POLİTİKA - 27 Kasım 2025 Perşembe 17:37

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnsanlık ailesi olarak Filistin halkına en büyük borcumuz adalettir, bu borcu ödemenin yolu ise 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm vizyonunu bir an önce hayata geçirmektir. Bunun için öncelikle Gazze’de varılan ateşkesin tahkim edilmesi, sivillerin güvenliğinin teminat altına alınması ve insani yardımların kesintisiz biçimde Gazze’ye ulaştırılması gerekiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Cihannüma Salonun’da Davetlilere hitap etti.

"İnsanlığın ortak vicdanını ilgilendiren güncel meseleleri ele aldık"

Papa 14. Leo’yu ve heyetini Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan," Katolik dünyasının ruhani lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo, ülkemizdeki diplomatik misyonların değerli temsilcileri, çok kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler; sizleri şahsım, ülkem ve milletim adına en kalbi duygularımla, hürmetle selamlıyorum. Bir kez de sizlerin huzurunda kıymetli misafirimiz ve heyetine ülkemize hoş geldiniz diyorum" dedi.

Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’ nun göreve başladıktan sonra ilk yurt dışı seyahatini Türkiye’ye gerçekleştirmesini her bakımdan çok anlamlı bulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretin Türkiye ile Vatikan arasındaki köklü ilişkilerin dostluk, iş birliği ve karşılıklı anlayış temelinde güçlenmesine katkı sağlaması temennisinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14. Leo’nun ziyareti boyunca Türkiye’den verilecek mesajların Türk-İslam dünyasına, tüm Hristiyan coğrafyasına ulaşacağına, dünyada barış umutlarını daha da artıracağına inandığını kaydetti. Erdoğan, 14. Leo’nun ziyaretinin bölgesel ve küresel olaylar bağlamında son derece kritik bir zamana tekabül ettiğini ifade etti.

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

İnsanlığın yön arayışının hızlandığı, küresel düzeyde belirsizliklerin arttığı, Asya’dan Afrika’ya, Latin Amerika’dan Doğu Avrupa’ya gerilimlerin tırmandığı bir dönemde gerçekleşen ziyaretin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan," Nitekim bugün verimli geçen ikili görüşmemizde küresel barışın ve istikrarın tesisi konusundaki gözlemlerimizi ve ortak beklentilerimizi paylaştık" dedi.

Papa 14. Leo ile İkili münasebetlerin yanı sıra insanlığın ortak vicdanını ilgilendiren güncel meseleleri de ele aldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," Göçe zorlanan insanlara sahip çıkmak kadar, insanları göçe zorlayan sebeplerin ortadan kaldırılmasının da önemine dikkat çektik. Çatışmalar, insani krizler, yoksulluk, adaletsizlik ve iklim değişikliği gibi küresel sınamalar karşısında barışı savunan, adaleti önceleyen, merhameti esas alan bir yaklaşım etrafında buluştuğumuzu görmekten şahsen büyük bir bahtiyarlık duydum" değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin üç kıtanın kalbinde doğu ile batıyı birleştiren, farklı kültür ve inançlar arasında köprü olan istisnai bir konuma sahip olduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan," Biz her fırsatta vurguladığım gibi ilhamını çift başlı Selçuklu kartalından alan, yüzü ve yönü hem doğuya hem batıya dönük bir ülkeyiz. Bin yıldır vatanımız olan bu topraklarda her ırka, dine, mezhebe, kökene mensup insanlar hiçbir endişe, hiçbir baskı olmadan özgürce yaşamıştır. İstanbul’a, Hatay’a, Mardin’e, Diyarbakır’a, birçok şehrimize gittiğinizde camilerle birlikte kilise ve sinagogları yan yana görürsünüz. İstanbul’da Aya İrini Müzesi ve Neve Şalom Sinagogu, Trabzon’da Sümela Manastırı, Van’da Akdamar Müzesi ve daha nicesi İşte bu ortak yaşam kültürümüzün tanıklarından sadece birkaçı. Göreve geldiğimiz 2002 yılından bu yana 100’e yakın kilise, manastır ve ibadethanenin restorasyonunu tamamladık. Bunların bir kısmının açılışına bizzat iştirak ettim. Yıl sonuna kadar beş eseri daha ibadete açmayı hedefliyoruz" açıklamasını yaptı.

Kültürel, dini, etnik farklılıkları bir ayrışma unsuru olarak değil, tam tersine bir zenginlik kaynağı olarak addediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Her bir insanımız dili, dini, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci sınıf vatandaşıdır. Tek bir insanımızın dahi ayrımcılığa maruz kalmasına müsaade etmeyiz.

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

Bunun temelinde ise "Yaratılanı Yaratan’dan ötürü seven," kainata sevgi ve şefkat nazarıyla bakan medeniyet tasavvurumuz vardır. Bakınız bundan 700 yıl önce Yunus Emre insanlığa nasıl sesleniyordu? "Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan, halka müderris olsa hakikatte asidir." Aynı şekilde Hazreti Mevlana da Divan-ı Kebir’inde şöyle diyordu: "Bütün insanlarda aynı ruh vardır. Fakat bedenler, tenler yüz binlercedir. Dünyada çeşitli diller, lügatler var. Fakat hepsinin de anlamı birdir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14. Leo’nun ziyaretinin önemine dikkat çektiği konuşmasında," yüzyıllardır farklı inançlara ait ibadethanelerin kandillerinin aynı semayı aydınlattığı Türkiye’yi ziyareti hem ülkemizin özel konumuna hem de ortak değerlerimize dikkat çeken anlamlı bir vesiledir. Biz de farklı kültür ve medeniyetlerin bir arada, yan yana ve huzur içinde yaşadığı bir tarihin mirasçıları olarak küresel barış ve istikrar ortamının serpilmesi için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz ve yapacağız" dedi.

Medeniyetler çatışmasının kışkırtıldığı bir dönemde Türkiye ve İspanya olarak ilk adımı atılan, Birleşmiş Milletler çatısı altında ilerleyen Medeniyetler İttifakı Girişiminin bu hassasiyetin en somut örneği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan," 20. yılını geride bırakan, 160’ı aşkın ülke ve kuruluşun mensubu olduğu Medeniyetler İttifakı’nın ulaştığı seviye sadece ülkemiz adına değil, tüm insanlık adına çok sevindirici ve umut vericidir" ifadelerini kullandı.

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

"Dünyada en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz"

Türkiye’nin tıpkı 20 sene evvel olduğu gibi bugün de çevremizdeki çatışma, kriz ve zulümler karşısında sorumluluk aldığını; kolay olanı değil zor olanı seçerek barış, adalet ve istikrar için elini taşın altına koyduğunu belirterek, Milli gelire oranla dünyada en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. 13,5 yıl boyunca 3,6 milyonu aşkın Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yaptık. Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da da savaştan kaçan mültecilere, bilhassa savaş mağduru çocuklara kapımızı açtık. Karadeniz tahıl girişiminden esir ve cenaze takaslarına, tarafları ortak bir zeminde buluşturan pek çok adım attık. Son günlerde Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sonlandırmaya dönük hareketliliği yakından takip ediyor, gerekli desteği ve katkıyı sunmaya çalışıyoruz. Saygıdeğer misafirimizin barış ve diyalog yönündeki çağrıları da diplomatik sürecin başarısı bakımından son derece kıymetlidir. Herkes için adalet, herkes için refah, herkes için barış, herkes için huzur... Bizim gayemiz ve başarmak istediğimiz işte bunlardır. "Sadi Şirazi’nin "Baştan başa bütün dünya bir damla kanın yere dökülmesine değmez" sözündeki hikmetin rehberliğinde adil ve kalıcı bir barışın tesisi yolunda çalışmaya devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

"İki devletli çözüm vizyonunu bir an önce hayata geçirmektir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan katılımcılara hitap ettiği konuşmasında, bölgedeki kalıcı barış ikliminin kalbinde Filistin meselesi olduğunu belirterek," Çoğu çocuk ve kadın 70 binden fazla Gazzeli’nin katledildiği, iki yılı aşkın süren saldırılarda bu acı hakikate bir kez daha şahit olduk. İsrail hükümeti aralarında kiliselerin, camilerin, hastanelerin, okulların da olduğu sivil yerleşim yerlerini aylardır bombalıyor. İsrail’in vurduğu ibadethanelerden biri de Gazze’deki tek Katolik Kilisesi olan Kutsal Aile Kilisesiydi. Kendilerine bu vesileyle tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Saygıdeğer misafirimiz ve seleflerinin özellikle Filistin meselesine yönelik dirayetli duruşlarını daima takdirle karşıladığımızın bilinmesini isterim. İnsanlık ailesi olarak Filistin halkına en büyük borcumuz adalettir. Bu borcu ödemenin yolu ise 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm vizyonunu bir an önce hayata geçirmektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öncelikle Gazze’de varılan ateşkesin tahkim edilmesi, sivillerin güvenliğinin teminat altına alınması ve insani yardımların kesintisiz biçimde Gazze’ye ulaştırılması gerektiğinin bir kez daha altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aynı şekilde Kudüs-ü Şerif’teki tarihi statükonun korunmasının çok önemli olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Kudüs’ün tarihi kimliğine zarar verecek her türlü mütecaviz eyleme karşı birlikte hareket etmeyi sürdüreceklerine inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Burada şunu da ifade etmekte fayda görüyorum: Türkiye, vatandaşlarının yüzde 99’u Müslüman bir ülke olarak Hristiyan topluluklar dahil tüm inançlara saygıyı her yerde teşvik etmektedir. Ülkemizle birlikte tüm bölgemizde mabetlerin, tarihi eserlerin, kültür ve inanca dayalı kadim mirasın korunmasına büyük önem atfediyoruz. Komşumuz Suriye’nin uzun yıllardır süren çatışmalarının ardından farklı inanç, kültür, mezhep ve etnik kökenlerin barış içinde yaşadığı bir ülke yolunda attığı adımları destekliyoruz" dedi.

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

Cumhurbaşkanı Erdoğan Papa 14. Leo'nun uluslararası toplumun Suriye’yi yalnız bırakmaması yönünde yaptığı çağrıyı memnuniyetle karşıladıklarını belirterek," Şurası bir gerçek ki; tahammülsüzlük çatışmayı, çatışma da ayrışmayı, nefreti ve şiddeti besler. Batıda giderek tırmanan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı bu kısır döngünün birer tezahürüdür" açıklamasını yaptı.

Medya, sosyal medya ve popülist siyasetçilerin Müslümanlara yönelik ırkçı ve ayrımcı algıyı bilerek ya da bilmeden körüklemekte olduğunu, çoğu zaman politik kaygılarla görmezden gelinen bu hassas meselenin yarın daha vahim boyutlara ulaşma ihtimalinin göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan," Türkiye olarak uzun süredir bu tehdit ve tehlikeye dikkat çekiyoruz. Katolik Kilisesi’nin İkinci Vatikan Konsili sonrasında diğer dinlerin mensuplarıyla iyi ilişkiler geliştirme anlayışını bu bakımdan önemsiyoruz. Müteveffa Papa Fransuva Soğuk Savaş’ın dini çevreleri de etkileyen çatışmacı söylemlerine prim vermemesi mühimdi. Vaktinde kaleme aldığı "insani kardeşlik" belgesi yeni bir çığır açmıştı" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papa 14. Leo’nun selefi Papa Fransuva gibi bugün Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul’da Sultanahmet Camii’ni ziyaretlerini Müslümanlarla yapıcı ilişkiler geliştirme iradesinin bir işareti olarak değerlendiriyorum. Kendisinin artan tehditler karşısında ailenin korunmasına yönelik güçlü mesajlarını da büyük bir memnuniyetle takip ediyorum. Şunu hepimiz çok iyi biliyoruz: Cenab-ı Allah insanı bir erkek ve bir kadından yaratmıştır ve birbirleriyle tanışıp kaynaşmaları için soylar, toplumlar olarak var etmiştir. Dolayısıyla aileyi koruyamazsak, bireyi koruyamayız. Bireyi koruyamazsak, insan olma bilincini muhafaza edemeyiz. Bu anlamda hepimize çok önemli görevler düştüğünü bugün bir kez daha ifade etmek istiyorum.Şüphesiz ortak yanlarımız, benzer yanlarımız; karşıtlıkların ve ayrımların fersah fersah ötesindedir. Hangi inançtan olursak olalım, hepimiz büyük insanlık ailesinin üyeleriyiz" diye konuştu.

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

"Üzerinde yaşanan dünya, biz, Allah’ın kulları için bir imtihan vesilesi olmasının yanı sıra gelecek nesillerin de bize emanetidir." Diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan," Bu emanete layıkıyla sahip çıkıp bizden sonraki kuşaklara teslim etmek gibi bir sorumluluğumuz bulunuyor. Peygamber Efendimiz ’İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez’ buyuruyor. Merhamet üzerinde her zamankinden daha fazla durmamız gereken bir sürecin içindeyiz. Çevremize, diğer insanlara ve dünyaya merhamet nazarıyla baktığımız ölçüde huzura, güvenliğe, barışa doğru yol alabileceğimize inanıyorum. Bu ziyareti ortak zeminimizi güçlendiren çok önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. Katolik aleminin ruhani lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’ya nazik ziyaretleri için şahsım, milletim adına teşekkür ediyor, kendisine ve heyetine tekrar Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum. Bu anlamlı ziyaretin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyor, Katolik dünyasına barış, huzur ve esenlik temennilerimi iletiyorum" diye konuştu.

Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, tarihçiler İlber Ortaylı ve Murat Bardakçı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hakkı Susmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, dini cemaatlerin temsilcileri, bazı ülkelerin büyükelçileri ile sivil toplum kuruluşlarından temsilciler de iştirak etti.

Papa 14. Leo'dan Türkiye, Erdoğan'dan 'Gazze' mesajı

Program, Antakya Medeniyetler Korosu’nun seslendirdiği ’ God is Good’ ve ’Esma Zikri’eserleriyle başladı. Öte yandan, Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyareti anısına hatıra pulu bastırıldı.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.