POLİTİKA - 08 Aralık 2025 Pazartesi 13:34

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "2025 yılında bütçe açığının 2 trilyon 208 milyar lira olacağını tahmin etmekteyiz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "2025 yılında bütçe açığının 2 trilyon 208 milyar lira olacağını tahmin etmekteyiz"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "2025 yılında bütçe açığının 2 trilyon 208 milyar lira olacağını tahmin etmekteyiz" dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerine konuştu. Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmede bulunan Yılmaz, "2024 yılı boyunca küresel ölçekte dezenflasyon odaklı parasal sıkılaşmanın dış talepte yol açtığı zayıflamaya ve jeopolitik gerilimlere rağmen, Türkiye ekonomisinde ılımlı ancak istikrarlı bir büyüme performansı sergilenmiştir. Fiyat istikrarını önceleyen politika çerçevesiyle uyumlu bir patikada, 2024 yılı yüzde 3,3’lük büyüme oranıyla tamamlanmıştır. Salgınla başlayan, jeopolitik gerilimler ile enerji, gıda ve tedarik zinciri krizleriyle derinleşen küresel dalgalanmalara karşın, Türkiye ekonomisi istikrarlı büyümesini sürdürerek dünya ekonomisinde olumlu yönde ayrışan ülkeler arasında yer almıştır" ifadelerini kullandı.



"Kişi başına milli gelirin yaklaşık 17 bin dolar seviyesine çıktığı görülmektedir"


Güçlü büyüme performansıyla milli gelirin Cumhuriyet’in 100’üncü yılı olan 2023 itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Yılmaz, "Kişi başına düşen milli gelir ise 13 bin 243 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılında kişi başına düşen milli gelirimiz 15 bin doları aşmıştır. 2025 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla GSYH’nin dolar cinsinden yıllıklandırılmış büyüklüğü 1 trilyon 538 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Aynı dönemde yıllıklandırılmış kişi başına milli gelirin ise yaklaşık 17 bin dolar seviyesine çıktığı görülmektedir. Yıl sonu tahminimiz ise 17 bin 748 dolardır. 2025 yılı itibarıyla kişi başına düşen milli gelirimizin bu seviyelere ulaşmasıyla ülkemizin Dünya Bankası’nın Atlas yöntemiyle belirlediği eşik değerleri ilk defa aşarak yüksek gelir grubu ülkeler arasında yer alması öngörülmektedir" dedi.



"Türkiye dünyanın 17’nci büyük ekonomisi konumundadır"


Türk ekonomisinin gelişmiş ülkelere yakınsama sürecinin devam ettiğini dile getiren Yılmaz, "2024 yılı itibarıyla, nominal dolar bazında Türkiye dünyanın 17’nci büyük ekonomisi konumundadır. 2025 yılı tahminleri ışığında ise Türkiye ekonomisinin 1,5 trilyon dolarlık milli geliri aşması ve 16’ncı büyük ekonomi konumuna yükselmesi beklenmektedir. Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre ise ülkemiz, dünyanın en büyük 12’nci, Avrupa’nın ise en büyük 5’inci ekonomisi konumunda olup, 2025 yılı tahminleri ışığında İtalya’yı geride bırakarak, dünyanın en büyük 11’inci, Avrupa’nın ise en büyük 4’üncü ekonomisi olması beklenmektedir. Ekonomimizin gelişmiş ülkelere yakınsama süreci devam etmektedir. Ülkemizin kişi başına milli gelirinin AB ülkeleri ortalamasına oranı 2002 yılında yüzde 38 iken 2024 yılında bu oran yaklaşık yüzde 70 olarak gerçekleşmiş, 2025 yılında yüzde 71’i ve 2026 yılında ise yüzde 72’yi aşması öngörülmektedir" şeklinde konuştu.



"Aralık ayına yönelik enflasyon görünümü de olumlu seyretmektedir"


2024 yılının Haziran ayında uygulamaya konulan dezenflasyon programı ile dezenflasyon sürecinin Türkiye’de artık kalıcı fiyat istikrarının hedefi doğrultusunda ilerlediğinin açıkça görüldüğünü söyleyen Yılmaz, "Dezenflasyon sürecinin program takvimimizle uyumlu şekilde ilerlemesi, yılın ikinci yarısında çok daha somut biçimde hissedilmiştir. Kasım 2025 itibarıyla yıllık tüketici enflasyonu yüzde 31,1 düzeyine kadar gerilemiştir. Temel mal enflasyonunda çok daha belirgin bir düşüşle bu oran yüzde 18,6 olmuştur. Aralık ayına yönelik enflasyon görünümü de olumlu seyretmektedir. Önceliğimiz açık ve nettir. Bütüncül bir yaklaşımla para, maliye, gelirler politikaları ve yapısal dönüşüm adımlarıyla dezenflasyonu kararlılıkla sürdüreceğiz. 2026 yılında enflasyonun yüzde 20’li seviyelerin altına indirilmesi, fiyatlama davranışlarında yapışkanlığın kalıcı olarak kırılması ve 2027 yılından itibaren enflasyonun tekrar tek haneli seviyelere indirilmesi temel hedefimiz olmaya devam edecektir. Bir yandan mali disiplini sürdürürken, diğer yandan yönetilen/yönlendirilen fiyatlar başta olmak üzere maliye politikaları ile enflasyonla mücadeleyi güçlendireceğiz. Ayrıca, sosyal konut ve gıda başta olmak üzere arz yönlü politikalarla enflasyonla mücadelemizi bütüncül bir çerçevede kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi.



"2025 yılı Kasım ayı itibarıyla yıllıklandırılmış mal ihracatımız 270,6 milyar dolara ulaşmıştır"


Türkiye’nin 261,8 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştığını ve ticaret politikalarındaki belirsizliklere karşın dünya ihracatından aldığı yüzde 1,07’lik payı muhafaza ettiğini dile getiren Yılmaz, "Bu dönemde sanayimizin geniş tabanlı ve çeşitlendirilmiş üretim yapısı, küresel belirsizliklere karşı ekonomimize önemli ölçüde dayanıklılık kazandırmış; elde edilen ihracat performansında belirleyici bir unsur olmuştur. 2025 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracat gelirlerimiz yüzde 3,7 oranında artarak 247,2 milyar dolara ulaşmıştır. 2025 yılı Kasım ayı itibarıyla yıllıklandırılmış mal ihracatımız 270,6 milyar dolara ulaşmıştır. Turizm gelirleri dahil 120 milyar doları aşan hizmet ticaretimiz de ilave edildiğinde, toplam mal ve hizmet ihracatı, hedefimiz olan 390 milyar doların üzerinde gerçekleşecektir. Dış ticaret performansımızı önümüzdeki dönemde daha üst seviyelere taşımayı amaçlıyoruz. Ticaret hacmimizin temel belirleyicisi olan ticaret ortaklarımızın büyümesi bu yıl yüzde 2,3 oranında beklenmektedir. Küresel ticaretteki belirsizliklere rağmen önümüzdeki üç yılda da ticaret ortaklarımızda büyümenin yüzde 2,5 oranında yukarı yönlü olması ihracatımızı destekleyecektir. Bu gelişmede başta Orta Doğu ve Kuzey Afrika ‘MENA’ ülkelerindeki beklenen büyüme performansı ile Avrupa Birliği ülkelerinde tahmin edilen toparlanma etkili olmaktadır" ifadelerini kullandı.



"2025 yılında bütçe açığının 2 trilyon 208 milyar lira olacağını tahmin etmekteyiz"


2025 yıl sonu bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3,6 olarak tahmin edildiğinin altını çizen Yılmaz, "İçinde bulunduğumuz 2025 yılında; Merkezi yönetim bütçe giderlerinin 14 trilyon 674 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 12 trilyon 466 milyar lira, bütçe açığının 2 trilyon 208 milyar lira, faiz dışı açığın 156 milyar lira olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. 2025 yılında vergi gelirlerinin 10 trilyon 734 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise 1 trilyon 732 milyar lira olacağını öngörüyoruz. 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 18 trilyon 979 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 266 milyar lira olacağını öngörmekteyiz. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Deprem nedeniyle bütçe açıklarında yaşanan arızi artış sonrasında, bütçe açığını yeniden Hükümetlerimiz dönemindeki yüzde 3’ün altında olan ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz. Hükümetlerimiz döneminde mali disiplin her zaman temel önceliğimiz oldu. Bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik. 2002 yılında milli gelire oranla yüzde 14,3 olan faiz giderlerini oldukça düşük seviyelere indirdik" dedi.



"Meskenlerde kullanılan elektriğe ortalama yüzde 54, doğalgaza ise yüzde 45 destek verilmektedir"


Vatandaşların elektrik ve doğal gazı daha ucuza kullanabilmeleri için 2026 yılı bütçesinde 373 milyar lira kaynak öngördüklerini ifade eden Yılmaz, "Halihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe ortalama yüzde 54, doğal gaza ise yüzde 45 destek verilmektedir. 2022 yılı Ocak ayı itibarıyla, asgari ücrete kadar tüm çalışanlarımızın ücretlerini vergi dışı tuttuk. Dolayısıyla bu imkândan tüm çalışanlarımız yararlanmaktadır. Bu kapsamda 2026 yılında 1 trilyon 92 milyar lira vergi istisnası öngörüyoruz. Doğal gaz ve elektrikteki devlet destekleri ile asgari ücret tutarına kadar olan tüm ücretlerin vergi dışı tutulmasını da dikkate aldığımızda, sosyal harcamalara ayrılan kaynaklar 2 trilyon 382 milyar liraya ulaşmaktadır. Bu tutarın bütçemize oranı yüzde 12,6 seviyesindedir" şeklinde konuştu.



"Sanayi üretimi devletin öncülüğü ve desteğiyle özel sektör tarafından hayata geçirilmeye devam etmektedir"


Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odağıyla özel sektör önceliğinde büyüme stratejilerini sürdürdüklerini aktaran Yılmaz, "Sürdürülebilir sanayi üretimi devletin öncülüğü ve desteğiyle özel sektör tarafından hayata geçirilmeye devam etmektedir. Bu anlayışla, 2025 yılında 31,7 milyar lira olan yatırım teşvik ödeneklerini 2026 yılında yüzde 58 artışla 50 milyar lira olarak öngörüyoruz. 2002-2025 Eylül döneminde düzenlenen 129 bin 892 teşvik belgesi yatırımcıların Türk ekonomisine olan güvenini artırmıştır. Emek yoğun sektörlerimizin sorunlarına reel kesimle istişare içinde hassasiyetle yaklaşıyoruz. Ülkemiz ekonomisi ve istihdamında önemli yer tutan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya gibi emek yoğun imalat sanayii sektörlerinde üretimin canlandırılması ve istihdamın korunması amacıyla önemli destekler sağlanmaktadır. Bu çerçevede, 2025 yılında ‘İstihdamı Koruma Destek Programı’ hayata geçirilerek bu sektörlerde istihdamını koruyan KOBİ’lere çalışan başına aylık 2 bin 500 TL destek sağlanmıştır. 2026 yılında bu desteği 3 bin 500 TL’ye çıkarmayı ve kapsamını genişletmeyi planlıyoruz. Yatırımla sağlanan ilave istihdam için sigorta primi işveren hissesi 14 yıl, sigorta primi işçi hissesi desteği için 12 yıl süreyle karşılanmaktadır" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli’de fırtına etkili oluyor: Sahillerde dalgalar yükseldi, zirvede yağmur ve sis hakim Kocaeli’de fırtına sahilleri vurdu, dalgalar yükseldi, tekneler sallandı. Yüksek kesimlerde sis etkili olurken, olumsuz havanın etkileri kent kameralarına yansıdı. Kocaeli genelinde zaman zaman etkisini artıran şiddetli rüzgar, yaşamı olumsuz etkiliyor. Kandıra Kerpe Sahili ile Cebeci Sahili’nde dalgalar zaman zaman metrelerce yükselirken kuşlar uçmakta güçlük çektiği görüldü. Sahilde bulunan küçük balıkçı tekneleri ise şiddetli rüzgarla birlikte sürekli sallanarak zor anlar yaşadı. O anlar kent kameralarına da yansıdı. Yüksek kesimlerde sis ve yağmur hakim Şiddetli rüzgar yalnızca sahillerde değil, yüksek kesimlerde de etkisini gösteriyor. Kuzuyayla Tabiat Parkı ve Kartepe Zirvesi’nde yağmur ve yoğun sis hakim. Görüş mesafesinin düştüğü bölgede sürücüler dikkatle ilerlerken, rüzgarın etkisiyle ağaçlar da yer yer sallanıyor. Doğaya çıkan vatandaşlara dikkatli olunması yönünde uyarılar yapılıyor. Sağanak yağış etkili olacak Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan tahminlere göre, bölgede bugün aralıklarla sağanak yağış görülecek, rüzgar ise kuzey-kuzeybatı yönünden zaman zaman fırtına şeklinde esecek. Sıcaklıkların mevsim normallerinin birkaç derece altında seyredeceği ifade edilirken, denize girecekler ile sahil bölgelerinde bulunan vatandaşların tedbirli olması önerildi. Ekipler teyakkuzda Yetkililer, özellikle balıkçı tekneleri ve hafif deniz araçları için mümkün olduğunca açık denize çıkılmaması gerektiğini belirtiyor. Turistik bölgelerde yaşayan veya hafta sonu doğaya çıkmayı planlayan vatandaşların da hava durumunu takip etmeleri isteniyor. Kocaeli’de fırtınanın gün içinde etkisini sürdürmesi, akşam saatlerine doğru yer yer şiddetini artırması bekleniyor. Şehir genelinde belediye ve ilgili kurumlar olumsuzluklara karşı teyakkuzda.
Gaziantep Erken Tanı ve Erken Müdahale Zirvesi Gaziantep’te gerçekleşti Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi’nin öncülüğünde düzenlenen Gaziantep Erken Tanı ve Erken Müdahale Zirvesi’nde, 10 üniversite erken tanı ve müdahale alanında Türkiye’nin ilk bilim kurulu iş birliği protokolünü imzaladı. Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Sahnesi, özel ihtiyaçlı bireylerin erken tanı ve müdahale süreçlerini bilimsel bir temelde ele alan zirveye ev sahipliği yaptı. Programın sunuculuğunu Cansu Canan Özgen üstlendi. Türkiye’de ilk kez 10 üniversitenin bir araya gelerek imzaladığı Bilim Kurulu Protokolü, Engelsiz Yaşam Merkezi’nde yürütülecek akademik danışma süreçlerinin, araştırmaların ve müdahale standartlarının ortak bir çatı altında toplanmasını sağlayacak. Çalışmanın özel ihtiyaçlı çocuklar için kalıcı ve sürdürülebilir bir model ortaya koyması hedefleniyor. Zirve programı, Engelsiz Yaşam Merkezi öğrencilerinden oluşan koronun performansı, "Minik Yıldızlar" dans ekibi ve "Renklerin Işıltısı" defilesiyle başladı. Sahne düzeni, çocukların özgüvenini destekleyen ve doğal hallerini yansıtabilecekleri şekilde planlandı. "Engellilerin yaşamını kolaylaştırmak insani ve medeniyet perspektifi açısından önemli" Program açılış konuşmalarıyla devam etti. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, engellilerin yaşamını kolaylaştırmaya yönelik çalışmaların hem insani hem de medeniyet perspektifi açısından önem taşıdığını vurgulayarak, "Engellinin önündeki engeli kaldırmak bizim için bir insanlık görevi" dedi. Şahin, engelli bireylerin eğitimden istihdama kadar birçok alanda desteklenmesi için uzun yıllardır çalışmalar yürütüldüğünü belirtti. Bakanlık döneminde hayata geçirilen sınav düzenlemeleriyle fiziksel, zihinsel engelli bireylerin farklı sınav modellerine kavuşturulduğunu, bunun da kamuya girişte fırsat eşitliği sağladığını ifade etti. Gaziantep’in bu alanda geliştirdiği yerel çözümlere değinen Şahin, "Biz bu şehirde engelsiz yaşamı bir model olarak kurduk. Herkes için özgüven veren bir sistem oluşturmak istiyoruz. Çünkü her çocuk bizim için altın, gümüş, değerli" diye konuştu. Şahin ayrıca, Engelsiz Yaşam Merkezi’nde görev yapan akademisyen ve uzmanlara teşekkür ederek çocuklardaki gelişimin temelinde sevgi ve ilginin bulunduğunu belirtti. "Aslında sevgi iyileştiriyor. Değer verdiğimizi hissettirdiğimizde çocuklar açılıyor" ifadelerini kullandı. "Engelli vatandaşlarımız artık hayatın her alanında yer alıyor" Gaziantep Valisi Kemal Çeber, yapılan çalışmaların anlamına dikkat çekerek, "Günlerdir beklediğimiz yağmurun ardından böyle anlamlı bir buluşmayla güne başlamak bizi çok mutlu etti. Otuz yıllık idarecilik hayatımda engellilerle ilgili yapılan çalışmaların nereden nereye geldiğini gördükçe elhamdülillah diyorum. Bir zamanlar evinden çıkarılmaktan çekinilen engelli vatandaşlarımız bugün devletimizin, kurumlarımızın ve yerel yönetimlerimizin güçlü desteğiyle hayatın her alanında yer alıyor. Toplum olarak özümüze dönüyor, engellilerimiz için daha yüksek bir bilinç ve sorumlulukla hareket ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki duruşu hepimize yön veriyor. Gaziantep ise özellikle Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatma Şahin’in gayretleriyle bu alanda büyük bir avantaja sahip. Engelliler için yaptığımız her çalışma hem insani bir görevdir hem de yarın hesap vereceğimiz bir sorumluluktur" ifadelerine yer verdi. Protokol konuşmalarının devamında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Tutar, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, Fenerbahçe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatma Kanca, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Latife Özaydın, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bilgin, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alptekin Yasım ve SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı erken tanı ve müdahale süreçlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmaların ardından "Rehabilitasyon Hizmetlerinin Değerlendirilmesi ve Kapasitesinin Geliştirilmesi Hakkında Bilim Kurulu Protokolü" için imza törenine geçildi. Gaziantep Valiliği koordinasyonunda, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Gaziantep Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, SANKO Üniversitesi, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Hacettepe Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Fenerbahçe Üniversitesi ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi tarafından protokol imzalandı. Protokol imzalarının ardından, zirvenin ilk oturumu olan "Erken Tanıda Multidisipliner Yaklaşım" başlıklı panel gerçekleştirildi. Toplamda dört oturumun yer aldığı zirve gün boyu devam edecek.
Erzurum Aras EDAŞ Genel Müdürü Akbaş; "Kriz senaryolarına karşı hazırlığımız mevcut" Aras EDAŞ Genel Müdürü Fikret Akbaş, kriz senaryolarına karşı gerekli hazırlıklarının mevcut olduğunu söyledi. Akbaş, kurumun sorumluluk bölgesinde yaptığı çalışmaları detayları ile paylaştı. Abonelerin yüzde 1,5’i etkilenecek Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girecek yeni uygulamada, yıllık 4 bin kilovatsaatin (aylık ortalama 333 kWh) üzerinde elektrik tüketen abonelerin artık devlet katkısından yararlanamaya-cağını hatırlatan Aras EDAŞ Genel Müdürü Fikret Akbaş, bölgede bu kapsama giren abone sayısının hizmet verilen toplam abonelerin yüzde1,5’ini oluşturduğunu söyledi. Geri kalan mesken abonelerinin devlet desteğinden yararlanmaya devam edeceğinin altını çizen Akbaş, "Bu tüketim eşiğini geçen abonelere mesajla bildirim yapılacak. İsterlerse ‘serbest tüketici anlaşması’ yapabilirler. İstemezlerse mevcut abonelik üzerinden devam ederler. Sadece devlet desteğinin azaldığını faturalarında görürler. Zaten, mesken abonelerinin dışındaki ticarethanelerdeki yıllık enerji tüketimi ortalama 15 bin kilovatsaati, tarımsal sulama abonelerinin yıllık tüketimi de150 bin kilovatsaati buluyor" dedi. "Kriz senaryolarına hazırlıklıyız" Doğu’da sorumluluk bölgesi olan Erzurum, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Iğdır ve Kars illerinde yaşanabilecek krizlere hazırlıklı olduklarına dikkat çeken Genel Müdür Fikret Akbaş şöyle konuştu; "Kriz senaryoları üzerine çalışmamız elbette var, bu hemen hemen bütün sektörlerde olduğu gibi bizde de yürütülen bir süreç. Örneğin; Erzurum’un birdenbire tamamen elektriğinin kesilmesi durumunda ekiplerin ne yapacağı, teknik olarak nasıl hareket edeceğimiz gibi senaryolar hazırlanıp, bunlar üzerinden planlamalar yapılıyor. Biz enerji zincirinin son halkasındayız, büyük çaplı kesintiler genelde bizden kaynaklanmaz. Üretim tarafında bir sorun varsa geniş çaplı kesinti olur. Bizim kesintilerimiz daha çok lokal düzeyde olur. Buna yönelik her zaman hazırlıklıyız. Ancak deprem gibi büyük afetlerde ne yapacağımıza dair ayrı planlarımızda mevcut. Afet durumlarında geçmişte de görüldüğü gibi sistemi ilk ayağa kaldıran sektör genelde elektrik dağıtımıdır. Çünkü ekiplerimiz hem eğitimlidir hem de fedakarca çalışır. Kayıp kaçak oranını düşürdük Aras EDAŞ’ın sorumluluk bölgesindeki kayıp kaçak oranlarıyla ilgili bir soruyu yanıtlayan Ak-baş, eski hatlardan veya hatların mesafesinden kaynaklanan ya da şebekenin kendi doğasıyla alakalı kayıpları "teknik kayıp" olarak nitelendirdiklerini ifade ederek şunları söyledi; "Bunun yanında bir de kaçak var. Bu ikisini beraber değerlendirerek kayıp-kaçak olarak adlandırıyoruz.2013 yılında özel sektöre devir yapılırken yüzde44 olan kayıp kaçak oranı bugün itibari ile yüzde14’e düştü. Bu ciddi bir başarı. Özellikle Doğubayazıt, Patnos ilçelerinde çok fazlaydı. Erzurum’un, Kars’ın ve Iğdır’ın bazı ilçelerinde vardı yine. Yaptığımız mücadele ve özellikle teknolojik yatırımlarla bu oranlar düştü. Erzincan, Bayburt, Ardahan ve Erzurum’un güney ilçeleri hariç baktığımız zaman kayıp kaçakta Türkiye ortalamasının altındayız" "Çalanlar hoyratça çalıyor" Kaçak elektrik kullanımıyla ilgili gelen ihbarlara hassasiyetle yaklaştıklarını hatırlatan Akbaş, "Vatandaşlarımızın şunu da bilmesini isteriz ki, bu ihbarlar kesinlikle gizli tutuluyor. İhbar eden kişiyi kendi ekiplerimiz bile bilmiyor. Bu konuda çok titiz davranıyoruz. Dürüst vatandaşın da hakkını korumak zorundayız. Çalanlarda hoyratça çalıyor, dolayısıyla oranlar da bu yüzden yükseliyor. Trafo-pano arası abone kabloları, kırsaldaki nakil hatlarının alt kısımları ve pano-box (Elektrik dağıtım kutusu) kilitleri kırılarak çalınıyor. Hırsızlık olayları, sadece vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit etmekle kalmıyor, şirketimiz ve ülke ekonomisine de büyük oranda zarar veriyor" dedi. Muhtarlara özel iletişim ağı Kurum olarak müşteri memnuniyetine büyük önem verdiklerini vurgulayan Genel Müdür Fikret Akbaş, sorunlara hızlı ve etkin çözüm sağlamak adına 13 ayrı kanaldan çağrı aldıklarını belirterek, şunları söyledi; "Müşterilerimizin her türlü talep, soru ve şikâyetlerine anında yanıt verebilmek için 7 gün 24 saat hizmet veren bir çözüm merkezi oluşturduk. Hizmet erişimini kolaylaştırmak adına, yalnızca telefon değil; sosyal medya, canlı chat, mobil uygulama, e-posta, web sitesi, müşteri merkezleri gibi fazla farklı iletişim kanalını aktif olarak kullanıyoruz. Gelen arıza, bakım, aydınlatma veya enerji kesintisi bildirimleri, çağrı/çözüm merkezi ekibimiz tarafından alınıp derhal saha ekiplerine yönlendiriliyor. Böylece sorunlar sahada hızlıca ele alınıyor. Muhtarlarımızın bize kolayca ulaşabilecekleri sadece onlara özel bir iletişim kanalımız var. Ayrıca Türkiye’de sadece bizim kullandığımız Cimer benzeri bir ‘Arimer’ sistemimiz var. Burada da vatandaşlarımız sorunlarını hiyerarşik bir şekilde üst amirlere iletebilecekleri bir uygulamayla hizmet veriyoruz." Akbaş, bağımsız araştırma kuruluşları tarafından yapılan anketlerde, Aras EDAŞ’ın 21 dağıtım şirketi arasında müşteri memnuniyetinde Türkiye3.’sü olduğunu belirterek, bu başarıyı daha üst sıralara çıkarma çabasında olduklarını söyledi. "Kışın hizmetlerimiz aksamıyor" Bölgenin ağır kış şartlarının kurumun vatandaşa hizmet sunmasında bir engel teşkil edip etmediği yönündeki soruya da cevap veren Fikret Akbaş, kış için gerekli ekipmanları olduğu gibi personelin de bu anlamda eğitimli olduğunu kaydederek; "Kış şartlarında çalışabilecek vaziyette ekiplerimiz var, dolayısıyla herhangi bir ihtiyaç halinde hızlıca müdahale ediyorlar. Yatırımlarla ve bakımlarla şebekeleri iyileştiriyoruz yaz ve kış aylarında sorunları minimize etmeye çalışıyoruz. Buna rağmen bir arıza oluşursa kış şartlarında da sürekli müdahale ediyoruz. Yer yer kar motosikleti, atv kullanıyoruz. Gerekirse yaya gidiyoruz. Arızanın olduğu bölgeye bir şekilde mutlaka ulaşıyoruz" dedi. Son yıllarda insansız hava araçlarını (İHA)da kullanmaya başladıklarını ifade eden Akbaş, şu bilgileri verdi; "İHA’lar, özellikle arıza ve bakım amaçlı yaptığımız çalışmalarda önceden tespit için çok fayda sağlıyor. Eskiden dron yokken aşağıdan bakarak arızayı görmeye çalışıyorduk. Dronlar üstten fotoğraflama yaparak ekiplerin göremediği yerleri görünür hale getiriyor ve böylece ön tespitlerle bakım gerçekleştiriyoruz. İkinci kullanım alanımız ise projelendirme. Eskiden topograflar sahaya gidip ölçüm yapardı çünkü direkleri rastgele dikmiyoruz. Mutlaka hesabı, kitabı var ve bu ölçümlere dayanıyor. Şimdi bunu dronlarla çok hızlı şekilde yapıyoruz. Bu da bize ciddi zaman kazandırıyor. Teknoloji bu anlamda sürece dahil oldu. Ayrıca termal ci-hazlarımız da var. Bir ısınma ya da gevşeme varsa termallerle ölçüyoruz." Aras EDAŞ’ın sosyal projeleri Kurum olarak sosyal sorumluluk projelerine de ayrı bir önem verdiklerinin altını çizen Akbaş, özellikle kayak sporuna ciddi destek sağladıklarına değinerek, "Bunun yanında genç istihdamını artırmak amacıyla yeni mezun arkadaşlarımızı eğitim programlarımız-dan geçirerek sektöre kazandırıyoruz. Yine, bölgemizin göçmen kuş güzergâhında yer alması nedeniyle, hem kuşların hem de şe-beke altyapısının zarar görmesini engelleyecek önlemleri titizlikle uyguluyoruz. Geçmişte leylek popülasyonunun korunmasına yönelik başlattığım ve Avrupa’dan ödül alan proje, hala südrüyor. Bölgemizde ise sadece leyleklerle sınırlı kalmayıp tüm göçmen kuşların güvenliği için göç yolları üzerindeki hatlarda gerekli tedbirleri sosyal sorumluluk anlayışıyla hayata geçiriyoruz" şeklinde konuştu. Kamu kurumlarıyla iyi ilişkilerimiz var Aras EDAŞ olarak sorumluluk bölgesindeki illerde bulunan kamu kurumlarıyla uyum içinde çalıştıklarını söyleyen Akbaş, "Aslında biz de bir kamu hizmeti yapıyoruz. Yani devle tadına vatandaşa hizmet sunuyoruz. Biz vatandaştan topladığımız paralarla bu yatırımları yapıyoruz. Genellikle kamu kurumlarıyla bir problem yaşamıyoruz. Bazen belediyeler bizim bilgimiz dışında kazı yaptığında şebeke hatlarına zarar veriyor, bizi mağdur ediyorlar" dedi. Şarj istasyonları sisteme ek yük getiriyor Son dönemlerde sayıları artan araç şarj istasyonları ve çatı üstü güneş enerji santrallerinin (GES) mevcut şebekelerin yükünü artırdığını dile getiren Fikret Akbaş şunları söyledi; "Bölgemizde büyük ölçekli güneş enerji santrallerinin yanı sıra çatı üstü GES uygulamaları da giderek yaygınlaşıyor. Dolayısıyla neredeyse her evde küçük çaplı da olsa bir üretici oluşmaya başladı. Bu durum elbette dağıtım şirketleri açısından yeni zorlukları beraberinde getiriyor. Şarj istasyonlarının yüksek kapasitede elektrik çekmesi ve buna ek olarak hanelerde bireysel üretim tesislerinin bulunması, şebeke yönetimi açısından önemli riskler doğuruyor. Bu gelişmeleri sağlıklı şekilde yönetebilmek amacıyla bölgemizde hem yeni yatırımlar yapıyor hem de güçlü bir teknolojik altyapı kuruyoruz. Karşılaştığımız risklerin başında, aşırı tüketim ve dengesiz yüklenme nedeniyle bölgesel elektrik kesintilerinin artması geliyor. Aynı şekilde çatı üstü üretimlerin sisteme giriş-çıkış döngüsü hatlarımızda anlık dengesizliklere yol açıyor. Bu dengesizlikleri izleyebilmek ve hızlı müdahale edebilmek adına kapsamlı bir takip ve kontrol altyapısı oluşturmaya çalışıyoruz. Tüm bunlar yeni bir sistem, yeni bir yatırım alanı ve doğal olarak yeni bir maliyet kalemi anlamına geliyor. Ancak değişen enerji ekosistemi içinde bunu yönetmek zorundayız. Bölgedeki bu üretim yapıları henüz çok yüksek seviyelerde olmasa da hızla artış gösteriyor." Özelleştirmeden itibaren 12 yılda 36 milyarlık yatırım Doğu Anadolu’da 7 ile enerji dağıtım hizmeti veren Aras EDAŞ’ın, 2013 yılın-dan itibaren yaptığı yatırımların 36 milyar liraya yaklaştığı belirten Akbaş, "2026 yılında 7 milyar liralık bir yatırım yapacağız. Bu yatırımla ilgili EPDK’ya başvurduk. Kesintisiz, sürdürülebilir enerji için teknolojik kolaylıklardan faydalanarak daha kaliteli hizmet sunmanın gayreti içerisindeyiz" ifadelerini kullandı. Kadın mühendis sayısında yüzde 900 artış Aras EDAŞ’ın istihdam politikasıyla ilgili de bilgi veren Genel Müdür Akbaş, özellikle kadın istihdamı konusunda hassas olduklarına işaret ederek, "Kendi görev dönemime baktığımda aşağı yukarı80 civarında olan kadın çalışan sayısı bugün 272’yeulaşmış. Bu da yüzde 189oranında bir artış ediyor. Ben, aileye çok değer veren bir insanım. Şirketimizde de bu anlayış hakim. Her zaman çalışanlarımıza öncelik verir sonra işi düşünürüz. Dolayısıyla aileye ve kadına değer veriyoruz. Çünkü kadın eliyle yapılan işin kalitesine ve başarısına inanıyorum. ‘Kadın personeliniz arasında yönetici, saha personeli ya da mühendis var mı’ derseniz; mühendis sayısı 2014’te 7 iken bugün 72 kadın mühendise çıkmış. Kadın yönetici oranımız tüm yöneticiler içinde yüzde 14, toplam kadın çalışan oranımız yüzde 12. Yani yöneticilik tarafında da bir destek veriyoruz. Toplam çalışan sayımız yaklaşık 2 bin 350, kadın çalışan oranını yüzde 189 artırmışız, kadın mühendis oranı ise yüzde 900’ün üzerinde artmış. Son zamanlarda teknisyenlere ağırlık vermeye başladık. Üniversite okuyamamış kadın arkadaşlarımızın da iş gücüne dahil olmasını istiyoruz. Sahada sayaç okuyan, sayaç değiştiren kadın teknisyenlerimiz var. Teknik birimlerde bile çalışan kadınlarımız var" diye konuştu.