POLİTİKA - 29 Ekim 2024 Salı 21:14

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz"

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Özel Programı’nda konuştu. Katılımcıları selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıldönümünü kutladı. Erdoğan, "Milli Mücadele’nin başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklalimizin ve istikbalimizin inşasında emeği, katkısı olan kahramanlarımızın her birini saygıyla yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakları vatanımız olarak tescillemek için canlarını feda etmekten çekinmeyen tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum. Bugün de, ister üniformalı, ister TUSAŞ’ta olduğu gibi üniformasız olsun, milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları pahasına mücadele eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Biz milletçe birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça, ne terör örgütleri, ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır. Nevzuhur devletlerin, köksüz toplumların, kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen “küresel tröstlerin” anlamadıkları bir hakikat var: Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyetinin, bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki, bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Cumhuriyetin 101 yıl önce, yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ordumuz başta olmak üzere, devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce, hatta binlerce yıl ötesine uzanması, bu hakikatin en açık ifadesidir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri olmuştur. Ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet, tarihin her döneminde, maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir. Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz. Allah’ın izniyle, yokluklar içinde yürüttüğümüz Millî Mücadeleyi nasıl zaferle taçlandırdıysak, bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Asya Hun Devleti’nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir"

Her milletin "devlet" mefhumuna bakışının farklı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ancak, Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet yoktur. Ezelden beri her şeyin fani olduğuna inanan milletimiz, sadece devletini “ebed müddet’ tahayyül etmiştir. Bu düşünce Orhun kitabelerinde ’Ey Türk milleti, üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir’ diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da ’ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl’ seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun Devleti’nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir. Anadolu’ya geldiğimizde de, burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak, kendimizden ayrı görmedik, cihan devletimizin ayrılmaz bir parçası olarak bağrımıza bastık. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebi milletimiz değildir. Emperyalistlerin vaatlerine, yalanlarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşularımız, kendi hırslarının ve hatalarının bedelini ödemiştir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Cumhuriyetimizi kurduktan sonra, devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık, geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaşma anlayışını geride bırakıp, hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılına çevirmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Dünyada ve bölgede tarihi gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmenin çok daha önemli ve hayati hale geldiğini vurguladı. Bunun için de, siyasi, sosyal, ekonomik sorunların hızla çözüme kavuşturulması gerekliliğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların, bu geniş arka plan ışığında önyargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım, kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hazreti Mevlana’nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik. Aksi haldi nevzuhur devletlerden ve toplumlardan bir farkımız kalmaz. Hiç uzağa gitmeye gerek yok; Milli Mücadele tek başına, bu halkın en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin en güzel timsalidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Milli Mücadele, dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir"

Milli Mücadele’de asker sayısı, ekonomik güç, silah, teçhizat, ulaşım ve istihbarat imkânları bakımından üstün olan tarafın işgalciler olduğunu ancak Allah’ın nusret ve inayetiyle zafer kazanıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü ’Kuvâ-yı milliye’yi âmil, irâde-i milliye’yi hâkim kılmak’ hedefiyle el ele verdik, kenetlendik, yekvücut olduk. ’Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ emri gereğince, Milli Mücadele’de hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Türk mü Kürt mü, Alevi mi Sünni mi olduğunu sormadı. Ülkenin dört bir yanındaki illerimizin temsilcileri Ankara’da buluşup Büyük Millet Meclisi’nde omuz omuza verdi, birlik oldu. Sakarya’da, Dumlupınar’da, Maraş’ın, Urfa’nın, Antep’in, İzmir’in işgalden kurtuluşunda hep bu ruhla düşmanı mağlup ettik. Bakınız burada Milli Mücadele dönemine ait bir hatırayı sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum: Yunan işgal kuvvetlerinin ilerleyişinden dolayı ordumuzun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi gündeme gelmişti. Birçok kişide endişelere sebep olan bu fikri tartışmak üzere Meclis gizli oturumla toplandı. Fevzi Paşa, ordunun rahatça manevra yapmasını sağlamak için Meclis’in Kayseri’ye taşınmasını teklif ediyordu. Meclis açıldığından beri hiç söz alıp konuşmamış, yemin merasiminden başka kürsüye çıkmamış olan Dersim Mebusu Diyap Ağa elini kaldırdı. Oturum başkanının davetiyle kürsüye gelen Diyap Ağa, Meclisi süzdü ve ’lafım kısadır’ dedi. ’Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga ederek ölmeye mi?’ Meclis alkıştan yıkılırken, tartışma o cümleyle hitama erdi. İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Milli Mücadele, dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir” açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Cumhuriyeti kurarak çıkılan yeni yolun, zaman içinde mazlum milletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarına giden kapıları açtığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün de bir asır önce Meclis kürsüsünde yaşanan iklimi yeniden hissediyor, aynı şeye inanıyor, aynı şeyi söylüyoruz. Yine bir asır önce olduğu gibi, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin umudunu yaşatacak, azmini bileyecek, inancını kökleştirecek tarihi bir duruş sergiliyoruz. Şunun bilinmesini isterim: Hiçbir zorluk bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Milletçe ve devletçe, dünyada ve bölgemizde oynanan oyunlar karşısında kaçmayacak, geri adım atmayacak, karanlık senaryolara teslim olmayacak, sinsi oyunlara yenilmeyeceğiz. Tam tersine, onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vaz geçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

"Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim"

Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle Türkiye Yüzyılını mutlaka hayata geçireceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhuriyetimizin 101’inci yıldönümünde bu ahde 85 milyon vatandaşımızın her birinin canı gönülden katıldığına inanıyorum. Buradan köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum: Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim. Gelin, son iki asırdır dünyada yaşanan büyük dönüşümleri kaçırmamıza yol açan farklılıklarımızı, Türkiye Yüzyılın inşasının harcı, tuğlası, demiri haline getirelim. Gelin, Hünkar Hacı Bektaş’tan aldığımız ilhamla bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Gelin, ayrık otlarını değil bin yıllık kardeşliğimizi büyütelim, güçlendirelim. Bu hasbi çağrımıza kulak verecek, gönül açacak, yoldaşlık edecek herkes, tarihin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri muhakkak alacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımızı şanla, şerefle taçlandıracak yeni başarıları hayata geçirene kadar bize durmak, duraksamak yoktur. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Cumhuriyetimizin 101’inci yıldönümü bir kez daha kutlu olsun. Yurt içinde ve dışında bulunan vatandaşlarımızla birlikte, kendilerini bizden ayrı görmeyen, kardeş ve soydaş bütün halkların da Cumhuriyet Bayramını tebrik ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, istiklal ve istikbal mücadelemizin tüm önderlerini, bütün emektarlarını tekrar saygıyla yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakların vatanımız olması için, canlarını vermek dahil hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum" diye konuştu.

2024 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görülen sanatçıların, ilim ve kültür insanlarının da isimleri paylaşan Erdoğan, "Bilim-Kültür alanında: Gönül Tekin-Günay Kut, Edebiyat alanında: Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Müzik alanında: Ahmet Özhan, Sinema alanında: Göksel Arsoy, Tiyatro alanında: Turan Oflazoğlu, Kütüphanecilik alanında: Ramazan Minder, Zanaatlar alanında: Salih Balakbabalar’ın ödüle layık görülen isimler olduğunu duyurdu.

Vefa ödülümü ise Türk sinemasının abidevi isimlerinden merhum Halit Refiğ’e takdim edeceklerini açıklayan Erdoğan,” Kendilerini buradan tebrik ediyor, büyük usta Halit Refiğ’i bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum. Aziz milletimi tekrar sevgiyle, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan salona eşi Emine Erdoğan ile birlikte geldi. MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yan yana oturdu.

Program girişinde tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler Karşılamada yer aldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti yapılan programda Neml suresinden ayetler okundu. Programa şehit ve gazi aileleri ile yabancı misyon şeflerinin de yer aldığı 3 bin 500 davetli katıldı. Program kapsamında davetlilere Cumhuriyetin 101. yılına özel Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 1. Meclis fotoğraflarının yer aldığı özel pul konuklara dağıtıldı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki programa İhlas Medya’dan da çok sayıda katılım oldu. İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahid Ören, İhlas Haber Ajansı Genel Müdürü Hamit Arvas, İhlas Medya Ankara Temsilcisi Fevzi Kahraman, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, Türkiye Gazetesi Yayın Koordinatörü Yücel Koç, TGRT Haber Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Ercan Seki, İhlas Haber Ajansı Ankara Haber Müdürü Bayazit Cebeci, Türkiye Gazetesi Ankara Temsilcisi Akif Bülbül, TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik, TGRT Haber Programcısı, Türkiye Gazetesi Yazarı Cem küçük de 29 Ekim özel programına katıldı.



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de hırsızlar, girdikleri evin sahibini bıçaklayarak öldürdü İzmir’in Konak ilçesinde, hırsızlık amacıyla girdikleri evde 81 yaşındaki adamı göğsünden bıçaklayarak öldüren 5 şüpheli şahıs polis ekiplerince yakalandı. Olay, dün gece saat 22.30 sıralarında Lale Mahallesi 3582 Sokak üzerinde bulunan bir apartman dairesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 2 şüpheli şahıs apartmana arka bahçe kısmından giriş yaparak Erdinç Kavut’un (81) bulunduğu daireye girdi. Yatak odasında şüphelilerle karşı karşıya gelen Kavut, hırsızlar tarafından göğsünden bıçaklandı. Olay sırasında evde bulunan Kavut’un eşinin sesini duyan çevre sakinleri durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerince yapılan kontrollerde, ağır yaralanan Erdinç Kavut’un olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Kavut’un cenazesi, olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmasının ardından otopsi işlemleri için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis ekiplerince yürütülen incelemelerde, hırsızlık amacıyla eve giren şüphelilerin olay sonrası ikametten bazı gıda ürünlerini alarak kaçtıkları, dışarıda araç içerisinde bekleyen diğer şüpheliyle birlikte olay yerinden uzaklaştıkları tespit edildi. Cinayet Büro Amirliği ekiplerince yürütülen çalışma sonucunda, olaya karıştığı belirlenen A.M.S., H.E., R.T., H.A. ve H.A. isimli 5 şüpheli kıskıvrak yakalanarak gözaltına alındı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.
Gaziantep TÜRGEV’in "İyilik Halini Artır, Gençliği Güçlendir" projesi tamamlandı Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) tarafından hayata geçirilen "İyilik Halini Artır, Gençliği Güçlendir" projesi kapanış programıyla tamamlandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı destekleriyle, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) koordinatörlüğünde hayata geçirilen, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından gençlerin yaşadığı derin psikososyal etkileri hafifletmeyi ve toplumsal dayanıklılığı artırmayı hedefleyen "İyilik Halini Artır, Gençliği Güçlendir" projesi, 10 ay süren kapsamlı faaliyetlerin ardından kapanış programı ile tamamlandı. Afetten etkilenen 14-29 yaş arası gençlerin psikososyal iyi oluş hallerini güçlendirmeyi amaçlayan proje kapsamında psikososyal destek eğitimleri, bireysel rehberlik hizmetleri, sanatsal ve sağaltım etkinlikleri ile sosyal faaliyetler gerçekleştirildi. Proje süresince doğrudan 813, dolaylı olarak bin 320 gence ulaşıldı. Psikososyal destek eğitimleri kapsamında 4 ana başlık altında, 18 farklı grupta toplam 144 oturum düzenlendi. "Temel hedefimiz, geçici müdahalelerin ötesine geçerek kalıcı bir iyileşme sağlamak" Programda konuşan TÜRGEV Genel Müdürü Selim Gençal, programın hedeflerini açıklayarak, "Depremin ardından gençlerin fiziki şartlarıyla birlikte hayata tutunma duyguları da derinden etkilenmiştir. Bu süreçte gençlerin desteklenmesinin toplumsal iyileşme açısından temel bir ihtiyaç olduğu görülmüştür. Hayata geçirilen bu proje, gençlerin yaşadıkları travmayı sağlıklı biçimde anlamlandırabilmelerini ve geleceğe dair umutlarını yeniden inşa edebilmelerini desteklemek amacı taşımaktadır. Temel hedefimiz, geçici müdahalelerin ötesine geçerek kalıcı bir iyileşme sürecine eşlik etmektir" dedi. "Farklı illerde de uygulanabilecek bir gençlik destek modeli ortaya çıktı" Gerçekleştirilen proje ile afet sonrası dönemlerde farklı illerde de uygulanabilecek bir gençlik destek modeli ortaya çıktığını söyleyen Gençal, "TURGEV olarak bu süreçte ’ne yapıldı’dan ziyade, sahada neyin değiştiğine odaklandık. Kuruluşundan bu yana gençliği merkeze alan bir vakıf olarak, çalışmayı masa başında değil, doğrudan sahada ve gençlerle birlikte şekillendirdik. On ay boyunca uygulanan süreci yakından takip ettik, elde edilen sonuçları şeffaf biçimde değerlendirdik. Bu çalışmanın sonunda, afet sonrası dönemlerde farklı illerde de uygulanabilecek bir gençlik destek modeli ortaya çıktı" ifadelerini kullandı. Sahada karşılaşılan tablo ile ilgili konuşan Gençal, "Gaziantep’te gençlerin yüksek bir dayanıklılık potansiyeline sahip olduğu gözlemlenmiştir. Uygun destek sağlandığında bu potansiyelin kısa sürede karşılık bulduğu sahada net biçimde ortaya çıkmıştır. Çalışmalara katılan gençlerin kendilerini ifade etme, sosyal hayata yeniden katılma ve geleceğe dair umut kurma becerilerinde belirgin bir güçlenme kaydedilmiştir" ifadelerine yer verdi. "500 gence doğrudan, yaklaşık bin gence ise dolaylı olarak ulaşılmıştır" Gaziantep’te yürütülen çalışmalar kapsamında 500 gence doğrudan, yaklaşık bin gence dolaylı olarak ulaşıldığını söyleyen Gençal, "Sahadaki değişim açık ve gözlemlenebilir düzeyde ortaya çıkmıştır. Sürecin başında içine kapanık olan birçok gencin zamanla iletişime geçmeye ve paylaşımda bulunmaya başladığı gözlemlenmiştir. Gaziantep’te yürütülen çalışmalar kapsamında 500 gence doğrudan, yaklaşık 1000 gence dolaylı olarak ulaşılmıştır. Sosyal katılımın arttığı, özgüven duygusunun güçlendiği sahada net biçimde kaydedilmiştir. En güçlü gösterge ise gençlerin "yeniden yapabilirim" duygusunu yeniden kazanmaları olmuştur" şeklinde konuştu. "İyilik Halini Arttır, Gençliği Güçlendir projemizi kapanış programı ile taçlandırdık" Gençlik ve Spor Bakanlığı Proje Koordinatörü Sevda Aktaş, düzenlenen programda emeği geçen herkese teşekkür ederek, "Gençlerin psikolojik dayanıklılığını güçlendirmeyi, iyilik hallerini desteklemeyi ve sosyal hayata daha güçlü katılımlarını teşvik etmeyi amaçlayan. bakanlığımız destekleriyle Türkiye Gençlik ve Eğitimi Hizmet Vakfı tarafından yürütülen İyilik Halini Arttır, Gençliği Güçlendir projemiz yıl boyunca devam eden çalışmaların ardından kapanış programı ile taçlandırılacaktır. İyilik haline arttı. eden çalışan Projede emeği olan Türkiye Gençlik ve Eğitimi Hizmet Vakfı yöneticilerine, tüm proje eğitimi, proje ekibine ve siz değerli katılımcılara, ayrıca proje koordinatörü Elif Hanım’a, bakanlığım ve şahsım adına ayrı ayrı teşekkür ederim" şeklinde konuştu. "Bu çalışmaların deprem bölgesinde ciddi ve önemli anlamda etkileri var" Bu çalışmaların deprem bölgesinde ciddi ve önemli anlamda etkileri olduğunu aktaran TÜRGEV Eğitim Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Semanur Yavan Batçı, "Gençlik ve Spor Bakanlığımızın İyilik Halini Artır Gençliği Güçlendir Projesi ile afetten etkilenen gençlerimizin 14-29 yaş arası gençlerimize psikososyal destek sunmak için aslında bir araya gelmiştik. Bu çalışmaların deprem bölgesinde ciddi ve önemli anlamda etkileri olduğunu hepimiz biliyoruz. Saha araştırmaları ve ihtiyaç analizleri kapsamında ise saha gözlemlerini yerel kamu, kurum ve kuruluşların milli eğitimle birlikte yaptığımız iş birlikleriyle okullarımızda yaptığımız rehberlik servislerinden aldığımız verilerle birlikte çalışmalarımızı hazırladık.. Elde edilen veriler sonucu psikososyal destek çalışmalarımızın, konu başlıklarımızın, içeriklerimizin, hedef kitlelerimizin ihtiyaçlarını uygun şekilde şekillendirdik. Projede doğrudan 500 öğrenciye ulaşmak ve onların hayatlarında bir iz bırakmak gibi hedefimiz vardı. 500 öğrenci, 813 öğrenciyle birlikte tamamlandı. Dolaylı olarak bin öğrenciye ulaşmak istediğimiz genç sayımızı bin 320 öğrenciyle tamamladık" diye konuştu.
Kayseri Vatandaşı dolandıran 30 kişi tutuklandı Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince 2025 yılında yapılan çalışmalarda; vatandaşları dolandırdığı tespit edilen 366 şüpheliye işlem yapılırken 30 şüpheli tutuklandı. Edinilen bilgiye göre Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği görevlilerince; 2025 yılı içerisinde meydana gelen Dolandırıcılık- Nitelikli Dolandırıcılık ve Güveni Kötüye Kullanma olayları ile ilgili olarak yıl boyunca yapılan çalışmalar neticesinde; kendilerini polis, savcı, asker vb. kamu görevlisi olarak tanıtarak vatandaşları korku ve paniğe sevk edip hesaplarına para gönderimi sağlayan, alım-satım sitelerinde sahte ilanlar oluşturarak vatandaşları dolandıran, yedek parça satışı yaptığını iddia ederek vatandaşlardan para talep edip karşılığında ürün göndermeyen toplam 366 şüpheliye adli işlem yapıldı. Bu şüphelilerden 30’u; çıkarıldıkları adli mercilerce tutuklanarak cezaevine teslim edildi. ’Güveni Kötüye Kullanma’ suçuna konu şüpheliler ise yakalanarak bahse konu 8 adet araç ruhsat sahiplerine teslim edildi. Yapılan çalışmalarda toplam 16 milyon 500 bin TL paranın dolandırıcıların hesaplarına bloke koyularak hesaplarına aktarması engellenerek vatandaşların mağduriyeti önlendi. Öte yandan il genelinde, vatandaşların yoğun olarak bulunduğu yerlerde yapılan bilgilendirme faaliyetleri kapsamında yaklaşık 25 bin kişi, dolandırıcılık konularında bilgilendirildi.
İzmir Dünya genelinde her üç dakikada, bir kadına yeni meme kanseri tanısı Prof. Dr. Merve Gürsoy Bulut, ülkemizde her yıl yaklaşık 20 bin kadının meme kanseri tanısı aldığını söyledi. Hastaların önemli bir bölümünün premenopozal (menopoz döneminden yaklaşık 2 ila 6 yıl önceki dönem) dönemde tanı aldığını belirten Prof. Dr. Bulut, "Bu da genç kadınlarımızın tarama ve muayeneleri ihmal etmemesi gerektiğini gösteriyor" dedi. Acıbadem Kent Hastanesi Meme Radyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Merve Gürsoy Bulut, meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayarak çarpıcı uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Bulut, dünya genelinde her 3 dakikada bir kadına yeni meme kanseri tanısı koyulduğunu, her 11 dakikada bir kadının ise bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini vurguladı. Bulut, bu tabloyu değiştirecek tek şeyin "erken tanı" olduğunu kaydetti. "Risk faktörlerini bilin, gecikmeyin" Prof. Dr. Bulut, meme kanserine yol açan risk faktörlerinin çok çeşitli olduğunu, bu faktörlerinin bilinmesinin erken tanı için önemine dikkat çekti. Risk faktörlerini, "Cinsiyet ve yaş, ailede meme kanseri öyküsü, doğurganlık özellikleri, sosyoekonomik durum, fazla kilolu olmak, sigara ve alkol kullanımı" olarak sıralayan Bulut "Risk faktörü olmayan kadınlar da meme kanseri olabilir. Bu nedenle tarama herkese gerekiyor" diye konuştu. Türkiye’de genç meme kanseri oranı daha yüksek Türkiye’de yılda yaklaşık 20 bin kadına meme kanseri tanısı konduğunu hatırlatan Prof. Dr. Bulut, Türkiye’de genç yaşta görülen meme kanseri oranlarının Avrupa ve ABD’ye göre daha yüksek olduğuna işaret etti. Dünya genelinde hastaların büyük bölümünün menopoz sonrası dönemde tanı aldığını, ülkemizde ise meme kanserlerinin önemli oranının premenopozal dönemde görüldüğünü vurguladı. Bulut genç kadınların tarama ve muayenelerini ihmal etmemeleri gerektiğini kaydetti. Erken tanı ölüm oranını yüzde 40 azaltıyor Öte yandan, meme radyolojisi uzmanı Prof. Dr. Bulut, meme kanserine bağlı ölümlerin mamaografi sayesinde yüzde 40’a kadar azaltılabildiğini bildirdi. Prof. Dr. Bulut, "Erken tanı sayesinde süt kanallarını aşmayan (in situ kanser) ya da 2 cm’den küçük, ele gelmeyen tümörleri yakalayabiliyoruz. Bu hem yaşam süresini uzatıyor hem de tedavi başarısını artırıyor" açıklamasında bulundu. 40 yaşından sonra her kadının yılda bir kere mamografi çektirmesi gerektiğini hatırlatan Bulut, bu konuda kadınların bilinçli olması ve ihmalkar davranmaması gerektiğini ifade etti. Mamografinin düşük doz radyasyon içerdiğini ve sanıldığı gibi ağrılı bir işlem olmadığını belirten Prof. Dr. Bulut, kadınların tarama programlarına katılmasını istedi. Bulut, "Her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanıyor. Ayda bir kendi kendine muayene, yılda bir doktor kontrolü ve 40 yaşından sonra düzenli mamografi bunları ihmal etmeyin. Erken teşhis hayat kurtarır" dedi.