir adımdır. Çünkü engelli bir bireyin hayatına değer katan en önemli güç ailedir. Ailenin sevgisi, sabrı, desteği, engelli evlatlarımızın ve kardeşlerimizin hayatında çoğu zaman en önemli dönüştürücü güçtür. Devlet olarak bizler tam da bu nedenle sosyal politika yaklaşımımızın merkezine aileyi yerleştiriyoruz. Bu kapsamda engelli vatandaşlarımızın eğitimden istihdama, sosyal yaşamdan bakım desteklerine kadar her alanda desteklenmesini önceleyen politikalar yürütüyoruz" diye konuştu.



"2. Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın hazırlıklarını tamamladık"


Engelli vatandaşlar için hayata geçirdikleri çalışmaların temelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vizyonunun bulunduğunu aktaran Göktaş, "Bu vizyon doğrultusunda 2026-2028 dönemini kapsayan 2. Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın hazırlıklarını tamamladık. Eylem planımızı çok yakın bir zamanda kamuoyuna paylaşacağız" ifadelerini kullandı.



"Engelli bireylerin hayatın her alanına etkin katılımı yönünde adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur"


Göktaş, açıklanan Çalıştay Sonuç Bildirgesi’nin engelli politikalarını daha ileri taşıma yolunda önemli bir yol haritası olacağını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:


"Hiç kimsenin geride bırakılmadığı bir toplum inşa etmek güçlü aile ve güçlü Türkiye vizyonumuzun ayrılmaz bir parçasıdır. Biraz önce açıklanan çalıştay sonuç bildirgesi engelli politikalarımızı daha ileri taşıma yolunda bizler için değerli bir yol haritası olacak önemli bir kaynaktır. Bakanlık olarak bildirgede yer alan önerileri büyük bir titizlikle değerlendireceğimizi özellikle ifade etmek isterim. Sadece değerlendirmekle kalmayacağız. Bunları tabii ki politikalarımızı hayata geçirmek adına da önemli bir aslında yapı taşı olarak görüyoruz. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki engelli bireylerin üretken ve etkin birer özne olarak hayatın her alanına etkin katılımı yönünde adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Engelli bireylerimizin yüzündeki tebessüm, ailelerimizin huzuru, güveni ve mutluluğu bizim en büyük motivasyon kaynağımızdır. Bu doğrultuda tüm paydaşlarımızla iş birliğini çok kıymetli görüyoruz."


Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, 3 Aralık Dünya Engeller Günü’nde engelli bireylerin hak ve onur mücadelesine dikkat çektiklerini ifade ederek 3 Aralık’ın toplumsal farkındalığın arttırılmasına ve zihinlerdeki engellerin aşılmasına vesile olmasını diledi. Yalçın, hakları ayrıcalık ya da ayrımcılık olarak değil, hak ve adalet temelli bakış açısıyla değerlendirdiklerini ve bu yapılan çalışmada da insanların birbirlerini daha iyi anlamasını ve birbirlerinin hayatını kolaylaştırmasını amaçladıklarını sözlerine ekledi.



"Engellilerin özlük haklarında tüm sosyal diyalog alanlarını zorlayarak gayretimizi hiçbir zamana esirgemedik"


Engelli vatandaşlara yönelik ortaya konulan kuşatıcı çalışmalardan ötürü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden Yalçın, şu ifadelere yer verdi:


"Rehabilitasyon merkezlerine götürme, okula erişim, özel destekler gibi çalışmalarla o ailelerin de yükünü hafifletti. Hatta bazı aileler engelli çocuğunun olması vesilesiyle kendini değersiz hissetmek yerine çok daha değerli hissedebildi. Bu açıdan bu politikalar son derece kıymetliydi. Biz Memur-Sen ailesi olarak kamuda özgür mücadelesi veren, ülkenin demokratikleşmesi konusunda gayret gösteren, vesayetin millet iradesi üzerinden düşmesi konusunda gayretiyle bu konuda Millet iradesinin yanında duran sorumlu bir teşkilat olarak biz de engelli vatandaşlarımızın kamudaki engelli çalışma arkadaşlarımızın sorunlarının çözülebilmesi, kurumların erişilebilir olması konusunda gayretler gösterdik. Yine gibi özlük alanlarında da bazı katkılar sunmak için kamu personeli danışma kurulu, toplu sözleşme masası, kurum idare kurulu, ikili diplomatik temaslar başta olmak üzere tüm sosyal diyalog alanlarını zorlayarak bu konuda gayretimizi hiçbir zamana esirgemedik."


Program, konuşmaların ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın Bakan Göktaş’a hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından son buldu.



Bakan Göktaş: "Engelli bireylerin hayatın her alanına katılımı için adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.