ASAYİŞ - 10 Nisan 2025 Perşembe 15:37

Beslediği sokak köpekleri çocuklara saldırırken seyirci kaldı

A
A
A
Beslediği sokak köpekleri çocuklara saldırırken seyirci kaldı

Ankara’nın Çubuk ilçesinde bir sitede sokak köpeklerini besleyen bir kadın, beslediği köpekler markete giden 2 çocuğa saldırırken olaya seyirci kaldı. O anlar ise görenleri şok etti.


Olay, dün öğle saatlerinde Ankara’nın Çubuk ilçesinde bir sitede meydana geldi. Alınan bilgilere göre, 2 çocuk evlerinden markete gitmek üzere çıktıkları sırada sitenin girişinde bir kadın tarafından beslenen köpeklerin saldırısına uğradı. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde ise köpeklerin çocuklara saldırdığı esnada kadının sadece olayı izlediği görüldü. Köpeklerin saldırısına uğrayan çocukları sitenin çalışanları kurtardı. Site çalışanlarının ihbarı üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk incelemelerinin ardından her 2 çocuğun da bacağında ısırıklar olduğu tespit edildi.



"Çocuklarımızın can güvenliği yok"


Köpeklerin saldırıya uğrayan çocuğun annesi Semra Örücü, olay yerine geldiğinde çocuğunun ağlayarak yerde yattığını ifade ederek, "Çocuklar evde oturuyorlardı. Anne markete gideceğiz dediler. Bizde eşimle çay içiyorduk o esnada. Çocuklar gittikten 5 dakika sonra bir telefon geldi. Çocuğunu köpek ısırdı dediler. Parkın oraya geldik. Çocuğum yerde yatıyordu. Arkadaşı da dışarıda kalmıştı. Korkudan içeriye gelememiş çocuk. Biz gördük zaten şok olduk. Çocuğum yerde yatmış ağlıyordu. Burada köpekleri besleme olayı çok fazla oluyor. Besleyebilirler ama biz barınaklar var götürün orada besleyin fakat yapmıyorlar, dinlemiyorlar. Burada köpekler beslenmez. Çocuklarımızın canları tehlikede, bizim canımız tehlikede. Çocuklarımızı her sabah biz okula götürüp getiriyoruz. Köpeklerin toplanmasını istiyorum. Köpekleri besleyenler de lütfen beslemesin çocuklarımızın can güvenliği yok" açıklamasında bulundu.



"Kendi ısırıldığını bile hissetmemiş"


Köpeklerin saldırısına uğrayan Semih Örücü ise, arkadaşıyla bakkala gittikleri sırada köpeklerin saldırısına uğradığını belirterek, "Kapıdan geçtik. Bir abla köpeklere yemek vermek için geliyordu. Köpekler de ablaya bir şey yapacağımızı zannetti. Sonra havlamaya başladılar. 3-4 tane köpek vardı. 2 tanesi ısırdı. Önce beni ısırdılar sonra arkadaşıma doğru koştular. O esnada onu da ısırmışlar. Kaşla göz arasında oldu. Nasıl ısırdığını bile anlamadım. Sonra burada biraz tartışma yaşandı. Etraftan görenler hemen yardım ettiler. Arkadaşım dışarda kaldı ona yardım edin dedim. Aldılar onu da içeriye. Ambulans geldi. Arkadaşım da benimle uğraştı. Kendi ısırıldığını bile hissetmemiş. Eve gidince hissetmiş. Hastanedeyken pansuman yaptırdım. Sonra arkadaşım ‘beni de köpek ısırdı’ dedi. Korkuyoruz bu olaydan sonra okula giderken. Psikolojimiz bozuldu gibi bir şey oldu. Benim tek bir isteğim var; o da köpeklerin toplatılması" diye konuştu.



"Okula bile zor gidiyoruz"


O anki korkuyla köpeklerin kendisini ısırdığını hissetmediğini aktaran Nurettin Efe Gürbüz ise, "Okula giderken korkuyorum. Çok köpek oluyor. Köpeklerin toplanmasını istiyorum. Tek isteğim bu. Biz oyun oynamak için bile dışarı çıkamıyoruz. Evde kalıyoruz. Okula bile zor gidiyoruz" ifadelerini kullandı.



"Hayvanseverlik sadece yemlemek ile olmuyor"


Site görevlisi Abdulhakim Ulu ise başıboş sokak köpeklerinin büyük bir sorun olduğunu kaydederek, "Yaklaşık 12 senedir bu sıkıntıyı çekiyoruz. Burada günde 5-6 kez saldırı oluyor köpekler tarafından. Isırmasalar bile hücum ediyorlar. İnsanlar kendini korumaya çalışıyor. Herkes elinde değnekle geziyor. Hayvanseverlik sadece yemlemek ile olmuyor" dedi.



Beslediği sokak köpekleri çocuklara saldırırken seyirci kaldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."