POLİTİKA - 19 Ağustos 2025 Salı 13:44

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazze’de olanlar kara bir leke"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazze’de olanlar kara bir leke"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı kuşatma, aç bırakma ve toplu cezalandırma politikaları sadece uluslararası hukuku değil, insanlığın vicdanını da ayaklar altına almaktadır. 7 Ekim’den bu yana 61 binden fazla masumun hayatını kaybetmesi ve 2 milyondan fazla insanın temel insani ihtiyaçlardan yoksun biçimde evsiz kalması tarihe kara bir leke olarak geçmiştir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü vesilesiyle İspanya’nın önde gelen gazetelerinden El Pais için bir makale kaleme aldı. "Sınırları Aşan Merhamet: Medeniyetler İttifakı ve İnsani Diplomasi" başlıklı makale İspanyolca olarak yayımlandı.

Erdoğan, makalesinde barış, güvenlik ve ortak refahın ancak halklar arasında karşılıklı saygı, adalet ve samimiyete dayalı bir iş birliği anlayışıyla mümkün olabileceğini vurguladı. Türkiye ile İspanya’nın Akdeniz’in iki ucunda dost ve müttefik iki ülke olarak aynı ideallere omuz verdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün, ikili siyasi ilişkilerimizin yanı sıra ekonomi, ticaret, enerji ve savunma sanayisi alanlarında İspanya ile yakaladığımız ivme, Avrupa-Akdeniz istikrarı açısından stratejik önem taşımaktadır. İspanya, NATO’daki en güvenilir müttefiklerimizden biridir. Adana’da konuşlu Patriot Hava Savunma Sistemi bunun somut ve güçlü bir ifadesidir. İspanya’nın Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecimize verdiği samimi destek, ortak hedeflerimizin derinliğini yansıtmaktadır. Biz, bu stratejik ortaklığı, bölgesel ve küresel sınamalara karşı birlikte geliştireceğimiz güçlü adımlarla taçlandırmakta kararlıyız. Medeniyetler İttifakı’nın 20’nci yılında, farklılıkları çatışma unsuru değil zenginlik kabul eden anlayışımız; küresel krizlerin yaşandığı bu dönemde mazlum halklara umut ve dayanışma mesajı vermektedir" dedi.

"300 milyondan fazla insan temel ihtiyaçlardan yoksun"

Dünyanın savaş, açlık, düzensiz göç ve iklim felaketleriyle tarihinin en ağır imtihanını yaşadığını belirten Erdoğan, bugün 300 milyondan fazla insanın en temel insani ihtiyaçlardan yoksun olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin mazlumun kimliğine ve inancına bakmadan yardım elini uzattığını ifade eden Erdoğan, İspanya’nın da köklü insani yardım geleneğiyle bu vicdani duruşun güçlü bir ortağı olduğunu kaydetti.

6 Şubat depremlerine değinen Erdoğan, İspanya’dan gelen arama kurtarma uzmanları ile Hatay’da kurulan sahra hastanesinde görev yapan sağlık personeline teşekkür etti.

Somali’den Gazze’ye insani yardım

Türkiye’nin insani diplomasi anlayışına dikkat çeken Erdoğan," Türkiye olarak bizler, Birimizin yaşadığı acı, hepimizin vicdanında yankılanan ortak bir çığlıktır" anlayışıyla hareket ediyoruz. İnsani diplomasi anlayışımızla, gayrisafi millî hasılasına oranla insani yardımda dünyanın en cömert ülkelerinden biri konumundayız. 2016 yılında İstanbul’da tarihte ilk kez gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) Dünya İnsani Zirvesi, insani yardımlar alanındaki konumumuzun küresel olarak teyidi bakımından bir dönüm noktası olmuştur. AFAD, TİKA, Türk Kızılay, Türkiye Diyanet Vakfı ve sayısız sivil toplum kuruluşumuzla sadece kriz anlarında değil, uzun vadeli kalkınma ve dayanışma projeleriyle de milyonlarca insanın hayatına dokunuyoruz. Türkiye; Gazze, Suriye ve Lübnan gibi yakın coğrafyamızın yanı sıra Asya’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Balkanlar’a ve Latin Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada insani yardım faaliyetlerini uluslararası kuruluşlarla eşgüdüm halinde fedakârca yürütmektedir"ifadelerini kullandı.

"İnsani yardım siyaset üstüdür"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insani yardımın siyaset üstü bir vicdan meselesi olduğunu belirterek, "Ülkemiz, geçmişten bugüne Afrika’da yaşanan insani krizlere kayıtsız kalmamıştır. Somali’deki ağır kuraklık felaketine dikkat çekmek ve kardeş Somali halkıyla dayanışmamızı göstermek üzere 2011 yılında gerçekleştirdiğimiz Mogadişu ziyareti, uluslararası toplumda yankı uyandırmıştır. Hemen ardından kamu kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın iş birliğinde insani yardım seferberliği başlattık; kurduğumuz sulama sistemleriyle sürdürülebilir kalkınma yolunda kalıcı çözümler sunduk. Sudan’a, BM verilerine göre 30 milyonu aşkın insanın insani yardıma muhtaç olduğu zor şartlarda; gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve yangınla mücadele ekipmanlarıyla destek verdik. Nyala’da, TİKA’nın katkılarıyla hizmete açılan Türk-Sudan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bölgedeki önemli sağlık kuruluşlarından biri olarak faaliyet göstermektedir. Sudan’da sürdürülebilir tarıma yönelik kalkınma faaliyetlerimiz de devam etmektedir" açıklamasını yaptı.

Myanmar’daki çatışmalar nedeniyle Bangladeş’e sığınan bir milyondan fazla Rohingyalıya yönelik insani yardımın yanı sıra 2017’den bu yana AFAD tarafından yönetilen Cox’s Bazar’daki Türk Sahra Hastanesi ile sağlık hizmetleri sunulduğunu kaydeden Erdoğan," Afganistan’da ise 2022’den bu yana "İyilik Trenleri" adıyla gıda, barınma, ilaç ve tıbbi malzeme sevkiyatları yapıyoruz. Coğrafi uzaklık tanımaksızın, Latin Amerika ve Karayipler’de meydana gelen doğal afetlere karşı da imkanlarımız ölçüsünde en etkin şekilde insani yardımlarımızı ulaştırdık, tarım projeleriyle sürdürülebilir kalkınmaya destek olduk. Buna ek olarak, COVID-19 salgını döneminde 160’tan fazla ülkeye aşı ve ilaç desteği sağlayarak, küresel dayanışmanın en somut örneklerinden birini ortaya koyduk. İnsani yardımı, kalkınma ve sürdürülebilirlik perspektifiyle buluşturan yaklaşımımızın tezahürü olarak gelişmekte olan ülkelerden binlerce öğrenciye Türkiye’de burs imkânı sağlıyor, kültürel miras alanlarının restorasyonu ve bu alanda verilen eğitimlerle insanlığın ortak hafızasını koruyoruz" dedi.

Son dönemde İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı kuşatma, aç bırakma ve toplu cezalandırma politikalarının sadece uluslararası hukuku değil, insanlığın vicdanını da ayaklar altına almakta olduğunun altını çizen Erdoğan," 7 Ekim’den bu yana 61 binden fazla masumun hayatını kaybetmesi ve 2 milyondan fazla insanın temel insani ihtiyaçlardan yoksun biçimde evsiz kalması tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Türkiye, Gazze’ye bugüne kadar 101 bin tondan fazla insani yardım ulaştırmış, UNRWA’ya sağladığı destekle 40 milyon doları aşan insani bir seferberlik gerçekleştirmiştir. Filistin halkının özgür, onurlu ve müreffeh bir geleceğe kavuşması için tüm imkânlarımızla sahada olmayı sürdüreceğiz. Dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel krizler, jeopolitik gerilimler ve çatışmalar insani yardım faaliyetlerimizi zorlaştırsa da ihtiyaç duyulan her coğrafyada bu çabalardan asla vazgeçmeyeceğiz. Zira insani yardım siyaset üstüdür, bir vicdan meselesidir" diye konuştu.

İnsani yardımın, engin bir empati ve insanlık bilincinden doğan en yüce diplomasi biçimi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye ve İspanya, dünyanın en eski medeniyet havzalarından biri olan Akdeniz’in iki yakasında evrensel değerlere gönülden bağlı iki dost, güçlü birer müttefiktir. NATO çatısı altında yürüttüğümüz afet tatbikatları, düzensiz göçmenlere yapılan insani yardımlar ve zor zamanlarda birbirimize verdiğimiz destek, bu kardeşliğin somut delilleridir. Dayanışma ruhu iki halkı coğrafyanın ötesinde güçlü bir gönül birliğine taşımaktadır. İşte, bu ortak idealler doğrultusunda el ele vererek, insanı ve insani değerleri merkeze alan daha adil bir dünyayı inşa edeceğimize yürekten inanıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.