EKONOMİ - 10 Aralık 2024 Salı 17:01

Bakan Işıkhan: "Bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır"

A
A
A
Bakan Işıkhan: "Bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır"

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Birlikte, yan yana yürüyerek ekonomimizin dinamiklerini güçlü tutarak bugünlere geldik. Bu nedenle, bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır” dedi.


Doğrudan 7 milyondan fazla çalışanı, dolaylı olarak ise toplumun tamamını ilgilendiren yeni asgari ücret rakamıyla ilgili süreç başladı. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen toplantı, saat 16.00’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleşti. Toplantıda işçi kesimini Türk-İş, işveren kesimini TİSK temsil etti. Türk-İş heyetinde işçi kesimini temsilen bu yıl da 4 işçi yer aldı.


Toplantıda bir açılış konuşması gerçekleştiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, İşçi, işveren ve kamu temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu olarak; 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere, çalışmalarını başlattıklarını dile getirdi.



“Hem işçi hem de işveren taraflarının memnuniyetini gözeten, adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz”


Komisyon görüşmeleri neticesinde tespit edilecek asgari ücretin, çalışma hayatının tüm paydaşları ve Türkiye için hayırlara vesile olmasını temenni eden Işıkhan, “Bildiğiniz gibi; işçi ve işveren temsilcileri ile birlikte belirlenen asgari ücret, genel bir ücret seviyesini değil çalışanlara ödenebilecek minimum ücreti ifade etmektedir. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde özellikle; üç taraflı sosyal diyalog mekanizmasıyla hareket ediyoruz. İşçi temsilcilerinin görüşlerini değerlendiriyoruz. İşveren temsilcilerinin görüşlerini dinliyoruz. Hükümet temsilcileri olarak, adalet terazisini dengede tutuyoruz. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, ekonomik göstergeleri de titizlikle değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, Enflasyon Oranı, vatandaşın satın alma gücü, işgücü piyasalarının ihtiyaçları, ekonomik büyüme, istihdamın korunması ve artırılması gibi ekonomik ve sosyal koşulları detaylı şekilde analiz ederek, hem işçi hem de işveren taraflarının memnuniyetini gözeten, adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz” açıklamasında bulundu.



“Bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır”


Işıkhan, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, üretim, ihracat ve küresel pazardaki iddiasıyla bölgesinde lider, dünyada söz sahibi bir ülke haline geldiğini söyleyerek, “Bu başarı, işçilerimizin alın teri ve işverenlerimizin girişimci ruhuyla birlikte elde edilmiştir. İşçilerimiz, Türkiye’nin yükselen gücünün lokomotifi olurken; işverenlerimiz, bu gücün yolunu açan ve istihdam sağlayan aktörlerdir. Birlikte, yan yana yürüyerek; üretim çarklarını döndürerek; ekonomimizin dinamiklerini güçlü tutarak bugünlere geldik. İşte bu nedenle, bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır. Bizim vizyonumuzda alın teri kutsaldır, sermaye ise kalkınmanın motor gücüdür. İkisini bir araya getirmek, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve refahı da beraberinde getirecektir” ifadelerine yer verdi.



“Alın teri ile sermayenin birbirini tamamladığı bir sistem inşa etmeyi hedefliyoruz”


Bakan Işıkhan, geleneksel anlayışta işçinin alın teri ile sermayenin bir mücadele ve çatışma içinde olduğu varsayımına dikkati çekerek, bu varsayımın hem günümüz dünyasının gerçekleri hem Türkiye’nin kalkınma ideallerini hem de kadim medeniyetin emeğe bakışını yansıtmaktan uzak olduğuna vurgu yaptı.


Alın teri ile sermayeyi karşı karşıya getiren bu çatışmacı anlayışı reddettiklerini ifade eden Işıkhan, emeğin değer gördüğü, alın teri ile sermayenin birbirinin tamamladığı bir sistemi inşa etmeyi hedeflediklerini kaydetti. Işıkhan, sözlerine şöyle devam etti:


“Türkiye’nin büyük kalkınma hamlesini, ancak ve ancak işçi ve işverenin el ele verdiği, aynı hedef doğrultusunda yürüdüğü bir düzenle gerçekleştirebiliriz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği; Türkiye Yüzyılı vizyonu, aynı zamanda sosyal adaletin, dayanışmanın ve birlikte büyüme iradesinin güçlü bir şekilde ortaya konduğu bir idealdir. Bizler de bu vizyonda, salt ekonomik büyümeyi hedefleyen kuru stratejilerle değil; insanı, emeği, alın terini ve dayanışmayı merkeze alan bir anlayışla hareket ediyoruz.”



Yerli ve milli bir çalışma yaşamı modeli


Bakan Işıkhan, çalışma hayatında da bireyi toplumdan koparmadan dayanışma içinde büyümeyi hedefleyen yerli ve milli bir çalışma yaşamı modelini hayata geçirmek için gayret ettiklerini sözlerine ekledi.


Işıkhan, çalışma hayatında da bireyi toplumdan koparmadan, dayanışma içinde büyümeyi hedefleyen; kendi kültürel kodlardan beslenen, yerli ve milli bir çalışma yaşamı modelini hayata geçirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.



“Piyasanın toplumdan bağımsız bir yapıya dönüşmesi en büyük yanılgılardan biridir”


Bir işletmenin güçlü bir çalışan grubuyla büyüyeceğini, bir toplumun işsizlik sorunun yerini, istihdam fırsatlarına bıraktığında kalkınacağına ve bir devletin vatandaşının emeğine saygı duyduğu ve bu emeği koruduğu zaman güçleneceğini ifade eden Bakan Işıkhan, “Birçok iktisadi teori, işletmeleri büyütmek adına genellikle, işçileri birer maliyet unsuru olarak görür. Bu teorilere göre; devletin, çoğu zaman piyasa süreçlerine müdahale etmek yerine, sermaye birikimini kolaylaştıran bir düzenleyici olarak hareket etmesini öngörür. Biz, bu öngörüyü tamamen reddediyoruz. Piyasanın, toplumdan bağımsız bir yapıya dönüşmesi en büyük yanılgılardan biridir. Bu nedenle devletin rolü yalnızca bir düzenleyici olmaktan çıkmalı; işçi/işveren tüm vatandaşlarının emeğini, haklarını ve refahını koruyan bir mekanizma haline gelmelidir. Bizler, çalışanları sadece üretim sürecinin bir parçası olarak görmüyoruz, bu sürecin sahibi, öznesi ve dinamosu olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.



“‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesini her kararımızın temel prensibi olarak kabul etmiş bir milletiz”


İşverenlerin en önemli sorumluluğunun emeğin karşılığını adil bir şekilde vermesi olduğunu söyleyen Işıkhan, “Bizler, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesini yalnızca bir vecize olarak değil, her kararımızın temel prensibi olarak kabul etmiş bir milletiz. Bu ilke; emeğe saygıyı, çalışana hakkını zamanında ve adaletle teslim etmeyi gerektirir. Hükümet olarak; Ülkemizin istihdam politikasını sadece sayısal başarılarla değil, niteliksel kazanımlarla da güçlendirme iradesi ortaya koyuyoruz” diye kaydetti.


Öte yandan Bakan Işıkhan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantıları sonunda belirlenecek olan 2025 yılı asgari ücretin şimdiden Türk milletine hayırlar getirmesini diledi.



Bakan Işıkhan: "Bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bıçaklı kavga sonrası olay yerinden kaçan şüpheliler kaza yaptı: 1 ölü, 2 yaralı Bursa’nın İnegöl ilçesinde meydana gelen bıçaklama olayının hemen ardından olay yerinden hızla uzaklaşan şüphelilerin içinde bulunduğu otomobil soğuk hava deposuna çarptı. Bıçaklanan şahıs yaralı olarak hastaneye götürülürken, olay sonrası yaşanan kazada 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi de yaralandı. Olay, saat 23.00 sıralarında İnegöl’ün kırsal Yeniceköy Mahallesi’nde faaliyet gösteren bir kafede meydana geldi. Sohbet sırasında iddiaya göre taşkınlık yapan Serhat K.’yi (19) yanındaki arkadaşı Murat M. (20) uyardı. Bu duruma sinirlenen Serhat K. ile Murat M. arasında tartışma çıktı. Tartışma bir anda kavgaya döndü. Kavgada Murat M. (20) elindeki bıçakla Serhat K.’yi (19) karnından yaraladı. Şüpheli Murat M. (20) ve Serhat Alkan (21), 16 NLM 32 plakalı otomobil ile olay yerinden hızla uzaklaştı. Bıçakla yaralanan genç, özel araçla İnegöl Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yeniceköy Mahallesi Bursa Caddesi üzerinden İnegöl’e seyir halinde olan Murat M. yönetimindeki 16 NLM 32 plakalı otomobil, yağış nedeniyle kayganlaşan yolda sürücüsünün kontrolünden çıkarak yol kenarındaki soğuk hava deposunun duvarına çarpıp kantar bölümünde durdu. Kaza sonucu sürücü ile araçtaki Serhat Alkan yaralandı. Kaza yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Araçta sıkışan yaralılar sağlık ekiplerince kurtarıldı. Yaralılar ambulanslarla İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldılar. Araçta yolcu konumunda bulunan ve ağır yaralanan Serhat Alkan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Gencin cenazesi hastane morguna kaldırıldı. Bıçakla yaralanan Serhat K. ise ameliyata alındı. Şüpheli Murat M., jandarma ekiplerince gözaltına alındı. Jandarma ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.
Bartın "Dur" ihtarına uymayan alkollü sürücü CHP’li eski il genel meclisi üyesi çıktı Bartın’da polis ve bekçilerin "dur" ihtarına uymayan bir kişi polisin kovalamacası ile yakalandı. CHP’den eski İl Genel Meclisi Üyesi olduğu ve yasal sınırın üzerinde alkol aldığı ortaya çıkan Bahattin K., kendisini durduran polislere, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u, CHP’li milletvekilini ve Vali Nurtaç Arslan’ı arayacağını söyleyerek kendisine ceza kesilmesini önlemek istedi. Tüm uğraşlarına rağmen para cezası kesilen Bahattin K.’nin aracı ise otoparka çekildi. Bartın’da trafiği tehlikeye düşürdüğü ihbarı üzerine devriye gezen bekçiler, Orduyeri Köprüsü’nde aracı durdurmak istedi. "Dur" ihtarına uymayan aracı bu kez Yalı mevkisinde devriye ekipleri durdurmak istedi. Polislerin de ihtarına riayet etmeyen araç ile polis arasında bir süre kovalamaca yaşandı. Trafiği tehlikeye düşürmeye devam eden araç, Stadyum Sokak üzerinde durduruldu. Alkollü çıktı, bakanı ve valiyi arayacağını söyledi Yapılan alkol testinde yasal sınırın üzerinde alkol kullandığı belirlenen sürücü, kendisinin eski il genel meclisi üyesi Bahattin K. olduğunu söyleyerek, cezadan kurtulmak istedi. Şahıs, polislerin ceza makbuzunu yazmaya başlamasının ardından ise Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nu, Bartın Valisi Nurtaç Arslan ve Vali Yardımcısı Uğur Karakaya’nın kendisini tanıdığını söyleyerek, cezadan kurtulmaya çalıştı. Polislerin ceza yazdığını gören Bahattin K., "Ne valimizi, ne Yılmaz Bey’i, ne de Aysu Hanım’ı aramayacaktım ama şu harekete, bir dakika arayacağım" diye konuştu. Polis yoğunluğuna tepki Polislerin çok kalabalık bir şekilde kendisini durdurmasına da tepki gösteren Bahattin K., "Bu adamı tutmak için 2 tane adam değil, 24 tane adam lazım. Ben kendimi bir an Mardin sınır kapısında hissettim. Bu ne ya? Eroin kaçakçısıyım ben. Şuradan çıkmaya kalksam beni vuracaklar ha silahla. Mardin’de terör arar gibi. Bu ne lan?" diyerek tepkisini ifade etti. Vali yardımcısını aradı Telefon rehberindeki Vali Yardımcısı Karakaya’yı bulmakta zorlanan Bahattin K., polis ve gazetecilerden yardım istedi ve telefon etti. Vali Karakaya’yı arayan Bahattin K., "Evime 25 metre kala arkadaşlar beni durdurdular, sayın Uğur Valim. Böyle bir şeyden sizi rahatsız etmek istemezdim ama beni durdurdular, alkollü diye. Memur arkadaşlar cevap verecektir, 25 metre var evime. Böyle bir olaydan dolayı sizi rahatsız etmek durumunda kaldım. Özür diliyorum. Tekrar tekrar özür diliyorum. Siz beni biliyorsunuz, sayın valim. Siz benim gerçekten can, değer verdiğim dostumsunuz, arkadaşımsınız. Böyle bir olayda arkadaşımdan yardım bekleyeyim diye telefon ettim size" diyerek yardım istedi. Vali Yardımcısı Karakaya’nın konunun ne olduğunu öğreneceğini söylemesi üzerine Bahattin K., telefonu polise vermek istedi. Karakaya’yı polisle konuşturma çabasından sonuç alamayan Bahattin K. bir süre Vali Yardımcısı’na durumunu anlatmaya çalıştı. Evine yürüyerek gitti Ceza yemekten kurtulamayan Bahattin K., Vali Nurtaç Arslan’ı da arayacağını söyleyerek, polisleri bir süre daha ikna etmeye çalıştı. Çabası yeterli olmayan Bahattin K’ye "dur" ihtarına uymamak, alkollü araç kullanmak gibi ihlallerden yüklü miktarda para cezası yazılırken aracı ise otoparka çekildi.
Kırıkkale Kaza üstüne kaza... Yaralılara müdahale eden 2 sağlıkçıya araç çarptı: 10 yaralı Kırıkkale’de yağış nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkan 3 aracın karıştığı kazada, 2’si sağlık personeli olmak üzere 10 kişi yaralandı. Bilinci kapalı olan 13 yaşındaki bir çocuğun ise hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Kaza, gece saatlerinde Kırıkkale-Ankara D200 karayolu üzerindeki Irmak Virajlar Mevkii’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, B.H. idaresindeki 58 AP 705 plakalı Honda marka otomobil, yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkarak bariyerlere çarptı. Durumu fark eden başka bir sürücü, yardım amacıyla 61 PA 855 plakalı Volkswagen marka kamyonetini yol kenarına park etti. Ancak, N.G. yönetimindeki 66 AAR 478 plakalı Opel marka otomobil, önce kazalı araca ardından park halindeki kamyonete çarptı. Kontrolünü kaybeden otomobil, savrularak yaralılara müdahale eden sağlık personeli A.H. ve E.K.’ya çarptı. 13 yaşındaki çocuğun hayati tehlikesi devam ediyor Kazada, 2 sağlık personelinin yanı sıra sürücüler N.G. (45), B.U. (53) ile yolcular A.C. (65), Ö.U. (44), A.Ç. (44), H.Ç. (45), K.U. (13) ve R.M. (17) yaralandı. Yapılan ihbar üzerine 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ilk müdahalenin ardından ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan yaralılardan 13 yaşındaki K.U.’nun hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Kaza nedeniyle kullanılamaz hale gelen araçlar, trafik ekiplerince yapılan incelemenin ardından otoparka çekildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.